Uygun bir saatte uyanıyor ve gerekli hazırlıklarınızı yapıyorsunuz. El yüz yıkama, ihtiyaç görme, diş fırçalama ve kişisel bakım. Lütfen ihmal etmeyin yoksa sonu kötü olur. Deneyimlemek istemezsiniz. İnanın bana. Üniformanızı giyip araç gereçle de donandıktan sonra, alın bantlarınızı da alıp yola çıkıyorsunuz. Yukarıda gök ölü, aşağıda yer canlı. Ne kadar garip, değil mi? halbuki, hep tam tersi söz konusu olmuştu. Gök karanlık, yer aydınlık. Yukarı baktığınızda hiçlik var ama yere baktığınızda her şey! Say say durmadan devamı gelen dükkanlar, konutlar ve lüks mekanlar. Herkes her yerden her yere ve herkese doğru koşuşturmaca içinde. Oluk oluk yaşam akıyor bu sokaklarda! Yağan yağmurdan bile fazla! Yol boyunca özgürce birbirinizle konuşabiliyor ve yorum yapabiliyorsunuz. Yol sırasında bazı iş adamlarına rastlıyorsunuz. Havuzdaki büyük balıklar bunlar. Yarın öbür gün bunlarla işiniz olacak. Şimdiden aşina olmakta yarar var. Köyün önderinin bulunduğu binaya vardığınızda kafanızı kaldırıp birkaç saniye göz gezdiriyorsunuz. Bundan sonra burayı çok göreceksiniz. İçeri giriyor ve önderinizin huzuruna çıkmak için kapısının önüne geliyorsunuz. Tam kapıyı tıklatacaksınız ki, içeriden bir takım konuşma sesleri geliyor. E, insanı insan yapan merak değil de nedir? Biraz kulak kabartmakta sakınca olmaz bence. Ninjasınız ya, bir ninjalık yapın bakalım!
"Efendim, iyi misiniz? Uzun bir süredir camdan dışarıya bakıyorsunuz. Bir sorun mu var? Kafanızı kurcalayan nedir?"
"Hangi eser sahibi eserine uzun uzun bakmaktan kendini alıkoyabilir ki? Şuraya bakın, daha dün burada hiçbir şey yoktu. Daha dün buraya köy bile denmiyordu. Daha dün yoksulluk ve yokluk içinde sürüm sürüm sürünüyorduk. Şu geldiğimiz konuma bakın! Canımızı dişimize taktık, sağanak yağmur altında kan ve ter döktük, yatırım üzerine yatırım yaptık, tırnaklarımızı kırılana, parmaklarımız morarıp şişine kadar kazıdık, diktik ve inşaa ettik. Sonunda başardık ve bu sadece bir başlangıç. Henüz hiçbir şey bitmedi ve bitmeyecek! Asla durmadan büyümeye devam edecek ve daha fazlası olacağız. Bir zamanlar bize solucanmış gibi bakan, hatta bizi yok sayan bütün dünya gözlerini bizden alamayacak ve bizi tanımak zorunda kalacak!"
"Havalı önder konuşmanızı bölmek istemem ama yeni gelenleri daha fazla bekletmeniz profesyonellik dışı olur."
"Haklısın, geleceği bekletmek yanlış olur. Girebilirsiniz!"
İçeriden aldığınız beklenmedik izin ile kapıyı açıp giriş yapıyorsunuz. Sandalyesine oturmakta olan önderiniz, az önceki konuşmadan etkilenmiş duran bir sekreteri ve resmiyetten asla taviz vermeyen, duruşu ve bakışıyla yönetici havasını bolca yayan diğer sekreteri size bakıyorlar. Önderiniz oturduğu yerden size bakıyor. Sureti soğuk çelikten adeta. Bedeninizin süzüldüğünü, aklınızın kurcalandığın, ruhunuzun sınandığını seziyorsunuz. Kapalı camların kenarlarından sızan yel kısık uğultusu alttan alttan varlığını belli ediyor tek ses olarak. Birkaç dakikanın ardından önderiniz gözlerini kapatıp gülümsüyor ve eline masasındaki dosyalardan birini alıyor. Kalın bir dosya bu. Sayfalarını incelerken sizinle konuşmaya başlıyor.
"Hoş geldiniz, Kirigami Mii ile Kirigami Yuu. Akademiden mezuniyetinizi ve genin rütbesine çıkışınızı kutlarım. İlk göreviniz ise, hmmm, evet, bu yeterli olacaktır. İlk göreviniz aşağı mahallelerimizin birinde bulunan küçük bir eğlence işletmesinde süregelen zorbalığı durdurmak olacak. Güç sahibi olduğunu sanan biri bu gücü haraç kesmek için kullanıyor. Yanındaki serserilerin sayısına güveniyor. Hepsi dövüşmeyi bilmeyen ve sadece ellerindeki kesici aletlere güvenen zavallılar. Çeteleşmeye ne kadar karşı olduğumuzu onlara göstermenizi istiyorum. Öldürmeniz elbette yasak ancak adam etmek için dayak atmak serbest. İşletmenin adı Kader. Aşağı mahallere indiğinizde çok geçmeden bulursunuz. Bulamazsanız da yol sormaktan çekinmeyin. Oralarda ünlü bir yer orası. Çeteyi suç üstü yakalayın, hadlerini bildirin, bir daha asla bir araya gelemeyecek bir şekilde dağıtın, işletmeye yardımcı olun ve bana rapor vermek için geri dönün. Hepsi bu kadar. Sorunuz yoktur umarım."