Page 1 of 1

[Yureikumo Aoi] Çamur İzi

Posted: Thu Sep 04, 2025 6:53 pm
by GM - Shinsei
Ishi'den ayrılışınızdan itibaren yolculuk uzun ve yorucu geçiyor. Dağların taşlı patikaları, nemli ormanların ağır havası, derin vadilerin uğultusu eşliğinde ilerliyorsunuz. Geceleri çadır kurmak yerine Kaizen'in rehberliğiyle gizli geçitlerde konaklıyorsunuz. Zaman zaman yağmurun ince perdesi üzerinize çöküyor, zaman zaman kuru rüzgâr yüzünüzü kesiyor. Günler süren bu yolculuk boyunca ayaklarınız toprağa, aklınız ise yaklaşan belirsizliğe iyice alışıyor. Her adımda Amegakure'nin göğe yükselen siluetleri aklınızda daha da belirginleşiyor.

Sonunda yağmurun kesintisiz olduğu bir sabah, gökyüzüne doğru yükselen çelikten kuleleri görüyorsunuz. Ame'nin devasa kapılarının önündesiniz. Yağmur damlaları taş zeminde yankılanıyor, kapıların önünde duran muhafızların yüzleri sert. Kaizen öne çıkıyor, üç adım atıp sesini yükseltiyor. "Onlar Konoha shinobileri. Misafirlerim." Görevliler bakışlarını sizin üzerinizde gezdiriyor, kısa bir sorgulamanın ardından kapılar ağır ağır açılıyor.

Amegakure'ye adım attığınızda bambaşka bir dünya ile karşılaşıyorsunuz. Gökdelenler gri gökyüzünü deliyor, yağmur damlaları parıltılı yüzeylerden süzülerek aşağıya akıyor. Sokaklarda tüccarlar renkli şemsiyelerin altında mallarını sergiliyor, ince taş yolların kenarındaki dükkanlardan sıcak yemek kokuları yayılıyor. Bir tarafta gösterişli hanlar, diğer tarafta göğe uzanan zenginlerin evleri. Ancak kalabalığın içinde hızlı adımlarla yürüyen shinobilerin gölgeleri de eksik olmuyor.

Kaizen başını kaldırıp şehri süzüyor. "Amegakure eskiden sıradan bir yerdi. Savaşlar, yoksulluk, açlık... Ama yaklaşık on beş yıl önce Fuyuko Utekikage oldu. Ticaret yollarını açtı, dışarıya kapalı olan Ame'yi işlek bir liman köyüne çevirdi. Burada zenginlik göğe yükseldi, bir yandan da zengin ve fakir arasındaki uçurum azaldı. Yine de her şey mükemmel diyemeyiz. Şu gökdelenlerde yaşayanlar, yalnızca parayla değil, politik güçle de hükmediyor. Fuyuko halkın gözünde bir kurtarıcı. Ama herkesin payı eşit olmadı. Zenginlik buraya, fakirlik çevre köylere kaydı." Yolunuza devam ederken Kaizen eliyle etrafı işaret ediyor. "Henüz zengin kısmındayız. İsterseniz biraz dinlenin, gezin. Çok burada oyalanmayacağız."

Masato omzunu silkip çevreye bakınıyor, Kaede ellerini cebine koyup ilgisizce kalabalığı izliyor. Senin önünde ise birçok seçenek var. Parıltılı tabelaların altındaki büyük çarşıya girip satıcıların mallarını inceleyebilirsin. Kalabalığın arasındaki sokak tiyatrosunu izleyip halkın eğlencesine tanıklık edebilirsin. Köşedeki şatafatlı hana girip sıcak bir yemek ve kısa bir mola alabilirsin. Gökdelenlerin tepesine kadar çıkan asansörlerden birine binip şehrin manzarasını seyredebilirsin. Yağmurun altında sokak aralarında dolaşarak daha az görünen fakir kısımlara doğru ilerleyebilirsin. Tapınak görünümlü bir binanın önünde toplanan küçük kalabalığa yaklaşarak Ame’nin dini hayatını gözlemleyebilirsin. Her biri sana farklı bir izlenim sunuyor. Şehir devasa, yağmur ise hiç dinmiyor.
Off Topic
RP'ye hoş geldiniz! Pasiflik süresi üç gündür. İyi RP'ler!

