Konohagakure
Konohagakure
Joined: Thu Nov 28, 2024 6:18 pm
Rütbe:  
 Image
Bay Kirpiyi yakaladıktan sonra bana olan öfkesini gözlerinden hissedebiliyordum. N'oldu lan? Şekil şükül kaçıyordun yakalandın mı? Adamı kendi evinde böyle yakalarlar işte... Bir de dikenlerini sürekli sivrileştirip artist artist konuşuyor. Bıraktığım gibi bana veya bize saldıracağına ve kaçacağına eminim.

Bizim reis de bana bir şeyler söylüyor ama reis emin ol bunun gibi fırlamaları iyi tanırım.Bir de bana şey diyo ya, Nara gördüm mü tanırım. Lan, ben sadece bir Nara değilim. Ben en iyi Nara olacağım! Bu yüzden burada seni bırakanı gondiklesinler olum. Üstünlük falan taslıyormuşum aynen kardeşim al şuradan bi' sigara kendine gel.

Kipri o kadar sinirli ki sanki onu bırakırsam beni öldürecek gibi. Bir şeylerden saklandığını da söylüyor ama inatla da beni bırakın beni bırakın diye götünü yırtıyordu. Reis ise bana dönüp böyle ne istersem onu yapabilirim gibi bir bakış attı. Ama bu lavuk bizden niye kaçtı ki? Konohagakure shinobisi olduğumuz bile bile niye uzaklaştı bizden?

İnatla hepimize atar yapmaya devam edince artık dayanamadım ve lafa girdim:

"Kirpi, sana yardımcı olmaya çalışıyoruz ama sen bizi geri itiyorsun. Üstelik aileme ve bana arkadaşlarımın önünde kötü kötü konuşuyorsun. Sadece sana yardımcı olmaya çalışıyoruz ama her an bize saldırmak için fırsat kolluyorsun, yapacak bir şey yok..." dedikten sonra derin bir iç çektim. Onun üstünde var olan tüm o havayı ezmek ve burada bizim elimizde olduğunu göstermek için ben Oikawa, bu tarihteki sahip olduğum en iyi hareketleri göstereceğim. Gölgeme bağlı olan kirpi ile öyle bir dans edeceğim ki arkadaşlarımın ve reisin gülmesi ile yerle yeksan olacak tüm egosu.

Ona doğru hafif adımlarken mesafeyi iyice kısaltmıştım ancak yine de dibinde değildim. Kollarımı bir sağa ve bir sola açıp kendi kendime mırıldanarak çok çılgın dans hareketleri yapmaya başladım. Kısa süre sonra "EĞER KONUŞMAZSAN BUNU SABAHA KADAR YAPACAĞIZ, SÖYLE BİZDEN KAÇMANIN SEBEBİ NEYDİ VE KİMDEN SAKLANIYORSUN" diyip ritim arttırıyordum. Evet, bir ninja kirpi ile ilk karşılaşmam da onunla ölümüne dans ediyordum. Daha doğrusu, onu dans etmek zorunda bırakıyordum. Yaptığım hareketler benim için küçük de olsa onun için yorucu ve meşakatli olmalıydı bu yüzden şarkı söylerken ritimini sesli mırıldanıyordum, rencide edici olsun diye...



Out:

Edilen dansı merak edenler için
► Show Spoiler
Image
► Show Spoiler
Game Master
Game Master
Joined: Tue Nov 26, 2024 9:39 pm
Senin ritimli hareketlerin, kirpiyi istemeden de olsa bir dansa çekiyor. Gölge jutsusunun bağlılığı, her hareketinde onun da seninle aynı ritmi yapmasını sağlıyor. Arkanda duran Kayami, bu sahneye kahkahalarla gülmekten kendini alamıyor. "Oikawa, bu yaptığın tarihe geçecek!" diye neredeyse nefes nefese bağırıyor. Souji ise her zamanki ciddi ifadesiyle biraz daha arkadan olanları izliyor. Yüzü pek bir şey belli etmese de gözlerindeki parıltı, onun da bu sahneyi komik bulduğunu gösteriyor.

Kazuyoshi ise kollarını bağlamış, hafif bir gülümsemeyle olanları izliyor. "Yaratıcı bir yaklaşım." diye mırıldanıyor, ama sesinde ciddi bir otorite tonu da var. Yine de sana olan güvenini gizlemiyor; bu yöntemin sonuç vereceğini biliyor.

Sonunda kirpi pes ediyor gibi görünüyor. Hareketlerini tamamen durduruyor ve tiz sesiyle neredeyse çığlık atar gibi bağırıyor. "YETER! PES EDİYORUM, TAMAM MI?" Nefes nefese kalmış bir şekilde ekliyor. "Söyleyeceğim! Ama beni bırakacaksınız, anlaşıldı mı?"

Kazuyoshi, durumu kontrol eden bir liderin ciddiyetiyle yaklaşıyor. "Konuşmaya başla." diyor, gözleri kirpinin üzerine dikilmiş. "Eğer dürüst olursan, sana zarar vermeyeceğiz. Ama hikayen tutarlı değilse, sonuçlarına katlanırsın."

Kirpi, dikenlerini hafifçe geri çekiyor, neredeyse çaresiz bir şekilde başını sallıyor. "Tamam, tamam!" diyor, sesi hala sinirli ama artık teslim olmuş bir tonda. "Bir kurt sürüsü yüzünden saklanıyoruz. Büyük bir sürü. Onlar bizim gibi küçük hayvanları avlıyor ve ormanda saklanacak yer bırakmıyorlar. Çiftlik civarında saklanıyordum çünkü burada güvenliydi. Ama sürü buraya da gelmiş, çitlere zarar vermiş ve birkaç hayvanı götürmüş."

