Page 1 of 3
[Nara Oikawa] Çiftçinin Kayıp Hayvanları [D-rank]
Posted: Fri Nov 29, 2024 1:52 pm
by GM - Shinsei
Sabah güneşi mütevazı odanın perdeleri arasından süzülüyor ve ahşap zemin üzerinde sıcak altın ışık çizgileri oluşturuyor. Yatağında uyanık bir şekilde uzanmış, tavana bakarken, yavaş yavaş ayılmanın ağırlığını hissediyorsun. Bugün o gün. Bir genin olarak ilk günün. Komodininin üzerinde duran kafa bandı sabah ışığında parıldıyor, uğruna çalıştığın her şeyin somut bir sembolü.
Gerinip doğruluyorsun, açık pencereden gelen serin esinti odana hafif çiy ve yeşillik kokusunu hışırdatıyor. Nara mahallesi bu erken saatte sessiz, kuş cıvıltıları ve yakındaki ormandan gelen yaprak hışırtıları havayı dolduruyor. Evin tanıdık sakinliği seni rahatlatıyor, ancak içini yadsınamaz bir heyecan kaplıyor. Bugün sıradan bir gün değil, Konoha'nın bir shinobisi olarak yolculuğunun başlangıcı.
Giyinip saç bandını dikkatlice bağlıyorsun. Yaprak sembolü cilalı metalin üzerinde çarpıcı bir şekilde göze çarpıyor. Odandan dışarı adımını attığında, ev rahat bir şekilde yaşanmışlık hissi veriyor. Havada hafif bir kahvaltı kokusu var ve gölgelikler güneş ışığıyla hafifçe parlıyor. Sinirlerini yatıştırmaya yetecek kadar bir şeyler atıştırıp dışarı çıkıyorsun.
Mahallenin sokakları sabahın erken saatlerinin yumuşak tonlarıyla yıkanıyor. Nara klanının evleri mütevazı ama özenle bakılmış bahçeler ve uzun ağaçların gölgelediği patikalarla çevrili. Yürürken, Konoha'nın sabah uyanışının görüntü ve sesleri etrafını sarıyor. Esnaf tezgah açmaya başlıyor ve erken kalkan birkaç kişi dostça baş sallayarak yanından geçiyor.
Mahallenizin sınırına yakın bir yerde, Yamanaka klanından bir ihtiyar küçük bir dükkanın önünde duruyor ve taze kesilmiş çiçekleri düzgün demetler halinde düzenliyor. Onu tanıyorsun, Yamanaka Inoyama, klanın yaşlı üyelerinden biri, her zaman sıcak bir gülümseme ve bilge sözlerle karşında. Yanından geçerken sana bakıyor ve el sallıyor.
"Günaydın, Oikawa!" sesi neşeli bir ton taşıyor ve duraklamana neden oluyor. "Ekibinle tanışmaya gidiyorsun, değil mi? Senin için büyük gün anlaşılan."
Kibarca gülümseyerek başını sallıyorsun ama içindeki heyecan bastırılamayacak kadar büyük. Yaşlı adam bilerek kıkırdıyor, yıpranmış elleri bir buketin etrafına ustalıkla bir kurdele bağlıyor. "İyi geçecek." diyor, ses tonu güven verici. "Unutma, bir shinobinin gücü sadece yeteneklerinde değil, başkalarıyla kurduğu bağlardadır. Bunu aklından çıkarma, genç adam."
Teşekkür etmek için hafifçe eğiliyorsun, yola devam ederken onun sözleri zihninde yankılanıyor. Köy her adımda daha canlı hissediliyor, Konoha'nın telaşı giderek artıyor. Önünde hedefin beliriyor, ekibinle buluşacağını söyledikleri köy kapısı.
Yaklaşırken, Ateş Ülkesi'nin uçsuz bucaksız yeşillikleriyle çevrili devasa ahşap kapıların dimdik ayakta durduğunu görebiliyorsun. Muhafızların konuşmaları ve ara sıra kahkaha sesleri havada süzülüyor. Son adımları atarken kalbin biraz daha hızlı atıyor. İşte bu, beklediğin an. Kapının yakınlarında bir yerde ekibin seni bekliyor ve onlarla birlikte yepyeni bir macera başlıyor.
Köy kapısı yaklaşıyor, sağlam ahşap kirişleri sabah ışığında uzun gölgeler bırakıyor. Nefesini tutuyorsun, derinin altında uğuldayan gergin enerji, çevrenin tanıdık sakinliği tarafından yumuşatılıyor. Yaklaşırken, kapıya yakın duran iki figür dikkatini çekiyor. İkisini de daha önce görmüştün ama hiç bu şekilde, takım arkadaşı olarak görmemiştin.
İlki simsiyah saçları düzgünce omuzlarına dökülen, duruşu dengeli ama rahat bir kız. Keskin akik gözleri seninkilerle buluştuğunda ışıkta parlıyor ve ceketinin kolundaki kırmızı beyaz yelpaze sana bilmen gereken her şeyi anlatıyor. Bir Uchiha. Parlak bir şekilde gülümsüyor ve öne doğru adım atarak seni neredeyse bulaşıcı bir coşkuyla selamlıyor.
"Ben Kayami!" diyor, sesi neşeli bir sıcaklık taşıyor. İfadesi açık ve hareketlerinde bir parça heyecan var. "Sonunda yeni ekibimle tanıştığım için çok mutluyum! Bunun harika olacağını şimdiden söyleyebilirim."
Onaylarcasına başını sallıyorsun ve o devam ediyor, kelimeleri hevesli bir telaşla dökülüyor. "Keşke daha önce seninle ve Souji'yle aynı akademide olabilseydim ya, çok eğlenceli olurdu! Ama sanırım şimdi kaybettiğimiz zamanı telafi edebiliriz, ne dersin?” Hafifçe gülüyor, iyimserliği havayı dolduruyor. Kendinden emin tavrını fark ediyorsun ama ses tonundaki gerçek heyecan kıvılcımını da görmezden gelemiyorsun.
Gözlerin biraz uzakta duran diğer figüre kayıyor. Kayami'den daha uzun boylu, yüz hatlarına kazınmış gibi görünen ciddi bir ifadesi var. Koyu, dikenli saçları, her şeyi aynı anda analiz ediyor gibi görünen keskin gözlerini çerçeveliyor. Bakışlarını fark ediyor ve hızlıca başını sallıyor, kendini tanıtırken tonu ölçülü.