Re: [Yureikumo Aoi] Çamur İzi

Posted: Fri Sep 05, 2025 12:13 am
by Yureikumo Aoi
Amegakure. Görkemi ve lüks yaşantısıyla gözleri büyüleyen, yağmurlu köy. Aoi için hayatının en ilgi çekici ve heyecan verici günleri yaşanıyordu. Hiç görmediği ülkeleri, köyleri gezmiş; yeni insanlarla tanışmıştı. Hem mutluluk verici hem korkunç olaylar yaşamış, ölümün de kıyısına gelmişti. İstemeden kalp kırmış, istemeden kalbi kırılmıştı. Şimdi ise Yuukon onu buraya, hep adını duyduğu ve görmek istediği bu köye getirmişti. Bunda da bir hikmet olsa gerekti. Yuukon'un onu sınamak istediği, test etmesi gereken bir şeyler vardı belli ki.
► Show Spoiler
Bu sabah Başrahip çıkmıştı falında. Bu kart gelenekler, öğretiler, bilgi, ahlaki değerler ve ruhsal rehberlikle ilgiliydi. Bir öğretmen veya mentor figürünü, toplumsal normları ve belirli bir düzene uyma gerekliliğini simgelerdi. Aynı zamanda, kişinin içsel bilgeliğine ulaşması ve doğru yolu bulması gerektiğini vurgulardı. Bundan ötürü Aoi kendisini bugün ruhani ve manevi anlamda fazlasıyla rahat hissediyordu. Bir önceki kart ona aşkı buldurtmamıştı ancak Kaede ile arası nispeten düzelmişti. Üstelik Kaede pek çok şeyi riske atarak onunla birlikte buraya gelmeye karar vermişti. Bir diğeri de Masato'ydu. Masato'nun yaptığı fedakarlık, Hyuuga'ların katı disiplinleri ve kurallara uyma konusundaki titizlikleri düşünülünce daha da etkileyiciydi. Aoi ne kadar iyi ve sağlam bağlar kurduğunu, belki de dostluklar geliştirdiğini fark etmişti bu sayede. Kaede'nin geliş sebebini bilmiyordu ancak Masato onu yalnız bırakmak istemediğini söylemişti. Aoi o kadar duygulanmıştı neredeyse ağlayacaktı. Bu yolda tek başına olacağını sanmışken iki sırtını yaslayabileceği insan ona eşlik etmek istemişti.

Bir de Kaizen vardı. İhtiyaç duydukları bir Jounin hoca gibi olmuştu onlara. Gizli tünelleri biliyordu ve coğrafyaya oldukça hakimdi. Belki de çok daha zorlu olacak bir yolu onlar için hafifletmişti. Üstelik pek konuşmuyor, gereksiz soru da sormuyordu. Ölçülü ve hedef odaklı, zeki bir Ronin'di. Onların Amegakure'den içeriye de rahatça girebilmelerini sağlamıştı bağlantıları sayesinde. Geniş bir ağı olsa gerekti. Konohagakure'nin onların Ame'ye gidişini sorun etmesi durumunda da gidip konuşacağını söylemişti. Herkesle ve her köyle arkadaş olup bağlantı geliştirmek zordu. Muhtemelen Sennashi konusunda ortaklaşa hareket ediyor ve köylere yardımcı oluyordu. Aoi'nin merak ettiği, Sennashi'nin liderlerini ve gerçek amaçlarını biliyor olmasına rağmen bunları neden paylaşmıyor oluşuydu. Belki de Kageler de biliyorlardı ancak onlara söylemiyorlardı. Her ne kadar bu amaçla kurulmuş bir ekip olsalar da kritik bilgileri onlarla paylaşmak tehlikeli olabilirdi. Ancak şu da vardı ki bilgi eksiklikleri onların zor durumda kalmasına sebep oluyordu. Hokage onları bir başlarına yollamıştı üstelik.

Amegakure'den içeri adım attığında Aoi daha önce hiç tanıklık etmediği bambaşka bir dünya ile karşılaştı. Yağmurlu gri gökyüzünden tepesi bile görünmeyen devasa gökdelenler, rengarenk şemsiyeler, lüks görünümlü dükkanlar, ışıltılı tabelalar, sıcacık yemek kokuları... Devamlı yağan yağmurdan kaynaklanan bir melankolisi olmasa oldukça şatafatlı ve eğlenceli bir köye benzerdi. Binalar o kadar uzun ve büyüktü ki Aoi kendini onların yanında misminicik hissetmişti. Yolcu hanları bile oldukça zevkli görünüyordu. Zenginlere ait olduğu devasa evler yol boyunca devam ediyordu. Kaizen onlara kısaca buranın tarihini anlatmıştı. Eskiden yoksullukla mücadele etmek zorunda kalan bu köyü bu hale Utekikage Fuyuko sadece on beş yılda getirmişti. Ticareti geliştirmiş ve Ame'yi işlek bir liman köyüne dönüştürmüştü. Köyündeki sorunları fark edip potansiyelini ortaya çıkartması inanılmaz bir yetenekti. Kaizen buna rağmen her şeyin mükemmel olmadığını, bu bölge zenginleşse bile civar köylere fakirliğin yayıldığını söylemişti. Aoi bu duruma şaşırdı. Burada civar köyleri bile kalkındaracak kadar çok para dönüyor olmalıydı.

Kaizen onlara etrafı gezmeleri için süre vermişti. Burada uzun süre durmayacaklardı o yüzden bu dinlenmek ve köyü gezmek için son fırsatları olabilirdi. Aoi'nin yapabilecekleri sınırsızdı. Yağmurun altında şarkı söyleyip dans edebilir, tapınağa gidip dua edebilir, turistik bölgeleri gezebilir ya da daha normal bir insan gibi bir tabak yemek alıp yanında sıcak bir şeyler içebilirdi. Acaba hangisini yapması daha iyi olurdu? Bu gibi durumlarda bir tur rehberi olsa iyi olurdu. Burada gezilecek en iyi yer neresidir, yemeği en iyi neresi yapar hiçbir fikri yoktu. Aoi öncelikle çarşıya gidip kendine yağmurdan korunabileceği bir şemsiye almaya karar verdi. Bu şekilde yağmur altında ıslana ıslana üşütüp hasta olabilirdi. Hatta almışken arkadaşlarına da birer şemsiye alabilirdi. Sonrasında kalabalığa dalmak ve kendini şehrin sokaklarında kaybetmek istiyordu. Belki bir sokak satıcısından ayakta yemelik basit bir şeyler alırdı. Belki Ame'ye özgü değişik bir sokak lezzeti keşfeder ve tadardı. Dükkanları, vitrinleri inceleyebilirdi. Ame'deki sosyal yaşamı ve Ame kültürünü görürdü. Tarihi yapıları da görebilirdi. Çok yorulursa ve ıslanırsa da dinlenip kurumak için bir kafeye sığınırdı.

