Game Master
Game Master
Joined: Tue Nov 26, 2024 9:39 pm
User avatar
Game Master
Game Master
Re: [Yureikumo Aoi] Çamur İzi

Post by GM - Shinsei »

Adam, son dizesinin ardından sana doğru eğiliyor, koca bir gülümseme eşliğinde "Hay hay efendim, hay hay!" diyerek şapkasını çıkarıyor ve bardan çıkıyor. Kahkahalar hala mekanda yankılanıyor. Masato ve Yuri yanına geliyor. Masato, neredeyse nefessiz kalmış bir halde, elini göğsüne bastırarak gülmeyi zor durduruyor. "Mükemmeldi ya! Ne oldu orada öyle?" diyor, hala arada kıkırdayarak. Yuri ise daha soğukkanlı, gözlerini hafifçe kısarak sana bakıyor. "Adamla ne konuştunuz?"

Sen derin bir nefes alarak kısaca anlatıyorsun. Adamın Sennashi hakkında verdiği bilgilerden, sembollerden, radyo bağlantılarından, tüccar ağından, sonra birden şarkıya geçip olayı çevirdiğinden bahsediyorsun. Yuri, anlattıklarını dikkatle dinliyor, parmağını çenesine götürüp düşünceli bir ses tonuyla konuşuyor. "Eğer dedikleri doğruysa bu köy içinde çok daha geniş bir ağın varlığının işaretidir. Radyo kodları ve sabah yayınlarıyla bilgi aktarımı yapan bir hücre sistemi... Koga’nın söz ettiği radyo da bu ağın parçası olabilir. Sennashi’nin Amegakure’de bu kadar rahat hareket ediyor olması beni düşündürüyor. Ya içeride bir sızıntı var ya da biri onların gözlerini başka yere çeviriyor."

Tam bu sırada kapıdan o tanıdık, yayık ses duyuluyor. "Aaa, ama gelmiyor musunuz? Hadi yav!" Üçünüz de birbirinize kısa bir bakış atıyorsunuz, ardından Yuri’nin omuz silkip yürümeye başlamasıyla peşine düşüyorsunuz. Sokağa çıktığınızda adam yine enerjisiyle ortalığı dolduruyor, ellerini iki yana açıp Yuri’ye dönüyor. "Sizinle de tanıştığıma memnun oldum ekselansları. Ekselans diyorum, yanlış anlamayın lütfen. Eksılıntsınız, ondan diyorum. Anladın? Kapiş? WOW!" Yuri’nin dudakları kımıldamıyor bile. Cevap vermiyor. Masato ise ağzı açık bir halde izliyor, ne diyeceğini bilemiyor ama eğleniyor da. Adam bir anda yürüyüşünü kesip arkasına dönüyor, bir aktör edasıyla başını yana eğip dramatik bir sesle. "Ayrılacağız." diyor.

Yuri’nin sesi aynı soğuk tonda, keskin bir yanıtla geliyor. "Hayır, ayrılmayacağız." Adam bir anlık duraksamadan sonra ciddiyeti bırakıp parmağını havaya kaldırıyor. "Bakın efendim, soldan gidersek bir parka ulaşacağız, bildiniz onu." Yuri başını sallıyor. "Kuroyuri Parkı, evet." Adamın gözleri parlıyor. "Evet, evet! Bilgili bir hanımefendisiniz, bu çok güzel. Güçlü ve bilgili kadınlara bayılırım." Yuri yine sessiz. Bu sefer gerçekten onu görmezden geliyor. Adam omuz silkerek birden neşeleniyor, sesi tekrar canlanıyor. "Aradığınız herif orada. Bir grup halinde oraya gidin, kalanına da diğer ajanları göstereceğim. Topluca yakalayın hepsini. Ben sizi düşünüyorum. Okeyto?"

Yuri birkaç saniye sessiz kalıyor, ardından kararını veriyor. "Ayrılacağız. Ben adamımızı yakalamaya gidiyorum, siz de bu adam ile gidin." Adam teatral bir reverans yapıyor. "Hay hay efendim!" Sonra sana dönüyor, elini uzatıyor, sesi yumuşak ama yine o tuhaf vurguyla dolu. "Lütfen." Sen önden yürümeye başlıyorsun, Masato ise adamın yanında kalıyor. Adam bir ara ona dönüp, gözlerinde tuhaf bir parıltıyla, hayranlık dolu bir tonla konuşuyor. "Klanınıza hayranım, müthiş bir edebiyat, müthiş bir yaşam tarzı! Roman gibisiniz, aşk gibi, belki daha fazlası." Masato, şaşkın ama biraz da gururlu bir gülümsemeyle karşılık veriyor. "Sağ ol abi ya."