Kazuyoshi, duyduklarından etkilenmiş gibi görünüyor. Kaşlarını çatarak kirpiye bakıyor. "Bu kurt sürüsü nerede? Çiftliğe ne kadar yakınlar?"

Kirpi hafifçe başını çeviriyor, ama hala sana bağlı olduğu için hareketleri kısıtlı. "Ormanın daha derinliklerinde saklanıyorlar. Ama sürü liderleri çok tehlikeli, onu yenemezsiniz." Sonra gözlerini sana çeviriyor ve dişlerini sıkıp tıslar gibi konuşuyor. "Beni bırak! Yoksa burada daha fazla konuşmam."

Kazuyoshi, bir an düşünceli bir şekilde duruyor, sonra sana dönerek başını sallıyor. "Oikawa, bırak onu. Buradan kaçmasına izin ver. Ama gözlerin hep açık olsun. Bu yaratık bir daha bizimle karşılaşırsa, daha dikkatli olmalıyız."

Sen gölge jutsusunu çözüyorsun ve kirpi bir anda dikenlerini kabartarak sıçrıyor. Sana dönüp tiz sesiyle "Seni bulacağım, Nara! Bir gün intikamımı alacağım!" diye bağırıyor ve hızlıca ormanın içine doğru kayboluyor.

Kazuyoshi, derin bir nefes alarak arkasına dönüyor. "Herkes hazır olsun. Çiftliğe geri dönüp durumu Daichi beye bildirmeliyiz. Eğer kurt sürüsü gerçekten bu kadar yakınsa, köyü de uyarabiliriz."

Ekip tekrar çiftliğe doğru yöneliyor. Patikadan ilerlerken, kirpinin söylediklerini ve çiftlikte neler olabileceğini düşünüyorsunuz. Ancak çiftliğe vardığınızda, girişte sizi bekleyen kimse olmadığını fark ediyorsunuz. Nishikawa Daichi ortalıkta yok. Kapısı aralık, çiftlik sessiz.

Kazuyoshi, anında durumu fark edip ciddileşiyor. "Bir şeyler ters gidiyor. Herkes dikkatli olsun. Daichi beyi arayacağız ama birbirimizden ayrılmamız gerekiyor. Souji, kuzey bölgesine bak. Kayami, doğu tarafındaki orman yolunu kontrol et. Oikawa, benimle birlikte kal, çiftlik evinin içini arayacağız."

Souji, başını kısa bir şekilde eğip hiçbir şey söylemeden hızlıca kuzeye doğru koşmaya başlıyor. Kayami ise neşeli bir "Anlaşıldı!" diyerek, daha dikkatli ama enerjik adımlarla doğuya yöneliyor. Sen ise Kazuyoshi ile birlikte çiftlik evine doğru ilerliyorsun, gözlerin her ayrıntıyı tarıyor. Bu görev artık basit bir hayvan arama görevinden çok daha karmaşık hale gelmiş durumda.

Çiftlik evinin içine adım attığınızda, yoğun bir sessizlik sizi karşılıyor. Ahşap zeminler, yılların ağırlığını taşıyan ince gıcırtılarla yankılanıyor. İçeri süzülen zayıf gün ışığı, toz zerreciklerini altın bir bulut gibi aydınlatıyor. Soluk ahşap mobilyalar düzenli bir şekilde yerleştirilmiş; masanın üzerinde, üzerinde taze toprak lekeleri olan bir çift eldiven ve yarısı içilmiş bir çay bardağı duruyor. Havanın içinde, saman ve hafif bir duman kokusu karışmış. Sağdaki kapı mutfağa açılıyor gibi görünüyor, hafifçe aralık ve içerde bir kazan dikkat çekiyor. Solda, yaşanmışlık kokan bir oturma odası var; yere dağılmış birkaç kağıt parçası ve yamulmuş bir sandalye hemen fark ediliyor.

Kazuyoshi, seni kolundan hafifçe tutarak fısıldıyor. "Bazı eşyalar bırakıldığı gibi değil. Burada bir şeyler olmuş."

Şimdi önünde birkaç seçenek var: Mutfağa gidip orada bir şeyler bulmayı deneyebilir, oturma odasına yönelerek yerdeki kağıtları ve sandalyeyi inceleyebilir, ya da yukarı çıkan dar tahta merdivenlere doğru ilerleyip üst katı kontrol edebilirsin. Ya da kim bilir, belki aklına başka bir plan gelir.
Konohagakure
Konohagakure
Joined: Thu Nov 28, 2024 6:18 pm
Rütbe:  
 Image
Hareketimi hissettirip, karşımdaki kirpiyi hayattan bezdirmek amaçlı böyle bir şeye kalkmıştım. Başarılı olacağıma öyle bir inanıyordum ki anlatamam! Arkadaşlarımın ve hocamızın da bana destekleyici mesajları ile öyle bir figürler döktürüyordum ki görenin gözleri büyürdü ya. Dansımın eşsiz hareketlerini gerçekleştirdikten sonra herkesin bana eşlik etmesi ile bay kirpi de pes ediyordu. İşte böyle adamı yola getirirler, burası Konohagakure burası başka yere benzemez herkes efendi olacak!

Kirpi pes ettiği sırada reis devreye giriyor ve o da sertleşiyordu. İşte benim hocam be, beton yetmez! Kirpi hikayeyi anlatmaya başladığı zaman gerçekliğini sorgulamak yerine söylediklerine odaklanıyordum ben de. Bu sırada soluklanıyordum ulan uzun zaman oldu kurtlarımızı dökmeyeli, hihihi!

Reisin işareti ile kirpiyi bırakıyordum ki zaten öğrenebileceğimiz çoğu şeyi öğrendik diye düşünüyorum. Demek büyük kötü kurtu yenemeyeceğimizi düşünüyor... Lan, ben geleceğin Hokagesi olacak adamım sence küçük yaramaz bir köpek beni korkutabilir mi?