Re: [Yureikumo Aoi] Çamur İzi

Posted: Sun Sep 07, 2025 1:59 pm
by GM - Shinsei
Şehrin kalabalığına karışıp şemsiye almak için çarşıya doğru yöneliyorsun. Yağmur damlaları gökdelenlerin parlak yüzeylerinden süzülerek taş zemine vuruyor, ritmik bir uğultu oluşturuyor. Çarşıya girdiğinde gözlerin kamaşıyor. Yüksek tavanlı, cam çatılarla kapatılmış pazar alanında rengarenk standlar sıralanmış durumda. Her yerde şemsiyeler, ipekten yapılmış pelerinler, parlak fenerler, egzotik yiyecekler ve şatafatlı mücevherler göze çarpıyor. İnsanların şemsiyeleri farklı renklerde parlıyor, bazıları sade siyah, bazıları altın işlemeli, bazıları da desenlerle süslü.

Bir standda onlarca farklı şemsiye dikkatini çekiyor. Üzerlerinde ejderha motifleri olan siyah şemsiyeler, ince gümüş işlenmiş mor şemsiyeler, kırmızı kadifemsi kumaşla kaplı zarif şemsiyeler ve tamamen saydam ama ışığı kırarak gökkuşağı gibi yansıtan cam görünümlü şemsiyeler var. Onları incelerken, yaşlı bir satıcı yanına geliyor. Sakalının ucu yağmurdan nemlenmiş, elinde hesap torbası sallıyor. "Sadece 500 Ryo, efendim." diyor gülümseyerek.

Şaşkınlıktan gözlerin büyüyor. Bu paraya Konoha'da günlerce karnın doyar. Buradaki lüksün ve zenginliğin nedenini bir anda anlıyorsun. Zengin kesim için 500 Ryo küçük bir meblağ olsa da çoğusu için bir servet. Bir an düşünüyorsun, yalnızca kendisi için mi alsan, yoksa arkadaşlarına da mı hediye etsen?

O sırada hemen yanındaki iki kişinin konuşmalarını duyuyorsun. "Burası Ame'nin en ünlü çarşısı." diyor gözlüklü, orta yaşlı bir adam. Koyu lacivert bir cübbe giymiş, elinde baston taşıyor, oldukça bilgili bir rehbere benziyor. "Bak sağ tarafta göreceğin han, köyün en eski hanıdır. Karşıdaki pasajda ise ipekten yapılma kıyafetler bulunur. Sokak tiyatrosunu biraz ileride izleyebilirsin. Şu görünen yüksek kulede ise yalnızca Ame'nin seçkinleri alışveriş yapar." Onu dinleyen genç adam ise yirmili yaşlarının başında görünüyor. Kısa kestirilmiş kestane rengi saçları var, üstünde sade gri bir ceket. Meraklı bakışlarla soruyor. "Resmi bir tur olacak mı?" Rehber gözlüğünü düzeltiyor. "On dakika içinde meydanda toplanacağız. Küçük bir grup halinde gezdireceğim. Yarım saatlik bir tur, ücreti 200 Ryo." Genç adam teşekkür ederek eğiliyor ve kalabalığın arasına karışıyor.

Rehber gözlerini sana çeviriyor. Şemsiyelere baktığını fark ediyor ve yanına yaklaşıyor. "Şemsiyelerimiz Ame’nin en iyilerindendir. Bu siyah olanlar yağmur geçirmez, ipek olanlar ise güneşte de gölge yapar. Cam görünümlü olanlar, ışığı kırarak yağmurun içinde bile gökkuşağı efekti verir. Sizi hemen tanıdım. O alın bandı Konoha değil mi? Ben bir zamanlar Konoha'da bulunmuştum. Güzel köydür. Adınızı öğrenebilir miyim?"

Tur Rehberi
► Show Spoiler

Re: [Yureikumo Aoi] Çamur İzi

Posted: Wed Sep 10, 2025 2:43 am
by Yureikumo Aoi
Ame'nin çarşısı Aoi'nin daha önce gördüğü hiçbir şeye benzemiyordu. En azından çarşının üstü kapalıydı da burada ıslanmak gibi bir derdi yoktu. Renk renk şatafatlı stantlar yol boyunca sağlı sollu bir şekilde dizilmişlerdi. Şemsiye satan pek çok stant vardı. Aoi rastgele bir tanesinin önünde durdu. Renk renk, desen desen, çeşitli kumaş ve motiflerde şemsiyelerle dolu bir stanttı burası. Hatta şemsiyelerden bir tanesi ışığı gökkuşağı renginde kıran şeffaf bir yapıdaydı. Zengin insanlar lüksten ne yapacaklarını şaşırmış olmalıydılar. Şemsiye denen şey insanı yağmurdan ve güneşten korusa yeterdi. O esnada tezgahtaki güler yüzlü satıcı amca ile göz göze geldiler. Adam hiç istifini bozmadan Aoi'nin hayatı boyunca duyduğu en absürt cümleyi kurmuştu. "Sadece 500 Ryo."