Yürüyüşünüz pazarın girişine kadar uzanıyor. Aynı yerde, kalabalığın arasında, adam bir anda durup iki tüccarı parmağıyla işaret ediyor. "Bakın, bunlar. Şu sağdaki var ya, adını söyleyeyim mi? Hino Juzaburo. Solundaki de Daisuke Maro. İkisi de kibar görünür ama Sennashi’nin cebine çalışır. Köftehorlar, haydutlar, hatta afedersiniz ama şerefsizler!" Masato sana dönüyor, yüzünde hem kararsız hem ciddileşmiş bir ifade var. "Nasıl yakalasak onları? Uluorta kanıtımız olmadan götürmek saçma olur. Yetkililere mi haber versek?" Adam omuz silkerek araya giriyor, dudaklarında alaycı bir gülümsemeyle "E sorgulayın güzelim?" diyerek fikir veriyor. Masato susup düşünürken, tüccarların arasından geçen kalabalığın uğultusu ve yağmur damlalarının tenine değen serinliği arasında, gözlerin istemsizce onların hareketlerini izliyor. Belki bir fırsat çıkacak, belki de sadece daha fazla soru.
Konohagakure
Konohagakure
Joined: Thu Nov 21, 2024 4:14 pm
Rütbe:   
 Image
User avatar
Konohagakure
Konohagakure
Masato kahkahalar eşliğinde ona ne olduğunu sorduğunda Aoi kendisinin de anlamadığını ifade etmek istercesine bilmiyorum der gibi kafasını salladı. Ancak yüzünde hafif sarhoş bir tebessüm duruyordu. Anlamasa da belli ki hoşuna gitmişti. Yuri'ye adamla ne konuştuğunu anlattıktan sonra Yuri bunu oldukça önemli bulmuştu pek sorgulamadan. Neden adama güvendiğini çözemese de fazla sorgulamamaya karar verdi. Sennashi’nin Amegakure’de bu kadar rahat hareket ediyor olması konusu gerçekten ilginçti. Yalnızca Ame'de değil, tüm köylerde rahattılar. Konoha polis teşkilatı başı bile onlardan birisiydi düşününce. Muhtemelen içeride sızıntı vardı ancak Uchiha adını veremeyeceği için bu bilgiyi kendine saklamaya karar verdi.

Müzisyen adamın onlara seslenmesi üzerine bardan ayrılarak onu takip etmeye başladılar. Yuri ile tanışmasıyla ilgili bir şeyler söylemişti adam ama ne söylediğini anlamak biraz zordu. Bokukichi'yi de her zaman anlamıyordu sonuçta, o yüzden pek üzerinde durmadı. Adam yolun bir noktasında ayrılmaları gerektiğini söylediğinde Yuri buna ilk başta karşı çıkmıştı ancak müzisyenin soldaki parkta aradıkları önemli bir adamın varlığını belirtmesi üzerine hemen fikrini değiştirmişti. Epey de hızlı gerçekleşmişti bu olay. Böylece Yuri sözü geçen parka yönelirken Masato ve Aoi, müzisyen adam ile yola devam ettiler.

Adam centilmen bir edayla elini uzatıp lütfetmişti tekrar o şahsına münhasır vurgusuyla. Bunun onun kişiliğinin bir parçası olduğuna kanaat getirmişti artık Aoi. Sonrasında Masato'ya dönerek klanlarına dair övgü dolu sözler söylemişti. Abartıyla. Masato şaşırsa övülmek hoşuna gitmiş gibi görünüyordu. Pazarın girişine ulaştıklarında kalabalığın arasındaki iki adamı işaret etti müzisyen. Hino Juzaburo ve Daisuke Maro ismindeki tüccarların Sennashi ile çalıştıklarını ihbar etti. Masato ellerinde kanıt yokken ne yapabileceklerini düşünürken müzisyen sorgulamayı teklif etmişti. Aoi iç çekerek omuzlarını sarstı. "E sorgulayalım güzelim." Şemsiyesini hafifçe havaya kaldırarak omzuna dayadı. Masato'nun koluna girerek adamların yanına doğru ilerlemeye başladı. Tezgahları inceliyormuş gibi yaptı. "Ne pahalı köy burası da." dedi hayıflanarak. "Gecemiz gündüzümüz tatilimiz yok köle gibi çalışıyoruz ama yediğimiz içtiğimizin yarısı daimyoların cebine gidiyor resmen, öyle değil mi azizim?" Adamlardan birisi olduğunu düşündüğü tüccara yöneltti onay bekleyen sorusunu. Bu onların konuşmasını sağlar mıydı emin değildi ancak belki daha çok bilgi edinebilirdi.
Image
► Show Spoiler
Game Master
Game Master
Joined: Tue Nov 26, 2024 9:39 pm
User avatar
Game Master
Game Master
Re: [Yureikumo Aoi] Çamur İzi

Post by GM - Shinsei »

Kalabalığın uğultusu içinde yavaşça ilerliyorsun. Yağmur hala ince bir perde gibi iniyor, şemsiyenin kenarından süzülen damlalar ışığın altında gümüşi bir parıltı bırakıyor. Müzisyen birkaç adım gerinizde, kendi kendine mırıldanıyor, sanki başlı başına bir fon müziği gibi. Masato ise temkinli, seni takip ediyor ama gözleri hep o iki tüccarın üzerinde. Hino Juzaburo ve Daisuke Maro... ikisi de birer esnaf gibi görünse de, yüzlerinde fazlasıyla telaşlı bir dinginlik var. Paranın kokusunu seven insanların o tipik sahte huzuru.

Tezgaha yaklaştığında Amegakure’nin lüksünün bedelini konu edinen o küçük serzenişini dile getiriyorsun. Hino başını çeviriyor, dişlerinin arasından yarım bir tebessüm sızıyor. "Haklısınız hanımefendi." diyor. "Ama herkesin cebinden biraz eksilmeden bu şehrin ışıkları yanmaz. Lüks pahalıdır. Haysiyet de öyle." Cümlede bir sertlik, bir meydan okuma gizli. Senin gözlerinle buluşmamak için önündeki gümüş kutularla oynamaya başlıyor. Daisuke ise daha konuşkan. "Bu işler böyle, efendim. Biz de emir kuluyuz neticede. Dağıtılacak mallar gelir, biz teslim ederiz. Kime gider, kim alır, kim satar, kim yakar, biz bilmeyiz. Göz görmezse gönül rahat olur, değil mi?"

