Senin ritimli hareketlerin, kirpiyi istemeden de olsa bir dansa çekiyor. Gölge jutsusunun bağlılığı, her hareketinde onun da seninle aynı ritmi yapmasını sağlıyor. Arkanda duran Kayami, bu sahneye kahkahalarla gülmekten kendini alamıyor. "Oikawa, bu yaptığın tarihe geçecek!" diye neredeyse nefes nefese bağırıyor. Souji ise her zamanki ciddi ifadesiyle biraz daha arkadan olanları izliyor. Yüzü pek bir şey belli etmese de gözlerindeki parıltı, onun da bu sahneyi komik bulduğunu gösteriyor.
Kazuyoshi ise kollarını bağlamış, hafif bir gülümsemeyle olanları izliyor. "Yaratıcı bir yaklaşım." diye mırıldanıyor, ama sesinde ciddi bir otorite tonu da var. Yine de sana olan güvenini gizlemiyor; bu yöntemin sonuç vereceğini biliyor.
Sonunda kirpi pes ediyor gibi görünüyor. Hareketlerini tamamen durduruyor ve tiz sesiyle neredeyse çığlık atar gibi bağırıyor. "YETER! PES EDİYORUM, TAMAM MI?" Nefes nefese kalmış bir şekilde ekliyor. "Söyleyeceğim! Ama beni bırakacaksınız, anlaşıldı mı?"
Kazuyoshi, durumu kontrol eden bir liderin ciddiyetiyle yaklaşıyor. "Konuşmaya başla." diyor, gözleri kirpinin üzerine dikilmiş. "Eğer dürüst olursan, sana zarar vermeyeceğiz. Ama hikayen tutarlı değilse, sonuçlarına katlanırsın."
Kirpi, dikenlerini hafifçe geri çekiyor, neredeyse çaresiz bir şekilde başını sallıyor. "Tamam, tamam!" diyor, sesi hala sinirli ama artık teslim olmuş bir tonda. "Bir kurt sürüsü yüzünden saklanıyoruz. Büyük bir sürü. Onlar bizim gibi küçük hayvanları avlıyor ve ormanda saklanacak yer bırakmıyorlar. Çiftlik civarında saklanıyordum çünkü burada güvenliydi. Ama sürü buraya da gelmiş, çitlere zarar vermiş ve birkaç hayvanı götürmüş."
Kazuyoshi, duyduklarından etkilenmiş gibi görünüyor. Kaşlarını çatarak kirpiye bakıyor. "Bu kurt sürüsü nerede? Çiftliğe ne kadar yakınlar?"
Kirpi hafifçe başını çeviriyor, ama hala sana bağlı olduğu için hareketleri kısıtlı. "Ormanın daha derinliklerinde saklanıyorlar. Ama sürü liderleri çok tehlikeli, onu yenemezsiniz." Sonra gözlerini sana çeviriyor ve dişlerini sıkıp tıslar gibi konuşuyor. "Beni bırak! Yoksa burada daha fazla konuşmam."
Kazuyoshi, bir an düşünceli bir şekilde duruyor, sonra sana dönerek başını sallıyor. "Oikawa, bırak onu. Buradan kaçmasına izin ver. Ama gözlerin hep açık olsun. Bu yaratık bir daha bizimle karşılaşırsa, daha dikkatli olmalıyız."
Sen gölge jutsusunu çözüyorsun ve kirpi bir anda dikenlerini kabartarak sıçrıyor. Sana dönüp tiz sesiyle "Seni bulacağım, Nara! Bir gün intikamımı alacağım!" diye bağırıyor ve hızlıca ormanın içine doğru kayboluyor.
Kazuyoshi, derin bir nefes alarak arkasına dönüyor. "Herkes hazır olsun. Çiftliğe geri dönüp durumu Daichi beye bildirmeliyiz. Eğer kurt sürüsü gerçekten bu kadar yakınsa, köyü de uyarabiliriz."
Ekip tekrar çiftliğe doğru yöneliyor. Patikadan ilerlerken, kirpinin söylediklerini ve çiftlikte neler olabileceğini düşünüyorsunuz. Ancak çiftliğe vardığınızda, girişte sizi bekleyen kimse olmadığını fark ediyorsunuz. Nishikawa Daichi ortalıkta yok. Kapısı aralık, çiftlik sessiz.
Kazuyoshi, anında durumu fark edip ciddileşiyor. "Bir şeyler ters gidiyor. Herkes dikkatli olsun. Daichi beyi arayacağız ama birbirimizden ayrılmamız gerekiyor. Souji, kuzey bölgesine bak. Kayami, doğu tarafındaki orman yolunu kontrol et. Oikawa, benimle birlikte kal, çiftlik evinin içini arayacağız."
Souji, başını kısa bir şekilde eğip hiçbir şey söylemeden hızlıca kuzeye doğru koşmaya başlıyor. Kayami ise neşeli bir "Anlaşıldı!" diyerek, daha dikkatli ama enerjik adımlarla doğuya yöneliyor. Sen ise Kazuyoshi ile birlikte çiftlik evine doğru ilerliyorsun, gözlerin her ayrıntıyı tarıyor. Bu görev artık basit bir hayvan arama görevinden çok daha karmaşık hale gelmiş durumda.
Çiftlik evinin içine adım attığınızda, yoğun bir sessizlik sizi karşılıyor. Ahşap zeminler, yılların ağırlığını taşıyan ince gıcırtılarla yankılanıyor. İçeri süzülen zayıf gün ışığı, toz zerreciklerini altın bir bulut gibi aydınlatıyor. Soluk ahşap mobilyalar düzenli bir şekilde yerleştirilmiş; masanın üzerinde, üzerinde taze toprak lekeleri olan bir çift eldiven ve yarısı içilmiş bir çay bardağı duruyor. Havanın içinde, saman ve hafif bir duman kokusu karışmış. Sağdaki kapı mutfağa açılıyor gibi görünüyor, hafifçe aralık ve içerde bir kazan dikkat çekiyor. Solda, yaşanmışlık kokan bir oturma odası var; yere dağılmış birkaç kağıt parçası ve yamulmuş bir sandalye hemen fark ediliyor.
Kazuyoshi, seni kolundan hafifçe tutarak fısıldıyor. "Bazı eşyalar bırakıldığı gibi değil. Burada bir şeyler olmuş."
Şimdi önünde birkaç seçenek var: Mutfağa gidip orada bir şeyler bulmayı deneyebilir, oturma odasına yönelerek yerdeki kağıtları ve sandalyeyi inceleyebilir, ya da yukarı çıkan dar tahta merdivenlere doğru ilerleyip üst katı kontrol edebilirsin. Ya da kim bilir, belki aklına başka bir plan gelir.