Ellerinle hızla mühürleri yapmaya başlıyorsun. Göğsün şişiyor, keskin havayı toplayıp daraltıyorsun. Basınçlı hava mermileri ardı ardına patlıyor. Takeshi aynı anda avucunu çizip ince bir kan tabakasını fırlatıyor. Rüzgarın içine karışan damlalar bıçak sırtı gibi inceliyor, mermilerin kenarına tırtıl keskinliği ekleniyor. Sağ hattındaki iki Sennashi’ye ilk seri tam oturuyor. Duman bombasına uzananın bileği kesiliyor, mermi yere düşmeden savruluyor. Yanındaki omuzdan yakalanıyor, kan rüzgarı kaburgasını sıyırıp geçiriyor, ikisi birden taş çitin arkasına yığılıyor. Ağaç üstündeki atlayışa hazırlananın ayağı dalda boşluk buluyor, ikinci seri havada yakalıyor, pelerin parçalanıyor, gövde kontrolsüz düşüyor. Soldaki kuyunun yanında mühür yapanın parmak dizilimi bozuluyor, geri sıçrayıp bariyer arıyor.
Tam o an yerdeki genç adam tekrar hızlıca mühür yapıyor. Sesini yükseltiyor. "Shiden: Inazuma Rensa!" Mor yıldırım yerden ince çizgiler halinde fışkırıyor, birbirine zincir olup dallara sıçrıyor. Ağaç üstündeki kalan üçlü bir anda şokla kilitleniyor, daldan dibe kadar mor kıvılcımlar halinde süzülüyorlar. Kuyunun yanındaki de kaçamayınca dizlerinin üstüne çöküyor, kolları boşalıyor. Birkaç nefes boyunca sahada duran kimse kalmıyor.
Genç adam sizi görür görmez adımlarını hızlandırıp yanınıza geliyor. Yüzündeki rahat ifade kaybolmuş, tonda aciliyet var. "Anlatacağım kısa ve net, dinleyin." diyor. "Sennashi üç koldan bastı. Bu köy yem. Asıl iş kuzey kireçlik tünellerinde ve doğu su yolunda. Kuzeyde Kireçlik Tüneline çökertme barutu yerleştirdiler. Amaç medik ve takviye yollarını kapamak. Doğuda Eski Arık üzerindeki kapakları sabote edip suyu kesiyorlar. Şehiriçi için de iki hücre var. Biri esiri susturmaya gelecek, diğeri koku işareti denen sinyal mühürlerini iç kuyulara bırakacak. O koku, içerideki sempatizanlara toplanma çağrısı. Parola olarak 'Güneş yoksa kokuyu izle'yi kullanıyorlar. Buluşma noktaları orman içinde bir aktarma evi. Biz orayı alırsak gece yarısı geçiş ağı kırılır."
Adamın yüzüne bakıyorsunuz. "Benimle gelin." diyor ve hiç beklemeden ormana doğru koşmaya başlıyor. Takeshi nefesini ayarlarken araya girmeye çalışıyor. "Köyde dostlarımız var, onlara haber-" derken adam "Tamam." diyor. Kısa bir mühür yapıyor. Bir klon çıkıyor, başını sallayıp köye doğru koşuyor. Takeshi "Peki adın ne-" derken dönmeden yanıt alıyorsunuz. "Kaizen." Üçünüz hızlanarak gölgelerin arasına dalıyorsunuz. Ağaçların sıklığı artıyor, yer yer kireç parçalarıyla kaplı toprak patika başlıyor. Kaizen, patikadan ayrılıp dar, kullanılmaktan unutulmuş bir keçi yoluna giriyor. "Aktarma evi yakında." diyor. "Çıra kokusunu duyacaksınız." Bir süre sonra karşınıza yosun kaplı taş temeller üzerine oturtulmuş, kütüklerden yapılma küçük bir kulübe çıkıyor. Çatısı alçak, bacası kısa. Yan tarafında küçük bir su birikintisi var. Çevrede taze ayak izleri dikkat çekiyor. Dışarıda kimse görünmüyor ama ışık sızdırmayan kalın kepenklerin ardından içeriden konuşma sesleri duyuluyor. Kapının hemen yanında çalıların arasından ince bir misina teli parlıyor. Sol penceredeki pervazda ise is ve kararmış boya izleri var. İçeriden derin, bastırılmış seslerle birden fazla kişinin konuştuğu işitiliyor.
