Page 5 of 6

Re: [Yureikumo Aoi] Gözler Tamamen Kapalı

Posted: Mon Jun 09, 2025 10:37 pm
by Yureikumo Aoi
Kadın adeta bir bilmece gibi konuşuyordu. Saldırmak onun kararı değildiyse geri çekilme kararını kafasına göre mi veriyordu? Aoi onun sözlerine inanmıyordu. İnanmak için de bir sebebi yoktu. Belki onlar burada konuşurken çoktan kaldıkları tesisleri kundaklıyorlardı, belki de diğer ekip arkadaşlarına saldırmışlardı. Aoi'nin cevabının ardından Satoshi ve Shiori de kendi cevaplarını vermişlerdi. Ondan pek de farklı şeyler söylememişlerdi. Satoshi shinobi olmanın gerektiğinde zorluğa yürümek olduğu noktasına vurgu yaparken Shiori de emirleri sorgulamadan uygulamak olmadığını, halkın refahını düşünmek olduğunu dile getirmişti. Kadın cevapları beğenmiş gibi duruyordu. Geri çekileceklerini söylemişti. Shiori de o esnada ona yanıt vererek Kenmaru'yu yollamıştı.

Kadın kısa bir süre duraksadıktan sonra öne çıkarak Sennashi'nin kurulma amacının köy sistemini yıkmak olduğunu, lordların ve elit klanların çıkardıkları keyfi savaşların halkı sefalete sürüklediğini, shinobilerin uşak değil koruyucusu olması gerektiğini söylemişti. Şu anda aralarında keyfi savaş çıkarıp huzursuzluk yaratan tek grup Sennashi'ydi. Bunun farkında olmamaları gülünçtü. Üstelik arzuladıkları ütopik evren kulağa hoş gelse de pratikte imkansızdı. Savaşlar olacaktı, insanın ve doğanın dengesi bunun üzerineydi. Mutlak barış diye bir şey yoktu. Her Yureikumo denge korunduğu müddetçe fikir ayrılıklarının kaçınılmaz olduğunu bilirdi. Üstelik fikir ayrılığı yaşanması bir tarafın haklı diğer tarafın haksız olmasını da gerektirmezdi.

Tam bu esnada biraz ileriden oldukça yüksek ve tanıdık bir ses tonu işitti. Birisi Kuchiyose no Jutsu kullanmıştı. Aoi'nin gözleri sesi duyduğu anda kocaman parladı. Kim olduğunu biliyordu! Etrafları bir anda dumanla kaplanmıştı ve duman dağıldıktan sonra kırmızı gözlü, devasa bir yılan ve onun üzerinde de Bokukichi'yi gördü. Bokukichi çok ayıp şeyler söyleyerek giriş yapmıştı ortama. Aoi bunu duyunca şok içinde biraz duraklasa da bu tanıdık simayı görünce rahatlamadan edemedi. En iyi dostu yine tam ihtiyaçları olduğu anda ortaya çıkmıştı günü kurtarmak için. Aoi bundan sonra fal kartlarının arasına "Bokukichi Kartı" da eklemeliydi.

Bokukichi ona dönerek her zamanki tasasız ifadesiyle halini hatırını sormuş, yine yeni insanlarla olduğu için dışadönüklüğüne vurgu yapmıştı. Aslında hiç alakası bile yoktu. Aoi görevde olduğu için bu insanlarlaydı. Onun dışında pek arkadaşı yoktu zaten. "Bokukichi Bey! Yuukon gününüzü aydın etsin. Sizi gördüğüme çok mutlu oldum." Bokukichi kadını işaret ederek saldırıp saldırmamayı sormuştu. "Lütfen." dedi Aoi oldukça sert, kesin ve kararlı bir ses tonuyla. Tam o anda kadına dönerek "Eien no Sasayaki" jutsusunu yapmaya koyuldu. Kadını genjutsuya alarak işlerini kolaylaştıracaktı. "Bir shinobi aynı zamanda yakıp yıkmaz, çalıp çırpmaz, kin ve nefretle hareket etmez. Yüce gönüllü, hırslarından arınmış, açık fikirlidir. Shinobinin ayakları yere basar, doğru kararları doğru zamanda ve yerde alabilmelidir. Shinobi sınırlarını bilir, gerçekçidir."

Re: [Yureikumo Aoi] Gözler Tamamen Kapalı

Posted: Wed Jun 11, 2025 6:55 pm
by GM - Shinsei
Lütfen. Bu tek kelime, Bokukichi için yeterli. Dev yılan ileri atılıyor, yer sarsılıyor, çalılar savruluyor. Kadın hızla geri çekilmek istese de pitonun kuyruğu önceki yerinden bir ağacı kökünden sökerek ona doğru savruluyor. Kadın kıvrak bir şekilde yana sıçrasa da göğsüne gelen bir darbeyle birkaç metre uzağa savruluyor. Toprağa çarptığında bir homurtu duyuluyor. Yaralanmış. Hemen ayağa kalkmaya çalışıyor, ama sen çoktan Eien no Sasayaki jutsusunu devreye alıyorsun.

Kadın, gözlerini senden kaçırmaya çalışsa da gecikiyor. Gözbebekleri genişliyor, bakışları kararıyor. Bir anlığına sendelediği görülüyor. Bedeninde kasılmalar başlıyor, nefesi düzensizleşiyor. Jutsu etkisini göstermeye başlıyor. Ancak tam darbeyi indireceğin an, kadının elleri titreyerek hızlıca bir el mührü yapıyor. Ortamda ani bir çınlama yankılanıyor. Hafifçe parlayan bir mühür göğsünde beliriyor ve "Kai!" diye bağırarak genjutsudan kendini kurtarıyor. Ama net şekilde sendelemiş durumda.

"Bu daha başlangıç…" diye fısıldıyor hırıltıyla, ardından hızla bir duman bombası yere atıyor. Göz gözü görmeyecek bir gri sis içinde onun uzaklaşma sesini duyuyorsunuz. Bokukichi ona doğru atılacakken Shiori durduruyor. "Gitmesine izin ver." Bokukichi suratını buruşturuyor ama onu kırmıyor. Ağzından bir homurtu çıkarıyor ve dev piton hafifçe geriliyor. Gözleri hala buhar içinde kadını arıyor ama hareket etmiyor.

Shiori ileri çıkıyor, gözlerini kısıp kadının kaçtığı yönü inceliyor. "Yarasına bakılırsa çok uzaklaşamayacak ama peşine adam salmak gerek." Satoshi ellerini arkasına koyup Bokukichi’ye bakıyor. "Büyük adammışsın lan! Beklemiyordum böyle bir şey." diyor sırıtarak. Bokukichi pitonun başında kollarını kavuşturuyor. "Ben büyük düşünürüm kardeş. Dev yılanla küçük iş olmaz. Aoi’nin sağ koluyum, sol koluyum, bazen bacağıyım."

