Game Master
Game Master
Joined: Tue Nov 26, 2024 9:39 pm
User avatar
Game Master
Game Master
Ellerinle hızla mühürleri yapmaya başlıyorsun. Göğsün şişiyor, keskin havayı toplayıp daraltıyorsun. Basınçlı hava mermileri ardı ardına patlıyor. Takeshi aynı anda avucunu çizip ince bir kan tabakasını fırlatıyor. Rüzgarın içine karışan damlalar bıçak sırtı gibi inceliyor, mermilerin kenarına tırtıl keskinliği ekleniyor. Sağ hattındaki iki Sennashi’ye ilk seri tam oturuyor. Duman bombasına uzananın bileği kesiliyor, mermi yere düşmeden savruluyor. Yanındaki omuzdan yakalanıyor, kan rüzgarı kaburgasını sıyırıp geçiriyor, ikisi birden taş çitin arkasına yığılıyor. Ağaç üstündeki atlayışa hazırlananın ayağı dalda boşluk buluyor, ikinci seri havada yakalıyor, pelerin parçalanıyor, gövde kontrolsüz düşüyor. Soldaki kuyunun yanında mühür yapanın parmak dizilimi bozuluyor, geri sıçrayıp bariyer arıyor.

Tam o an yerdeki genç adam tekrar hızlıca mühür yapıyor. Sesini yükseltiyor. "Shiden: Inazuma Rensa!" Mor yıldırım yerden ince çizgiler halinde fışkırıyor, birbirine zincir olup dallara sıçrıyor. Ağaç üstündeki kalan üçlü bir anda şokla kilitleniyor, daldan dibe kadar mor kıvılcımlar halinde süzülüyorlar. Kuyunun yanındaki de kaçamayınca dizlerinin üstüne çöküyor, kolları boşalıyor. Birkaç nefes boyunca sahada duran kimse kalmıyor.

Genç adam sizi görür görmez adımlarını hızlandırıp yanınıza geliyor. Yüzündeki rahat ifade kaybolmuş, tonda aciliyet var. "Anlatacağım kısa ve net, dinleyin." diyor. "Sennashi üç koldan bastı. Bu köy yem. Asıl iş kuzey kireçlik tünellerinde ve doğu su yolunda. Kuzeyde Kireçlik Tüneline çökertme barutu yerleştirdiler. Amaç medik ve takviye yollarını kapamak. Doğuda Eski Arık üzerindeki kapakları sabote edip suyu kesiyorlar. Şehiriçi için de iki hücre var. Biri esiri susturmaya gelecek, diğeri koku işareti denen sinyal mühürlerini iç kuyulara bırakacak. O koku, içerideki sempatizanlara toplanma çağrısı. Parola olarak 'Güneş yoksa kokuyu izle'yi kullanıyorlar. Buluşma noktaları orman içinde bir aktarma evi. Biz orayı alırsak gece yarısı geçiş ağı kırılır."

Adamın yüzüne bakıyorsunuz. "Benimle gelin." diyor ve hiç beklemeden ormana doğru koşmaya başlıyor. Takeshi nefesini ayarlarken araya girmeye çalışıyor. "Köyde dostlarımız var, onlara haber-" derken adam "Tamam." diyor. Kısa bir mühür yapıyor. Bir klon çıkıyor, başını sallayıp köye doğru koşuyor. Takeshi "Peki adın ne-" derken dönmeden yanıt alıyorsunuz. "Kaizen." Üçünüz hızlanarak gölgelerin arasına dalıyorsunuz. Ağaçların sıklığı artıyor, yer yer kireç parçalarıyla kaplı toprak patika başlıyor. Kaizen, patikadan ayrılıp dar, kullanılmaktan unutulmuş bir keçi yoluna giriyor. "Aktarma evi yakında." diyor. "Çıra kokusunu duyacaksınız." Bir süre sonra karşınıza yosun kaplı taş temeller üzerine oturtulmuş, kütüklerden yapılma küçük bir kulübe çıkıyor. Çatısı alçak, bacası kısa. Yan tarafında küçük bir su birikintisi var. Çevrede taze ayak izleri dikkat çekiyor. Dışarıda kimse görünmüyor ama ışık sızdırmayan kalın kepenklerin ardından içeriden konuşma sesleri duyuluyor. Kapının hemen yanında çalıların arasından ince bir misina teli parlıyor. Sol penceredeki pervazda ise is ve kararmış boya izleri var. İçeriden derin, bastırılmış seslerle birden fazla kişinin konuştuğu işitiliyor.