Masato hemen söz almak istiyor ama elinle onu durduruyorsun. Daisuke’nin sesi giderek kısılıyor, boğazını temizliyor. "Ama tabii ki... bazen gönül rahat olmuyor. Hele geçen geceki olayı duydunuz mu?" Dikkatli bir şekilde dinliyorsun. Hino hemen araya giriyor. "Bırak Daisuke, boş konuşma!" Ama Daisuke artık başlamış bir kere. "Parkta, Kuroyuri’de bir grup adam sabaha kadar radyo dinleyip durdu. Yağmurun altında, kıpırdamadan. Sanki bir şey bekliyorlardı. Bir ses, bir işaret... Sabah olduğunda ortadan kaybolmuşlar. Çamurda iz bile kalmamış. Rüzgar bile dokunmamış gibi."

Masato hafifçe eğiliyor, fısıldıyor. "Radyoyu az önceki adam söylemişti, değil mi? Aynı bağlantı olabilir." Bir anda müzisyen bir adım öne çıkıyor. "Park demiştiniz değil mi hayatım? Aaa evet, park! Orası tam bir sahne olurdu ha. Geniş, sessiz, ölüm sessizliği gibi." Sesindeki alaycı sıcaklık bir anda soğuyor. Bir iki saniye sonra tekrar gülümsüyor, ama bu kez o parlak yüzün ardında tuhaf bir şey var. Sen fark ediyorsun, eldiven giymiyor ama parmaklarının arasında, neredeyse deriyle bütünleşmiş, gümüş renkli ince bir metal çizgi var. Yüzündeki makyajdan mı emin olamıyorsun ama gözlerinin kenarına kadar uzanıyor o hat.

Tam o sırada Hino ceketinin cebinden bir şey çıkartıyor. Küçük bir telsiz gibi. Yuri’nin söylediklerini hatırlıyorsun, Sennashi’nin iletişimi radyo ve kısa dalga sinyalleriyle sağlanıyor. Zaman aniden yavaşlıyor. Hino’nun parmağı cihazın yanındaki düğmeye gidiyor. Sen sezgisel olarak hareket ediyorsun, Masato da refleksle Byakugan’ını açıyor. Tüccarların çevresinde ince bir çakra titreşimi hissediyorsun ama aynı titreşim müzisyende de var. Sana dönüyor, sesi neredeyse fısıltıya dönüşüyor. "Demek hala anlamadınız. Ben sadece şarkıcı değilim, güzelim. Ben sinyali taşıyanım."

Bir anda Hino’nun parmağı düğmeye basıyor. Etrafta yankılanan metalik bir klik sesi, ardından tiz bir cızırtı. Tüm pazar alanı bir anlığına sessizliğe bürünüyor. Sonra da uzaktan, park yönünden gelen derin bir patlama sesi. Saniyeler içinde gökyüzü gri dumanla doluyor. Çevredeki insanlar panikle bağırarak kaçışıyor. Müzisyen sana dönüyor, yüzünde o tanıdık alaycı ifade. "Bak hayatım, ben sana söyledim. Kaos, bizim dilimizdir."

Masato hemen öne atılıyor, ama adam senden önce davranıyor, arkasındaki kalabalığa karışırken saksafonunun içinden küçük bir duman bulutu yükseliyor, görüşü tamamen kapatıyor. Gözlerini kırptığında, adam yok. Geriye sadece saksafonun yere düşen soğuk metali kalıyor. İçinde çalan son bir nota, boğuk, yankısız, eksik bir ezgi. Masato nefes nefese yanına geliyor, yüzünde hem öfke hem şaşkınlık. "Aoi, o adam... radyo sinyaliyle patlatma yaptı." Gözlerin uzaklardaki duman bulutuna kayıyor. Park yönü, tam Yuri’nin gittiği yer. Arkana bakıyorsun, iki tüccar da kaybolmuş. Anlaşılan bir alicengiz oyununa kurban oldunuz. Herkes panik içinde kaçıyor, sizin ise çok vaktiniz yok.

Yağmur yeniden hızlanıyor. Yerde savrulan kumaş parçaları, devrilmiş tezgahlar ve çığlıklar arasında bir karar vermen gerekiyor. Park yönüne koşup Yuri’ye yardıma gidip patlamanın kaynağını bulup oradaki hasarı kontrol edebilirsin. Patlama dikkat dağıtmak için bir yöntem de olabilir, belki de tüccarlar başka bir yere gitti ve seni yönlendirmeye çalışıyorlar. Aynı zamanda hemen dibinizde bir saksafon duruyor, tam olarak nasıl bir alet olduğu belli değil. Hangisini seçersen seç, her an başka bir patlama olabilir, o yüzden elini çabuk tutsan iyi olur.
Konohagakure
Konohagakure
Joined: Thu Nov 21, 2024 4:14 pm
Rütbe:   
 Image
User avatar
Konohagakure
Konohagakure
Müzisyen geride beklerken tüccarlara doğru yaklaşmışlardı. Tedirgindi ancak bunu gizlemeyi başarabilmişti. Serzenişini duyduktan sonra tüccarlardan birisi köyün lüksünün sürmesi için bunun şart olduğunu dile getirmişti. Para kimin cebinden çıkıp kiminkine giriyor bilmedikleri sürece bir problemleri yoktu. Masato bir şey söylemek istemişti ancak tüccarın devam edeceğini biliyordu. Durması için ona işaret etti. Tüccarlardan birisi eğilerek parkta birilerinin sabaha kadar radyo dinlediklerini, sabah olunca ise yok olduklarını söylemişti. Biraz evvelki adam da radyo aracılığı ile haberleştiklerini söylemişti. Bir bağlantı olmalıydı ancak... Sennashi ile çalışıyor iseler bunu neden bu kadar itiraf etmişlerdi ki? Aoi onların ağzından laf almanın daha zor olacağını düşünmüştü. Müzisyen adam bunu duyunca yanlarına yaklaşarak parkın geniş bir alan olduğundan, ölüm sessizliğinden bahsetmişti. Sanki bir şey ima ediyor gibiydi. Bu kelimeleri vurgulayışı... farklıydı.