"Kimura Souji." diyor, sesi daha soğuk ve mesafeli. İçinde kötü niyet yok, ama havadan sudan konuşacak biri olmadığı açık. Onu akademiden tanıyorsun, her zaman içine kapanıktı, sessiz yoğunluğu onu yalnızlığı sohbete tercih eden biri olarak tanımlıyordu. Birkaç kelimeden fazlasını hiç konuşmamış olmanıza rağmen, onda garip bir şekilde insanı rahatlatan bir aşinalık var.
Kayami, Souji'nin ses tonundan etkilenmeyerek sohbeti canlı tutuyor. Hareketli bir şekilde sohbet ediyor, coşkusu sessizliği bozuyor. "Birlikte gideceğimiz tüm görevleri düşünmek çok heyecan verici! Uzun zamandır büyük bir kunoichi olmayı hayal ediyordum ve şimdi nihayet gerçekleşiyor. Sence de bu harika değil mi?"
Dinliyorsun, onun heyecanı Souji'nin soğukkanlılığına hafif bir tezat oluşturuyor. Üçünüz garip bir enerji üçgeni oluşturuyorsunuz; kızın kabarcıklı coşkusu, çocuğun sessiz yoğunluğu ve senin istikrarlı varlığın.
Aniden gelen bir ses bu anı bölüyor, tonu sıcak ve davetkar. "Günaydın ekip." diyor adam, hafif bir el sallayarak size doğru adım atıyor. Hocanız. Onu hemen tanıyorsun, Senju Kazuyoshi.
Kısa saçlı ve klasik Konoha kıyafetleri giyiyor, etrafına kendinden emin bir hava yayıyor. Gülümsemesi samimi ve gözleri onaylayan bir bakışla hepinizi süzüyor gibi. "Geç kaldığım için özür dilerim." diyor, neredeyse utangaç bir tavırla başının arkasını kaşıyarak. "Ben Senju Kazuyoshi, yeni hocanız. Hepinizle tanışmayı dört gözle bekliyordum."
Bu isim bir göldeki dalgalanma gibi grubun üzerine çöküyor. Adını daha önce duymuştunuz, kim duymadı ki? Eski bir ANBU, akademi koridorlarında hikayeli bir geçmişe sahip bir shinobi olarak fısıldanıyor. Daha sert, daha korunaklı birini bekliyordunuz ama işte karşınızda, sizi eski bir dostun sıcaklığıyla selamlıyor.
Kazuyoshi ellerini hafifçe çırpıyor. "O zaman daha fazla vakit kaybetmeyelim isterseniz. Başlayalım mı?"
O anın ağırlığını hissediyorsun. Bu senin takımın. Bu senin öğretmenin. Ve bu, hayatın boyunca beklediğin bir şeyin başlangıcı. Kendini ona nasıl tanıtacaksın?
Uchiha Kayami
Kimura Souji
Senju Kazuyoshi
Off Topic
RP'ye hoş geldiniz! Pasiflik süresi üç gündür. İyi RP'ler!
Re: [Nara Oikawa] Çiftçinin Kayıp Hayvanları [D-rank]
Posted: Fri Nov 29, 2024 6:35 pm
by Nara Oikawa
Taş! Kağıt! Makas! Hahaha! Yine ben kazandım! Neden mi? Çünkü ben şapşal arkadaşlarımın gölgesini takip ediyorum! Neyse, bu kafa ile zaten çok fazla bi' yere gelemezler,hihihi.
Akademinin son gününde onlara neden benim Genin seviyesine yükseldiğimi gösteren bir kaç kıvrak zeka hareketi ile -ki aslında bu yaptığım hile- taş kağıt makasta onlara gününü gösterdim! Zaten onları izleyebilecek çok vaktim oluyordu çünkü medikal bir shinobinin savaşmaması gibi garip-gurup kurallar var yav! Hiçbir zaman anlamadım, anlamaya da çalışmayacağım. Kardeşim, hiç mi oyun oynamadınız? Kendine can basıp dövüşen karakterler favorimdir abiiiii!
Sınıfımda çok havalı çocuklar vardı ama hepsinden daha havalı olduğumu sadece ben biliyordum. Çünkü kimseye ne kadar havalı olduğumu gösterecek kadar aptal değildim. Niye mi dersin? Düşünsene, piyasada ayağımıza çelme takmasınlar diye götümüzden ter geliyor ve bir sürü işe gideceğiz. Adamlar iki kıvrak ninjutsu hareketi, bir genjutsu falan derken önümüze zaten geçecekler. Ne gerek var garip uğraşlara ya cidden anlamadım gitti.
Şöyle böyle diye diye zaten mezun olmuştum. Hoş bu iş benim hoşuma gidiyordu çünkü oldukça gezginliğe düşkün biri olabilirdim. Üstelik, yeni insanlarla tanışıp onlara kendimi tanıtmak beni içten içe motive ediyordu öyle söyleyebilirim. Hiçbir yeteneği olmayan, sadece insanlar dayak yedikçe onları iyileştiren bir adamın nasıl olur da başarısı olurdu ki? İşte, tam bu noktada sıyrılmanın bana vereceği avantajı düşündükçe yüzümde aptal bir sırıtış oluyordu. Şu alın bandına baktıkça, en büyük mü bilmiyorum ama çok büyük olacağım kesin çünkü kendimi biliyorum!
Gece boyunca yeni hayatımın hayalini kurarak yatakta döne döne uyumaya çalışmıştım ama çok başarılı olamamıştım. Neyse zaten çok yapacağımız bir şey yok en fazla ne yapabiliriz ki? Hokage ile şehrin ortasında taş kağıt makas oynarsam onu yenerim ama yumruk yumruğa düşersek o iş biraz sıkıntı olabilir, Hokage için tabii ki!
Sabah kalktığımda güzel bir güne uyanıyor olmam sanki kurgu karakterinin yeni hayatına adapte oluşu gibiydi. Lan bir saniye, bu benim hikayem değil mi zaten? Yücelerin yücesi süper zeki ve bir o kadar da seksi, dokunuşuyla insanlara hayat veren (bu kısım şahibeli) Oikawa'nın hikayesi başlıyor!
