Game Master
Game Master
Joined: Tue Nov 26, 2024 9:39 pm
İkiniz de seçtiğiniz kıyafetlere karar verip kasaya yöneliyorsunuz. Kenta, elindeki kot pantolonu ve sade spor ayakkabıları kasadaki kadına doğru uzatarak fiyatını soruyor. Kadın, kıyafetleri hafifçe kaldırıp gözden geçirdikten sonra "15 Ryo." diyor gülümseyerek. Kenta, fiyatın makul olduğunu düşünerek cüzdanına uzanmak için hazırlanıyor ama tam bu sırada Kichirou da kasaya yaklaşıyor.

Kichirou, elindeki gri hırka, siyah bol üst ve pantolonu kadının önüne koyuyor. Kadın aynı nazik gülümsemeyle kıyafetleri inceliyor, ardından "Bu da 15 Ryo." diye ekliyor.

İkisini de ödeyeceğini söylüyor Kichirou, Kenta’nın şaşırmasına fırsat bırakmadan. Kadın, toplam 30 Ryo’yu alırken hafif bir kahkaha atıyor. "Sizin gibi zarif beyler burada alışveriş yapınca benim için de büyük bir zevk oluyor." diyor, ardından paketlenmiş kıyafetleri ikinize de uzatıyor.

Mağazadan çıktığınızda, güneş yavaşça köyün üzerindeki yerini almaya devam ediyor. Hava, sabahın serinliğinden uzaklaşmış, ılık bir tatlı esintiyle dolmuş durumda. Köy meydanında bir süre durup düşünüyorsunuz. Önünüzde iki açık yol var ve hangi yoldan gideceğinize karar vermeniz gerekiyor.

Soruşturmaya doğrudan terk edilmiş depoda başlamak. Bölge sakin olduğu için kimseye fark ettirmeden keşif yapmak daha kolay olabilir. Ancak, sabotajcıların pusu kurma ihtimalini göz önünde bulundurmalısınız. Bölgede sessizlik ve dikkat şart.

Ya da sabote edilmiş yerleri ziyaret ederek doğrudan mağdurlarla konuşmak. Bu, olayların detaylarını anlamanızı kolaylaştırabilir ve yerel halktan ipuçları almanızı sağlayabilir. Ancak, açık bir şekilde köyde dolaşmak dikkat çekme riskini artırabilir.
Off Topic
Hyuuga Kichirou, hem lensler hem de kıyafetler için toplamda 45 Ryo harcamış oldu. İmza formunuza eklemeyi unutmayın.
Konohagakure
Konohagakure
Joined: Tue Nov 19, 2024 10:34 am
Rütbe:   
 Image
Hyuuga boş geçmiyor, her dakika ateş etmeye devam ediyordu resmen. Geldi bana açık bir şeyler al dedi, neden öyle dedi? Daha anlam verememişken döndü arkasını kabine girdi. Kadınla bakışır halde kaldık bir süre. İkimizin de aynı tek kaşı havadaydı ve bir kabine, bir birbirimizin suratına rahatsız rahatsız bakıp duruyorduk. Birkaç saniye sonra bu garip havayı bozmak için "Ben şunları bir deneyeyim, dar mar gelir sonra falan." diyip kıyafetleri gösterdim. Girdim ben de kabine. Rahat, üzerime tam oturan bedenleri seçmiştim. Son zamanlarda biraz cozutmama rağmen kemerin hala aynı deliğini kullanabiliyordum en azından ve bu yeterliydi benim için.