Aoi kalbinin hızlandığını hissetti. İçine bir kurt düşmüştü. Uğursuz bir his vardı havada. Müzisyenin ellerinde parlak bir şey gördü. Metal, ince bir şey vardı parmaklarının arasında. Gözlerine kadar devam eden uzun bir çizgiydi. "Masato..." Aoi tedirginlikle ekip arkadaşını huzursuzluğu konusunda uyarmak istedi, bu altıncı hissinin boşa olmadığını biliyordu. Ancak buna kalmadan tüccarlardan birinin telsiz benzeri bir aleti cebinden çıkardığını fark etti. O an zaman sanki ağır çekimdeydi. Adam bir tuşa bastı. Masato hızla Byakugan'ını açtı ancak çok geçti. Çakra titreşimi hissediyordu. Müzisyenin ses tonunun değiştiğini hissetti. Gerçek yüzünü ortaya çıkartmıştı. Sinyal taşıyan olduğunu söylemişti yine önceki umursamaz havasında.

Önce bir klik sesi duydu sonra da kuvvetli bir gürültü. Patlama o kadar kuvvetliydi ki zemin titremişti. Başını refleksle kaldırdığında parktan geldiğini fark etti. "Yuri!" Gökyüzü alevler ve dumanla kaplanmıştı. Müzisyen soğuk ve gaddar bir ifadeyle kaosun dilleri olduğunu söylemişti. Sennashi hakkında söyledikleri yalan değildi. Arkasını döndüğünde tüccarların da müzisyenin de yokluğa karıştığını fark etti. Oyuna getirilmişlerdi. Sennashi, sanki bir bebeğin elinden şekerini alır gibi oynatmıştı onları. Dikkatlerini dağıtıp kaos çıkararak aynı anda bir güç gösterisi de yapmışlardı. Bu tamamen bir uyarıydı. İleri giderlerse olacaklar hakkında tehdit ediyorlardı onları. Bu kadar rahat bir şekilde Yuri gibi önemli bir Jounin'i bile gafil avlayabilecekleri konusunda havalarını atmışlardı. Bu patlamada onları da öldürebilirlerdi ancak amaçları bunu onlara izletmekti. Çaresiz ve güçsüz hissetmelerini istiyorlardı. "Masato... Biz çok fena bir oyuna getiriliyoruz."

Müzisyenin yok olduğu yere giderek yere düşen metal saksafonunun yanına gitti. Eğilerek eline aldı ve inceledi. "Yuri'nin yanına gitmemiz lazım." Gözlerini kapatarak Yuri'nin ruhunu hissetmeye çalıştı. Hayatta mıydı? Adamın saksafonunu da yanına aldı, bunu kanıt olarak Kage'ye sunması gerekliydi.
Image
► Show Spoiler
Game Master
Game Master
Joined: Tue Nov 26, 2024 9:39 pm
User avatar
Game Master
Game Master
Re: [Yureikumo Aoi] Çamur İzi

Post by GM - Shinsei »

Saksafonu eline alıyorsun, soğuk metal elinde titreşiyor. İçinden boğuk bir vızıltı duyuyorsun, ama bu kez o vızıltı bir şey daha söylüyor, yön, mesafe, bir yankı. Saksafonun gövdesindeki ince çizgilerden gelen titreşimler rehber oluyor, sanki içindeki notalar bir yol haritası çizmiş gibi. Bir an için başın dönüyor, göğsünde bir şey sıkışıyor, Yuri’nin enerjisi, onu en son bıraktığı yer, parkın kuzeydoğusu. İçinde acı bir his yükseliyor, orada kötü bir şey olduğunu hissediyorsun.

Masato hemen senin omzuna dokunup kararlılıkla öne atılıyor. Byakugan'ını tekrardan açıyor ve görüşünü keskinleştiriyor, tüm damarlar, tüm hareketler, uzaklıktaki çakra titreşimleri onun için çıplak bir şekilde beliriyor. Sen de etrafına bakıyorsun, yağmurun arasından yükselen duman hala gökyüzünü kirletiyor. Halk panik içinde kaçışıyor, bazıları yerde, bazıları koşuyor. Ama park yönünde, dumanın daha yoğun olduğu tarafta kontrolsüz bir karmaşa ve bir kanlı iz beliriyor.

Hızla parkın yolunu tutuyorsunuz. Yol boyu devrilmiş tezgahlar, kırık şemsiyeler, ıslak kumaş parçaları ve yerde sürüklenen kan izleri görüyorsun. Birkaç metre kala parkın girişinde duruyorsunuz, kaosun merkezi olmuş. İnsanlar yığılmış, bazıları yaralı, bazıları ağlıyor. Yukarıda yükselen dumanın arasından, çalılıklar arkasında yaralı bir beden yatıyor, Yuri. Kimonosunun önü kan ve toprakla karışmış, argolasından bir parça kopmuş, gözleri yarı açık. Sol göğsünden kan akıyor, nefes almakta zorlanıyor, yanında kırık bir enstrüman parçası, biraz uzakta da düşmüş bir tılsım görüyorsun. Bir elinde hala mühürlü bir kağıt parçası var, ama o da yırtılmış. Yuri ağır yaralı, öksürüp duruyor.

Masato sana panikle gördüklerini bildiriyor. "Aoi, kuzeydoğuda üç... hayır, dört kişi! Yaklaşıyorlar. Sennashi işareti taşıyorlar!" Sen refleksle doğruluyorsun. Sislerin içinden siyah pelerinli figürler beliriyor. Dördü de maskeli. Ellerinde silah yok ama çakraları yakıcı bir biçimde hissediliyor. Bir tanesi elini kaldırıyor. "Katon: Housenka no Jutsu!" Küçük ateş küreleri yağmurun altından dans ederek üzerinize doğru geliyor. İkincisi havaya sıçrayıp el mühürleri yapıyor. "Suiton: Suiryuudan no Jutsu!" Yağmur suyu bir ejder şekline bürünüp parkın girişine doğru akıyor.