Kirpi bana bağırdıktan sonra çok da siklememiş gibi yapıp devam ederken reis bizi yönlendiriyordu. Hızlıca geriye dönüyorduk. Etraf o kadar sessizdi ki bey amca herhalde uyumaya falan gitti bizi beklerken. Ah o da gelseydi bizle bi kurtlarını dökseydi, iyi eğlenirdi bence.

Reis bir şeylerden şüphelenip ekibi dağıtırken beni yanında tutuyordu. Ulan bizim çocukları tek yolladın ama başlarına bir iş gelmez umarım. Biz evin içerisine girdik ama burası oldukça farklı bir havaya girmiş. N'oldu lan burada? Reis kolumdan tuttu bir an aklım gitti yalan yok. Ee, napcaz şimdi?! Şu parçalanmış şeylere çok aklım takıldı öncelikle oraya gitmem gerekiyor gibi duruyor. Elime bir tane kunai de alayım, bir şey zıplarsa refleks olarak saplarım belki. Oğlum nasıl olcak lan ben hiçbirini dövmedim ki canına sokiyim!

Neyse, sırtımı duvara vererek sürtüne sürtüne, sessizce ilerliyorum başıma bir iş gelmesin diye. Lan bir şey olursa öyle bi bağırırım ki aklınız çıkar, ciddiyim bak. Hem köpekler için çömelince saldırmaz derler, eğer köpekler geldiyse bu taktik işe yarar mı? NOLUR BİRİSİ YARDIM ETSİN! SENSEİ, SANA İŞARETİ VERDİM BEN BURAYA GİDİYORUM NOLUR BENİ BIRAKMA...
Image
► Show Spoiler
Game Master
Game Master
Joined: Tue Nov 26, 2024 9:39 pm
Evin içindeki sessizlik, neredeyse boğucu bir atmosfer yaratıyor. Zemin, her adımda hafifçe gıcırdıyor ve ince toz tabakası havada asılı kalıyor. Kazuyoshi’nin yanında olmasına rağmen, içerideki ağırlık hissi omuzlarına çöküyor. Nefesini kontrol etmeye çalışarak ilerliyorsun, gözlerin sürekli sağa sola kayıyor. Parçalanmış sandalyeye ve yere saçılmış kağıtlara doğru sürünerek ilerlerken, Kazuyoshi bir an duruyor ve alçak bir sesle konuşuyor.

"Bir şeyler eksik." diyor, gözleri dikkatlice odanın köşelerine bakıyor. "Etrafı iyice kontrol et, Oikawa. Bu kadar düzenli bir çiftlikte böyle bir dağınıklık tesadüf olamaz."

Kağıtlara ulaştığında, yazılar oldukça dağınık ve aceleyle yazılmış görünüyor. Kelimeler karışık, ama birkaç kelime gözüne çarpıyor. "Sürü," "göz," "koruma." Kağıtların altındaki büyükçe bir çizim, seni durduruyor. Çizimde bir kurt kafası, ama gözleri garip bir şekilde parlıyor, sanki ormandaki yaratıkların arasındaki lideri tasvir ediyor gibi.

Kazuyoshi, sandalye parçalarını incelerken kaşlarını çatarak seni izliyor. "Ne buldun, Oikawa?" diye soruyor, sesi dikkatle kontrol ediliyor. Tam ona cevap vermek üzereyken, odanın uzak köşesinden gelen hafif bir tıkırtı seni irkiltiyor. Ses, mutfağa açılan kapıdan geliyor.

Kazuyoshi’nin gözleri sesin geldiği yere kayıyor. "Hazırlıklı ol." diyor alçak bir sesle. Kunaini eline daha sıkı bir şekilde tutuyorsun ve adımlarını mutfağa doğru yönlendiriyorsun. Kapı aralığından görülen karanlık, gözlerini zorlamana neden oluyor. İlerlerken, derin bir nefes alıyorsun.

Kapıyı itip mutfağa adım attığında, birinin orada olduğunu hissediyorsun. Büyük kazanın arkasından gelen hafif hışırtı, nefesin hızlanmasına neden oluyor. Bir adım daha attığında, aniden kazanın arkasından biri doğruluyor. Daichi! Ama gözleri... normal değil. Gözbebekleri genişlemiş ve etrafında garip, kırmızımsı bir parıltı var. Yüzündeki ifade boş ama bir o kadar da tehditkar.

"Daichi bey?" diye sesleniyor Kazuyoshi, ama sesindeki temkin net bir şekilde duyuluyor. Daichi cevap vermiyor. Bunun yerine, kazanın yanından garip bir şekilde sendeleyerek çıkıyor ve elindeki baltayı sıkıca tutuyor. Ama bu, normal bir saldırgan gibi görünmüyor. Hareketleri kontrolsüz, sanki biri onu iplerden yönetiyormuş gibi.

Tam o anda Kazuyoshi’nin gözleri parlıyor. "Genjutsu olabilir. Oikawa, dikkat et!"

Daichi bir anda sana doğru koşmaya başlıyor. Gözlerin büyüyor, refleksle bir adım geri çekiliyorsun ama kunaini sıkıca tutmaya devam ediyorsun. Panik bir an için tüm bedenini kaplıyor.

Kazuyoshi bir el hareketiyle seni arkaya çekiyor, ama Daichi’nin saldırısı garip bir şekilde duraksıyor. Vücudu bir an titriyor ve ağzından, derin, vahşi bir ses yükseliyor. "Ona dokunmayın... Bu sürü benim!" Ses, insan sesine hiç benzemiyor. Derin ve tehditkar, ormanın vahşi bir yankısı gibi.

Kazuyoshi hemen durumu değerlendiriyor. "Bu bir kontrol jutsusu. Bir şey ya da biri Daichi’yi etkisi altına almış. Oikawa, dikkatli ol. Onu incitmeden etkisiz hale getirmemiz lazım."