Shiori gülümsemeden duramıyor. "Sahi adın neydi? Bok... Bokukichi mi?" Bokukichi ise "Yok canım Bok değil, dağlarla ilgilenmiyorum. Esas adım Bokukichi Monogatari no Kichitsune ama Bokukichi diyen de olur, Bokubokum diyen de. Bana Boku diyebilirsin güzelim." diyerek göz kırpıyor Shiori’ye doğru. Shiori anında kaşlarını kaldırıyor. "Satoshi, bu herif seni geçti galiba."

O sırada ormanın diğer tarafından ayak sesleri duyuluyor. Dalların arasından üç silüet hızla yaklaşmaya başlıyor. Masato önde. Ardından Takeshi ve Kaede. Üçü de nefes nefese, elleri tetikte. Masato gelir gelmez konuşuyor. "Saldırıya uğradık. Göl tarafında pusu kurmuşlar. Birkaç kişi ama organizeydiler. Fark edildiğimizi anladıklarında dağıldılar." Takeshi hemen etrafa bakıyor. "Burada da bir çatışma mı çıktı? Bu dev ne?!" Kaede ise bir adım öne çıkıyor, gözlerini pitona dikmiş. Ardından Bokukichi’ye bakıyor, dudakları küçümsemeyle bükülüyor. "Bu da kim?" diye soruyor soğuk bir sesle.

Bokukichi hemen doğruluyor, kollarını iki yana açarak gösterişli bir şekilde konuşuyor. "Ben! Bokukichi. Yağmurun sırrı, yılanların efendisi, Aoi’nin gönlünde taht kurmuş, bazen danışman bazen dost, nadiren düşman, ama genelde havalı bir adam!" Takeshi gözlerini deviriyor. "Bıktım oğlum senden." Bokukichi ise "Ay geldi yine tipini siktiğim." diyor. Kaede ise hala sana bakıyor. Gözleri keskinleşiyor. Yaklaşıp yüzüne çok hafif bir mesafede duruyor. "Bu herife mi güveniyorsun Aoi?" diyor dişlerinin arasından. "Bu adam Sennashi bile olabilir. Geri zekalı mısın sen?"

O an Bokukichi’nin ifadesi aniden değişiyor. Gülümsemesi siliniyor. Gözleri yarıya kadar kapanıyor, yüzü ciddiyetle sertleşiyor. Hafifçe Kaede’ye doğru eğiliyor. Gergin bir sessizlik doğuyor. Ve sen… ikisi arasında kalıyorsun. Bokukichi’nin sessiz ciddiyeti bir şey söylemese bile baskı kuruyor, Kaede’nin bakışları ise hala bacakları gibi. Sert.

Re: [Yureikumo Aoi] Gözler Tamamen Kapalı

Posted: Wed Jun 11, 2025 10:35 pm
by Yureikumo Aoi
Kadın yaralanmıştı ancak canlı ya da ölü ele geçirememişlerdi. Kaçmıştı. Kendini genjutsunun etkisinden hızlıca çıkarmış ve toparlanmıştı. Sennashi üyelerini hafife almamak gerekliydi gerçekten. Belki de çok sık genjutsu uyguladıkları için bu tip jutsulara karşı daha güçlüydüler. Duman bombası attıktan sonra kadın ortadan kaybolmuştu. Bokukichi peşinden gitmeye istekli gibiydi ancak Shiori boşvermelerini söyleyince onu dinlemişti. Shiori bu yaralarla uzun süre kaçamayacağını, peşinden adam yollamak gerekeceğini söylemişti. Şu anda buna vakitleri var mıydı ki?

Her şey durulduktan sonra Satoshi öne çıkarak Bokukichi'yi tebrik etmişti. Bokukichi övgüleri duymaktan hoşlanmıştı, halinden memnun gibiydi. Aoi'nin sağ kolu, sol kolu, bazen de bacağı olduğunu iddia etmişti. Aralarında böyle bir ilişki olduğundan Aoi'nin haberi yoktu ancak onun için sorun değildi. Bokukichi her ne yapıyorsa işe yarıyordu. Shiori de gülümseyerek onunla tanışmak istemişti. İsmini ilk başta yanlış söylese de sonradan hatırlamıştı. Bokukichi de kendisini tiyatral bir şekilde kıza tanıtmıştı. Esas adının Bokukichi Monogatari no Kichitsune olduğunu söylemişti. Aoi böyle bir şey hatırlamıyordu. Bokukichi'nin soyadı başka bir şey değil miydi yahu? Sonra da ona Boku diyebileceğini söyleyerek Shiori ile hafifçe flörtleşmişti. Shiori bundan pek etkilenmiş durmuyordu. Aoi bu sahneye kıkırdamadan edemedi.

O esnada ormandan ayak sesleri duyulmuştu. Bunlar ekibin geri kalan üyeleri Masato, Takeshi ve Kaede'ydi. Koşturarak onlara geliyorlardı. Saldırıya uğradıklarını, adamlar fark edilince geri çekildiklerini bildirmişti Masato hemen. Takeshi de etrafa bakınca ufak bir çatışmaya girdiklerini anlamıştı. Kaede ise her zamanki soğuk bakışlarını pitona ve Bokukichi'ye dikmiş kim olduklarını sorguluyordu. Bokukichi yine tiyatral bir edayla kendini yeni gelenlere tanıtmaya başlamıştı. Takeshi ile birbirlerini fark edince ayıplı şeyler söylediler ancak birbirlerinden hala haz etmedikleri belliydi. Halbuki Takeshi onun değerini kabul etmişti son karşılaşmalarından sonra. Bir de Aoi'nin gönlünde taht kurduğunu söylemişti Bokukichi. Aoi utanarak kızaran yanaklarını tuttu. Bu ne demekti şimdi? Bokukichi bazen çok ilginç şeyler söylüyordu. Bu fikirler aklına nereden geliyordu ki?