Kaizen dur işareti veriyor. "Mesafe otuz dört metre. İçeride en az üç kişi var. Birinin sesinde emir tonu var, kesin rütbeli. Arka tarafta bir kilit sandığı sürüklüyorlar, gıcırtı sesi duyuyorum. Harita ya da mühür sandığı. Yan cephede iki çıkış daha var, biri gizli kapı. Uyarı ipleri misina. İç kuyular için işaret mühürleri burada olmalı." Bunları nasıl gözlemlediğini anlamıyorsunuz, şaşırtıcı bir durum. Kepenklerin aralığından tek bir gölge geçiyor, elinde sarılı eşyalar var. Arka taraftan kısık bir öksürük sesi duyuyorsunuz. Kaizen fısıldıyor. "Eski bir saz evi bu. Altında kuru mahzen var. Düşük tavan, içeride duman tuzağı olabilir. Bizi fark ederlerse içeridekiler maske takıp alt kata iner. Sesi yüksek bir teknik kullanırsak ormandaki nöbetçi postasını çekeriz. Sessiz girersek misina ve kapı içinde çanlar var."

Evi çevrelerken ayrıntılar netleşmeye başlıyor. Ön cephede ana kapı ve küçük bir menfez var. Menfezin perdesi hafifçe sallanıyor, içeriden hava akışı geliyor. Sol yan cephede, boy hizasında dar bir pencere bulunuyor. Pervazında kurum izleri var, içeride bir ocağın olduğu belli. Arka tarafta ise yarısı toprağa gömülmüş gibi görünen bir kapı dikkat çekiyor. Üzerindeki toprak taze, eşiğin çizgisi yeni serilmiş. Zeminde üç farklı ayak izi seti seçilebiliyor: biri ağır bot izleri, diğeri hafif tabanlı ayakkabıya ait, bir diğeri ise neredeyse çıplak ayak gibi. Çıplak ayak izleri en yenisi, çamuru hala ıslak. Misina hatları kapının eşiğinden ve sol pencereden geçiyor. Bir başka hat ise sağdaki su çukurunun yanından gizli kapıya doğru uzanıyor.

Kaizen cebinden küçük bir tebeşir çıkarıp toprağa hızlı bir plan çizer gibi iki çizgi atıyor. "Ben gizli çıkışı kilitlerim. İçerideki emir veren herif canlı lazım. Haritayı da alacağız. Sennashi şehir içi kuyulara üç işaret bırakırsa gece yarısında iç isyan dener. Vurmamız gereken pencere bu." Kulübenin içinden kısa, sert bir cümle geliyor. "Yarım saate çıkarız." Sonra sandık metaline vurulan bir tıkırtı sesi duyuyorsunuz. Kaizen sana ve Takeshi’ye bakıyor. "Sesi yükselten ben, kesen siz olun. Kısa sürede yapacağız. Anladınız mı planı?" Takeshi bir süre sessizce Kaizen'in yüzüne bakıyor ve "Abi biz hiçbir şey anlamadık ya." diyor. Kaizen ise "Anlasaydınız." diyor ve ilerlemeye başlıyor.