Aynada kendime iyice baktıktan sonra emin olmuştum ki artık bütün her şey benim için hazırdı ben de kendim için hazırdım. Çok hızlı bir operasyon yapıp kahvaltı masasında bulunan ekmeğin içine bir kaç küçük şey sıkıştırıp ağzıma attıktan sonra adettendir diyip kıvrak hareketler ile evi terk ediyordum.
Belirtilen yere doğru ilerken sabahın ne kadar erken saatleri olduğunu esnafın daha yeni kurulması ile anlayabiliyordum. Onlara selam verirken kafamdaki bandı gösterip şöyle söylüyordum:
"Oikawa artık görevde geceleri dükkanı kitlemenize gerek yok! Hihihihi!" diyor ve gülümseyerek etrafta koşuyordum. Kendi bölgemizin dışarısına doğru yaklaştığımda saygın klan büyüklerinden biri olan Yamanaka Inoyama ile karşılaşıyordum. Şimdi bu yaşlı adam ile konuşurken bütün her şeyi geride bırakıp devam etmeliyim ki akşam evde sopayla beni kovalamasınlar.
Onun bana anlattıklarını dinlerken bir shinobinin gücü sadece yeteneklerinde değil, başkalarıyla kurduğu bağlardadır. söylemi beni çok derinden etkilemişti. Hayır, duygusal bir topluk değil sadece bir Hokage kadar güçlü olamayacağımı biliyorum ama bu yaşlı emice gibi saygın, herkes tarafından bilinen birisi olabilmemin önünde sadece güçlü olmanın yatmadığını bana hatırlatması çok mutlu etmişti. Öyle işte, belki de biraz toplaşmışımdır...
Köy kapısına doğru ilerlerken yaşadığım yerin hakikaten çok iyi olduğunu tekrar gözlerimle görünce içimdeki vatan tutkusu bir anda artmıştı. Onje vaden diyerek kapıya doğru geldiğimde gördüğüm iki kişinin aslında tanıdık ama hiç böyle bir hissiyat vereceğini düşünmediğim duruşları vardı.
İlk tanıştığım kişi bir kızdı ve oldukça karizmatik bir duruşu vardı. Zaten kolundan da Uchiha olduğunu anlamıştım ki bu arkadaşlar genellikle böyle el üstünde tutulan cinsten. Neymiş efendim, göz rengi değişiyormuş falan. Kardeşim işin rengi değişti diye bir kavram var bizim evde, rengi değişen bir şeyin niyeti de değişir vesselam. Neyse, taş gibi kız olduğu için çok sesimi çıkarmıyorum. Bu shinobilik mesaisi şimdiden yaradı bana.
Daha sonrasında yanındaki lavuk, bir saniye lan ben seni tanıyorum?! Oğlum bu çocuk nasıl geçmiş olabilir ki? Konuşmayı, iki cümleyi bir araya getirmeyi bilmiyor. Ben size bir şey söyliyim mi ben bunu taş kağıt makas oynasak çok fena yenerim bak! Garip bi havası var ama kötü birisi değil gibi duruyor. Hem bugün yıkanıp gelmiş o yüzden bu ona artı yazar. Kızçe tekrar araya girerek ortamı neşelendirdikten sonra ben de hızlıca kendimi tanıtıyordum:
"Ben Nara Oikawa! Bu ekibin şimdiden ateşli olduğunu düşünmeye başladım! Konoha'nın durmadan yanan ateşi bizi ısıttı bile bence! Ayrıca, ben sizlere bir çok açıdan yardımcı olucam o yüzden bana güvenin he! Bir de iyi bir arkadaş olursak sizlere taş kağıt makas konusunda çok ciddi taktikler vericem bak! Kayami ve Souji, çok memnun oldum!" diyor ve çok şık bir hareketle cümlemi sonlandırıyordum. Ne kadar havalı ve atik olduğumu onlara gösterdiğime emin olmak için konuşurken zaten türlü türlü hareketler yapıyordum,hihihi!
Parlama anı sırasında bir ses bizi bölüyordu. Hay bin uzumaki! Kim lan bu diye kafamı çevirdiğim vakit hocamızın geldiğini görüyordum. Ulan hakikaten başladık he, şaka bir yana. Gelen hoca da Senju mu?! Ulan bu nasıl takım dibine bomba koyasın! Şurada birbirimizin ailesine küfür etsek, politik kriz çıkıp köyde savaşırız canısına!
Hoca bize başlayalım mı diye sorduğunda kimseyi beklemeden öne atılıp, bir yıldız gibi parlamayı hedefleyen ve çok ciddi bir tanıtım yapacaktım kendi adıma tekrardan:
"Bendeniz Nara Oikawa" o sırada elimle kendimi sunarmış gibi yapıp, "BU KÖYÜN gelecekteki en yakışıklı, en zeki ve en iyi taş kağıt makas oynayan Shinobisi olacağım! Ayrıca, arada yaralanırsanız sizleri iyileştiririm de yani cidden bana güvenebilirsiniz he. HADİ, HAREKETTE BEREKET VARDIR!" diyip elimi yumruk yapıp tüm heyecanımı gözlerime yansıtacak, onların gözlerinin içine bakacaktım ki bir an önce görevimize başlayıp DEVAM EDELİM!
Re: [Nara Oikawa] Çiftçinin Kayıp Hayvanları [D-rank]
Posted: Sun Dec 01, 2024 12:39 pm
by GM - Shinsei
"O halde bir gün taş kağıt makas oynayalım da test edeyim yeteneğini!" diyor heyecanlı bir ses tonuyla öğretmenin. Kayami, hemen öne çıkıyor; enerjisi daha ilk adımından bile belli oluyor. Parlayan akik gözlerini sırayla herkese kaydırırken sesi yükseliyor. "Ben Uchiha Kayami!" diyor, kelimeleri neredeyse bir ritim tutturmuş gibi akıyor. "Bir Uchiha olarak burada olmak benim için hem bir onur hem de bir fırsat. Hepimiz akademide harika işler çıkardık, ama ben özellikle genjutsu ve shuriken kullanımı konusunda gerçekten iyiyim!" Sesindeki özgüven neredeyse bulaşıcı; neşesi konuşmasının tonuna işlerken heyecanla ellerini hareket ettiriyor. "Ayrıca takım içinde uyumu sağlamakta iyiyimdir. Birbirimize güvenirsek harika işler başaracağımıza eminim!"