Kaede o esnada kendisine keskin bakışlarla dönerek ona neden güvendiğini, onun da Sennashi olabileceğini söyleyerek Aoi'nin zekasını sorgulamıştı. Bokukichi bundan rahatsız olmuş gibiydi. Kaede'den mi hoşlanmamıştı yoksa söylenen mi hoşuna gitmemişti emin değildi. Düşününce Bokukichi pekala Sennashi üyesi olabilirdi. Ne zaman ortaya çıksa bu hep Sennashi üyeleri ile karşılaştıkları zamanlar oluyordu. Köyden kovulduğunu söylemişti, köylerden pek hoşlanmadığı da belliydi. Hiçbir zaman bir köyün etrafında çok yakın görmemişti onu. Herhangi bir köye yaklaştığını da görmemişti. Haydut olduğunu ve ilginç bir ekibi olduğunu biliyordu. Ancak Bokukichi'nin Sennashi olduğunu düşünmüyordu. Sennashi üyelerinden gördüğü kadarıyla çok ciddi tipler olduklarını ve belli başlı simgelere sahip olduklarını anlamıştı. Bokukichi öyle bir insan değildi. Üstelik onlara tuzağın ortasına düştüklerinde yardımcı olmuştu. Aoi ona güvenmek istiyordu. Bu güven boşa çıkarsa ve iyi niyeti suistimal edilirse de bu Bokukichi'nin vicdanına ve öbür tarafta Yuukon ile hesaplaşmasına kalırdı.

Aoi sert bir adımla öne çıkarak Bokukichi'nin önüne geçti onu Kaede'den korumak istermiş gibi. "Bokukichi Bey bana bir değil, iki değil, pek çok kez yardım etti ve Sennashi üyelerinden hayatımı defalarca kere kurtardı. Takeshi de buna şahit. Katman katman genjutsuya alındığımızda 12 kişiye karşı 4 kişi olarak mücadele ettik. Üstelik çok hoşsohbet, esprili ve zeki bir insandır. Ona güvenmek için sana güvenmekten çok daha fazla sebebim var. Sen ne yaptın? Tanıştığımız dakikadan beridir Sennashilerden çok beni düşman belledin. Beni yalnız ve savunmasız yakaladığın ilk anda klan jutsunu kullanarak bedenimi ele geçirmeye çalıştın. Ben sana yalnızca arkadaşça davranıp seni hiçbir şekilde tahrik etmemişken hem de. Bundan nasıl bir anlam çıkarmam gerekiyor? Üzgünüm ama bana bu kadar emeği dokunmuş bir dostum hakkında böyle saygısızca konuşmana müsamaha gösteremem." Kaede ile tanıştığından beridir ilk kez bu kadar sert çıkışmıştı ona. Sesi soğuk, sözleri keskindi. Sesini yükseltmese de öfkelendiği tonundan ve bakışlarından belli oluyordu. Kaede, Aoi için ilk kez bardağı taşırmıştı ve sabrını tüketmişti.

Re: [Yureikumo Aoi] Gözler Tamamen Kapalı

Posted: Fri Jun 13, 2025 6:47 pm
by GM - Shinsei
Senin sert sözlerin herkesin beklediğinden daha güçlü bir yankı yaratıyor. Ormandaki yaprak hışırtıları ve hafif esinti dışında hiçbir ses kalmıyor. Gözler sana ve Kaede’ye çevrilmiş durumda. Kaede, sözlerinin ağırlığı altında kalmışçasına sendeleyerek geriye bir adım atıyor. Her zamanki buz gibi duruşu paramparça olmuş gibi görünüyor; gözlerinde ani bir öfke ve şaşkınlık karışımı oluşuyor. Dudakları hafifçe titrerken, nefes alışları hızlanıyor. Aşağılayıcı sözlerinin böyle güçlü bir tepkiye sebep olmasını beklememiş belli ki.

Gözlerini birkaç kez hızlıca kırpıyor Kaede. Sesi önce titriyor, sonra güçleniyor, ama içinde incinmişlik ve öfke dolu bir kırılganlık var. "Öyle mi? Bana güvenemezsin öyle mi? Ben düşmanım öyle mi? Sen kime dost, kime düşman diyorsun farkında mısın? O 'güvenilir' dediğin dostlarının geçmişlerini hiç araştırdın mı? Özellikle kendi aileni biraz daha yakından araştırmanı öneririm. Belki o çok sevdiğin klanında bulduğun şey hoşuna gitmez."

Son kelimeler ağzından çıkarken Kaede’nin gözleri dolmaya başlıyor. Utanıyor, belli ki bu kadar zayıf görünmek istemiyor. Sinirle ellerini yumruk yapıyor, gözlerini hızla senden uzaklaştırarak başını çeviriyor. Tam bu noktada, ağır bir sessizlik anından sonra Bokukichi öne doğru ilerliyor. İlk kez onu bu kadar ciddi görüyorsun. Genelde yüzünde taşıdığı o neşeli, şakacı ifade tamamen silinmiş durumda. Kaede’nin karşısında dikiliyor, gözleri ona kilitlenmiş.

"Bitti mi? İçini döktün mü şimdi?" diyor oldukça sakin ama çok alaycı bir sesle. "Bak güzel kardeşim, herkesin sabrının bir sınırı var. Aoi'ye burada bağıra bağıra onu aşağılamaya çalışıyorsun ama aslında kendi aşağılık duygunu örtmeye çalıştığını görüyorum. Nedir derdin? Birileri seni çocukken yeterince sevmedi mi, yoksa klanın seni dışladı mı, ne oldu? Belki de herkes senden daha yetenekliydi ve sen bunu hazmedemiyorsun. Yoksa herkesin zihinlerine girip içlerindeki gerçeklerden kaçmanın başka yolu yok mu?"

Kaede yumruklarını sıkıyor, vücudu öfkeden titriyor. Bokukichi ise alaycı gülüşünü sürdürüyor, ses tonunu daha da sertleştiriyor. "Aoi'nin kendi insanlarını sorgulamasını mı istiyorsun? Güzel öneri, teşekkür ederiz. Ama sen kendini sorguluyor musun hiç? Kendini sorgulasan burada böyle dikilip başkalarını aşağılamazdın. Gördüğüm tek şey, zayıf bir kız çocuğunun zayıf egosunu korumak için saçtığı aptalca sözler. Shinobi olmanın ne olduğunu sorgulayıp duran Sennashi'yle olan tek ortak noktanız bu galiba. İkiniz de egonuzun içinde kaybolmuşsunuz. Yazık sana."

Son sözlerini söylediğinde Kaede, başını aşağı eğiyor. Hiddetten değil, acıdan. Ağzını açıyor ama söyleyecek bir şey bulamıyor. Bokukichi ise onun suskunluğunu görüp alaycı bir nefes veriyor. "Neyse, yeterince vaktimi harcadım seninle. Gidelim Aoi." diyor sana dönerek ve hiç beklemeden önden ilerlemeye başlıyor. Sen de, bu ani olayların ardından bir süreliğine Kaede'ye bakıyorsun. Kaede hala başını kaldırmıyor, yüzü tamamen yere çevrili. İçinde belli belirsiz bir suçluluk duygusu oluşsa da sözlerinin arkasında duruyorsun ve hızla Bokukichi'nin peşinden gidiyorsun.