Rüzgar yön değiştiriyor. Nemli ağaç kokusuna ince bir çıra kokusu karışıyor. Kulübenin içinden sandalye sürüklenme sesi geliyor, ardından birinin ayağının taşa çarpması duyuluyor. Sol taraftaki pencereden ince bir gölge görünüyor, menfeze doğru eğilmiş, muhtemelen duman tütsüsünü kontrol ediyor. Sağ yanda, su çukurunun yüzeyinde ay ışığı misina hattına vuruyor ve ip adeta ışıkla parlıyor. Kaizen iki parmağını kaldırıyor, üçten geriye saymaya başlıyor. İçeride üç kişi var gibi görünüyor. Biri emir veren, biri sandığı taşıyan, diğeri gözcü olmalı. Arka taraftaki gizli kapıyla Kaizen ilgilenecek. Sen sol pencereye en yakın konumdasın. Takeshi ise ön sağda, kısa bir sıçramayla kapıya ulaşabilecek mesafede. Kulübenin altından gelen hafif esinti, mahzende bir boşluk olduğunu hissettiriyor. Önündeki en bariz üç seçeneği değerlendiriyorsun. Sessizce ve yakından girip tek tek etkisiz hale getirmek, hızlı ve sert bir hamleyle baskın yapmak ya da içerinin dengesini bozacak bir perde kullanıp hedefleri dışarı çekmek.
Konohagakure
Konohagakure
Joined: Thu Nov 21, 2024 4:14 pm
Rütbe:   
 Image
User avatar
Konohagakure
Konohagakure
Takeshi'nin de yardımı ile birlikte daha da güçlenen hava mermileri etraftaki Sennashi üyelerinin yaralanmalarına ya da dikkatlerinin dağılmasına sebep olmuştu. Saçları iki farklı renkte olan tuhaf adamın jutsusu ile birlikte de ayakta kalan diğer üyeler etkisiz hale getirilmişti. Böylece Aoi'nin ikinci planını devreye sokmasına gerek kalmamıştı. Adam hızla yanlarına gelerek durumun acil olduğunu, Sennashi'nin üç ayrı koldan baskın yaptığını anlatmıştı. Çok hızlı ve karmaşık konuşuyordu. Daldan dala atladığı için söylediklerini takip etmek ve anlamlandırmak zordu. Aoi'nin anladığı kadarıyla aralarında haberleşmek için bir çeşit koku kullanıyorlardı. Bu durum tıpkı esirin onlara anlattıklarına benziyordu. Adam onu takip etmelerini istemişti. Takeshi köydekileri dile getirince de bir klonunu oluşturup köye yollamıştı. Takeshi ismini sorunca tuhaf adamın adının Kaizen olduğunu öğrendiler. Aile adı mıydı kendi adı mıydı anlamamıştı Aoi.

Kaizen'i takip ederek ilerledikleri yolda aktarma evi adını verdikleri bir kulübeye ulaştılar. Yaklaştıklarında kulübenin içinde sesler duydular. Kaizen çok detaylı olarak içeride kim olduğunu, kimin hangi rütbesi olduğunu, aralarındaki mesafeyi net olarak söylemişti. Tüm bunları nereden bildiği şaşırtıcıydı. Eski bir saz evi olduğunu, içeride tuzak olabileceğini söylemişti çaktırmadan içeriye bakarak. Evin etrafında nereden gireceklerini kestirmeye çalışırken bir menfez fark ettiler. Yanında ana kapı ve toprağa gömülü bir başka gizli çıkış vardı. Kaizen gizli çıkışı kilitleyeceğini söylemişti. İçerideki rütbeli adamı canlı istiyordu. Haritalarını da istiyordu, muhtemelen planlarını öğrenmek için önemliydi. Sennashi'nin şehir içindeki kuyulara üç işaret bırakması durumunda gece yarısı isyanın çıkacağını düşünüyordu. Kulübenin içinden yarım saate çıkacaklarını belirten bir ses duydular. Kaizen burayı temizlemeleri gerektiğini söylüyordu. Sesi yükseltenin kendisi, kesenin onlar olacağını söylemişti. Takesi planı anlamadığını belirtse de Aoi biraz çözdüğünü düşünüyordu. Kaizen dikkat çeken kişi olacaktı, işi başlatacaktı. Sesleri kesip etkisiz hale getiren de onlar olacaktı.

Kaizen parmağını kaldırıp üçten geriye saymaya başladı. Kulübede üç kişi vardı. Rütbeli olan adam, sandık taşıyan, gözcü. Rütbeliyi ve planları sağlam ele geçirmeleri gerekliydi. Kaizen toprağa gizlenmiş olan kapının önünü kesecekti. Takeshi ve Aoi ise pencereye yakındılar. Sessizce içeri girerek işlerini bitirebilirlerdi. Hedefleri bir şekilde dışarı çekmeyi deneyebilirlerdi ya da gürültülü bir baskın yapabilirlerdi. Her birinin kendi riskleri mevcuttu. Aoi sessizce girmeye karar verdi. "Takeshi, hazır olunca sessizce tak tak." dedi kulağına doğru fısıldayarak. El mühürlerini yaparak kendini "Eien no Sasayaki" tekniğini yapmaya hazırladı. Onları genjutsuya alarak dikkatlerini dağıtacak ve Takeshi ile birlikte içeri girerek hızlıca etkisiz hale getirecekti.
Image
► Show Spoiler
Game Master
Game Master
Joined: Tue Nov 26, 2024 9:39 pm
User avatar
Game Master
Game Master
Takeshi sana kısaca başını sallayarak onay veriyor. Sen derin bir nefes alıp mühürlerini yapıyorsun. Dudakların kıpırdamadan titreşiyor, görünmez bir dalga gibi yayılan fısıltılar kulübenin içini sarıyor. İçerdeki üç adam farklı şekilde tepki veriyor, sandığı taşıyan dizlerinin üzerine çöküp kulaklarını kapatıyor, gözcü duvara tutunup sendeleyerek nefesini toparlamaya çalışıyor, emir veren rütbeli ise donup kalıyor, gözleri boşluğa dikilmiş halde.