Masato hemen öne atılıyor, paltoyu sıyırıp elinin tersiyle yere vuruyor. "Hakke Kuushou!" Görünmez bir basınç dalgası ateşi dağıtıyor, ama su dalgası hala yaklaşıyor. Üçüncü ve dördüncü saldırgan ise sana doğru yöneliyor. Aranızda yaklaşık on beş metre var. Birinin ellerinde metal tel gibi bir silah var, diğeri elinde duman bombası tutuyor. Senin pozisyonun açık, parkın ortasındasın, etrafında sadece yanmış ağaç kökleri var. Tam o anda köyün sirenleri yankılanıyor. Uzaktan üç Amegakure shinobisi parkın girişinden koşarak geliyor. Belli ki patlamayı duymuşlar.
Konohagakure
Konohagakure
Joined: Thu Nov 21, 2024 4:14 pm
Rütbe:   
 Image
User avatar
Konohagakure
Konohagakure
Saksafon titreşiyordu. İçinden boğuk bir ses işitiliyordu. Sanki bir şey anlatıyordu, bir yönü işaret ediyordu. Aoi derin bir iç sıkışması ile aldı saksafonu eline. Kötü bir şey olduğunu biliyordu, Yuri'nin henüz ölümünü hissetmiyordu ancak zor durumda olmalıydı. Masato önden giderek Byakugan'ını açmıştı. Dumanın hala yoğunlukla göğe yükseldiği bölgeden parkın yolunu tuttular. Biraz evvel canlılıkla şen şakrak kalabalık olan güzelim köy meydanı saniyeler içinde kaosun beşiği olmuştu. Tezgahlardan savrulmuş kırık şemsiyeler, ticaret ürünleri, kime ait olduğunu bilmediği kan lekeleri sokakları doldurmuştu. Ağlama ve inleme sesleri kaplamıştı dört bir yanı. Yaralılar kenarlara çökmüştü. Kimileri ise hareketsiz yatıyordu.

Çalıların arasından Yuri'nin kimonosunu tanıdı. Kanaması vardı, ağır yaralanmıştı. Gözleri yarı açık olsa da bilinci yerinde değildi. Göğsünden kan gelirken nefes almakta zorlanıyordu. Yanında da bir müzik enstrümanı vardı. "Yuri!" Aoi dehşetle ona doğru attı kendini. Başından tutup desteklemek istedi. Masato yaklaşmakta olan Sennashi üyelerine karşı onu uyarınca Yuri'nin önünde gardını aldı. Dört maskeli ve pelerinli figür dumanların arasından belirmişti. Hemen ellerini kaldırıp Katon ve Suiton teknikleri yapmışlardı. Masato hemen bir teknikle ateş topunu dağıtmıştı ancak su dalgası üzerlerine doğru geliyordu. Adamların diğer ikisi de kendisine doğru hamle almıştı. Ellerinde silahlar vardı. Aoi açıkta ve savunmasızlıktaydı. Uzaktan onlara doğru üç shinobinin koştuğunu görüyordu.

Aoi hemen el mühürlerini yaptı. "Shizukesa no Kusari." Yaklaşmakta olan üçüncü ve dördüncü adamları hedef aldı. Sonrasında yakın zamanda yalnızca bir kez deneyip başarılı olduğu, Takeshi ile birlikte isimlendirdikleri o jutsuyu bir kez daha denemeye karar verdi. "Fuuton: Kaze no Engetsu." Bu jutsu Kazekiri no Jutsu'nun yeni bir versiyonuydu. Aoi tarot destelerindeki kartlar ile ortaya koyduğu rüzgar bıçaklarını iki katına çıkartmıştı. Yirmi dört rüzgar kartını kütle haline getirerek jutsunun çapını arttıracak ve etraftaki Sennashi üyelerini hedef alacaktı.
Image
► Show Spoiler
Game Master
Game Master
Joined: Tue Nov 26, 2024 9:39 pm
User avatar
Game Master
Game Master
Re: [Yureikumo Aoi] Çamur İzi

Post by GM - Shinsei »

Rüzgarın uğultusu, patlamanın ardından kalan dumanı bile itmeye yetmiyor. Etraf savaş alanına dönmüş durumda, Yuri’nin kanla ıslanmış kimonosu parlayan taşların üstünde sönük bir kırmızıyla parlıyor. Parmakların mühürleri tamamladığında dünya bir anlığına sessizleşiyor. Shizukesa no Kusari’nin zincirleri gözle görünmeyen bir yankı gibi yayılıyor. Ruhsal zincirlerin titreşimi dumanın içinden geçerek hedeflerine ulaşıyor. Önce bir tanesi, sonra diğeri, iki Sennashi üyesi adeta görünmez bir el tarafından boğulmuş gibi hareket kabiliyetini kaybediyor. Çakraları karışıyor, biri dizlerinin üstüne çöktü, diğeri elindeki kunaiyi düşürürken başını tutup acı içinde bağırıyor.

Ama zincirlerin yankısı yayıldığı kadar hızla sönmeye başlıyor. Sennashi üyelerinin çakrası çok fazla, ruhsal baskı altında bile direnebiliyorlar. Zincirlerin titremesini hissediyorsun. Bu, tek bir anlık avantaj demek. O anı kaçırmıyorsun. Rüzgar çakran kartlarından dökülüyor, çevrende dönüp birleşiyor. Tarot desteni çevrene savuruyorsun, kartlar havada dairesel bir form alıp kütleleşiyor. Her biri parlak bir ay parçası gibi keskinleşiyor. Jutsu’nun gücü etrafı sarsıyor, Kazekiri’nin daha vahşi, kontrol edilmesi zor bir hali.