Kabinden çıkıp ödeme işini hallettik. Daha doğrusu, Hyuuga halletti bu kısmı. Kendisi ödemek istedi ve karışmadım, karışmak da istemedim. Takılsın, ne yapayım. Çıktık dışarı, attık kendimizi sokaklara tekrar. Hava aydınlık ve güzel. Zaten koduğumun memleketinde havanın bozuk olduğunu da hatırlamıyorum gerçi ya, neyse. Hyuuga'ya döndüm meydanın ortasında dikilirken. Bir karar alınması gerekiyordu, haliyle bunu da o yapacaktı. Yanımda bir kaptan varken karışmayı geçtim, karışsam bile böyle birinin fikirlerime mantık çerçevesinde tepki vereceği meçhuldü. Suratına baktım dikilmeye devam ederken. "Göreve..." dedim, "Nereden başlayalım?" dedim. Bir karar ver senin o kör an... diye devam etmedim. Bu kadar yeterli.
► Show Spoiler
Image
Konohagakure
Konohagakure
Joined: Fri Nov 29, 2024 1:18 pm
Rütbe:  
 Image
30 ryoyu uzattım kadına. Sonra da kendimi zorlayarak ve dişlerimi göstererek “Teşekkürler.” dedim kıyafetleri alırken. Ya ne boş nezaket bu işler ya. Bir daha bu kadını kim bilir ne zaman göreceğim. Zarif falan dedi bak bu hoşuma gitti. Belki de gerçekten bir değişiklik vardır. Chuunine açık bir şeyler al dedim gitmiş dünyanın en sıradan şeylerini almış. Neyse gerekirse tutar önünü yırtar açarım.

Dükkandan çıkıp köy meydanının ortasına doğru yürüdüm etrafıma bakınarak. Düşünüyordum. Boş depodan başlayabilirsiniz demişti Hokage. Terk edilmiş pardon. Nerden biliyoruz ki yani? Sikko iz sürücü shinobiler uzaktan bakıp boş burası demişlerdir. Kesin tuzak doludur. Ben byakugan ile görürüm aslında da ne gerek var vakit harcamaya. Ben bu tarz durumlarda karşıdaki kişilerin planlarına uymak yerine onları kendi planıma uydurmayı tercih ediyorum.

Şimdi, planım şudur: İlk iş gidip sabote olayının nasıl yapıldığını araştıracağız. Bunu sivil yapacağız ve işte saçma sapan ateş ülkesinin hükümeti yolladı falan diyeceğiz. Hokage’yi karıştırmayacağız. Olayı öğrendikten sonra da bir sonraki hedeflerini bulmaya çalışacağız. Hatta, bir sonraki hedefi biz yaratacağız. Ardından da mis gibi sorgu ve eziyet zamanları. Olayın babalarını bulacağız. Evet. Plan bu.

Yanımdaki çocuk göreve nereden başlayacağımızı sorduğunda dönüp baktım yüzüne tepkisiz bir şekilde. Söyleyeyim mi ya? Normalde dümdüz koşmaya başlarım ama dediğim gibi, iyi bir takım arkadaşı olmaya çalışıyorum. “Soruşturalım.” dedim. “Gel.” Sanki gel demesem, koşmaya başlasam lavuk burada kalacak. Nezaket dediğin şey, karşıdaki kötü hissetmesin diye yaptığın zaman kayıplarıdır. Yaz bunu kenara çok iyi lafmış.

Köyden çıkmak adına fiuv diye koşmaya başladım. Bize söylenilen köye doğru yola çıktık. Köyün yakınlarına gelince kıyafetlerimizi değiştiririz. Ben bir Byakuganı test ederim lens ile saçmalamıyordur umarım. Her şey okeyse böyle ninja saçmalıklarını salıp yola yürüyerek devam ederiz. Hatta belki otostop çekeriz. Bir kaç tüccarla konuşmak iyi olur. Bu saldırıların tüccarlardaki etkilerini görürüz. Konuşmaları chuunin yapar herhalde ben yüz göz olmak istemiyorum.
► Show Spoiler
Game Master
Game Master
Joined: Tue Nov 26, 2024 9:39 pm
Konoha’nın sabah güneşiyle aydınlanan sokaklarından geçerken, ikiniz de kendinizi görevin ciddiyetine hazırlıyorsunuz. Yeni kıyafetleriniz elinizde, görevde dikkat çekmeme hedefiniz doğrultusunda sade ve sıradan sayılırlar. Köy kapısına vardığınızda, Konoha’nın yüksek duvarları ve sizi uğurlayan sakin esintisiyle karşılaşıyorsunuz. Bekçi shinobilerden biri, yanınızdan geçerken hafifçe başını eğiyor, ancak herhangi bir soru sormadan yolunuza devam etmenize izin veriyor.