O anda Takeshi öne atılıyor. Ellerini hızlı bir mühür dizisine sokuyor. "Shindou-ryuu: Chi Shuriken!" Avuçlarından kan zerreleri ayrılıyor ve havada kıvrılarak keskin shuriken şekline bürünüyor. Parçacıklar adamların hayati olmayan noktalarına saplanıyor, biri omzundan, diğeri baldırından, diğeri kolundan vuruluyor. Acıyla inleyerek yere yığılıyorlar, etkisiz hale geliyorlar.

Arkanızdan ağır adımlar duyuluyor. Kaizen içeri giriyor, gözleri doğrudan köşedeki masaya kayıyor. Üzerinde haritalar serili. Birini alıp dürüyor. "Bu iş bitti. Şimdi hepimizi ışınlayacağım." Cebinden bir parşömen çıkarıyor, yere seriyor. Parmakları tuhaf bir mühür dizisine giriyor. Daha önce duymadığın semboller parşömenin üzerinde yanıp sönüyor. "Kekkai: Shunpa Fuuda." Odanın içi mor bir ışıkla doluyor.

Bir an sonra kendini Ishigakure’nin kage binasının önünde buluyorsun. Gözlerin birkaç kez kırpışıyor, odaklandığında takım arkadaşlarını yanında, hazır bekleme halinde görüyorsun. Hemen yanı başınızda Ishili yetkililer var. Birkaç işaretle emir veriliyor, Sennashi üyeleri zincirlenip götürülüyor. Tam o sırada binanın kapısı açılıyor, Yoshitsune çıkıyor. Kaizen’i görünce kocaman bir kahkaha atıyor. "Kaizen! Oğlum, yine yaptın yapacağını!" Kaizen alçakgönüllü bir şekilde omzunu silkerek cevap veriyor. "Bu arkadaşlar olmasa bir bok yapamazdım üstad. Bana müsaade, haberleşiriz yine." Elleriyle kısa bir selam veriyor. Satoshi yanına yanaşıp alçak sesle soruyor. "Bu kim?" Yoshitsune gülümseyerek cevaplıyor. "Taş Ülkesi’nin en bilindik, tek iyi yürekli Ronin'i. Kaizen. Böyle adam gibi adamı başka yerde bulamazsın."

Kaizen arkasını dönmüş yürüyorken bir an duruyor. Başını çevirip sana sesleniyor. "Aoi hanım, bir iki dakika bakar mısınız?" Ağır adımlarla ona doğru gidiyorsun. Birlikte biraz uzaklaşıyorsunuz, diğerlerinin duyamayacağı bir mesafe bırakıyorsunuz arkanızda. Kaizen bakışlarını sana dikiyor. "Senin anan babanın kavgalı olduğu biri var mı?" diye soruyor, sesi ciddi. Biraz bekliyor, ardından devam ediyor. "Hangi Sennashi operasyonuna gitsem Yureikumo klanını ve senin adını duyuyorum. Rastgele bir Chuunin misin, yoksa bu adamlarla özel bir derdin mi var?"