Bir süre sonra dinlenme tesislerine vardığınızda, etrafta kimsenin olmadığını görüyorsunuz. Sanki herkes ani bir şekilde ayrılmış, ortada tuhaf ve gergin bir atmosfer var. Yavaşça içeri giriyorsunuz, tesisin lobisi bile bomboş. Masaların üstünde yarım kalmış yemekler ve içecekler var, belli ki herkes aceleyle terk etmiş. Bokukichi biraz bakındıktan sonra sana dönüyor, yüzünde yeniden beliren rahat ve biraz da arsız ifadeyle. "Kız, benim kalacak bir yere ihtiyacım var ya… Şurada birazcık dursam olur mu?" diyor rahat bir sesle.

Tam o anda Shiori gülümseyerek konuşmaya giriyor, Kenmaru’nun başını okşayarak "Bokukichi Bey, eğer isterseniz bizimle kalabilirsiniz. Burada yeterince alan var ve açıkçası yardımınız da iyi olur." diyor nazik bir tonla. Bokukichi şaşkınlıkla Shiori’ye dönüp kaşlarını kaldırıyor, ardından neşeli bir kahkaha atıyor. "Ah Shiori hanım, böyle güzellikler bana hep kapılarını açıyor zaten! Siz isteyin, ben hep kalırım." Kaede sessizliğini koruyor, hiçbir şey söylemiyor. Ağırlığını taşıyarak içeri giriyor, uzak bir köşeye oturup sessizce pencereden dışarıya bakıyor. Düşünceli ve üzgün.

Herkes bir köşeye dağıldıktan sonra Shiori yavaşça yanına geliyor, yanında Kenmaru da var. Sana hafifçe gülümsüyor ve içtenlikle soruyor. "Aoi, biraz kafamızı dağıtmak iyi olur. Bu kadar gerginlikten sonra falıma bakabilir misin? Hem söz vermiştin bana." diyor sıcacık bir ifadeyle. Bu sıcaklıkla gelen talebi duyduğunda, içindeki gerginlik de hafifçe çözülüyor. Belki biraz rahatlamaya ve atmosferi yumuşatmaya ihtiyacınız vardır. Shiori sabırla senden cevap bekliyor, Kenmaru ise kuyruğunu hafifçe sallayarak senin dizine yaklaşıyor.

Re: [Yureikumo Aoi] Gözler Tamamen Kapalı

Posted: Fri Jun 13, 2025 11:22 pm
by Yureikumo Aoi
Kaede belli ki böyle bir tepkiyi Aoi'den beklemiyordu. Ona ne söylerse söylesin gülüp geçeceğini, alttan alacağını ve arkadaşça tavırlarını sürdüreceğini düşünmüştü belli ki. Aoi kendisine edilen hakaretleri belli bir noktaya kadar kaldırabilirdi ancak dostlarına edilen hakaretlere katlanamıyordu. Onları koruma içgüdüsü her zaman öne geçiyordu. Kaede'ye karşı da kırıcı konuşmamıştı. Ona hissettiklerini söylemişti. Olanı biteni söylemişti. Onun kalbini, onun yaptığının aksine boş yere kırmak istemezdi. Ancak Kaede hala aynı inadını sürdürüyordu. Ona güvendiği dostlarının, klan üyelerinin geçmişlerini araştırmasını söylemişti. Hoşuna gitmeyen şeyler bulabileceğini söylemişti. Aoi klandaki herkesin ne yaptığını bilemezdi. Klandaki ondan bağımsız insanların yarattığı problemlerden de sorumlu değildi. En başından beridir Kaede'ye tüm sabrı ile alçakgönüllü ve dostane yaklaşmıştı ancak Kaede bunu elinin tersiyle itip durmuştu. Herkesin bir sınırı vardı.

Kaede aldığı tepkiye karşı gelirken gözleri öfkeyle dolmuştu. Belli ki "zayıf" duruma düşmek, bir tartışmada kaybeden taraf olmak hoşuna gitmiyordu. Bu yüzden inatla ona saldırmaya devam ediyordu. Aoi daha fazla bir şey söylemedi. Kendisini bu seviyeye düşürecek değildi. Üstelik bu bir tartışma bile değildi. Aoi onunla zıtlaşmaya da çalışmıyordu. Kaede'nin bu anlamsız inadında direnmesini aptalca buluyordu. Kusura bakma haklısın deyip geçiştirebilirdi. Birazcık olsun kendini karşı tarafın yerine koyarak onun duygularını anlamaya çalışabilirdi. Ne yani, şimdi Aoi de Yamanakalara dair Kaede'yi örnek alıp tüm klana nefret mi duymalıydı? Bu kadar anlamsız bir akıl yürütme biçimi olamazdı. Aoi ona daha fazla laf anlatamayacağını düşünerek omuzlarını silkti. O esnada Bokukichi öne çıktı. Gözleri alışılmadık bir şekilde keskin, yüz hatları ciddiyetle kasılmıştı. Aoi onu daha önce hiç bu kadar ciddi görmemişti. Kaede'nin karşısına geçip ona bir bir laflar sıralamıştı. Kaede'nin egosundan, yaptığı haksızlıktan ve haksız düşünce tarzından yakalayarak vurmuştu onu. Kaede verecek hiçbir cevap bulamadan öfkeyle sarsılarak kalakalmıştı. Aoi şaşkınlıkla ikisini izledi. Bokukichi'nin insan tahlilinde bu kadar yetenekli olduğunu fark etmemişti. Takeshi ile Saya arasındakileri de bir bakışta algılamıştı. İnsanları inanılmaz iyi gözlemliyor ve zayıf noktalarını keşfediyordu. Takdire şayan bir gözlem yeteneği vardı. Hiç de belli etmiyordu bunu dışarıdan.

Kaede acı ve üzüntüyle başını öne eğmişti. Bokukichi son sözlerini söyleyip gitmelerini teklif etti. Bokukichi'yi daha önce hiç birine bu kadar ciddi çıkışırken görmemişti. Onun da mı Yamanaka klanı ile bir derdi vardı yoksa? Aoi son bir kez Kaede'ye döndü. Onu bu kadar da üzmek istememişti bu yüzden bu halini görmek içini biraz burktu. Ancak onunla iletişim kurmasının başka yolu da yoktu. Yüzleşmek zorunda kalmıştı. Bokukichi'nin arkasından onu takip etti. Kısa bir yürüyüşün ardından dinlenme tesislerine geri döndüler. Tesis bomboştu. Herkes bir anda masalarını olduğu gibi bırakarak koşup kaçmıştı sanki. Sennashi saldırısından olsa gerekti. Bokukichi, her zamanki ifadesine geri dönerek kalacak yere ihtiyacı olduğunu söylemişti. "Tabi ki de kalabilirsiniz!" Aoi coşkuyla onu davet ederken Shiori de araya girerek onun yardımının çok makbule geçeceğini, yeterince alanları olduğunu söylemişti. Bokukichi bu tekliften mı hoşlanmıştı yoksa Shiori'den mi bilinmez, yeniden inanılmaz flörtöz bir tavırla yaklaşmıştı. Shiori'den hoşlanmış mıydı yoksa? Aoi ikisini izlerken hafif bir kıskançlık hissetti ancak kimi kimden kıskandığına dair net bir fikri yoktu. Bokukichi'ye dair "onu önce ben buldum" tadında duyguları olsa da Shiori de pofuduk Kenmaru'su olan dünyalar güzeli, tatlı ve kibar bir shinobiydi. Belki de birden fazla dostu olmasına ve onların da birbirleri ile dost olmalarına alışık olmadığındandı bu his, nasıl yöneteceğinden emin değildi.