Sadece mi? Aoi şaşkınlıktan tükürüğünün boğazına kaçmasıyla birkaç kere öksürdü. Sadece mi? 500 Ryo ile Konoha'da muhtemelen yarım yıl karnını doyurabilirdi. Amegakure'deki zenginlik bu boyutta mıydı gerçekten? Aoi'nin hayatında duyduğu en kazık şemsiye fiyatı 20 Ryo filandı. Şimdi anlıyordu Bokukichi'nin neden onların parasını kıymetsiz bulduğunu. Bu şatafat ve görkemin içine doğunca gerçeklikten bağını koparıyor olmalıydın. Fakir doğmayan hiç kimse fakirliğin ya da sıradan bir yaşamın anlamını bilemezdi. Tüm bu şatafat Yureikumo felsefesine aykırıydı. Aoi ilk gördüğü anda büyülendiği görkeme olan ilgisini yitirdi dakikalar içinde. Ishigakure çok daha güzel ve samimi bir köydü. Kendi köyü de öyleydi. Amegakure hedonist bir şeytanın aldatmacasına düşmüştü. Tanrı onlardan mütevazi olmalarını dilerdi halbuki.

İç çekerek bakışlarını şemsiyelerden yana çevirdi. Bu kadar uçuk bir meblağı bir şemsiyeye harcayarak günaha girmek istemiyordu. Islanmayı yeğlerdi. Yan tarafta birilerinin konuşmalarını işitti. Yaşlıcana bir adam etrafı anlatıyordu yanındaki genç bir adama. Ame'deki tarihi yerleri, çarşıları, hanları söylüyordu. Meydanda yarım saatlik bir tura çıkacaklarını, fiyatının da 200 Ryo olduğunu söylemişti. Neyin pahalı neyin ucuz olduğuna dair algısı saniyeler içinde şaşan Aoi'ye bu durum çok komik geldi. Bir şemsiye 500 Ryo iken yarım saatlik bir tur 200 Ryo muydu? Tur rehberliği yapan adam sanki içinden geçenleri duymuş gibi bakışlarını ona çevirmiş ve usulca yanına yaklaşmıştı. Şemsiyeleri överek söze girmişti. Aoi adamın hevesi kırılmasın diye yüzüne zoraki bir gülümseme yerleştirdi ancak turist tuzaklarına düşmek istemiyordu. Adam alın bandını işaret ederek Konohalı olduğunu söylemiş ve ismini sormuştu. "Aoi." diye yanıtladı kısaca, soyadını vermeden. "Yalnızca etrafı geziyordum, teşekkür ederim. Alıcı değilim. Fazla vaktim de yok zaten." Adamı reddetmeye hazır, defansif bir ses tonuyla. Israr etmesinden çekiniyordu. "Konoha'ya kıyasla burada her şey ateş pahası anladığım kadarıyla. Paralı bir turist diye umduysanız hayal kırıklığına uğratacağım sizi."

Re: [Yureikumo Aoi] Çamur İzi

Posted: Wed Sep 10, 2025 5:11 pm
by GM - Shinsei
Adam, senin sert çıkışını duyunca bir anlık gülümsemesi sönüyor. Şemsiyelerin altındaki gölge yüzüne düşüyor, gözlüklerinin ardındaki bakışları daha da yorgun görünüyor. Omuzlarını hafifçe indiriyor. "Haksız sayılmazsınız." diyor, sesi bu kez daha samimi. "Bize de ucuz satmamıza izin yok. Fiyatları yukarıdan belirliyorlar. Zenginler için küçük rakamlar belki, ama biz sıradan insanlar için büyük yük. Benim üç çocuğum var, ay sonunu getirmek için gece gündüz çalışıyorum. Ama fiyatı düşürmeye kalksam, standımı bir gün bile açık bırakmazlar. Denetçiler var. İzin vermiyorlar."

Sözlerinde bir kırgınlık ve çaresizlik seziliyor. Çevreye baktığında sadece satıcı değil, diğer esnafın da benzer bir durum yaşadığı belli oluyor. Renkli tabelaların, süslü vitrinlerin ardında yorgun yüzler, çatık kaşlar saklanıyor. Çarşının ihtişamı, yağmurun altında bir vitrin gibi, ama vitrinin ardında sıkışmış hayatlar var.

Adam devam ediyor. "Şikayet etmek kolay değil. Burada sesi çıkanın sesi uzun sürmez. Biz de başımızı eğip çalışıyoruz. Sizin gibi yabancılar gelince bir an için unutuyoruz dertleri. Bir şemsiye almamanız mesele değil, ama lütfen biliniz ki bu şatafat herkesin hayatını yansıtmıyor."

Adamın içini döküşünü sessizce dinlerken, yan taraftaki standda takıların parıltısı dikkatini çekiyor. İnce zincirler, ametist taşlı yüzükler, inci dizili bileklikler. Tam o sırada Kaede beliriyor. Ellerini cebine sokmuş, ilgisiz bir ifadeyle önce çevreye bakıyor, sonra takılara göz gezdiriyor. Dudaklarının kenarında küçücük bir kıvrılma var, ne alaycı ne de hayran, daha çok meraklı bir bakış. Kaede’nin varlığı, anın ciddiyetini biraz dağıtıyor.