Etrafına bakıyorsun. Daichi’nin üzerinde bir kontrol etkisi var, ama nereden geldiğini çözmek zor. Duvarlarda garip bir gölge hareketi fark ediyorsun; sanki odanın içinde başka bir varlık daha varmış gibi. Bu sırada Daichi tekrar hareketleniyor ve bu sefer Kazuyoshi’ye doğru savruluyor.

Sensei, sakin bir hareketle saldırıyı savuşturuyor ama o da bir an sendeleyerek geri çekiliyor. "Oikawa, mutfağın arkasına geç ve o gölgeleri kontrol et! Bir şey bu kontrolü sağlıyor. Onu bulabilirsen, Daichi’yi kurtarabiliriz."

Etrafındaki kaosa rağmen bir nefes alıp düşünüyorsun. Harekete geçmelisin. Mutfağın arkasındaki karanlık gölgeyi kontrol etmeyi, Daichi’yi etkisiz hale getirmeye çalışmayı ya da Kazuyoshi’ye yardım etmeyi seçebilirsin. Ya da kim bilir, belki başka bir planın vardır.
Konohagakure
Konohagakure
Joined: Thu Nov 28, 2024 6:18 pm
Rütbe:  
 Image
Lan nasıl bir yere düştük bilmiyorum ama inan itimat et, ben bu işin böyle olacağını hayal ederek gelmedim buraya. Bu yüzden bu durum beni çok yormaya başladı şimdiden. Bir anda arkamı dönüp beni evden bekleyenler var desem n'olur kine? Şu etrafın haline bak lan biz buraya geldiğimizde olay hiç böyle değildi bak şimdi ne hale geldik... Reis gözünü seveyim burada bir şey yok hadi gidelim de çıkar beni buradan üstüme bir şey falan atlar valla alnının çatına saplarım bu kunaiyi he!

O sırada reis bana bir şeyler diyor ve panik ile hafiften irkiliyorum yalan yok. Lan etrafa bak, resimler mesimler bir şeyler ne anlatıyo bu adam bize? Resimleri elime alıp incelerken böyle garip bi kurt kafası falan görüyorum. Bakayım, harbiden kurt kafası?! Ama gözleri böyle bi garip yani bu ne ola ki? Lan yoksa bu bizim kirpinin bahsettiği garip bir şey mi? Bu beni yer lan bu ne böyle canına okuyasın!

Böyle işte bakınıp ne olduğunu anlamaya çalışırken reis geldi işte ne buldun falan tam kendimi açıklamaya fırsat bulmuşken mutfaktan ses geldi. Bak yemin ediyorum ben bunu daha önce gördüm bir yerde. Ya rüyadadır, ya arkadaşın yaptığı yemeği yedikten sonra gelen kafanın etkisindendir bilmiyorum ama bu kabustan da öte bir durum. Reis, nolur oraya gitmeyelim... Şakacıktan köyümüze geri dönsek ya? Hem bir kaç koyun çalındı diye koskoca köyün polis kuvvetini olay yerine getirip, onlara kirpi dövdürtmek veya kurt avlatmak ne kadar doğru? Gelişen çağın adı altında sorguladığım zaman durumu aslında çok mantıklı değil mi? ÖYLE DEĞİL Mİ? HAZIRLIKLI OL NE DEMEK NE YAPAYIM KUNAIYI KENDİME Mİ SAPLAYAYIM NEYE HAZIRLANAYALIM ALOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOO!!!

Ha bir de mutfağa doğru gidiyoruz. Lan çocukken bile öğrettir annen baban burada gel bak götürücem diyenlerin yanına gitmiyoruz ya. Lan bu shinobilik işini erkenden bıraksam mı? Kardeşim ben sadece insanları iyileştirmek için ve gölge oyunu yapmak için geldim, aksiyona girmek benim işim mi gerçekten? Kapıyı içimden geçen tüm iyi niyetlerle açtıktan bir süre sonra çok çaktırmadan içeriye bakıyorum. Aa, Daichi emmi?! Lan madem buradasın sabahtan beri niye saklanıyorsun, hihihi..

Reis emmiye seslendi ama bunun elinde balta var ve hiç normal durmuyor. N'oldu lan napıyorsun sen? Kazanı ısıtmak için balta kırarken kafayı mı yedin moruk bu hal ne? Reis beni uyardıktan sonra emmi üstümüze, KOŞUYOR?! LAN NOLUYOR?!! REIS BENİ ÇEK ÇIKAR NOLUYOR AMINAKOYİMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM

Reis bu adam bizi yicek ya bu kazanı falan hazırlamış valla çiğ çiğ kesip yiyecek beni. Lan ben daha çok gencim, üstüne bir de o benim falan diyor sürüme dokunma diyor. Reis de bana açıklama yapıyor lan kalk gidelim neyi açıklıyon kontrol montrol adamın asabını bozma ya. Ya bu Senju Uchiha falan takımına ben nereden düştüm abi nerede benim taş kağıt makas oynadığım adamlar anasını kardaşını ya...

Ya bunun neyini incitebiliriz baksana şunun tipe kılığa bu adam beni yemek için gelmiş buraya. Ulan on numara da hatun var takımda benim acilen buradan çıkıp onu bulmam lazım buradaki manyak böyleyse, o kim bilir neler görüyordur. Acilen buradan çıkmam lazım...

Sakinleş

Sakinleş

SAKİNLEŞ

Derin bir nefes aldıktan sonra Sensei'nin söylediği gibi etrafta bu adamı bu hale getiren şeyi öğrenip yakalamam gerek. Derin nefesimi verdikten sonra kunaimi parmağıma geçirip gölgeleri takip etmeye başlayacağım. Gölge oyunu benim oyunum, taş kağıt makas da bir gölge oyunu lan! Rakibim bana makası gösterip Daichi amcayı saldı üstüme ama bir sonraki hamlesi gün gibi ortada ve bebeğim, ben parıltıyı severim!