İlk dalgada iki saldırgan tamamen savruluyor, rüzgar bıçakları maskelerini paramparça ediyor. Arkalarındaki ağaç gövdelerine kadar sürükleniyorlar. Birinin göğsünden kan fışkırıyor, diğerinin pelerini yırtılıp savruluyor. Ama jutsu tam kontrol altında değil, kalan bıçaklardan birkaçı yörüngesini şaşırarak çarpık bir spiral çiziyor ve çalılıkların arasına saplanıyor. Yine de sonuç ortada. Parkın önü artık bir fırtına içinde. Senin etrafında dönüp duran enerji halkaları yavaşça kaybolurken rüzgarın keskin uğultusu kulaklarında yankılanıyor. Yuri’ye en yakın Ame jouninlerinden biri hızla yanına geliyor. "Tıbbi müdahaleye başladım! Dayanıyor!" diye bağırıyor.

Masato bu sırada öne atılıp kalan saldırganlara yöneliyor. Byakugan’ının damarları belirginleşmiş, gözleri bembeyaz bir odakla parlıyor. Yakındaki bir düşmana diz darbesiyle vuruyor, diğerine dönüp Hakke Rokujuuyon Shou’nun ilk serilerini başlatıyor. Her darbe bir eklem, bir çakra noktası, bir yaşam kaynağını kapatıyor.

Fakat savaş bitmiyor. Dumanın arkasından dört yeni Sennashi üyesi beliriyor. Bu defa düzenli hareket ediyorlar, ikisi Katon hazırlıyor, biri Suiton taşıyor, biri de kılıçla koşuyor. Aralarında 15–20 metre mesafe var. Seninle Masato arasında çapraz bir hat kuruyorlar. Katon ve Suiton aynı anda gönderilecek gibi. Katon’un alev topu yaklaşırken Suiton’un su ejderhası arkadan yüklenecek. Klasik tuzak, buharla görüşü sıfırlamak. Aynı anda uzaklarda bir Ame jonini "Takviye geliyor! Kuzeyden!" diye bağırıyor ama ne kadar sürede yetişecekleri meçhul.

Elindeki metal saksafonun içinde hala titreşim var. Belki bir sinyal, belki bir güç kaynağı. Çakranı içine akıtırsan ne olacağını bilmiyorsun, belki patlayabilir, belik düşmanların iletişimini bozabilir. Belki de hiç beklemediğin bir sonuç meydana gelebilir. Kumar mı oynayacaksın, yoksa başka bir planın mı var?
Konohagakure
Konohagakure
Joined: Thu Nov 21, 2024 4:14 pm
Rütbe:   
 Image
User avatar
Konohagakure
Konohagakure
Ruhsal zincirler onları bir anlığına afallatsa da çakralarının kuvveti sebebiyle tamamen durdurulmalarını sağlayamamıştı. Yine de o bir anlık afallamayı fırsata çevirerek yeni rüzgar bıçaklarını denemişti. Kontrol etmekte zorlandığı bu jutsu iki Sennashi üyesini savurarak ağaçların oraya fırlatmıştı. Maskeleri parçalanmış, vücutlarındaki kesiklerden kanlar boşalmıştı. Bıçaklardan kontrolden çıkan birkaçı çalıların arasında kaybolmuştu. Aoi kendini toparlayarak derin bir nefes aldı. Ame Jouninlerinden birisi hızla Yuri'ye yaklaşarak onu tedavi etmeye başladığını, hayatta kalacağını söylemişti. Bu iyi bir haberdi. Hiç değilse yapmaya çalıştıkları işi başaramamışlardı.

Tüm bunlar yaşanırken Masato da mücadele ediyordu. Kalan düşmanları Hyuuga stili dövüş biçimiyle darmadağın etmişti. Tam her şey sona eriyor derken dumanların arasından dört yeni üye daha ortaya çıkmıştı. İkisi katon, biri suiton tekniklerine meyil etmişti. Diğeri ise kılıçla üzerlerine koşuyordu. Çapraz bir hat kurarak suiton ve katonu aynı anda göndermeyi planlıyorlardı. Sis oluşturarak görüşlerini kapatacaklardı. Ame shinobilerinden birisi takviye geliyor olduğunu söylemişti ancak yetişebilirler miydi meçhuldü. Aoi'nin elindeki saksafon titreşmeye devam ediyordu. Ne işe yaradığını anlamıyordu. Sennashi'ye haber mi gönderiyordu yoksa bir tuzak mıydı? İçine çakrasını akıtarak neler olacağını görebilirdi ancak bunu denemeye çekiniyordu. Tuzaksa etrafındaki herkesi tehlikeye atardı. Eğer ki bu bir sinyal kaynağıysa aktif olarak herkesi tehlikeye atıyordu gerçi.

Aoi Fuuton: Kami Oroshi kullanarak su dalgasını savuşturmayı denemek istedi. Girdabı kontrol ederek su dalgasını içine çekecek ve gittiği yönün tersine, ateş topundan uzağa yollayacaktı. Saksafon ile ne yapacağını bilmiyordu, kendi başına bu kararı alamazdı. "Bu saksafona çakra akıtmalı mıyım sence? Tuzak olabilir mi?" diye Masato'nun fikrini alacaktı fırsat olursa.
Image
► Show Spoiler
Game Master
Game Master
Joined: Tue Nov 26, 2024 9:39 pm
User avatar
Game Master
Game Master
Re: [Yureikumo Aoi] Çamur İzi

Post by GM - Shinsei »

Fuuton: Kami Oroshi’nin kudreti etrafı sarıyor, avuçlarının arasındaki çakra, havayı yırtarak spiral bir girdaba dönüşüyor. Dalgalarla çarpıştığında, sanki doğa ikiye ayrılmış gibi bir ses yankılanıyor. Suyun saldırısı girdabın içine çekiliyor, basınçla yukarı fırlıyor ve yön değiştirerek gökyüzüne püskürtülüyor. Katonun yakıcı sıcaklığına karışmadan önce tüm şiddetiyle uzaklara savruluyor. Ortalıkta bir anlık sessizlik... ardından soğuyan, neme bulanmış rüzgarın serinliği.