Çarşının kapısında ise Masato’yu görüyorsun. Yağmur damlaları alın bandına vuruyor, omzunu hafifçe kaldırarak sana sesleniyor. "Aoi! Köyün iç kısımlarını gezelim mi biraz?" Sesi gür, hatta o kadar gür ki maalesef tüm çarşıda duyuluyor. Bir anlığına herkes size bakıyor. Masato da "Ay pardon." diyor ve utandığını belli ediyor.

Etraf hala kalabalık, şemsiyeler renk cümbüşü gibi açılıp kapanıyor, yemek kokuları havada ağırlaşıyor. Yağmur hiç hız kesmeden çiseliyor. Önünde seçenekler var. Kaede’nin takılarla oyalanmasını izlemek, satıcıyla biraz daha konuşmak, ya da Masato’nun çağrısına uyarak çarşının derinliklerinden Ame’nin iç kısımlarına doğru adım atmak. Ya da kim bilir, belki başka bir fikrin vardır.

Re: [Yureikumo Aoi] Çamur İzi

Posted: Thu Sep 11, 2025 3:55 am
by Yureikumo Aoi
Tur rehberi Aoi'nin söylediklerine biraz alınmış gibiydi. Gölgelenmiş bakışları biraz evvelki kadar neşeli ve canlı gözükmüyordu artık. Hayat şartlarının onlar için zor olduğunu, ürünleri ucuza satmalarına izin verilmediğini, böyle bir şeye kalkıştıkları vakit tezgah açamayacaklarını söylemişti. Fiyatların pahalı olduğu konusunda Aoi'ye katılıyordu o da. Üç çocuğu olduğunu, onların karnını doyurabilmek için gece gündüz çalıştığını söylemişti. "Ş-Şey... Kusura bakmayın. Ben... bilmiyordum." Aoi hızlıca cebinden 500 Ryo çıkarıp tezgahta şemsiyeleri satan adama uzattı. "Bana en sıradan, en satmayan şemsiyenizden bir adet lütfen." Mahcup bir tebessümle tur rehberi adama döndü. "Lütfen kusuruma bakmayın, amacım sizi gücendirmek değildi." İçten bir sıcaklıkla gülümsedi. "Hayat şartları Ame'de sizi çok zorluyorsa güzel köyümüz Konoha'ya yerleşmeyi de düşünebilirsiniz. Sizin gibi çalışkan insanlara karşı her zaman davetkardır. 500 Ryo ile orada günlerce karnınızı doyurmanız mümkün."

O sırada Kaede'nin görüşüne girmesi ile dikkati dağıldı. Tezgahların üzerindeki parıltılı mücevher ve takıları seyrediyor gibiydi. Onu ilk kez bu kadar meraklı ve girişken görüyordu. Parlak bir şey görmüş bir güvercin gibi tezgahları seyretmesini Aoi bir an için fazlasıyla sevimli bulmuştu ancak bunu Kaede'ye asla belli edemezdi. Başına ne geleceği belli olmazdı. Gözleri Masato'yu ararken onu çarşının kapısında fark etti. Masato da onunla göz göze geldiği anda heyecanlı bir şekilde bağırmıştı. Köyün iç kısımlarını birlikte gezmek istiyordu. Sesi istemsizce fazla yüksek çıkınca bir anda tüm çarşının gözleri ona dönmüştü. Masato'nun utançtan düşen yüzünü seyrederken kendini kıkır kıkır gülmekten alıkoyamadı Aoi. Amacı onu daha da utandırmak değildi ancak oldukça komik bir sahneye tanıklık etmişti.

"Yuukon'un merhameti sizinle olsun." Başını eğerek tur rehberi adamı selamladı ve ondan aldığı şemsiyeyi kaparak Masato'nun yanına doğru yaklaştı. "Çok memnun olurum." dedi samimi bir gülümsemeyle. Şemsiyeyi açarak ona doğru uzattı. "Sen daha uzun boylusun, taşıma işini sana devrediyorum." Hafif şakacı bir üslupla kıkırdadıktan sonra ekledi. "Çok pahalı oldukları için bir tane alabildim yalnızca. Burada ne kadar harcadığımıza dikkat etmemiz gerekecek sanırım."

Re: [Yureikumo Aoi] Çamur İzi

Posted: Thu Sep 11, 2025 3:20 pm
by GM - Shinsei
Şemsiyeyi eline aldığında tur rehberi yalnızca acı bir gülümsemeyle karşılık veriyor. Senin söylediklerine cevap vermek yerine başını hafifçe eğiyorsun, belli ki teşekkür etmek istiyor ama ses çıkarmaya çalışsa kelimeler boğazına takılacak gibi. O an gözlerinde yorgun bir kabulleniş görüyorsun, fazla konuşmadan arkasını dönüyor. Selamını verip Masato'nun yanına gidiyorsun. Masato, şemsiyeyi görünce biraz şaşkınlıkla soruyor. "Kaça aldın onu? Yarısını ödeyebilirim, istersen." Sesi utangaç, sanki yük olmamak ister gibi. Teklifi samimi ama çekingen. Sonrasında fazla oyalanmadan yürümeye başlıyorsunuz.