Az önce her ne kadar kendimi yormuş olsam da en azından o şeyi yakalamayı deneyip çığlık atarsam arkadaşlarımı buraya çağırabilirim. Bence sensei de bunu yapmamı isterdi, o yüzden bu sefer çok ciddi odaklanmam gerekiyor! Kagemane No Jutsu yaptıktan sonra evin etrafında hareket eden gölgeyi yakalamak için tüm hızıyla gölgemi dağıtacaktım ve bu sırada evin var olan tüm gölgesi ile bağlantı kurup bu işi çözmem gerekiyor. Şimdilik yapabileceğim en iyi şey şu gölgenin üzerindeki kontrolü kesmek ama o sırada var olan tüm gücümle bağıracaktım tabii kisi!!

BİZİM EVİN ETRAFINDAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA YARDIM EDİNNNNNNNNNNNNN VE DİKKAT EDİNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNN

diye bağırdıktan sonra ne olacağı artık o kadar umrumda değildi ki arkadaşlarım en azından bir şeyler uğraşıyorlarsa onu bırakıp, bize doğru gelsinler çünkü burada işler çığırından çıktı ve rakibim gölgelerin arkasındaki kişi. Ona taş gibi hatun olan Uchiha'yı, makas hamlesine karşılık da arkadaşlarımı kullanacağım!
Image
► Show Spoiler
Game Master
Game Master
Joined: Tue Nov 26, 2024 9:39 pm
Evin içindeki hava daha da ağırlaşıyor. Gözlerin sürekli hareket ediyor, mutfaktaki gölgeler seni tetikte tutuyor. Daichi’nin kontrolsüz hareketleri ve garip, vahşi sözleri hala zihnini kurcalarken, derin bir nefes alıyorsun. Kazuyoshi'nin talimatını hatırlayarak kendini toparlıyorsun. Gölge oyunu, senin oyunun. Kagemane No Jutsu’yu hazır hale getirip, dikkatini tamamen mutfağın içindeki gölgeye yönlendiriyorsun.

Parmağındaki kunaiye sıkıca tutunarak jutsunu aktifleştiriyorsun. Gölgen, yavaşça zeminde hareket etmeye başlıyor, karanlığa doğru uzanıyor. Ancak fark ediyorsun ki, tüm evin gölgelerine bağlanmak şu anki seviyende mümkün değil. Tek bir noktaya odaklanmalısın. Dikkatini mutfağın köşesinde beliren o hareketli gölgeye veriyorsun. Gölgen, hızla o noktaya ulaşıyor ve bağlanmayı başarıyorsun. O anda gölgeler sanki bir anlığına titriyor ve Daichi bir an sendeleyerek duruyor.

Sesin odada yankılanıyor, ama yalnızca o değil. Bir anda tüm ev sanki titriyor gibi oluyor. Sesin yankılanırken birkaç saniyelik bir sessizlikten sonra, kapı bir anda hızla açılıyor. Souji, sessiz ama ölümcül bir şekilde içeri giriyor. Gözleri, sahneyi hızla tarıyor ve bir anda Daichi’nin üzerine birkaç shuriken fırlatıyor. Keskin metaller havada süzülürken Kazuyoshi aniden bağırıyor. "Dur!"

Tam o anda Kazuyoshi bir Suiton tekniği kullanıyor. İnce bir su akışı, shurikenleri havada yakalıyor ve yere indiriyor. Ciddi bir ses tonu ile konuşuyor. "Beden hala Daichi’ye ait. Onu incitmeyeceğiz."

Souji, shurikenlerini bırakıp geri çekilirken Kazuyoshi sana dönüyor. "Gölgen hala bağlı. İyi iş çıkardın, Oikawa." diyor. Ardından hızla Daichi’ye yaklaşıyor. Gözlerinin içine bakarken derin bir nefes alıyor ve "Kai!" diye bağırıyor. O anda Daichi bir anda gevşiyor, dizlerinin üzerine çöküp bayılıyor. Kazuyoshi, refleksle onu yakalıyor ve dikkatlice yere indiriyor.

"İyi iş çıkardınız, ama işimiz henüz bitmedi." diyor Kazuyoshi. Sana dönerek "Oikawa, hemen ilk yardım ekipmanını hazırla." diye emrediyor. Sen elindeki kunaiyi bırakarak Daichi’ye yöneliyorsun, ama tam o anda dışarıdan bir ses geliyor. "Oikawa!" diye bağırıyor Souji, sesi telaşla dolu. Kazuyoshi sana sert bir bakış atıyor. "Git, hemen!"

Hızla dışarı fırlıyorsun. Souji, birkaç adım geri çekilmiş, gözlerini sabit bir noktaya dikmiş. "Yakaladığın şey... bir insan değil." diyor, sesi ciddi ve kontrollü. Gözlerin, onun baktığı yere kayıyor ve orada, devasa bir kurt duruyor. Kürkü kahverengi, bir gözü siyah bir bantla kapatılmış. Koca yaratık, sizi soğukkanlı bir şekilde izliyor.

Kurt, derin bir hırlamayla dişlerini gösteriyor. Gözleri, zekanın ve tehdidin karışımıyla parlıyor. Souji, nefesini kontrol ederek sana dönüyor. "Ne yapalım, Oikawa? Ayrıca..." bir an duraksıyor. "Kayami nerede?"