Kaede dahil herkes dinlenmek için bir köşeye çekilmişti. Ortamın gerginliği biraz olsun yumuşamıştı. Shiori yanına gelip fal bakma teklifinin geçerliliğini sormuştu. Aoi heyecanla gülümsedi. "Tabi hemen bakalım." Hemen kartlarını çıkararak masaya dizmeye başladı. Bir yandan da Bokukichi'yle sohbet etmeye başladı gülümseyerek. "Eee Bokukichi Bey, bu sefer sizi hangi rüzgar buraya attı da karşılaştık yeniden? Yine bitki mi topluyorsunuz yoksa?"
► Show Spoiler
"Savaş Arabası!" dedi heyecanla Shiori'nin falını açarken. "Zorlukların üstesinden gelmek ve hedefine doğru kararlılıkla ilerlemek anlamlarına gelir. Bu sıralar zorluklarla karşılabilirsin ancak yüksek bir irade gösterirsen başarılı olacaksın. Karşına çıkacak engelleri aşmak için mücadele etmen gerekecek ama bu mücadelenin meyvesini alacaksın. Karşına çıkacak her zorluk seni daha güçlü birisi haline getirecek. Oldukça güzel bir fal." dedi kibar bir gülümsemeyle.

Re: [Yureikumo Aoi] Gözler Tamamen Kapalı

Posted: Sun Jun 15, 2025 12:19 pm
by GM - Shinsei
Shiori çıkan falını duyduğunda yüzü gülüyor ve kendi kendine düşünmeye dalıyor. Bokukichi, sorduğun soruyu duyduğunda anlık bir duraksama yaşayıp hafifçe gözlerini kırpıştırıyor. Ardından yüzünde sırıtan, belli belirsiz bir ifade beliriyor. Aniden sanki büyük bir sırrı açıklıyormuş gibi eğilerek, teatral bir tonla söze giriyor. "Ah Aoi'ciğim, sorma sorma. Bu sefer rüzgar değil, ayaklarım getirdi beni. Şu meşhur bitkiden var ya hani, çokgizemliotusmüthişbitkisinden... İşte ondan arıyordum yine. Yani aslında belki de sırf seni özlediğim için gelmişimdir de utandığımdan söyleyemiyorumdur, kim bilir? Haha!"

Bu abartılı bahane üzerine odada kısa bir sessizlik oluyor. Shiori bu ilginç bahane karşısında önce şaşkınlıkla kalakalıyor, ardından kibar ve tatlı bir şekilde gülümseyerek sessizliği bozuyor. "Çok ilginç bir bitkiye benziyor, Bokukichi Bey. Umarım aradığınızı bulursunuz." Bokukichi bu sözleri duyunca gözlerini Shiori'ye doğru çeviriyor ve abartılı biçimde iç geçiriyor. Koltuğa doğru yönelirken dramatik bir şekilde kolunu alnına koyup. "Ah, aradığım bitkiyi değil ama gönlüme iyi gelecek şifayı buldum galiba Shiori hanım. Beni kabul ettiğiniz için sonsuz teşekkürler. Gönlümün baş köşesinde kalıyorsunuz bundan böyle, ah ne yüce bir dostluk bu!" diyor.

Shiori bu teatral flörtten etkilenmiş görünmese de Bokukichi'nin oyununu bozmak istemiyor. Son derece nazik ve samimi bir ifadeyle karşılık veriyor. "Sizi ağırlamak bizim için bir zevk, Bokukichi Bey. Umarım rahat edersiniz, bir ihtiyacınız olursa çekinmeden söyleyin lütfen." Bokukichi koltuğa yayılırken, adeta dünyalar onunmuş gibi rahatça geriniyor ve keyfine bakmaya başlıyor. İçeriye yayılan sıcak atmosferle birlikte herkes odalarına çekilip, günün yorgunluğunu atmaya koyuluyor.

Sabah erkenden hazırlanarak yola çıkıyorsunuz. At arabasının sallantısıyla birlikte ekipte hala bir önceki günün olaylarının gerginliği hafifçe hissediliyor ancak kimse bunu dillendirmiyor. Birkaç saat sonra at arabasının düzenli tıngırtısının ve manzaranın sakinliğinin tadını çıkarırken, Hyuuga Masato hafifçe sana doğru yaklaşıyor. Gözleri her zamanki gibi sakin ve anlayış dolu.

"Aoi hanım..." diyor saygılı ama samimi bir sesle. "Dün olanlar biraz... gergindi. Ama size şunu söylemek istiyorum, Yureikumo'larla bizim klanımız arasında çok uzun ve güzel bir tarih var. Bunu biliyor muydunuz?" Masato bunu söylerken hafifçe gülümsüyor ve uzaklara bakıyor, anılarını gözünde canlandırdığı belli oluyor. "Ben daha küçük bir çocukken, Konoha meydanında Yureikumo Kurohime hanım ile karşılaşmıştım. Kendisi klanınızın ileri gelenlerinden biriydi. Oldukça yetenekli bir shinobiydi, ancak beni en çok etkileyen yanı içindeki inanılmaz nezaket olmuştu. O gün kendisi bana dondurma ısmarlamıştı. Üstelik beni hiç tanımamasına rağmen, sırf küçük bir Hyuuga çocuğunu mutlu etmek için."

Masato'nun gülümsemesi genişliyor ve yüzünde içten bir nostalji beliriyor. "Bizim klanımızın liderlerinden biri, Hyuuga Mieru bey zamanında Yureikumo'larla özel bir anlaşma yapmıştı. İki klanın birbirini koruması ve desteklemesi üzerineydi bu anlaşma. Yureikumo'lar, yetenekleriyle bizim göremediğimiz şeyleri görebiliyorlar, bizler de onlar için gözlem gücümüzle destek sağlıyoruz. İki klanın birbirine olan güveni ve saygısı üzerine kurulu bir bağ oluştu bu sayede. Ve bu bağ bugün bile hala güçlüdür."