Masato hemen yanı başına gelip seni kolluyor, Byakugan’ı hala açık. "Aoi!" diyor nefes nefese, gözleri etrafı tararken. "O saksafona dokunma. Ne olduğunu bilmediğin şeye çakra verme. Patlatabilir seni. Hiçbir sinyal, ölmekten iyi değildir." diyor sertçe. Tam o anda yer çatırdıyor. Sanki yerin altından bir tırmanış sesi geliyor, ağır, gür, boğuk bir uğultu. Ardından toprağın altından devasa bir siluet yükseliyor. Koyu gri pullar, çamurla kaplı bir beden, taş gibi parlayan gözler. Bir yılan. Dev bir yılan.

Sennashi üyeleri neye uğradığını şaşırıyor. Hayvani bir çığlık atarak üzerlerine kapanıyor yaratık. Maskeliler bir bir savruluyor, birini kuyruğuyla yere çarpıyor, birini ağzına alıp uzağa fırlatıyor, birini dişlerinin arasında kırıyor. Geriye sadece birkaç çaresiz shinobi kalıyor. Sen refleksle geriye çekiliyorsun, Masato da seni koruyarak omzundan tutup birkaç metre geriye sürüklüyor. Sis yoğun, görüş sıfır. Sadece dev bir gövdenin hareketini, taşların sürtünmesini ve yankılanan bir kahkahayı duyuyorsun. Gözlerin odaklanıyor, sisin arasında yılanın tepesinde bir siluet beliriyor. Geniş omuzlu, o tanıdık gülümsemeyle aşağıya bakan bir adam. "GEÇ İÇLERİNDEN KURO, GEÇ!"

Bokukichi.

Masato bir an bile düşünmeden yılanın pullarına tutunuyor, birkaç hızlı adımda tepeye kadar çıkıyor. "Yuri hanım aşağıda kaldı!" diye bağırıyor rüzgarın uğultusuna karşı. Bokukichi başını yana eğip sırıtarak "Abicim her gördüğün yılana böyle inip biniyorsan sıçtık. Hallediyorum ben." diyor ve eliyle aşağıyı işaret ediyor. "Hadi in, ben devreye giriyorum." Masato itaat ediyor, yılanın yanından atlayarak yere iniyor. Birkaç saniye sonra sisin arasında Bokukichi tekrar beliriyor, bu kez kollarında Yuri var. Kimonosu kana bulanmış, zor nefes alıyor ama hala yaşıyor.

Bokukichi diz çöküp Yuri’yi sana doğru bırakıyor. "Görevlilere teslim edersiniz bunu. HOP!" diye bağırıyor, ardından elini ıslık gibi ağzına götürüp Kuro’ya komut veriyor. "Kaçanı getir oğlum!" Yılan tıslayarak uzaklaşıyor, çalıların arasında kayboluyor. Birkaç saniye sonra, tek kalan Sennashi üyesini kuyruğunda sarılı halde sürükleyerek geri dönüyor. Maskesi kırılmış, gözleri korkuyla dolu. Bokukichi "Hadi selametle." deyip yavaşça doğruluyor. Tam arkasını dönmüşken güçlü, soğuk bir ses yankılanıyor. "Dur!"

Sis yarılıyor.

Fuyuko yavaş adımlarla beliriyor, pelerinin kenarları rüzgarla savruluyor. Gözleri öfke ve disiplin dolu. Bokukichi boğazını temizliyor, yutkunuyor ve hızla senin arkanı boylu boyunca geçip orada dikiliyor, bakışlarını kaçırıyor. Fuyuko çevresindeki Jouninlere dönüyor. "Tüm yaralıları kontrol edin, sağlık ekibini buraya yönlendirin. Konohalı dostlarımıza da acilen kalacak sıcak bir yer ayarlayın. Bu haydutlar yüzünden onları da daha fazla meşgul etmeyelim." Sonra başını sana çeviriyor. "Kichi." diyor ağır bir tonla. "Sana bu özel durum için ihtiyacımız olacak. Konohalılarla kalabilir misin bir günlüğüne?"

Bokukichi gülerek parmaklarını ensesinde birleştiriyor. "Sen istersin de kalmaz mıyım, Ko?" Fuyuko’nun kaşları çatılıyor; yüzündeki o buz gibi ifade bir anlığına çatlıyor. İç çekip gözlerini sana çeviriyor. "Ekiplerinizin bu kadar geç dönmesi kabul edilebilir bir durum değil, affedersiniz. Bu işi elimize yüzümüze bulaştırdık. Bir Kage olarak bunun olmasına izin vermemeliydim. Telafi edeceğiz. Lütfen şimdiden yapabileceğim bir şey varsa söyleyin."