Tam bu sırada kurt, gırtlaktan gelen boğuk bir kahkahayla dişlerini göstererek gülümsüyor. "Nah bulursunuz onu." diyor, sesi hem alaycı hem de tehditkar. Bu sırada hırlamaya devam ederken etrafındaki karanlık, bir gölge gibi hareket ediyor. Souji ve sen, bu tehditle baş başa kalıyorsunuz. Her an bir hamle yapmaya hazır olmalısınız, ama Kayami’nin nerede olduğunu bilmeden bir sonraki adımı düşünmek daha da zorlaşıyor.
Konohagakure
Konohagakure
Joined: Thu Nov 28, 2024 6:18 pm
Rütbe:  
 Image
Harekete geçmenin tam vaktiydi artık ve ben de öyle yapmıştım. Kaybedilecek zaman yoktu ve ilk görevimde ciddi bir aksiyon ile karşı karşıyaydım. Vay anasını! İlk iş günümde adamın biri bana baltayla saldırdı lan... En havalı genin benim oğlum bundan sonra. O sırada bizim garip oğlan ben aksiyon içerisindeyken giriyor ve baltalı lavuğa öyle bir hareket çekiyor ki; helal olsun gerçekten çok kral adamsın vesselam.

Devamında reis durduruyor tabii çünkü amca kontrol altında bunu biliyoruz ona zarar vermek istemeyiz. Souji ben adamla ilgilenmeye çalışırken bağırıyordu. Duyar duymaz içimden bir ses oraya gitmemi istiyordu ama emir almıştım derken reis basmıştı düğmeye. Var olan hızımla dışarıya çıkmıştım ve Souji'nin tepkisi ile ben de tepkisiz kalmıştım. Ne lan bu? Önce kirpi, şimdi ucube?

Souji benimle konuşurken ben hala olayı anlamaya çalışıyordum. Kayami'yi sorduğu zaman onun eksikliğini fark ediyordum ve evet, Kayami hala ortalıkta yoktu. O sırada karşımızdaki it oğlu it ise gülüyor ve alay ediyordu bizimle onu bulamayacağımıza dair. Etrafımdaki karanlığı fark ederken aptal kurta bir ders vermem gerekiyordu ama bu sözlerimi ona değil, Souji'ye söyleyecektim:

"Bizi kim alabilir???? ŞANSI YOK!! Kayami, oldukça tehlikeli birisi ve onu yendiğini düşünüyorsa, onun jutsunun etkisi altındadır, hehe!" diyor ve karşımdaki kurta dilimi çıkartıp aşağılayıcı bir şekilde gülümsüyordum. Bu arada bu kısımdan çok emin değilim sadece o an kurtu psikolojik olarak yok etmek adına öyle bir şey söyledim ama eğer durum kötüyse, vay halimize. Hemen ardından Souji'ye tetikte olmasını işaret ederken hocanın bulunduğu yere adımlayacaktım. Böylece gölgemle yakaladığım bu yaratık da beni takip edecekti. Souji de beni takip edeceği için onu teslim alabilirdik, başarabilirdik.
Image
► Show Spoiler
Game Master
Game Master
Joined: Tue Nov 26, 2024 9:39 pm
Evin dışındaki hava daha da ağırlaşıyor. Kurt, hırlamayı kesmiş, soğuk ve karanlık bakışlarını doğrudan sana dikmiş durumda. Gözlerindeki ifade neredeyse insanımsı bir zekayı yansıtıyor; bu, sadece sıradan bir yaratık olmadığını anlaman için yeterli. Sen, Souji’ye kısa bir işaret verip içeri doğru yürümeye başlıyorsun. Gölgende bağlı olan kurt, seni adım adım takip ediyor, ama hiçbir şey söylemiyor. Souji ise arkanızdan sessizce ilerliyor, gözleri her hareketi dikkatle takip ederken bir eli kunaisine gidip geliyor.

Evin içine girdiğinizde, içerideki atmosfer daha da kasvetli hale geliyor. Gölgeye bağlı olan kurtun sessiz adımları ahşap zeminde yankılanıyor. Kazuyoshi, Daichi’yi bir köşede yere yatırmış durumda. Yavaşça doğruluyor, gözleri bir an sana ve ardından arkandaki kurda kayıyor.

Daichi’nin gözleri aralanmaya başlıyor; kontrolün etkisinden kurtulmuş gibi, bilinci yerine geliyor. Kazuyoshi, hızla ayağa kalkıyor ve doğrudan kurta dönüyor. "Kim olduğunu ve burada ne yaptığını hemen açıklamalısın. Bu çiftliğin sakinlerini, benim ekibimi ve köyü tehdit ettin. Eğer bir şeyler anlatmazsan, sonuçlarına katlanırsın."

Kurt, Kazuyoshi’ye dönüyor ama hiç oralı değilmiş gibi tavır sergiliyor. Gözleri hala sana ve Souji’ye kayıyor, ardından yine Kazuyoshi’ye dönerek başını hafifçe yana eğiyor. Sessizliği sürdürürken, Kazuyoshi’nin sabrının tükenmekte olduğunu hissediyorsun. Öğretmenin bir adım öne çıkarak daha ciddi bir tonla konuşmaya başlıyor.

"Sessizliğin seni kurtarmaz. Köyde bu tür tehditlere asla hoşgörü gösterilmez. Eğer konuşmazsan, seni burada etkisiz hale getirir ve istediğimiz bilgiyi başka yollarla alırız."

Kurt, bu sözlerin ardından derin bir nefes alıyor gibi göğsü yükselip alçalıyor. Gözlerini tekrar sana çeviriyor, sanki bir şey söylemeden önce seni ölçüp biçiyor. Ardından yavaşça, tiz bir kahkaha gibi bir ses çıkarıyor. "Konohalı shinobiler…" diye mırıldanıyor, sesi alaycı ama sakin. "Hepiniz kendinizi ne kadar da büyük sanıyorsunuz. Güç, sadece jutsularınızla mı sınırlı sanıyorsunuz? Beni tehdit ediyorsun, Senju… ama asıl mesele bu değil."