Yağmur hala hiç durmadan yağıyor. Masato şemsiyeyi öyle tutuyor ki üzerine bir damla bile düşmüyor. Fakat kısa süre sonra fark ediyorsun ki onun diğer omzu, şemsiyenin korumadığı tarafta tamamen ıslanıyor. Giysisinin kumaşı koyulaşmış, su damlacıkları omzundan aşağı süzülüyor. O ise bunu hiç önemsemiyor gibi, yürümeye devam ediyor. Biraz ilerledikten sonra Masato başını kaldırıp çevreyi işaret ediyor. "Şuralara gidebiliriz. Biraz ileride büyük bir kütüphane var. Sağ tarafta küçük tapınaklar sıralanıyor. Daha ileride ise sokak tiyatrosu yapılıyormuş. İstersen çarşıdan aşağıya inip sıradan halkın yaşadığı mahalleleri de görebiliriz."

Yürüyüş sürerken yüz ifadesi ciddileşiyor. "Aoi. Bu Sennashi'nin anlattığı şeyler kulağa bazen etkileyici geliyor, Kaede'nin sorguladığını hissettiğim için söylüyorum. Ama bana göre bu ideoloji... çok eksik. Hyuuga klanında bize hep disiplin öğretildi. Güçlü olanın sorumluluğu vardır, kendi hırsıyla hareket edemez. Onlar ise her şeyi kökten yıkıp yeniden kurmayı istiyorlar. Bu sadece yeni bir kaos demek." Yağmur damlalarının sesi düşüncelerine eşlik ediyor. Masato bir süre sessizce yürüyüp ekliyor. "Benim istediğim tek şey şiddetin azalması. Eğer bir gün gerçekten barış olur ve shinobilik biterse, öyle olsun. Önemli değil. Yeter ki çocuklarımız, torunlarımız daha iyi bir gelecekte yaşasınlar. Ellerine silah almak zorunda kalmasınlar. Başka işler yapsınlar." Adımlarınız Ame'nin taş sokaklarında yankılanıyor. Onun sözleri, bütün bu zenginlik ve gösterişin arasında çok daha ağır bir anlam kazanıyor. Masato gülümsüyor ve "Sırf böyle düşündüğüm için kendi klanım bile beni reddedebilir gerçi ama, olsun. Gerçek düşüncem bu." diyor.

Re: [Yureikumo Aoi] Çamur İzi

Posted: Fri Sep 12, 2025 2:30 am
by Yureikumo Aoi
Masato şemsiyenin yarısını ödemeyi teklif ettiğinde gülümseyerek reddetti. "Yok, hayır, önemli değil." Mahcup bir şekilde saçını geriye atarak utancını saklamaya çalıştı. Birlikte yürümeye başladılar. Yağmur dur durak bilmeden adeta bardaktan boşanırcasına yağıyordu. Aoi'nin üzeri, şemsiyeyi açtıklarından beridir tek bir damla bile ıslanmamıştı. Başını kaldırıp Masato'ya çevirdiğinde fark etti ki Masato şemsiyeyi yalnızca ona doğru tutuyordu. Onun diğer omzu açıkça kalmış, sırılsıklam olmuştu. Damla damla sular üzerinden süzülüyordu. Aoi endişelendi ancak bir şey söyleyerek onu utandırmak istemiyordu. Çaktırmadan birkaç adım ona doğru yaklaşarak şemsiyeyi biraz daha ona doğru iteledi hafifçe. Omzunu kapladığından emin olmak istedi.

Masato başını kaldırıp etrafı işaret etmişti. Kütüphane olduğunu, tapınakları, sokak tiyatrosunu, sıradan mahalleleri gezebileceklerini söylemişti. Kısıtlı vakitleri düşünülünce yapabilecekleri pek çok şey vardı ve hepsi de heyecan vericiydi ancak seçim yapmak zordu. "Sen nereyi gezmek istersen oraya gidelim. Bana hepsi uygun." Yavaş adımlarla ilerlerken Masato'nun öncekine kıyasla daha ciddi çıkan sesini işitti. Başını kaldırıp ona çevirdi. Yüzü ciddiyetle gölgelenmişti. Derin düşünceler içinde gibiydi. Sennashi'nin anlattıklarının etkileyici olduğunu, Kaede'nin bunları sorguladığını düşündüğünü söyleyerek girmişti söze. Masato bu ideolojinin eksik olduğunu düşünüyordu. Başta olanın, güçlü olanın sorumluluk sahibi olması gerektiğini düşünüyordu. Sennashi'nin yıkıp yeniden inşa etme planı fazlasıyla radikaldi ve bir kaosa yol açacaktı. Masato istediği şeyin savaşsız ve şiddetsiz bir dünya olduğunu söylemişti. Gerekirse shinobiliğin bitmesine de razıydı. Kimsenin savaşmadığı, can almadığı, huzur içinde yaşadıkları bir gelecek kurmak istiyordu. Düşünceleri yüzünden klanından red görme ihtimali olsa da gerçek hislerinin bu olduğunu söylemişti. Aoi sessizce başını sallayarak dinledi her söylediğini.