Ve sessizlik... Sis yavaşça dağılırken, parkın kırık taşlarının üzerinde rüzgarın uğultusu yeniden duyuluyor.
Konohagakure
Konohagakure
Joined: Thu Nov 21, 2024 4:14 pm
Rütbe:   
 Image
User avatar
Konohagakure
Konohagakure
Kami Oroshi'nin şiddetli girdabı suyu yutarak uzaklara taşımış ve ateşle buluşan fırtına serin bir rüzgar dışında bir etki oluşturmamıştı. Masato, Aoi'nin sorusu üzerine endişe dolu bir ses tonuyla ne işe yaradığını bilmediği bir cihaza çakra akıtmaması gerektiğini, patlayabileceğini söylemişti. Ölmesindense sinyal akışını yeğlerdi. Aoi anladığını belirtir şekilde başını salladı. Ölürse burada kimseye bir yardımı dokunmayacağı gibi daha çok kargaşaya sebebiyet verirdi. Tam o esnada yerin şiddetle sarsıldığını ve çatırdadığını hissetti. Toprağın altından devasa bir şey yükselişe geçmişti. Etraftaki kumlar silkelenince bunun ne olduğunu anladı. Devasa bir yılandı. "Bokukichi?" Dev bir yılan ona direkt olarak Bokukichi'yi anımsatıyordu. Onun dışında yılanlarla bu kadar içli dışlı birisini daha görmemişti.

Yılan yerin altından çıktığı gibi Sennashi üyelerine büyük bir hiddet ve hücumla saldırışa geçmişti. Etraftaki Sennashi üyeleri çil yavrusu gibi dağılmışlardı. Kuyruğuyla kavradığını havada bir yerlere savuruyordu. Masato'nun onu tutup birkaç metre geriye çekmesi ile birlikte irkildi. Muazzam bir manzara seyretmenin hülyasına dalmıştı. Bir yandan da takviye zamanında ulaştığı için rahatlamıştı. O esnada taşlardan yankılanan tanıdık bir kahkaha işitti. Dev yılanın tepesinde oldukça tanıdık bir figür duruyordu. Gerçekten de Bokukichi'ydi bu.

Masato hızla yılanın üzerine tırmanarak onu Yuri hakkında uyarmıştı. Bokukichi kendisinin halledeceğini söyleyerek Masato'yu yılandan indirmişti. Saniyeler sonra da Bokukichi kollarında baygın yatan Yuri ile sislerin arasından çıkmıştı. Hala hayattaydı ve nefes alıyordu. Bokukichi yaklaşarak Yuri'yi ona emanet edince zayıf düşmüş kadının bedenine sarıldı sıkıca. Bokukichi kaçanı getirmesi için yılanına komut verdiğinde çalıların arasından son bir Sennashi üyesini bulup getirmişti Kuro. Bu olayın ardından onlara hızlıca veda edip gidecekken bir başka tanıdık ses durmasını emretmişti. Kage Fuyuko'nun sesiydi bu. Oldukça asil bir duruşla ortama giriş yapmıştı. Öfkeli görünüyordu. Bokukichi onu görünce emrine uymuş ancak arkalara saklanmıştı.

Fuyuko etraftaki shinobilere emirler veriyordu. Yaralılarla ilgilenmeleri için de medic ninjaları ayarlamıştı. Konohalılar için kalacak bir yer bulunmasını da emretmişti. Onları görevden çekiyor muydu? Sonrasında Bokukichi'ye dönerek oldukça samimi bir tondan hitapla Konohalılarla, yani kendileriyle, bir günlük kalmasını rica etmişti. Aoi bunun sebebini anlamadı. Başlarına koruma mı veriyordu? Bokukichi aynı samimi edayla kabul ederken neşelenmiş görünüyordu. Kovulduğu köye hala büyük bir sadakatle yardıma geldiğine göre Kage'den gelen bu emir gururunu okşamış olmalıydı. Aoi, onun gibi birisi kendi taraflarında olduğu için memnundu. Onu gördüğü an büyük bir rahatlama hissetmişti. Bu hayatını beşinci, belki altıncı kez kurtarışı oluyordu.

Kage gözlerini kendisine çevirerek durum için özür dilemişti. Aoi başını iki yana salladı. "Hayır, gafil avlandık. Bizim hatamızdı. Böyle bir kargaşaya sebep olduğumuz için özür dilerim." Derin bir iç çekti. "Bizimle oyuncak gibi oynadılar. Amaçları öldürmek ya da zarar vermek bile değildi. Sadece kaos çıkartmak istiyorlar. Bundan besleniyorlar. Şu yaşattıkları şey güç gösterisinden başka bir şey değil. Bunu yapabileceklerini bizimle dalga geçerek bize göstermek istediler adeta. Çok korkunç bir durum... Ame'de bu kadar rahat fink atabilmeleri... Yine de Yuri Hanım sağ salim olduğu için çok mutluyum. Onu size emanet ediyorum." Yuri'nin zayıf bedenini medikal shinobilerden birisine teslim etti. Sonra da elini saksafona götürdü. Onu Kage'ye uzattı. "Sennashi üyesi olan ve sinyali ilettiğini söyleyen adam geride bunu bıraktı. Ne işe yaradığını bilmiyorum. İçinde bir titreşim seziyorum. Büyük bir ipucu olabilir. Yuri'nin bedeninin yanında da bir müzik aleti vardı. Adam bu patlamayı bir butona basarak uzaktan yaptı. Sanki radyo dalgalarını kullandı. Radyo dalgaları aracılığı ile haberleştiklerini de keşfettik. Şifreli bir sinyal kullanıyor olmalılar. Bunu çözmek gerekiyor. Yardımcı olabileceğim bir şey varsa sonuna dek yardım etmek istiyorum." Sesi kararlı ve kendinden emindi. Tüm bunları deneyimlemiş olmak onu yıldırmıyor, aksine daha da hırslandırıyordu.

Son olarak Bokukichi'ye dönerek ona yaklaştı. "Yine bizi kurtardın. Sen olmasan ne yapardık bilmiyorum." Kollarını açıp ona sıkıca sarıldı. Bir çeşit katarsis, stres boşaltımıydı. Aoi genelde mesafeli ve pek dokunsal olmayan bir insan olmasına rağmen şu anda buna ihtiyacı var gibi hissetmişti.
Image
► Show Spoiler
Locked