Kurt, bir adım ileri atarak gözlerini Kazuyoshi’ye dikiyor. "Benim burada ne yaptığımın bir önemi yok." diyor, sesi giderek daha tehditkar bir tonda yükseliyor. "Sizlerin bu çiftlikte ne yaptığınıza odaklanmanız gerekiyor. O adam…" diyor, başıyla Daichi’yi işaret ederek. "Onun sırrını bilmiyorsunuz. Bilmiyorsunuz ki…"

Kazuyoshi’nin yüzü ciddileşiyor. Gözleri Daichi’ye kayıyor ama hemen ardından tekrar kurta odaklanıyor. "Ne sırrından bahsediyorsun? Blöf yapma. Zamanımızı boşa harcamak için bir oyun oynuyorsan, bu sana pahalıya mal olur."

Kurt, soğuk bir şekilde gülümsüyor. "Blöf mü? Belki de. Ama Daichi’nin ormanda neyle karşılaştığını, sizden sakladığını bilmiyorsunuz, değil mi? Onun neden bu hale geldiğini… veya buraya kim tarafından gönderildiğini?"

Sözleri odada yankılanıyor ve herkesin üzerinde bir ağırlık bırakıyor. Kazuyoshi, kısa bir duraksamadan sonra sana dönüyor. "Oikawa, gölge jutsunu ne kadar süre daha sürdürebilirsin?" diye soruyor, sesindeki ciddiyetle. "Onu bırakmanı istemiyorum. Eğer bunu uzun süre tutabilirsen, işlerimizi kolaylaştırırız."

Gölgen hala kurta sıkıca bağlı. Onu bırakmamak için tüm gücünü topluyorsun. Kazuyoshi, tekrar kurda dönerek sert bir sesle konuşuyor. "Şimdi bizimle iş birliği yapacaksın. Kayami nerede? Eğer hayatını önemsiyorsan, bizi ona götürürsün."

Kurt, başını hafifçe yana eğerek alaycı bir ifadeyle gülümsüyor. "Peki, benim elime ne geçecek?" diyor. Sesi soğuk, ama alaycılığını gizlemeden. Gözleri bir kez daha etrafı tarıyor, sanki bir hamle daha planlıyormuş gibi. Bu soru, odadaki atmosferi daha da gerginleştiriyor. Şimdi, herkesin gözleri Kazuyoshi’de, sıradaki hamlenin ne olacağını bekliyor.
Konohagakure
Konohagakure
Joined: Thu Nov 28, 2024 6:18 pm
Rütbe:  
 Image
Bu hayvan evladını yakalamak benim için çok zor olmadı. Lan, ben Hokage olacak adamım sence benden böyle koşarak kaçabilir misin? Gölgenin yetiştirdiği adamım lan ben gölgeden korksak Nara mı doğardık kardeş???? Neyse işimizi doğruca yaptık ama bu kirpi, kurt koyun falan ben size söyleyeyim işin boku çıktı. Hayvan tımarına mı geldik yoksa gerçekten hırsız yakalamaya mı belli değil dostum.

Adım adım ilerlerken bu kurdun bana verdiği izlenimi içten içe düşünüyordum. Lan hadi ninja kirpi tamam da ninja kurtta mı var? Üstelik, kirpinin bahsettiği kurt bu ise bu kadar kolay olamaz onu yakalamamız. Ya da ben çok iyiyim o da yüksek ihtimal tabii, hihihi!

Kurtu bir şekilde içeriye getirdiğimde Souji reis de benimle ama bizim sensei öyle bir hiddetleniyor ki ayrıca şu yaşlı amcayı da yatıştırmış. Lan bu yaşlı amca da kendine gelmiş. Amca az önce bize balta sallıyodun noldu da şimdi yere yığıldın? Ya dayı işte adamı böyle düzeltirler lan bizim hocamız gerçekten keçi galiba ya. İki dakika arkamızı döndük her şeyi halletmiş...

Neyse işte biz girdik içeri hoca hemen başladı kurtu sorgulamaya ama ses yok. Daha sonrasında hoca bunu bi' tehdit etti hemen şakımaya başladı. Anlattıklarına bakılırsa burada bir boklar yeniyor bu arada doğru söylüyor olabilir he. Yerde gördüğüm kağıtlar, kazan falan hiç mantıklı şeyler değil. Hoş yaşadığımız hiçbir şey mantıklı değil ama olsundu!

İkili konuşmaya devam ettikçe işler karanlıklaşıyordu. Ulan, nasıl bir tezgaha düştük cidden anlamadım ama çözücem. Süper zekamı kullanıp her şeyi çözücem ve bu sorunu büyümeden çözücez daha sonrasında hocam gidip dicek ki bu Oikawa burada harcanıyor bunu Hokage yapın falan, var bi hayalimiz...

Hoca dönüp bana soru sorduğu zaman gerçekliğe geri dönmüştüm ama döndüğüm gerçeklikte bana sorulana sessizce kafa sallayarak cevap vermiştim. Ama bu böyle gitmez bu kocaman, bunu tutamam ki ben bu ney! Ya da tutar bunu burada diz üstüne çöktürürüm ama kendim de çökerim. Hmm.. bundan bilgi almak için ona yanaşmak lazım. Dur bak aklıma ne geldi!