Masato bir an sessiz kalıyor, sonra sana dönerek içtenlikle gülümsüyor. "Bu yüzden Kaede'nin söylediklerine takılmanızı istemem. Kendi klanınızı, ailenizi, kim olduğunuzu ve geçmişinizi siz daha iyi biliyorsunuz. Ben sadece şunu söylemek istiyorum, sizin gibi bir Yureikumo ile aynı ekipte olmaktan onur duyuyorum. Eminim klanınız ve bizim klanımız arasındaki o kadim anlaşmanın ruhunu da yaşatıyorsunuz." Masato sözlerini bitirdikten sonra kısa bir duraksıyor, gözlerinde samimi bir ifade beliriyor. "Söyleyin bana Aoi hanım, klanlarımızın bu kadar uzun ve güzel bir geçmişe sahip olduğunu bilmek sizi nasıl hissettiriyor? Bu bağ, sizi de umutlandırıyor mu?" diye soruyor ve sabırla, nazikçe senin yanıtını bekliyor.

Re: [Yureikumo Aoi] Gözler Tamamen Kapalı

Posted: Fri Jun 20, 2025 9:48 pm
by Yureikumo Aoi
Bokukichi rüzgarla değil ayaklarıyla geldiğini söylemişti. Aoi onu zaten lafın gelişi söylemişti, bu açıklamaya pek de gerek yoktu. Sonra da çokgizemliotusmüthişbitkisini aradığını ya da onu çok özlediği için ancak utandığı için söyleyemediğini dile getirmişti. Bokukichi'nin pek utandığı görülmediği için bu oldukça ilginç bir bahaneydi. Üstelik onu özlediğini şimdi söylemiş olmuştu. Peki onun burada olduğunu nereden biliyordu? Aoi söylediklerine inanmakla şüphelenmek arasında kalmıştı. Belli ki sakladığı bir şeyler vardı. Belki de bitkiyle alakalıydı. Bitkinin ismi de pek inandırıcı değildi. Shiori ona inanmış görününce Aoi de şansını pek fazla zorlamadı. "Böyle bir bitkiyi daha önce hiç duymamıştım. Şifalı otlara ilgim de çoktur. Nasıl bir şey olduğunu bana da öğretin lütfen!" Shiori ve Bokukichi arasındaki dönen kısa flörtün ardından herkes odasına çekilmiş ve günün yorgunluğu atmak için dinlenmeye başlamıştı.

Sabahın ilk ışıklarıyla yeniden yola döküldüler. Gece sakin geçmişti. Aoi hızlıca uykuya daldığı için Kaede ile de yeniden yüz yüze bakmamıştı. Onu uykusunda öldürmeye çalışmadığına göre Kaede de bir nebze olsun yatışmış olsa gerekti. At arabasına binip tıngır mıngır yola koyulduklarında kimseden çıt çıkmaması gerginliğin hala biraz sürdüğünü gösteriyordu. Kaede'nin ağzını bıçak açmıyordu. Bokukichi de onlarlaydı ve tuhaf bir şekilde sessizdi. Bokukichi'nin sessiz durduğuna hiç şahit olmamıştı daha önce. Muhakkak ilgi çekmeye çalışır, bir şeyler söylerdi. Böyle olması ona tuhaf hissettiriyordu. Aoi başını cama çevirip manzarayı seyre daldı. Daha önce hiç görmediği bir köye doğru ilerliyordu, bu yolların tadını çıkartsa iyi ederdi. Bu güzel manzaraları iyice aklına kazımalıydı ki eve dönünce ailesine ve klandaki çocuklara anlatabilsindi.

O esnada Masato'nun ona doğru eğildiğini fark etti. Bir şeyler söylemek ister gibiydi. Masato çok saygılı ve ölçülü bir çocuktu. Gerçekten güzel yetiştirilmiş olduğu belli oluyordu. Aoi onun gibi bir shinobi ile daha önce hiç karşılaşmamıştı. Ona senli hitap edebileceğini söylemesine rağmen hala sizli hitap etmeye devam ediyordu. Bu aralarına biraz mesafe koysa da Masato'nun bunu kötü niyetle yapmadığını biliyordu. Muhtemelen samimi hitaplarda zorlanıyordu, saygısızlık gibi geliyordu ona. Bunu en iyi Aoi anlardı. O da çok zor alışmıştı. Bazı insanlara hala o şekilde hitap edemiyordu. Masato, klanları arasında uzun bir geçmiş olduğunu söylemişti. Çocukken Yureikumo Kurohime ile karşılaştığını ve ona dondurma ısmarladığını, Yureikumo Klanına saygı duyduğunu, Hyuuga Klanı ile Yureikumo Klanları arasında birbirlerini koruma ve kollama üzerine bir antlaşma olduğunu, birbirlerine güvenlerinin ve saygılarının sonsuz olduğunu anlatmıştı. Aoi ona hayranlıkla kocaman olmuş gözleri ve şaşkınlıktan açılmış ağzı ile dinledi. Bu hikayeden hiç haberi yoktu. Masato son olarak Kaede'nin söylediklerine takılmaması gerektiğini, onunla aynı ekipte olmaktan onur duyduğunu söylemişti. Aoi hayatı boyunca hiç böyle güzel şeyler işitmemişti bir başkasından. O kadar duygulanmıştı ki neredeyse ağlayacaktı.

Masato sözlerini bitirirken onun da bu konudaki fikirlerini ve duygularını işitmek istediğini belirten bir soru sormuştu. Aoi heyecanla hemen atıldı. "Çok onur duydum! Kurohime Hanım ile tanıştığınızı bilmiyordum. Kendisi gerçekten inanılmaz bir shinobidir. Hem çok yüce gönüllü hem de çok naziktir. Hyuuga Klanı ile böyle güzel bir bağımız olmasından son derece onur duyuyorum. Hyuuga Klanı gerek eşsiz becerileriyle, gerek azimleri, dirençleri, güçlü yürekleri ve hayranlık uyandırıcı çalışkanlıkları ile hayranlık duyduğum bir klandır." Başıyla saygı duyduğunu belirtir şekilde selam verdi. "Kaede konusunda... Eminim bir klandaki herkes aynı disiplini ve öğretileri taşımıyordur. Bir elin beş parmağı bile eşit değilken... Onun, içimizden birisiyle kötü bir deneyim yaşamış olması muhtemel ancak klanımız bunu kesinlikle temsil etmiyor. Çürük elmaları her daim eğitmeye çalışırız ve hiçbir yolunu bulamazsak da klandan dışlamak zorunda kalırız. Bu konuda oldukça hassasız çünkü itibarımızın lekelenmemesi de önemlidir bizim için. Her klan için böyledir eminim. Yine de birisiyle yaşadığım olumsuz bir deneyim yüzünden bütün klan üyelerini zan altında bırakmak hoş bir davranış olmazdı diye düşünüyorum. Kaede'nin kalbini kırmak ve onu incitmek istememiştim ancak her davranışım için haksız bir şekilde yargılanmak gerilmeme sebep oldu. Dost bildiklerime karşı da epey korumacı oluyorum, onların zan altında bırakılmaları hoşuma gitmiyor. Sonuç olarak bana yakışmayacak şekilde davrandım. Zayıflık göstergesiydi. Duygularıma ve davranışlarıma hakim olma konusunda kendimi geliştirmem gerekli kesinlikle."