"Söylediğin geleceğin gerçek olması için her şeyimi verirdim. Hatta bunun için mücadele ediyorum. Kendi çocuklarımın ve torunlarımın savaş ve kaos dolu bir ortamda büyümesini istemezdim. Shinobilik bitse kendimizi dinimize adardık, din adamlığı yapardık. Herkesin manevi yönden dolu dolu geliştiği bir ortam oluşurdu klanda. Savaşlar ve görevler dikkatimizi dağıtmazdı..." Dalgın dalgın mırıldandı bu geleceği hayal ederken. "Sennashi çok manipülatör bir grup. Onlara karşı dikkatli olmak lazım. Söyledikleri fikirlerin çok küçük bir kısmının gerçeği yansıttığını düşünüyorum. Kaizen de onların gerçek planlarının çok daha büyük olduğunu söylemişti. Bu güruhun ağzında ismimin ve klanımın dolaşması beni fazlasıyla rahatsız ediyor. Düşündükçe midem bulanıyor. Ishigakure'de yaşadıklarımızdan sonra... geceleri uykularım kaçıyor." Dürüstçe döktü duygularını. Sonra boğazını temizleyerek kendisini toparladı. Fazla şikayetçi ya da zayıf gibi görünmek istemiyordu. "Benimle geldiğin için sana düzgünce teşekkür etme fırsatı bulamadım. Bu çok büyük bir fedakarlıktı. Yapmana gerek yoktu. Döndüğümüz zaman klanınla konuşup durumu onlara izah etmeme izin verebilir misin? Haksız yere ceza almanı istemiyorum."

Re: [Yureikumo Aoi] Çamur İzi

Posted: Tue Sep 16, 2025 5:03 pm
by GM - Shinsei
Masato, söylediklerini dinlerken başını eğiyor, gözlerini hafifçe kaçırıyorsun. Utangaç bir tebessümle ama aynı zamanda ciddi bir ifadeyle cevap veriyor. "Teşekkür etmene gerek yok, Aoi. Ben senin yanında olmayı seçtim çünkü doğru olan buydu. Bazen kurallar, bazen klanımızın gölgesi bize ağır gelir. Ama eğer insan kalbinden geleni yapmazsa, o zaman hiçbir şeyin anlamı kalmaz. Klanım bana kızsa da... bunu göğüslerim. Senin yanında olduğum için pişman olmayacağım."

Bir süre sessizlik oluyor, yalnızca şemsiyeye vuran yağmur damlaları size eşlik ediyor. Masato'nun sesinde titrek ama samimi bir kararlılık hissediyorsun. "Klanla konuşma konusuna gelince... Eğer gerekirse izin veririm. Ama benim seçimlerimden ötürü ceza alırsam da bu taşımam gereken bir sorumluluk. Yine de düşünmen bana değer verdiğini gösteriyor. Teşekkür ederim." Birlikte yürürken Masato seni tapınaklara götürmeyi öneriyor. "İçerisi huzurlu olur diye düşünüyorum. Belki biraz dua etmek ikimize de iyi gelir." diyerek öne çıkıyor.

Tapınağa girdiğinizde içerisi dışarıdaki lüks ve gürültüden tamamen kopmuş bir dünya gibi geliyor. Dışarıda parlayan tabelalar ve gökdelenler, burada ise sessiz bir loşluk, tütsü kokusu ve taş zeminde yankılanan ayak sesleri var. Tapınak küçük ama özenle süslenmiş, ahşap sütunlar, yağmur damlalarının süzüldüğü çatı, iç kısımda altın işlemeli küçük bir sunağın önünde yanan mumlar.

Bir köşede halktan insanlar dua ediyor, bazıları kağıt tılsımlar asıyor, bazıları da rahiplerle alçak sesle konuşuyor. Masato yanında yürürken sessizleşiyor, belli ki buradaki atmosfer ona da ağır geliyor. Sunağın önünde eğilip dizlerinin üzerine oturuyor, dua eder gibi gözlerini kapatıyor. Ona bakarken yüzünde huzurlu ama aynı zamanda gergin bir ifade görüyorsun. Belki de gerçekten dediği gibi, barış dolu bir geleceği burada düşlüyordur.

Bir süre sonra yanınıza yaşlı bir rahip yaklaşıyor ve size kutsal bir kağıt veriyor. "Yağmurun şehrinde, dua edenlerin niyetleri göğe ulaşır." diyor alçak sesle. Masato kağıdı alıp sana uzatıyor. "Sen dilek yaz, benimki zaten belli." diyerek gülümsüyor. Tapınaktan çıkarken Masato'nun dikkati köşede satılan küçük tılsımlara kayıyor. Masato, satıcı kadına biraz çekingen bir şekilde soruyor. "Bu şeylerden, şey... aşk için olanlardan var mı?" Kadın gülümseyerek ona küçük kırmızı bir tılsım uzatıyor. Ama sesini normalden fazla yükselterek "Elbette var! Sevgiline mi alıyorsun?" diyor.

Etraftaki birkaç kişi bir anda dönüp size bakıyor. Masato'nun yüzü kıpkırmızı kesiliyor, kelimeleri birbirine karışıyor. "NE? Yok ben, öyle değil, sadece meraktan yani... Sesinizi de yükseltecek zamanı, neyse..." diye kekeleyerek ellerini savuruyor. Kadın kahkahasını gizleyemiyor, etraftaki gençlerden bazıları da kıkırdıyor. O an, Masato'nun utangaç yüz ifadesi, çenesine kadar kızarmış yanakları ve sözcükleri toparlayamayışı gözünün önüne kazınıyor. Yağmur şehrinin şatafatlı atmosferinde bu küçük, insancıl an sana beklenmedik bir sıcaklık hissettiriyor.
Off Topic
İmzandan 500 ryo düşebilirsin.