Derin bir nefes alıyor. "Bunların liderini de görmüş birisi olarak söylüyorum. Hiç bulaşma. Ben olsam köyüme döner, daha küçük tehditlerle uğraşırdım. Iwa’ya, Ishi’ye saldırıları hikaye. Asıl amaçlarını duysan kafayı yersin." Sonra elini omzuna koyuyor, bakışları yumuşuyor. "Yine de ben mantıksız biriyim. Böyle laflar bana sökmez dersen, beni önümüzdeki üç ay içerisinde Amegakure’de bulabilirsin. Ben araştırmaya devam edeceğim. Haberin olsun. Buradaki ana konuyu hallettik, gerisini Ishi kendi başına da yapabilir."
Konohagakure
Konohagakure
Joined: Thu Nov 21, 2024 4:14 pm
Rütbe:   
 Image
User avatar
Konohagakure
Konohagakure
Aoi'nin genjutsusunun ardından odanın içerisindeki üç adam da bir anlık şaşkınlıkla kalakalmışlardı. Bunu fırsat bilen Takeshi hızla öne atlayarak içeri dalmış ve onlar daha hiçbir tepki verme fırsatı bulamadan avuçlarından shurikene dönüşen kan zerrecikleri sıçrattığı bir jutsuyla hepsini etkisiz hale getirmişti. Hemen arkalarından Kaizen içeri girmişti. Köşe masadaki haritalardan birisini alarak hemen kıvırmıştı. İşlerinin bittiğini, ışınlanacaklarını söylemişti. Işınlanacaklar mıydı? Kaizen cebinden bir parşömen çıkararak yere sermiş ve farklı bir parmak dizilimi uygulamıştı. Parşömenin üzerinde değişik türde semboller yanıp sönerken odanın içi de mor bir ışıkla kaplanmıştı. Gözlerini kırptığında Ishigakure'deki kage binasının hemen önündeydi. Takım arkadaşları ve bazı Ishigakure yetkilileri de yanlarındaydı. Esir alınan Sennashi üyelerini tutuklamışlardı.

Bu esnada Kage binadan çıkmış ve Kaizen'i görünce sevecen bir kahkaha patlatmıştı. Kaizen ise oldukça mütevazı bir tavırla Takeshi ve Aoi'ye de zaferlerinden pay biçmişti. Aoi kibar bir şekilde başını önüne eğerek teşekkürünü ve minnettarlığını gösterdi. Kage, Satoshi'nin sorusu üzerine Kaizen'in Taş Ülkesi'ndeki ünlü ve iyi yürekli bir Ronin olduğunu açıklamıştı. Aoi gözleri şaşkınlıktan açılarak Kaizen'in gidişini seyretti. Demek o bir Ronin'di. Aoi daha önce haydutlarla arkadaşlık etmişti ancak bir Ronin ile tanışıklığı hiç olmamıştı. Kaizen gitmek üzere yola çıkmışken aklına bir şey gelmiş gibi duraksayarak geriye dönmüş ve direkt olarak Aoi'ye bakmaya başlamıştı. Sonra da onunla konuşmak istediğini söylemişti. Aoi ne olduğunu merak ederek yavaşça yanına yaklaştı. Birlikte biraz ilerleyerek gözlerden uzak bir köşeye geçtiler.