Re: [Yureikumo Aoi] Gözler Tamamen Kapalı

Posted: Sat Jun 21, 2025 9:30 pm
by GM - Shinsei
Masato, söylediklerini içten bir gülümsemeyle dinliyor. Söylediğin sözler onu fazlasıyla etkilemiş görünüyor, bakışlarında samimi bir takdir ifadesi beliriyor. Yavaşça başıyla onayladıktan sonra derin bir nefes alarak hafifçe gülümsüyor ve sesini sakin ama güçlü tutarak yanıt veriyor. "Haklısınız Aoi Hanım. Kaede'nin tavrı biraz sert ve incitici olabilir ancak onun da belli ki zor bir geçmişi var. Eminim sizi daha iyi tanıdığında gerçek düşüncelerini değiştirecektir. İyi niyetiniz ve düşünceli tavırlarınızla insanları kazanacağınızı düşünüyorum. Ayrıca sizin zayıf olduğunuzu düşünmüyorum, aksine güçlü olduğunuz için duygularınızı bu kadar rahat ve samimi bir şekilde dile getirebiliyorsunuz. Bu, çok az shinobide bulunan nadir ve değerli bir özelliktir."

Masato bu sözlerinin ardından başını hafifçe eğerek konuyu tatlı ve sessiz bir biçimde noktalıyor. Bu kısa ama samimi konuşma ikinizin arasında belli bir bağ kurmuş gibi duruyor. At arabası yavaşça ilerlemeye devam ederken, ekibin genel havası da yavaşça normale dönüyor.

Yolculuk boyunca ekip arasında pek çok komik, tuhaf ve ilginç anlar yaşanıyor. Bokukichi, arabada geçen zaman boyunca Shiori'ye iltifat etmek için sürekli yeni yöntemler keşfediyor, ancak her seferinde Shiori nazikçe anlamamazlıktan gelerek onu şaşkın bırakıyor. Bu durum Takeshi'nin aşırı derecede eğlenmesine neden oluyor, sık sık Bokukichi'ye "Bu kadar uğraşıyorsun ama sonuç sıfır, üzücü dostum." diyerek dalga geçiyor.

Satoshi, zamanının büyük bir kısmını uyuyarak geçirse de her uyandığında hemen fal baktırmak istiyor ve her çıkan karta aşırı dramatik yorumlar yapıyor. Özellikle olumsuz kartlar çıktığında "Eyvah, tüm planlarım yıkılacak demek ki! Artık hepimiz bittik!" diyerek abartılı bir panik yaratıyor ve ardından uyumaya devam ediyor.

Kaede ise yolculuk boyunca gruptan uzak duruyor, genellikle camdan dışarıyı izleyip sessiz kalıyor. Ancak gece vakitlerinde herkes uyurken, uykusunda hafifçe sayıklayarak "Hayır, lütfen gitme..." gibi sözler söylüyor. Shiori, bu durum karşısında oldukça endişeli görünüyor, hatta bir gece Kaede'nin başına bir şey geldiğini düşünüp yanlışlıkla onu uyandırıyor. Kaede uykusundan sıçrayarak Shiori'ye öyle sert bakıyor ki, zavallı Shiori neye uğradığını şaşırıp uzun süre özür dilemek zorunda kalıyor.

Gecenin bir diğer ilginç olayı ise Kenmaru'nun garip sesler duyarak aniden uyanması oluyor. Herkes uyurken uyanan Kenmaru, arabada geziyor ve masumca uyuyan Takeshi'nin suratını yalamaya başlıyor. Takeshi rüyasında çok mutlu görünürken uyanır uyanmaz "Lan ne oluyor?!" diyerek panikle ayağa sıçrıyor, ancak gerçek ortaya çıkınca herkes kahkahalarla gülüyor.

Bu eğlenceli, bazen gergin, bazen komik olaylarla dolu yolculuktan sonra, bir ara gözlerini açıyorsun. Gün doğmuş, güneşin sıcaklığı arabayı hafifçe ısıtıyor ancak garip bir şey fark ediyorsun: at arabası durmuş. Etraf sessiz, herkes uyuyor. Camdan dışarı baktığında tamamen boş bir arazide durduğunuzu fark ediyorsun.

Tam bu sırada şoför Ichiro'nun sesi endişeyle yankılanıyor.

"Tesisler burada olmalıydı ama... Etrafta hiçbir şey yok. Son dinlenme noktamız buradaydı eminim ama yollar çok uzun zamandır birbirinin aynısı olduğu için ne zamandır yanlış yolda olduğumuzu fark edemedim."

Ichiro'nun sözleri üzerine herkes yavaş yavaş uyanmaya başlıyor. Masato, camdan dışarı bakıp Byakugan'ını aktif hale getirerek etrafı tarıyor ve şaşkın bir şekilde kafasını sallıyor. "Hiçbir şey yok, sadece uçsuz bucaksız bir boşluk görüyorum." Bokukichi esneyerek uyanıyor ve hemen esprili bir tonla araya giriyor. "Benim de arabada olduğumu görünce tesisi toplayıp kapatıp gittiler herhalde. Üzgünüm çocuklar!"

Takeshi de bu durumu oldukça ciddiye alarak ayağa kalkıyor ve düşünceli bir şekilde etrafına bakıyor. Kaede sessizce dışarıyı izliyor ve duruma sinirlendiği yüzünden okunabiliyor. Satoshi, hemen ekipteki rolünü alarak öne çıkıyor ve herkesi sakinleştirmek için sesini yükseltiyor.

"Panik yapmanın anlamı yok gençler. Hemen bir plan yapmalıyız. Üç gruba ayrılalım, ilk grup Masato ve Shiori olacak, etrafı iyice tarayıp işaret bıraksınlar. İkinci grup Takeshi ve Kaede, farklı bir yöne gidip herhangi bir bina veya tesis var mı diye baksın. Son grup da ben, Aoi ve Bokukichi. Biz de bulunduğumuz yeri koruyacağız ve herhangi bir değişikliği not edeceğiz."