Re: [Yureikumo Aoi] Çamur İzi

Posted: Wed Sep 17, 2025 12:46 am
by Yureikumo Aoi
Masato oldukça içten bir şekilde kendisi istediği ve böyle uygun gördüğü için yanında olmayı tercih ettiğini belirtmişti. Bu Aoi'nin bir nebze rahatlamasını sağlamıştı çünkü sırf kendisini bunu yapmak zorunda hissettiği için yapmasını istemiyordu. Kalbinden geleni yapması gerektiğini, başına gelecekleri göğüsleyebileceğini, onun yanında olduğu için pişman olmayacağını söylemişti. Bunları duyunca Aoi'nin yüzüne sıcak bir tebessüm yayıldı. Daha önce hiç kimsenin ona böyle şeyler söylediğini duymamıştı. Görevler dışında onunla isteyerek yola çıkmak ve bilerek zorluklara göğüs germek... Kendi başına hallederdi işlerini. Sennashi'nin peşine düşmesi bile tesadüfen, kendi çabası ile olmuştu. Masato eğer isterse klanı ile konuşmasına izin vereceğini söylemişti kısa bir sessizliğin ardından. Kendi seçimlerinden ötürü ceza alırsa çekmesi gerektiğine inanıyordu ancak Aoi'nin onu önemsiyor olduğunu duymaktan hoşnut kalmıştı. Aoi gülümseyerek "Her zaman." dedi kısaca.

Masato ile birlikte tapınakların bulunduğu bölgeye doğru ilerlemeye başladılar. Fikir ondan çıkmıştı. Dua etmenin iyi geleceğine inandığını söylemişti. Bunu yine sırf Aoi dinine düşkün diye mi yapıyordu yoksa gerçekten manevi bir doluma ihtiyacı olduğundan mı bilememişti. Yine de sorgulamadan onu takip etti. Tapınak, köyün tüm şaşaa ve lüksünden sıyrılmış, çok daha mütevazı bir şekilde hazırlanmıştı. Küçük, tahtadan bir tapınaktı. Ahşap ve tahta süslemeler, birkaç yakılmış tütsü, altın süslemeli küçük bir sunak ve onun önündeki birkaç mumdan ibaretti. Etrafta dua eden, tılsım alan, din adamlarıyla sessizce konuşan insanlar vardı. Masato ve Aoi mekanın huşusuna kapılmış, sessizleşmişlerdi. Masato sunağın önüne giderek dizlerinin üzerine oturmuş ve gözlerini kapatarak dua etmeye başlamıştı. Yüzünde gergin bir ifade vardı. Barış dolu bir gelecek mi diliyordu yoksa yakın gelecekte olabileceklerden sağ çıkmalarını mı? Her ne diliyorsa, bunun gerçek olacağına eminmişçesine huzur dolu bir ifadesi de vardı. Aoi de onun yanına çökerek ellerini önünde birleştirdi ve herkesin hayatın dengesini koruduğu, huzurlu, barış ve maneviyat dolu bir gelecek için Yuukon'a dua etmeye başladı.

Kısa süre sonra yaşlı bir din adamı yanlarına yaklaşarak kutsal bir kağıt uzatmıştı. Üzerine ne yazarlarsa gerçek olacağını söylemişti. Aoi böyle şeylere pek inanmazdı, kendi dininde yoktu, ancak yine de saygıdan ötürü teşekkür ederek aldı kağıdı eline. Masato onun yazmasını istemişti. Aoi de gülümseyerek ortak dileklerini kağıda döktü. Dua etme işlemi sona erdikten sonra tapınaktan dışarı çıkmışlardı. Masato, tapınağın çıkışında tılsım satan kadınların tezgahına doğru yaklaştı. Tılsımları işaret ederek aşk için olanlardan olup olmadığını sormuştu. Bunu o kadar çekingen bir şekilde sormuştu ki yüzü daha soruyu sorarken kızarmaya başlamıştı. Satıcı kadın ise oldukça heyecanlı bir şekilde sevgilisi için mi bakıyor olduğunu sormuştu yüksek bir sesle. Bunun üzerine tapınağın etrafındaki gözler bir anda kendilerine dönmüştü. Aoi o an Masato'nun baştan aşağıya turp gibi kırmızılaştığını fark etti. Bu onun başına çok kısa aralıklarla ikinci defa geliyordu. Onu utandırmamak için gülmesini bastırmaya çalıştı ancak fazla tutamayarak başını diğer yöne çevirerek kıkır kıkır güldü. Masato ise o esnada durumu kurtarmaya çalışıyordu. Tezgahtaki kadın ve etraftaki birkaç kişi de kıkırdamaya başlamıştı. Aoi yüzünü toparlayarak her zamanki tebessümüne dönmeye çalıştı. "Tılsıma ihtiyacın olduğunu sanmıyorum." dedi bakışlarını tezgah ve Masato arasında gezdirirken. "Aşk emek ister derdi babam hep. Tanrı öyle özel bir duyguyu sana bir tılsım vasıtasıyla kolay yoldan sağlamaz. Ancak hislerinde samimi olup çabaladığın müddetçe elde edebilirsin." Aoi'nin bu konuda bir şey bildiği yoktu gerçi, büyüklerinden öğrendiklerini tekrar ediyordu. Yine de şu zamana kadar en az üç çiftin arasını yaptığına göre çok da yanlış konuşmamışlardı büyükleri.