Kaizen dur işareti veriyor. "Mesafe otuz dört metre. İçeride en az üç kişi var. Birinin sesinde emir tonu var, kesin rütbeli. Arka tarafta bir kilit sandığı sürüklüyorlar, gıcırtı sesi duyuyorum. Harita ya da mühür sandığı. Yan cephede iki çıkış daha var, biri gizli kapı. Uyarı ipleri misina. İç kuyular için işaret mühürleri burada olmalı." Bunları nasıl gözlemlediğini anlamıyorsunuz, şaşırtıcı bir durum. Kepenklerin aralığından tek bir gölge geçiyor, elinde sarılı eşyalar var. Arka taraftan kısık bir öksürük sesi duyuyorsunuz. Kaizen fısıldıyor. "Eski bir saz evi bu. Altında kuru mahzen var. Düşük tavan, içeride duman tuzağı olabilir. Bizi fark ederlerse içeridekiler maske takıp alt kata iner. Sesi yüksek bir teknik kullanırsak ormandaki nöbetçi postasını çekeriz. Sessiz girersek misina ve kapı içinde çanlar var."
Evi çevrelerken ayrıntılar netleşmeye başlıyor. Ön cephede ana kapı ve küçük bir menfez var. Menfezin perdesi hafifçe sallanıyor, içeriden hava akışı geliyor. Sol yan cephede, boy hizasında dar bir pencere bulunuyor. Pervazında kurum izleri var, içeride bir ocağın olduğu belli. Arka tarafta ise yarısı toprağa gömülmüş gibi görünen bir kapı dikkat çekiyor. Üzerindeki toprak taze, eşiğin çizgisi yeni serilmiş. Zeminde üç farklı ayak izi seti seçilebiliyor: biri ağır bot izleri, diğeri hafif tabanlı ayakkabıya ait, bir diğeri ise neredeyse çıplak ayak gibi. Çıplak ayak izleri en yenisi, çamuru hala ıslak. Misina hatları kapının eşiğinden ve sol pencereden geçiyor. Bir başka hat ise sağdaki su çukurunun yanından gizli kapıya doğru uzanıyor.
Kaizen cebinden küçük bir tebeşir çıkarıp toprağa hızlı bir plan çizer gibi iki çizgi atıyor. "Ben gizli çıkışı kilitlerim. İçerideki emir veren herif canlı lazım. Haritayı da alacağız. Sennashi şehir içi kuyulara üç işaret bırakırsa gece yarısında iç isyan dener. Vurmamız gereken pencere bu." Kulübenin içinden kısa, sert bir cümle geliyor. "Yarım saate çıkarız." Sonra sandık metaline vurulan bir tıkırtı sesi duyuyorsunuz. Kaizen sana ve Takeshi’ye bakıyor. "Sesi yükselten ben, kesen siz olun. Kısa sürede yapacağız. Anladınız mı planı?" Takeshi bir süre sessizce Kaizen'in yüzüne bakıyor ve "Abi biz hiçbir şey anlamadık ya." diyor. Kaizen ise "Anlasaydınız." diyor ve ilerlemeye başlıyor.
Rüzgar yön değiştiriyor. Nemli ağaç kokusuna ince bir çıra kokusu karışıyor. Kulübenin içinden sandalye sürüklenme sesi geliyor, ardından birinin ayağının taşa çarpması duyuluyor. Sol taraftaki pencereden ince bir gölge görünüyor, menfeze doğru eğilmiş, muhtemelen duman tütsüsünü kontrol ediyor. Sağ yanda, su çukurunun yüzeyinde ay ışığı misina hattına vuruyor ve ip adeta ışıkla parlıyor. Kaizen iki parmağını kaldırıyor, üçten geriye saymaya başlıyor. İçeride üç kişi var gibi görünüyor. Biri emir veren, biri sandığı taşıyan, diğeri gözcü olmalı. Arka taraftaki gizli kapıyla Kaizen ilgilenecek. Sen sol pencereye en yakın konumdasın. Takeshi ise ön sağda, kısa bir sıçramayla kapıya ulaşabilecek mesafede. Kulübenin altından gelen hafif esinti, mahzende bir boşluk olduğunu hissettiriyor. Önündeki en bariz üç seçeneği değerlendiriyorsun. Sessizce ve yakından girip tek tek etkisiz hale getirmek, hızlı ve sert bir hamleyle baskın yapmak ya da içerinin dengesini bozacak bir perde kullanıp hedefleri dışarı çekmek.