Kazuyoshi, başıyla onaylayarak gülümsüyor. Kayami, coşkusuyla biraz daha konuşmaya meyilli görünse de, Souji’nin sessiz duruşu dikkati ona yönlendiriyor. Kazuyoshi, bir bakışıyla Souji’yi cesaretlendiriyor. Souji, gözlerini hafifçe kapatarak bir an duraksıyor ve sonra konuşmaya başlıyor.
"Ben Kimura Souji. Hızlı hareket edebilirim ve genellikle stratejik düşünmeye odaklanırım." Bakışlarını bir an yerde gezdiriyor, sonra tekrar Kazuyoshi’ye çeviriyor. "Ekibe katkı sağlamaya çalışacağım." Kısa, öz ve net. Souji’nin karakterine tamamen uygun bir tanıtım. Hakkında daha fazlasını merak etmeden edemiyorsun, ama onun bu kadarla yetinmesi gerektiğini düşündüğü açık.
Kazuyoshi bir anlığına sessizce bekliyor, ardından başıyla hafifçe onay vererek herkese hitap ediyor. "Harika." diyor, sesinde bir gurur kıvılcımı. "Hepinizin kendi yetenekleri ve güçlü yanları var. Bu ekibin uyumunu zamanla göreceğiz."
Ellerini arkasında birleştirerek size yaklaşıyor. "Şimdi." diyor, sesi biraz daha ciddi bir tona bürünüyor. "İlk görevinize geçelim. Görevimiz, köyün hemen dışındaki bir çiftlikte başlıyor. Yerel bir çiftçi olan Nishikawa Daichi, son günlerde birkaç hayvanının kaybolduğunu bildirdi. Başlangıçta hayvanların başıboş dolaştığını düşünmüş, ancak çitlerin yakınında bulunan pençe izleri ve geceleri duyulan garip sesler bir yırtıcı hayvanın iş başında olabileceğini gösteriyor. Bizim görevimiz, bu rahatsızlığın kaynağını araştırmak, kayıp hayvanları geri getirmek ve kalanları koruma altına almak. Bu tip görevler her zaman bir şeyler öğrenmek için bir fırsattır."
Kazuyoshi size kısa bir bakış atıyor, bir yandan ciddi ama diğer yandan motive edici bir hava yayıyor. "Görevin bir günden fazla süreceğini sanmıyorum, ama bu, görev ciddiyetini azaltmıyor. Herkes hazırsa, yola çıkıyoruz. Çiftlik buradan sadece on dakika uzaklıkta."
Hareketleniyorsunuz. Adımlarınız, köyün sabah telaşıyla birleşen ahenkli bir ritim oluşturuyor. Çevrenizdeki manzaralar birer tablo gibi; uzun ağaçların gölgesinde kıvrılan yollar ve sabahın ilk ışıklarıyla aydınlanan patikalar. Hoca, arada sırada size dönerek köy ve görevler hakkında ufak bilgiler veriyor, ama her cümlesi bir rehberin güveniyle dolu.
Çiftliğe yaklaştığınızda, Kazuyoshi yavaşlayarak size dönüyor. "Bu ilk göreviniz. Ama önce, bugüne kadar neler öğrendiğinizi ve kendinizde neleri geliştirdiğinizi duymak istiyorum. Bu tür görevlerde ekip üyelerinin birbirlerinin yeteneklerini bilmesi önemlidir. Kayami, seninle başlayalım."
Kayami bir adım öne çıkarak ellerini beline koyuyor ve heyecanla anlatmaya başlıyor. "Ah, akademide genjutsu öğretilmese de klan evinde gerçekten en iyi olduğum konuydu! Ayrıca, shuriken fırlatma konusunda rekor kırmıştım. İyi bir strateji geliştirmenin bir takımı nasıl kurtarabileceğini öğrendim. Hem ayrıca, zorlayıcı durumlarda soğukkanlı kalmanın önemini fark ettim. Akademideki arkadaşlarım genelde benim pozitif enerjimle motive olduklarını söylerdi. Takımın ruhunu canlı tutmak benim işim sanırım!"
Souji, Kayami’nin neşeli tavrından sonra biraz daha ağırbaşlı bir şekilde öne çıkıyor. "Ben genellikle bireysel çalışmayı tercih ettim." diyor, kelimeleri Kayami’ninkilere göre daha sakin bir tempoda. "Taijutsu ve temel ninjutsu üzerinde çalıştım. Çok konuşkan biri değilim ama bu, görevler sırasında odağımı korumamı sağladı." Bakışları bir an etrafta geziniyor, sonra tekrar Kazuyoshi’ye dönüyor.
Kazuyoshi son olarak sana dönüyor ve kendi geçmişin hakkında detaylı bilgi vermeni istiyor. Ne diyeceksin ona?
Re: [Nara Oikawa] Çiftçinin Kayıp Hayvanları [D-rank]
Posted: Mon Dec 02, 2024 11:56 am
by Nara Oikawa
Herkes bir araya geldi tabi benim gönlüm oldu. Buradaki insanlar benim yakında yoldaşlarım olacak o yüzden mutluyum yalan yok. Senseimiz bizle tanışmaya çalışırken şu Uchiha seksi kız kendi hakkında detay veriyordu. Benim anlamadığım akademide neler yaptığımızı nereden biliyo önceden mi araştırmış acep? Neyse herhalde bi' sıkıntı olmaz yani ama ben kimseyi araştırmadım lan hatta bu insanları ilk defa görüyorum diyebilirim!
Neyse, Kayami yani uchiha gız, kendi hakkında bilgiler veriyor ve ne üzerine yoğunlaştığını söylüyordu. Ulan harbiden Genjutsu kullanmak da büyük iş he! Ama ben insanları daha çok etki altına almak veya kontrol etmek yerine onların zihinlerine sızıp, taş kağıt makas da bir sonraki hamlelerini ön görebiliyorum. Niye mi? Çünkü ben ço iyiyim!
