Kapı tıklatılmış ve bir görevli Hokage'nin onu toplantıya beklediğini bildirmişti. Kaita odadan çıkmadan önce kararı bu yöndeyse şafak vakti vadi yoluna inmesini söylemişti ona. Gelmezse bir sorun olmayacaktı ve ışık işaretçisi de başkasını seçecekti. Gitmeyi seçerse de ekibin bir parçası olacaktı. Hangi ekibin? Kimdi bunlar? Işık işaretçisi neydi? Nasıl seçiyordu? Tüm bu cevapsız sorular Aoi'nin zihnini darmadağın etmişti. Son kez omzunun üzerinden dönüp ona bir bakmıştı ancak Aoi o an yüzünde nasıl bir ifade vardı emin değildi. Onun odasını terk etmesiyle birlikte Aoi de odadan çıktı.
Ne yapması gerektiğinden emin değildi. Böyle ne idüğü belirsiz bir grubun içerisine dahil olmalı mıydı? Bu gerçekten yapılacak doğru şey mi olurdu? Birileri onunla oyun oynuyor olabilir miydi? Işık işaretçisi denen şey palavra gibi geliyordu kulağa. Ancak o gün orada ona genjutsu uygulayıp böyle saçma bir şaka yapacak kimse yoktu. Üstelik sadece Toshio'nun onu sarsması ile kendisine gelmişti. Bu kadar basit bir şey olamazdı. Peki neden seçilmişti? O gün ne düşünüyordu? O gün yaptığı bir şey mi tetiklemişti bunu? Aoi zihnindeki fırtınalarla köy meydanında turlamaya başladı tuhaf bakışlara aldırış etmeden. Bundan kimseye bahsedemeyeceğine dair bir his vardı içinde. Kimseye danışıp akıl dilenemezdi. Kendi kararını kendi vermeliydi. Boyundan büyük bir siyasi gruba dahil olma fikri onu korkutuyordu. Şimdiye dek hep köyü için en iyi olanı yapmaktan başka bir şey dilememişti. Bir shinobi olarak ona ne görev verildiyse yapmış ve köyün çıkarlarını gözetmişti. Hari ona köyü korumasını tembih etmişti. Kaita da ona sadece kendi köyünün değil tüm köylerin yarınlarını kurtarma sözü veriyordu. Ancak ne yapacaktı? Yapmaya çalıştığı şey doğru muydu?
O an Aoi'nin aklına bir fikir geldi. Eğer Kaita'nın grubunun tehlikeli olduğunu ve köye zarar veren idealist psikopatlardan meydana geldiğine kanaat getirirse onları Hokage'ye şikayet edebilirdi. Eğer iyi amaçlar güden bir grup olduğuna kanaat getirirse de onların bir parçası olurdu. Bu durumda kimse kaybetmezdi ve herkes için kazan-kazan durumu doğmuş olurdu. Zaten Aoi iyi bir amaçla hareket ettikten sonra başına bir şey gelmesinden veya ölmekten de korkuyor değildi. Evet, kararını vermişti. Kaita'nın grubunu inceleyecek ve bu garip ekibin hareketlerini gözlemleyecekti. Kendi vicdanında ölçüp biçecekti yaptıkları şeyin doğruluğunu. Böylece onun dediği gibi şafak vakti vadi yoluna inmeye karar verdi.