Ateş Ülkesi topraklarına adım atmanızla birlikte, çevredeki doğa hemen hissediliyor. Hafif bir orman yoluna girdiğinizde, çevreniz yavaş yavaş yoğun ağaçlarla sarılıyor. Yerdeki kuru yapraklar ayak seslerinizi bastırıyor ve arada sırada kuşların neşeli ötüşleri duyuluyor. Güneş, ağaç dallarının arasından ince ışık huzmeleriyle yere vuruyor, bu da yürüyüşünüzü daha dingin ve huzurlu bir hale getiriyor. Ancak bu huzur, yolda karşılaştığınız birkaç olayla kısa bir süreliğine kesiliyor.

Yol üzerinde ilerlerken, karşınıza sırtında büyükçe bir çuval taşıyan yaşlı bir köylü çıkıyor. Adam, terlemiş alnını koluyla silerken sizi fark ediyor ve kısa bir duraklamadan sonra yavaşça size doğru yaklaşıyor.

"Ah, selam shinobiler." diyor, hafif bir saygıyla. "Buradan geçiyorsanız, dikkat edin. Son zamanlarda bu civarda tuhaf olaylar oluyor. Çuvallarla taşınan malların yolda kaybolduğunu duydum. Dikkatli olun."

Adamın solgun bakışları ve yorgun adımları, size hikayesinin gerçek olduğunu hissettiriyor. Kısa bir teşekkürle yoluna devam ediyor, ama söyledikleri aklınızda kalıyor.

Bir süre daha ilerledikten sonra, ormanın derinliklerinden gelen hafif bir hışırtı ve ardından bir tıkırtı sesi duyuluyor. Sesin geldiği yöne doğru dikkatlice baktığınızda, kalın bir ağacın gölgesinde bir grup sincabın yerdeki yemişleri paylaştığını görüyorsunuz. Ancak dikkatinizi çeken başka bir şey var: yere düşmüş, parçalanmış bir kasa. Kasadaki işaretler, bir tüccarın mal taşıma sandıklarına ait gibi görünüyor. Ancak, içerisi tamamen boş. Sanki içindeki her şey çalınmış gibi.

Bu manzara kısa bir duraklama yaratıyor, ancak ortamda başka hiçbir şey olmadığı için ilerlemek zorunda kalıyorsunuz. Yolunuza devam ettiğinizde, doğanın sessiz melodisi yeniden sizi çevreliyor.

Ormandan çıktığınızda, geniş bir açıklığa ulaşıyorsunuz. Burada, Ateş Ülkesi’nin ünlü tüccar merkezlerinden biri yer alıyor. Alandaki canlılık hemen göze çarpıyor: Farklı tezgahlar ve at arabalarıyla dolu geniş bir pazar yerinde, tüccarlar mallarını sergiliyor. Çeşitlilik oldukça dikkat çekici; bir köşede ipek kumaşlar sergileyen bir tüccar, başka bir yerde taze meyve ve sebzelerle dolu bir arabadan bağıran biri, diğer yanda ise ince el işçiliğiyle yapılmış mücevherler satan bir kadın var.

Biraz ileride, ahşap bir çerçeveye gerilmiş kağıt fenerler altında, baharatlar ve egzotik otlar satan başka bir tüccar dikkat çekiyor. Yanında ise dev bir fıçının üstüne oturmuş, ufak testilerde fermente içecekler satan bir adam duruyor. At arabaları ise farklı boyutlarda ve süslemelerle dolu. Kimisi basit ticari mallar taşırken, kimisi daha lüks görünüyor; muhtemelen varlıklı tüccarlara ait.

Burada nasıl ilerleyeceğinizi ve hangi tüccarlarla konuşacağınızı belirlemek için karar almanız gerekiyor. Hokage’nin önerdiği gibi doğrudan limana mı gitmelisiniz, yoksa buradaki tüccarlarla konuşup sabote edilen mallar ve olaylar hakkında bilgi mi toplamalısınız? Nasıl ilerleyeceğiniz konusunda son bir kez durup düşünme fırsatına sahipsiniz.
Game Master
Game Master
Joined: Tue Nov 26, 2024 9:39 pm
Off Topic
Hyuuga Kichirou karakterini dondurduğu için konu kapatılmıştır. Hayashi Kenta konuya belli bir süre ayırdığı için kendisine aşağıdaki ödül verilmiştir:

• 5 SP
• 100 Ryo
Locked