Souji ise hiç ortamı bozmadan her ne kadar soğuk bir adam da olsa konuşmaya başladığında açık ve net ifade ediyordu kendini.Galiba bu eleman hep böyle birisi ya anlamadım. Neyse, bize bir zarar dokunmaz herhalde takımda herkes çok konuşursa başımız şişer zaten yav. O kendini tanıttıktan sonra da sensei devreye giriyor, ve konuşmaya başlıyordu.
Görev hakkında detay verirken aklıma nedense hayvan yakaladığımız zamanlar geldi... Yaşlı teyzelerimin evden kaçan, ağaçta kalan hayvanlarını yakalayıp geri getirdiğimiz günler... Ulan zaman sen ne kadar zalimsin... Görevin detaylarını paylaşırken bir yandan da gaza getiriyor reis. İşte feraset, işte cesaret!
Hoca bir anda hepimizin detaylı geçmişini sorguluyordu ve tabii Kayami öne atlayıp hemen anlatıyordu. Ulan senin ne kadar çok anlatacak şeyin var kesin bi' arkadaşın yok senin he! Souji reis de ayıp olmasın diye konuşuyo ve anlatıyo ne üzerine çalıştığını yeteneklerini falan. Lan galiba sıra bana geldi, ben şimdi ne anlatıcam ki? Neyse, herkes bana dönüyor en iyisi bir şeyler anlatalım bakalım:
"Ben de ciddi bir medikal eğitim aldım. Akademide bunun üzerine eğitim almamın yanı sıra bir Nara olarak klanımın bana sunduğu eğitimleri de ziyadesiyle aldım. Rakiplerimiz tezgaha düşürmek için de bir kaç cebimde sakladığım kozum var, hihihi! Söyleyeceklerim bu kadar ama arkanızı korumam için bana güvenebilirsiniz, sizi asla zor duruma sokmayacağım!" dedikten sonra yumruk yapıp gözlerimi parlatarak ekipteki herkese bakıyorum. GAZA GELDİM LAN! HADİ GİDELİM!
Re: [Nara Oikawa] Çiftçinin Kayıp Hayvanları [D-rank]
Posted: Tue Dec 03, 2024 3:26 pm
by GM - Shinsei
Ekipte bulunan herkes senin sıcakkanlılığını olumlu bir şekilde karşılıyor. Souji'nin bile hafifçe gülümsediği fark ediliyor. Bu, Kayami’nin ısrarla konuşmaya devam etmesi için yeterli oluyor.
Kazuyoshi’nin eli havada durup, size durmanızı işaret ediyor. İleride, çiftliğin ilk işaretleri beliriyor: Eski ahşap çitler, az önce yağlanmış gibi parlayan demir kapılar ve küçük bir evin çatısı. Hemen yanında büyükçe bir samanlık ve birkaç kulübe daha var. Çiftlik, ormanın sınırına oldukça yakın; bu, çiftçi için bir avantaj gibi görünse de, hayvanlarının kaybolması açısından riskli bir durum oluşturuyor.
Kazuyoshi, çiftliğin girişine vardığında kapıda bekleyen orta yaşlı bir adam selam veriyor. Üzerinde toprak lekeli gri bir gömlek ve geniş kenarlı bir şapka var. Gözlerinin etrafındaki kırışıklıklar, endişenin ve yılların yorgunluğunun bir karışımı gibi görünüyor. Adam size yaklaşırken, sesindeki çaresizlik fark ediliyor. "Hoş geldiniz! Ben Nishikawa Daichi." diyor, elini uzatarak Kazuyoshi’yle tokalaşıyor. "Köyden bir ekip gönderileceğini duymuştum ama böyle genç bir grup beklemiyordum. Demek sizsiniz..."
Kazuyoshi, sakin bir şekilde gülümseyerek konuşuyor. "Endişelenmeyin, Daichi bey. Bu üçü akademide iyi bir eğitim aldı. Ayrıca ben de burada olacağım. Şimdi bize tam olarak neler olduğunu anlatabilir misiniz?"
Daichi, derin bir nefes alıp kafasını kaşıyor. "Son bir haftadır birkaç koyunum kayboldu. Başta onların başıboş dolaştığını düşündüm, ama çitlerin yakınında gördüğüm pençe izleri ve geceleri duyduğum garip sesler kafamı karıştırdı. Oğlum dedim, bu sadece bir kurt ya da yırtıcı bir hayvansa, neden doğrudan sürüme saldırmadı da hayvanları tek tek götürdü? Bu, normal bir hayvanın davranışı gibi gelmiyor."
Kayami hemen atılıyor. "Garip sesler derken, tam olarak nasıl sesler duydunuz?" Sorusu enerjik ama bir o kadar da dikkatli. Gözlerinde bir araştırmacı hevesi var.
Daichi, biraz duraksayıp anlatıyor. "Geceleri ince tiz bir uluma gibi. Ama... insan gibi de geliyor bazen. Bir yerlerde bir hayvan can çekişiyormuş gibi bir şey."
Kazuyoshi, bu bilgi üzerine kaşlarını çatıyor. "İlginç. Pençe izlerine bakmamız gerekiyor. Ayrıca seslerin geldiği yönü de bilmemiz iyi olur."
Daichi, çitin kenarındaki bir noktayı işaret ediyor. "Pençe izleri burada." diyor, sizi dikkatlice oraya yönlendiriyor. Çitin kenarına yaklaştığınızda yerde belirgin izler görüyorsunuz. Kazuyoshi izlere yaklaşıp dikkatlice incelerken, siz de etrafınızı kontrol etmeye başlıyorsunuz.
Souji bir an sessizce eğiliyor, izleri dikkatlice inceliyor. "Kurt değil." diyor soğukkanlı bir tonda. "İzler daha büyük. Pençe yapısına bakılırsa belki büyük bir kedi türü, ama emin değilim."
Kazuyoshi onaylayarak başını sallıyor. "Haklı olabilirsin, Souji. Bu tip bir yırtıcı hayvanın köy sınırlarına bu kadar yaklaşması garip. Ama şimdilik bir sonuca varamayız. İzleri takip edeceğiz."
Tam o sırada, ormanın derinliklerinden bir yaprak hışırtısı duyuluyor. Hepiniz dikkat kesiliyorsunuz. Souji’nin eli yavaşça kunaisine gidiyor, Kayami ise arkasını kollayarak genjutsu hazırlığına geçiyor gibi görünüyor. Kazuyoshi’nin sesi bu anın sessizliğini bozuyor. "Dikkatli olun. Bu bölgede her şey mümkün."