Tam o an yerdeki genç adam tekrar hızlıca mühür yapıyor. Sesini yükseltiyor. "Shiden: Inazuma Rensa!" Mor yıldırım yerden ince çizgiler halinde fışkırıyor, birbirine zincir olup dallara sıçrıyor. Ağaç üstündeki kalan üçlü bir anda şokla kilitleniyor, daldan dibe kadar mor kıvılcımlar halinde süzülüyorlar. Kuyunun yanındaki de kaçamayınca dizlerinin üstüne çöküyor, kolları boşalıyor. Birkaç nefes boyunca sahada duran kimse kalmıyor.
Genç adam sizi görür görmez adımlarını hızlandırıp yanınıza geliyor. Yüzündeki rahat ifade kaybolmuş, tonda aciliyet var. "Anlatacağım kısa ve net, dinleyin." diyor. "Sennashi üç koldan bastı. Bu köy yem. Asıl iş kuzey kireçlik tünellerinde ve doğu su yolunda. Kuzeyde Kireçlik Tüneline çökertme barutu yerleştirdiler. Amaç medik ve takviye yollarını kapamak. Doğuda Eski Arık üzerindeki kapakları sabote edip suyu kesiyorlar. Şehiriçi için de iki hücre var. Biri esiri susturmaya gelecek, diğeri koku işareti denen sinyal mühürlerini iç kuyulara bırakacak. O koku, içerideki sempatizanlara toplanma çağrısı. Parola olarak 'Güneş yoksa kokuyu izle'yi kullanıyorlar. Buluşma noktaları orman içinde bir aktarma evi. Biz orayı alırsak gece yarısı geçiş ağı kırılır."
Adamın yüzüne bakıyorsunuz. "Benimle gelin." diyor ve hiç beklemeden ormana doğru koşmaya başlıyor. Takeshi nefesini ayarlarken araya girmeye çalışıyor. "Köyde dostlarımız var, onlara haber-" derken adam "Tamam." diyor. Kısa bir mühür yapıyor. Bir klon çıkıyor, başını sallayıp köye doğru koşuyor. Takeshi "Peki adın ne-" derken dönmeden yanıt alıyorsunuz. "Kaizen." Üçünüz hızlanarak gölgelerin arasına dalıyorsunuz. Ağaçların sıklığı artıyor, yer yer kireç parçalarıyla kaplı toprak patika başlıyor. Kaizen, patikadan ayrılıp dar, kullanılmaktan unutulmuş bir keçi yoluna giriyor. "Aktarma evi yakında." diyor. "Çıra kokusunu duyacaksınız." Bir süre sonra karşınıza yosun kaplı taş temeller üzerine oturtulmuş, kütüklerden yapılma küçük bir kulübe çıkıyor. Çatısı alçak, bacası kısa. Yan tarafında küçük bir su birikintisi var. Çevrede taze ayak izleri dikkat çekiyor. Dışarıda kimse görünmüyor ama ışık sızdırmayan kalın kepenklerin ardından içeriden konuşma sesleri duyuluyor. Kapının hemen yanında çalıların arasından ince bir misina teli parlıyor. Sol penceredeki pervazda ise is ve kararmış boya izleri var. İçeriden derin, bastırılmış seslerle birden fazla kişinin konuştuğu işitiliyor.