"Sensei, bir sürü kağıt görmüştük ve üstünde bir şeyler yazıyordu. Onlara bakabiliriz. Ayrıca bu kurtun bi gözü kapalı, onu açalım bak her şey çözülür. Bu amcanın yaptığı şey her neyse az önce kontrolden çıkmış gibi duran kurt şu an sakin duruyor. Fırsat kolluyor da olabilir bilemedim. Bir an önce bilgileri bir araya getirip arkadaşımızı geç olmadan bulmamız lazım sensei!" diyordum. Bunu derken cümlelerimin detay kısımlarını kulağına fısıldarken diğer kısımlarını bağırarak söylüyordum ki kurt bir şeyler yapmaya çalıştığımızı fark etsin ve benden korksun. Daha sonrasında fıldır fıldır hareket eden gözlerini görünce onu bir daha sıkı sıkı tutuyordum ki aklının ucundan bile kaçmayı geçirmesin!
Image
► Show Spoiler
Game Master
Game Master
Joined: Tue Nov 26, 2024 9:39 pm
Evin içindeki hava, kurdun sessiz hırıltıları ve Kazuyoshi’nin otoriter bakışlarıyla daha da ağırlaşıyor. Gölgene sıkıca bağlı olan kurt, hala kımıldamıyor ama gözleri odayı sürekli tarıyor, sanki bir kaçış planı yapıyormuş gibi. Sensei, derin bir nefes alıyor ve kurdun önünde diz çökerek göz hizasına geliyor. Gözlerinde tehditkar bir otorite ve alaycı bir merhamet karışımı var.

Kurt, başını sana çeviriyor, gözleriyle bir an seni süzüyor. Bir an için, zekasını ve içindeki karanlık planları gözlerinde görebiliyorsun. Ama hala sessiz. Sensei, derin bir iç çekerek hafifçe başını iki yana sallıyor. "Demek ki nazik sorular işe yaramayacak." diyor, ardından ekliyor. "Oikawa, şu kağıtlardan bahsettin. Onları getir ve buradaki hikayeyi çözmemize yardımcı ol."

Sen hızla odayı tarıyor ve az önce gördüğün kağıtları eline alıyorsun. Kağıtların üzerinde yer alan çizimler ve yazılar dikkatini çekiyor. Kurtlar, ağaçlar ve garip bir sembol… Hepsi birbirine bağlı gibi görünüyor. Ancak daha fazlasını çözmek için zamanın yok. Kağıtları Kazuyoshi’ye uzatıyorsun ve o, hızlı bir şekilde göz gezdiriyor.

Tam o sırada kurdun sesi odayı dolduruyor, tiz ve alaycı bir kahkaha patlatıyor. "Kağıtlardan çözmeyi mi düşünüyorsunuz? Ne kadar da aptalsınız." diyor. "Hiçbiriniz neyle karşı karşıya olduğunuzu bilmiyorsunuz. Kayami’nin nerede olduğunu öğrenmek mi istiyorsunuz? Peki ya bunun bedelini ödemeye hazır mısınız?"

Kazuyoshi’nin bakışları daha da ciddileşiyor. "Bedel mi? Saçmalamayı bırak. Sana son kez söylüyorum, nerede olduğunu söyle. Yoksa bu oyunu burada bitiririz."

Kurt, başını hafifçe yana eğiyor ve soğukkanlı bir şekilde devam ediyor. "Kayami, benim tarafımdan yenildi. Onunla işim bitti. Ama onunla görüşmek istiyorsanız, gözümün arkasındaki gerçeğe bakmanız gerekecek."

Bu sözler, odadaki herkesi duraksatıyor. Kazuyoshi, bir an için düşünceli görünüyor, ardından kararlı bir şekilde başını sallıyor. "Peki." diyor, kurda doğru eğilerek. "O göz bandını çıkaracağız. Eğer bir şey saklıyorsan, bunu öğrenmek için doğru zamanı bekliyorduk."

Kurdun sol gözü üzerindeki siyah bandı yavaşça kaldırıyorsunuz. Altında ne göreceğinizi bilmiyorsunuz, ama içten içe bunun sıradan bir şey olmadığını hissediyorsunuz. Bandı çıkardığınızda, sol gözünün yerinde parıldayan, kırmızımsı bir ışık yayılıyor.

"Gözün sırrı bu." diyor kurt, sesi soğuk bir şekilde yankılanıyor. "Bu, benim kontrolümde olan her şeyi görebilmemi ve uzaktan yönetebilmemi sağlıyor. Ve evet, Kayami de bunun bir parçası. Onu, köyünüzdeki birine çoktan teslim ettim."

Bu sözler odadaki herkesi şok ediyor. Kazuyoshi, bir adım geri çekilerek gözlerini kısıyor. "Köyümüzden biri mi? Blöf yapmayı bırak." diyor ama sesi kendinden emin değil.

Kurt hafifçe gülümsüyor. "Blöf mü? Belki. Ama Kayami, şu an benim yerime biriyle bir anlaşma yapmak için köyde. Ve siz burada vakit kaybederken, çoktan sona yaklaşıyor."

Kazuyoshi, sana dönüyor. "Oikawa, gölgeyi tutabildiğin kadar tut. Onu köye götürüp bu işi çözmeliyiz."

Tam bu sırada kurt "Buradan canlı çıkacağınızı kim söyledi?" diyor, sesi alaycılığını kaybetmeden. Bu soru, odadaki atmosferi daha da geriyor. Ancak o anda dışarıdan derin, yankılı bir hırlama sesi duyuluyor. Ses o kadar tehditkar ki, odanın içindeki herkes bir an duraksıyor. Souji, hızla kapıya doğru yöneliyor ve dışarıyı kontrol ediyor. Kısa bir sessizlikten sonra, sesi odanın içinde yankılanıyor.

"Öğretmenim… dışarıda onlarca kurt var!" diyor, sesi normalde olduğu gibi sakin ama altında hafif bir gerginlik hissediliyor. "Hepsi bizi izliyor. Ve… gözleri parlıyor."

Bu sözler odanın içine bir anda bir soğukluk yayıyor. Kurt, hırıltılı bir kahkaha atarak başını yukarı kaldırıyor. "Bu sadece başlangıç." diyor, sesi tehditkar bir şekilde yankılanıyor. "Kayami’yi bulmak istiyorsanız, önce buradan çıkmayı başarın."
Post Reply