Bir anda çalılıkların arasından bir hareket beliriyor. Küçük ama hızla hareket eden bir siluet ortaya çıkıyor. İlk başta bir tilki olduğunu sanıyorsunuz, ama yaratığın üzerinde parlak, neredeyse fosforlu gibi parlayan çizgiler fark ediyorsunuz. Bir şeylerin anormal olduğu açık. Yaratık gözlerinizi görünce aniden duruyor ve tiz bir ses çıkarıyor; Daichi’nin bahsettiği ses bu olabilir mi?
Kayami refleksle bir shuriken çıkarıp atmaya hazırlanıyor ama Kazuyoshi elini kaldırıyor. "Bekleyin. Saldırgan bir yaratık gibi görünmüyor. Ancak bunu hafife almayın. Herkes pozisyonunu korusun."
Yaratık bir an duraksayıp etrafınızı inceler gibi bakınıyor, sonra bir anda ormanın derinliklerine doğru fırlıyor. Kazuyoshi hemen arkasından konuşuyor. "İzleri kaybetmeden takip etmeliyiz. Bu yaratık ya rahatsızlıkların kaynağıdır ya da bir bağlantısı vardır."
Hepiniz hızla harekete geçiyorsunuz. Souji önden gidip izleri takip etmeye başlarken Kayami ve sen arkadan geliyorsunuz. Kazuyoshi grubun merkezinde, her ihtimale karşı tetikte. Ormanın serinliği ve sabahın tatlı rüzgarı yüzüne çarparken, bu görevin düşündüğünden çok daha ilginç bir hal aldığını hissediyorsun.
Nishikawa Daichi
Re: [Nara Oikawa] Çiftçinin Kayıp Hayvanları [D-rank]
Posted: Fri Dec 06, 2024 6:48 pm
by GM - Shinsei
Off Topic
Nara Oikawa, ilk haberli pasifliğini gerçekleştirmiştir.
Re: [Nara Oikawa] Çiftçinin Kayıp Hayvanları [D-rank]
Posted: Mon Dec 09, 2024 5:01 pm
by Nara Oikawa
Sanırım çok hızlı bir şekilde kaynaştık. Sardı, sarıyor yalan yok. Böyle olması gerekiyor zaten benim düşüncem o yönde yanii. Enerjiler birbirine yaklaştı ama bak bu ço iyi. Şu ketum lavuk bile gülüyor, adamsın sen karşim. Neyse çiftliğe doğru yola çıktık işte göreve gidiyoruz falan yaklaşırken bizim reis bir anda elini kaldırdı durdurdu bizi. Ne oluyo falan derken görev yerimize gelmişiz. Burası bildiğin anneannemin evi gibi duruyor yani o eski tadı buram buram verdi. Hoş, bizim sülalenin evleri güzel ama işte anneannem zor zamanlarda evi köyün yakınına taşımış geceleri bir şey olursa diye, aynı o ev. Hatta, bu anneannemin evi olabilir mi lan? Neyse, boş düşüncelere yer yok.
Girişe geldiğimiz vakit yaşlı bir amca bizi selamlıyor ve konuşmaya başlıyoruz. Bu amca çağırdı bizi herhalde zaten her halinden belli bizi bundan başkası çağırmış olamaz. Reisle tanıştıktan sonra bize genç falan diyo. Amca, yemin söylüyorum sana bu dörtlü Konohagakure'nin geleceği senin haberin yok. Bir tek şu bizim ketum çocuk Hatake emmilerden olsa sana yemin ediyorum gelecekteki yönetim kadrosu bak, ciddiyim.
Sensei adamı bu işi yapabileceğimize ikna ettikten sonra yaşanan olay hakkında bilgi alıyordu. Verdiği detaylara bakarsak, insan sesleri falan demesi ve sürünün tek tek götürülmesi gerçekten ilginç bir durum. Bu yaşlı amca ile kapışsan bile bir kurt olarak düşünüyorum, bunu da yerim lan ben.
Çitlere yaklaştığımız zaman izleri görüyorduk ve analiz yapıyorlardı. O ne la, bunlar normal bir kurtun işareti olamaz. Çok ilginç bir şey olmalı ki böyle izleri ve adamın anlattığı şeyleri doğrulasın. Ufak bir hareketlenme gördüğümüz gibi elimi olabilecek bir aksiyona karşı mühür yapmaya hazırlamıştım ama sensei tarafından durdurulduk. Yaratık etrafını kontrol ettikten sonra koşmaya başıyordu ve arkasından biz de ilginç bir şekilde dizilim yapıp koşuyorduk.
Ormanın içine iyice girdiğimiz vakit aklıma bir çok şey geliyordu ve bunlardan birisi yaratığın bizi bir yere yönlendirdiğiydi. Ya bizden kurtulmak için ya da bize sorunun asıl kaynağını göstermek için. Her halükarda hazırlıklı olmam gerektiği için el mühürlerini hazırlayıp, Kagemane No Jutsu yapmak için doğru pozisyonu arıyordum. Güneşli bir ortamda ormanın içine girmek, gölgelere hükmetmem için bana fırsat tanımaktır. Ekibimin arkasını kollayıp, onlara gerekirse bu yaratığı yakalamaları için imkan vereceğim! Ben Oikawa, ve bu benim hikayem!
Re: [Nara Oikawa] Çiftçinin Kayıp Hayvanları [D-rank]
Posted: Tue Dec 10, 2024 11:41 am
by GM - Shinsei
Aklında yüzlerce düşünceyle ekibin temposuna uyum sağlıyorsun. Kayami, arkadan sessizce adımlarken gözleri sürekli etrafı tarıyor, olası bir tehlike ya da fırsatı kaçırmamak için tetikte. Kazuyoshi ise arkadan bir liderin sakin disipliniyle sizi izliyor, her bir hareketinizi gözlemliyor.
Önde, Souji adımlarını hızlandırarak gruptan hafifçe ayrılıyor. Sesi duyulmasa da üzerindeki ciddiyet neredeyse hissedilebiliyor. "Shunshin no Jutsu." diye mırıldandığını duyuyorsun ve bir anda Souji'nin silueti kayboluyor. Göz açıp kapayıncaya kadar yaratığın yöneldiği noktaya doğru ışık hızında ilerliyor.