Kaizen ona ailesinin kavgalı olduğu birisi olup olmadığını sormuştu. "Bildiğim kadarı ile yok efendim." Aoi kısa bir süre düşünmüştü ancak aklına hiç kimse gelmiyordu. Kaizen'in sonraki söyledikleri ilginçti. Hangi Sennashi operasyonuna giderse gitsin muhakkak Yureikumo ismini veya Aoi'nin ismini işittiğini söylüyordu. "Bu söyledikleriniz çok ilginç. Benim ve bildiğim kadarı ile klanımın Sennashi ile hiçbir bağı yok. Hadi belki klandan zamanında dışlanan birtakım günahkarların bu örgüte bulaşmasını anlayabilirim ancak benim adımın dile getirilmesini anlamıyorum. Benimle işleri ne olabilir ki? Gerçekten de sıradan bir Chuuninden başka bir şey değilim." Kaizen bu grubun liderini görmüş olduğunu, şu ana dek yaptıkları saldırıların hiçbir şey olduğunu, çok büyük ve çok kötü şeyler planlıyor olduklarını ima etmişti. Ona köye dönüp bu örgüte bulaşmamasını tembih etmişti. Aoi kararsızlıkla cebelleşirken adamın kolunu omzunda hissetti. Eğer laftan anlamayan mantıksız birisi ise önlerindeki üç ay boyunca Amegakure'de olacağını ve bu meseleyi araştıracağını, kendisini orada bulabileceğini söylemişti. Buradaki meselenin halledilmiş olduğunu, geri kalanı ile Ishigakure'nin ilgilenebileceğini söylemişti. Ishigakure'yi temizleme görevi tamamlanmış mıydı yani? Ancak planın son aşaması olan merkezlerini baskına gitmemişlerdi. Aoi derin bir nefes aldı. "Ben sanırım mantıksız ve laftan anlamaz birisiyim. Bu meseleyi burada bırakabileceğimi sanmıyorum. Özellikle ailemin ve klanımın adı geçiyorsa, onları tehlikeye atma riski varsa... Bu işi halletmem gerekiyor, adımızın daha da kötüye çıkmasına göz yumamam. Zaten Hokage tarafından bu örgütle ilgilenmek üzere görevlendirildik." Gözleri kararlılıkla ışıldadı. Hem Amegakure'ye daha önce hiç gitmemişti, ilginç bir deneyim olurdu. Bokukichi ve ekibinin de oralarda dolaştıklarını biliyordu. Belki onların yardımını alma fırsatı olurdu.
Image
► Show Spoiler
Game Master
Game Master
Joined: Tue Nov 26, 2024 9:39 pm
User avatar
Game Master
Game Master
Kaizen senin gözlerindeki kararlılığı uzun süre inceliyor. Dudaklarının kenarı belli belirsiz kıpırdıyor, kısa bir nefes veriyor. "İnatçısın." diyor. "Peki. O zaman arkadaşlarını burada bırak. Benimle doğrudan Amegakure'ye gel. Git gel yaparsan çok vakit kaybedersin. Arkadaşların Hokage'den izin alsın, vermezse de zaten gelip alırlar seni." Sesi kesin, ama biraz da isteksizce kabul etmiş gibi. Sen başını sallayıp arkadaşlarının yanına dönüyorsun. Durumu onlara anlatıyorsun. Önce Satoshi kaşlarını çatıp karşı çıkıyor. Takeshi de fazla sıcak bakmıyor ve "Fazla riskli bence. Hokage'nin izin verip vermeyeceği de meçhul." diyerek endişesini belli ediyor. Ancak kısa bir sessizlikten sonra Masato derin bir nefes alıp "Ben de geliyorum." diyor. Onun bu sözlerine Kaede aldırışsız bir tavırla ekliyor. "O halde ben de geliyorum."

Satoshi başını iki yana sallıyor. "Takeshi'yle ben gelemeyiz. Raporu götürmek zorundayız. Shiori de dinlense daha iyi olur. Burada yollarımız ayrılıyor o zaman." Ardından sana dönüyor. "Durumu bildireceğim. Umarım sorun çıkarmazlar. Sonuçta izinsiz hareket ediyorsun. Bu riski almak istediğine gerçekten emin misin?" Tam o sırada Kaizen sözünü kesiyor. "Bir şey olursa ben gelip konuşurum. Sorun yok." Duruşu rahat ama sesi ciddi. Sen, Masato ve Kaede vedalaşıyorsunuz. Masato biraz tereddütle elini senin omzuna koyuyor. "Belki de doğru olan bu değil, ama seni yalnız bırakamam." diyor. Kaede ise umursamaz bir şekilde omzunu silkerek "Vakit kaybetmeyelim." diyerek ileriye adım atıyor.

Kaizen kollarını gövdesinin yanına indiriyor, gözlerini ormanın derinliklerine çeviriyor. "Yolumuz uzun, gölgeler daha kalın olacak. Ormana giriyoruz malum." Siz üç kişi onun peşine düşüyorsunuz. Arkanda kalan dostların gözden kayboluyor, onların sesleri yerini rüzgarın uğultusuna bırakıyor. Ormanın içine girdikçe karanlık yoğunlaşıyor. Ayağının altında toprağın ıslak kokusu, dalların hışırtısı, uzaktan bir baykuşun ötüşü. Gözlerini önde yürüyen Kaizen'e dikiyorsun. Bu görev, Ishigakure’deki saldırıdan daha büyük bir yolculuğun başlangıcı gibi hissettiriyor.
Off Topic
Konu sonlanmıştır!

Ödüller:
  • 50 SP
  • ????? Ryo (Bir sonraki konuda toplam kazancınız belli olacaktır.)
Ödüllerinizi imzanıza eklemeyi unutmayın.
Locked