Kaizen dur işareti veriyor. "Mesafe otuz dört metre. İçeride en az üç kişi var. Birinin sesinde emir tonu var, kesin rütbeli. Arka tarafta bir kilit sandığı sürüklüyorlar, gıcırtı sesi duyuyorum. Harita ya da mühür sandığı. Yan cephede iki çıkış daha var, biri gizli kapı. Uyarı ipleri misina. İç kuyular için işaret mühürleri burada olmalı." Bunları nasıl gözlemlediğini anlamıyorsunuz, şaşırtıcı bir durum. Kepenklerin aralığından tek bir gölge geçiyor, elinde sarılı eşyalar var. Arka taraftan kısık bir öksürük sesi duyuyorsunuz. Kaizen fısıldıyor. "Eski bir saz evi bu. Altında kuru mahzen var. Düşük tavan, içeride duman tuzağı olabilir. Bizi fark ederlerse içeridekiler maske takıp alt kata iner. Sesi yüksek bir teknik kullanırsak ormandaki nöbetçi postasını çekeriz. Sessiz girersek misina ve kapı içinde çanlar var."
Evi çevrelerken ayrıntılar netleşmeye başlıyor. Ön cephede ana kapı ve küçük bir menfez var. Menfezin perdesi hafifçe sallanıyor, içeriden hava akışı geliyor. Sol yan cephede, boy hizasında dar bir pencere bulunuyor. Pervazında kurum izleri var, içeride bir ocağın olduğu belli. Arka tarafta ise yarısı toprağa gömülmüş gibi görünen bir kapı dikkat çekiyor. Üzerindeki toprak taze, eşiğin çizgisi yeni serilmiş. Zeminde üç farklı ayak izi seti seçilebiliyor: biri ağır bot izleri, diğeri hafif tabanlı ayakkabıya ait, bir diğeri ise neredeyse çıplak ayak gibi. Çıplak ayak izleri en yenisi, çamuru hala ıslak. Misina hatları kapının eşiğinden ve sol pencereden geçiyor. Bir başka hat ise sağdaki su çukurunun yanından gizli kapıya doğru uzanıyor.
Kaizen cebinden küçük bir tebeşir çıkarıp toprağa hızlı bir plan çizer gibi iki çizgi atıyor. "Ben gizli çıkışı kilitlerim. İçerideki emir veren herif canlı lazım. Haritayı da alacağız. Sennashi şehir içi kuyulara üç işaret bırakırsa gece yarısında iç isyan dener. Vurmamız gereken pencere bu." Kulübenin içinden kısa, sert bir cümle geliyor. "Yarım saate çıkarız." Sonra sandık metaline vurulan bir tıkırtı sesi duyuyorsunuz. Kaizen sana ve Takeshi’ye bakıyor. "Sesi yükselten ben, kesen siz olun. Kısa sürede yapacağız. Anladınız mı planı?" Takeshi bir süre sessizce Kaizen'in yüzüne bakıyor ve "Abi biz hiçbir şey anlamadık ya." diyor. Kaizen ise "Anlasaydınız." diyor ve ilerlemeye başlıyor.
Rüzgar yön değiştiriyor. Nemli ağaç kokusuna ince bir çıra kokusu karışıyor. Kulübenin içinden sandalye sürüklenme sesi geliyor, ardından birinin ayağının taşa çarpması duyuluyor. Sol taraftaki pencereden ince bir gölge görünüyor, menfeze doğru eğilmiş, muhtemelen duman tütsüsünü kontrol ediyor. Sağ yanda, su çukurunun yüzeyinde ay ışığı misina hattına vuruyor ve ip adeta ışıkla parlıyor. Kaizen iki parmağını kaldırıyor, üçten geriye saymaya başlıyor. İçeride üç kişi var gibi görünüyor. Biri emir veren, biri sandığı taşıyan, diğeri gözcü olmalı. Arka taraftaki gizli kapıyla Kaizen ilgilenecek. Sen sol pencereye en yakın konumdasın. Takeshi ise ön sağda, kısa bir sıçramayla kapıya ulaşabilecek mesafede. Kulübenin altından gelen hafif esinti, mahzende bir boşluk olduğunu hissettiriyor. Önündeki en bariz üç seçeneği değerlendiriyorsun. Sessizce ve yakından girip tek tek etkisiz hale getirmek, hızlı ve sert bir hamleyle baskın yapmak ya da içerinin dengesini bozacak bir perde kullanıp hedefleri dışarı çekmek.