Kazuyoshi, gözleri parıldayarak durumu izliyor. Arkadan gelen Kayami’nin dikkatli ilerleyişini gördüğünde ona doğru hafifçe başını sallıyor. "Aferin." diyor, sesi gurur dolu bir sıcaklık taşıyor. "Hızlı ve dikkatli olmak iyi bir shinobinin göstergesidir. İkiniz de takım ruhunu iyi sergiliyorsunuz."
Sen ise adımlarını bilinçli bir şekilde planlıyorsun. Her adımında Kagemane no Jutsu’yu hazırda tutacak şekilde el mührün yapılı bir şekilde ilerliyorsun. Ormanın derinliklerine girdikçe güneş ışıkları ağaç yapraklarının arasından süzülüyor, yere uzun gölgeler düşüyor. İçindeki heyecan, kontrol edilmesi gereken bir enerji dalgası gibi, ama bu seni yavaşlatmıyor; aksine, odaklanmanı sağlıyor.
Bir anda Souji’nin birkaç metre ileride durduğunu fark ediyorsun. "Orada." diyor kısa ve net bir şekilde, eliyle bir yönü işaret ediyor. Hepiniz yavaşlayarak Souji’ye yaklaşıyorsunuz. Çalılıkların arasından bir hareketlilik beliriyor ve tekrar o parlak yaratık görünüyor. Ancak bu sefer, parlayan şeyin tüyler değil, dikenler olduğunu fark ediyorsun. Keskin, fosforlu bir parlaklıkla sırtından çıkan dikenler, yaratığın silahı gibi görünüyor.
Kazuyoshi bir adım öne çıkarak "Bu bir ninja kirpisi." diye mırıldanıyor. "Nadir rastlanır, ama oldukça zeki yaratıklardır. Dikkatli olun, saldırgan olabilir."
Kirpi, sola doğru ani bir manevra yaparak kaçmaya çalışıyor, ama Souji yine Shunshin no Jutsu’yu kullanarak bir anda önüne geçiyor ve yolu kesiyor. Hareketleri keskin ve hızlı; tam bir ninja ustalığıyla pozisyon alıyor. Yaratık şaşkınlıkla duraksıyor ama tam bu sırada sağa doğru bir sıçrama yapmaya hazırlanıyor.
Fırsatı kaçırmadan gölgeni hareket ettiriyorsun. Kagemane no Jutsu'yu aktive ediyorsun ve gölgen, yere düşen diğer gölgelerle birleşerek yaratığa doğru hızla ilerliyor. Bir an içinde gölge, yaratığın altına ulaşıyor ve kirpi hareketsiz kalıyor. Zorlanıyor, dikenlerini kabartarak gövdesini sıkmaya çalışıyor ama hareket edemiyor. Gözleri bir an panikle sana bakıyor ve ardından tiz bir sesle bağırıyor:
"Lanet olsun size, bir huzur vermediniz ulan!"
Ses o kadar ince ve garip ki, bir anlığına hem şaşkınlık hem de komiklik arasında gidip geliyorsunuz. Kayami’nin dudaklarından belli belirsiz bir kahkaha çıkıyor ama Kazuyoshi hemen araya giriyor. "Durun." diyor, sesi sakin ama otoriter. Kirpiye doğru yaklaşıyor ve eğilip göz hizasına geliyor.
"Bize biraz bilgi vermen gerekiyor." diye yumuşak bir sesle konuşuyor. "Seninle işimiz bitene kadar bizimle gelmelisin. Kendi iyiliğin için de bu en mantıklısı."
Yaratık, gölgenin etkisinde hafifçe kıpırdanıyor ama başka bir şey söylemiyor. Kazuyoshi, sana doğru bakarak kararlı bir şekilde konuşuyor. "Oikawa, onu bu şekilde çiftliğe geri götürebilir misin? Orada daha sakin bir ortamda konuşabiliriz."
Ekibin, başarıyla tamamlanan bu aşamadan sonra dikkatlice çiftliğe geri dönmek üzere toparlanıyor. Görev, anlaşılan çok daha ilginç bir hal alacak gibi görünüyor.
"Yaratık"
Re: [Nara Oikawa] Çiftçinin Kayıp Hayvanları [D-rank]
Posted: Tue Dec 10, 2024 7:35 pm
by Nara Oikawa
Hızlı bir kovalamacanın içerisinde kendime yapabileceğim en mantıklı hamleyi bulup harekete geçmiştim. O sırada takım arkadaşlarım çoktan hamlelerini sağlama almıştı. Hatta Souji, o kadar hızlı bir şekilde koşuyordu ki bir yerden sonra ağzının oynamasından bir teknik yardımıyla o şeyi yakalamak istediğine emin olmuştum. Geri kalamazdım, ben de ileri koşmalıydım ki beni bir yük olarak görmemelilerdi.
Hedefe yaklaştıkça reisin yanımdakileri övdüğünü görüyordum. Lan galiba ben iyi bir takıma denk geldim, hakikaten hızlıca harekete geçtiler ve hatta yakalamak üzereyiz. KONOHA ATEŞİ İÇİMİ YAKIYOR! Heyecanıma yenik düşüp bu fırsatı kaçıramazdım. El mühürlerimi hazır hale getirmiştim ve son sürat ilerliyordum. Bu sırada çevre kontrolümü de yapıyordum ki ormanın gölgelerini avantajıma kullanıp belki de bir şeyler yapabilirdim!
Souji kovaladığımız şeyi tespit edince hızlıca konum alıp harekete geçiyorduk. Lan lavuk, sen buradan kaçabileceğini mi düşünüyorsun?! Önceden gideceğin yeri görebiliyorum ve bu beni durdurmayacak! El mühürlerimi tamamlayıp hızlıca ona ulaşması için odağımı gölgenin hızlı ilerlemesine veriyordum. Yaratığı gözümle tespit edince nasıl bir şeye benzediğini anlamadım ama o parlak şeyler, sanki onun silahı ve oldukça parlak.
Souji'nin bana oluşturduğu fırsat ile artık onu yakalayabilirdim. Lan Souji, senin ışığın ile gölgem büyümeye ve güçlenmeye devam eder aslanımsın bee! Garip şey hareketlerini yaparken onu yakalıyordum ve artık kontrolün altındaydı. Vay ağacının yaprağını aleve verdiğimin oğlu, bu nedir lan?
Yaratıkla göz göze geldiğimizdeki çaresizliğinden sonra çıkan ses gerçekten beni güldürmüştü. Demek ki Ninja Kirpisi böyle bir şey! Ulan ilk görevimde gördüğüm şeye bak dışarıdaki dünya ne kadar garip yav. Sensei o şeye yaklaşıp onunla konuşmaya başlıyordu bizim taşşa vurmamızı engelledikten sonra. Daha sonrasında bana dönüp onu köye kadar götürüp, götüremeyeceğimi soruyordu. Lan bu şey bana diken miken atar, kaçar falan ben buna nasıl evet diyim?
"Sensei, sırtındaki şeyler ile bana saldırabilir mi bilmiyorum ama böyle hareket edemeyeceğine eminim zaten şu an bile çıkmak için kendini çok zorluyor. Bay Kirpi, eğer ikimiz için de işi zorlaştırmazsan çok sevinirim çünkü buna gerek yok." dedikten sonra mührümü sıkılaştırıp onun o küçük kaçma çabasını bastırmak istiyordum. Daha sonrasında ise tekrar konuşmaya girerek arkadaşça şunu söylüyordum:
"Buradan tekrar kaçman zor orman ve gölgeler içerisinde benden kaçamazsın. Hoş, arkadaşlarım da seni yakalayabilir. " dedikten sonra gözlerinin içine bakıp hafifçe ona adımlıyordum ki o da yapmak istediğimin ona zarar vermemek olduğunu anlasın. Bu sırada kontrolü hiç salmıyordum zaten bu beni yorabilecek bir durum olmadığı kesindi.
"Bak, eğer ihtiyacın olan bir şey varsa seni iyileştirebilirim. Önce gel bu işi uzatmadan bitirelim, kimse yorulmasın. Sensei, isterseniz burada da başlayabiliriz zaten suçlu ise onu hapishaneye kadar götürürüm." diyor ve hocamın suratına bakıyordum tüm ciddiyetim ile. Bu arada gerçekten, bir yardıma ihtiyacı varsa ona yardımcı olabilirim. Eğer sakıncası yoksa tabii, olsa bile ne olacak ki hem??
Re: [Nara Oikawa] Çiftçinin Kayıp Hayvanları [D-rank]
Posted: Fri Dec 13, 2024 6:29 pm
by GM - Shinsei
Senin gölge jutsunla hareketsiz kalan ninja kirpisinin dikenleri hafifçe titriyor ama hiçbir şekilde kaçamıyor. Gözlerini sana çeviriyor; bakışlarında öfke ve şaşkınlık arasında bir karışım var. Kazuyoshi, durumu dikkatlice inceliyor ve sana doğru bir adım atarak konuşmaya başlıyor.
"Endişelenme, Oikawa." diyor hafifçe gülümseyerek. "Bu yaratık şu an savunmasız. Sana saldırması mümkün değil. Onu burada tutma isteğini anlıyorum ama öncelikle çiftliğe gidip bazı şeyleri netleştirmemiz gerekiyor."
Sonra kirpiye doğru eğiliyor. Kirpi, gözlerini kısarak önce sana dönüyor, dikenlerinin parlaklığı biraz daha belirginleşiyor. Ardından ince, tiz sesiyle konuşuyor. "Ben bir Nara görünce hemen tanırım!" diyor, sesinde sinirli bir meydan okuma. "Yüzyıllardır sizinle uğraşıyoruz! Gölge jutsuları, üstünlük taslayan tavırlar... Sizi hepimiz tanıyoruz, Nara’lar!"
Kazuyoshi, kirpinin bu sözleri karşısında şaşkın bir şekilde duraksıyor. Kaşlarını çatıyor ve bakışlarını ona sabitliyor. "Yüzyıllardır mı?" diye soruyor, sesi kararlı ama hala nazik. "Ne amaçla bu çiftliğin yanında dolaşıyordun? Eğer gerçekten burada olmanın bir sebebi varsa, bunu açıklaman gerekiyor."
Kirpi, bu soruya daha da sinirlenerek yanıt veriyor. "Orada saklanıyorduk da ondan!" diye bağırıyor, dikenleri biraz daha kabarıyor gibi. "Ama tabii sizin gibiler bunu anlayamaz. Sizi sürekli bir şeylerin peşine takılıp başkalarının işine karışanlar olarak biliyoruz zaten!"
Bu sırada Kayami, arka tarafta durumu izlerken eğlenmiş bir şekilde hafifçe gülümsüyor. Elleri belinde, olan biteni izlerken yüzündeki neşeyi gizlemiyor. Souji ise tamamen farklı bir tepki veriyor. Yüzü soğukkanlı bir maskenin ardında olsa da gözlerindeki anlamlı bakışlar, kirpiyi çözmeye çalıştığını belli ediyor. İfadesi tamamen ciddi ve kontrol altında.
Kirpi tekrar sana dönüyor, gözleri dik dik sana bakıyor. "Beni şu jutsudan çıkartmazsan sana gününü gösteririm!" diye tehdit ediyor, sesi ne kadar inceyse o kadar sinirli.
Kazuyoshi, sana doğru dönüp sessizce gözlerinin içine bakıyor. Bakışlarında belli belirsiz bir anlam var. Hocan sana baskı yapmadan kararı sana bırakıyor, ama gözlerindeki güven seni biraz daha rahatlatıyor.
Ardından tekrar kirpiye dönüyor. "Neyden saklanıyorsunuz?" diye soruyor, sesinde otoriter bir ton var. Ama kirpi hemen cevap vermek yerine dikenlerini biraz daha kabartıyor, direnişini sürdürüyormuş gibi.
"Şu çocuk beni bıraksın, söylerim!" diye ciyaklıyor, sesindeki meydan okuma hala kaybolmamış.
Ormanda kısa bir sessizlik oluyor, herkes gözlerini sana çeviriyor. Karar verme sırası sende. Bu kirpi gerçekten bir şeylerden mi saklanıyor, yoksa sadece sizi oyalamak mı istiyor? Hem senin kararın hem de yaratığın verdiği bilgiler, bu görevin gidişatını belirleyecek.