Satoshi ardından sana dönerek düşüncelerini soruyor. "Aoi, sen ne dersin? Senin düşüncelerin bizim için önemli. Alternatif bir fikrin varsa duymak isterim."

Bu noktada, önünde birkaç seçenek beliriyor. Satoshi'nin planına katılarak burada bekleyebilir ve mevcut konumu koruyabilirsin. Böylece ne olduğuna dair ayrıntılı bir analiz yapabilir ve herhangi bir tuhaflık yaşanırsa kolayca fark edebilirsin. Masato ve Shiori ile etrafı taramaya çıkabilirsin. Masato'nun Byakugan'ı ve Shiori'nin iz sürme yeteneği sayesinde daha detaylı bir inceleme yapabilirsin. Takeshi ve Kaede ile gidip olası yerleşimleri keşfedebilirsin. Böylece hem Kaede ile olan gerilimi çözme şansın olur hem de Takeshi ile beraber hareket ederek güvenliğini artırabilirsin. Bokukichi ile ayrı bir araştırma yapmak istediğini belirtebilirsin. Onun beklenmedik yetenekleri ile sıra dışı ve eğlenceli bir keşif yapma şansın olabilir.

Şimdi karar verme sırası sende. Herkes cevabını bekleyerek seni izliyor.

Re: [Yureikumo Aoi] Gözler Tamamen Kapalı

Posted: Sun Jun 22, 2025 1:26 am
by Yureikumo Aoi
Masato onu destekleyici sözler söylemişti. Kaede'ye karşı daha anlayışlı yaklaşma konusunda hemfikirdi ancak Aoi'nin güçsüzlük gösterdiği fikrine katılmıyordu. Aksine, Aoi'nin duygularını ifade edebilmesinin onun gücü olduğunu düşünmüştü. Bu düşünce şekli Aoi'yi fazlasıyla etkilemişti. Masato'nun tüm bunları içtenlikle söylediğini düşünüyordu. Bakışları ve ses tonu samimiydi. Ona karşı ilk kez birisi kendiliğinden ve hiçbir beklentisi olmadan bu kadar derinlikli yorumlarda bulunmuştu. Aoi başkaları hakkında yorumlarda bulunmaya ve onları inceleyip onlara hayranlık duymaya alışkındı ancak bunun kendi başına geldiğine ilk kez şahit oluyordu. Aoi'nin buna yalnızca duygulandığını söylemek küçümseme olurdu, gerçekten fazlasıyla etkilenmişti. Favori insanları listesine Masato'nun adı kesinlikle altın harflerle yazılmıştı.

Gerginlik azaldıkça yol çok daha keyifli bir hal almıştı. Şakalaşmalar ve gülüşmeler yaşanmıştı. Bokukichi her fırsatta Shiori ile flört etmeye çalışmıştı ancak Shiori artık ona pek cevap vermiyordu. Bu oyundan sıkılmış görünüyordu. Aoi, Bokukichi için biraz üzülmüştü. Hele Takeshi ona bu konudan laf dokundurunca daha da üzülmüştü. Bu yüzden Takeshi'yi hafifçe çimdikledi uyaran bir bakış atarak. Bokukichi belli ki ilk kez duygusal anlamda onu etkileyen birisini bulmuştu ve onun ilgisini çekmeye çalışıyordu. Çabaları boşa gittiği için dışarıdan belli etmese de içten içe üzülüyor olmalıydı. Ona kendini daha da kötü hissettirmenin alemi yoktu. Üstelik hiç bıkmadan usanmadan flört etmeye devam ediyordu. Belki de ufak, minicik bir yeşil ışık görmek istiyordu Shiori'den. Aoi kendini Bokukichi yerine koyup onunla sempati yaptıkça kahrolmuştu. Neredeyse onun yerine ağlayacaktı. Shiori de çok hoş bir kadındı tabi. Ondan hoşlanmamak delice olurdu. Erkek olsaydı Aoi de ona kapılmış olurdu. Kesin talibi de çoktu. Shiori'nin ona bir şans vermesinin bir yolu yok muydu? Belki de tanıdıkça ondan hoşlanırdı. Bokukichi ilginç ve alışması zaman alan bir insandı ancak bir kez alışınca da muhabbetinden epey keyif alınan birisi haline geliyordu. Belki de bu yolculuğun sonunda ona biraz daha ısınırdı.

Satoshi yolculuk boyunca devamlı uyumuştu. Her uyandığında da fal baktırıyordu. Aoi onu eğlendirmek için bir süre yalandan fal baksa da bir süre sonra bunun ciddi bir iş olduğunu, oyuncak olmadığını ona hatırlatmak zorunda kalmıştı. Yine de fallara yaptığı komik yorumlar eğlenceliydi ve Aoi'yi fazlaca güldürmüştü. Satoshi etrafa pozitif aura yayan sempatik, sakin ve eğlenceli bir insandı. Şimdiye dek kötü veya kaba bir davranışına da denk gelmemişti. Bu yüzden Aoi'nin kanı ona da kaynamıştı hızlıca. Kaede ise onun tam zıttı olarak yolculuk boyunca kimseyle iletişime geçmemiş, soğuk ve uzak durmuştu. Böyle yapmasına gerek yoktu halbuki. Kısaca özür dileyip, kusura bakmayın deyip herkesin arasına karışabilir, eğlencelerine dahil olabilirdi. Kendini böyle kasma sebebini anlayamıyordu Aoi. Biraz da hala mahcup hissediyordu ona karşı. Uykusunda bir şeyler mırıldanıyordu Kaede uykuya dalabildiği o kısa anlarda. Kabus görüyor olsa gerekti. Shiori yufka yürekli bir ponçik olduğu için endişelenip onu uyandırmak istemişti ama Kaede onu bunu yaptığına pişman etmişti.

Bu şekilde bir gece daha geçmişti. Aoi gözlerini araladığında sabah olmuş, günün ilk ışıkları arabaya dolmaya başlamıştı. Ne ara uykuya daldığını bile hatırlamıyordu. Arabaların hipnotize edici bir yönü vardı gerçekten. Ancak bir şey fark etti. Araba hareket etmiyordu. Başını camdan dışarı uzattı. Issız bucaksız bir yolun ortasındaydılar. Ichiro gergin bir ses tonuyla tesislerin burada olması gerektiğini, yolun uzun zamandır benzer olduğunu ve ne zaman yanlış yola girdiğini hatırlamadığını söyledi. Masato hemen Byakugan'ı kullanarak etrafı kolaçan etmişti ancak hiçbir şey yoktu. Kilometreler boyu ilerleyen boş bir araziydi. Bokukichi ortamı yumuşatmak için onu görünce tesisleri toplayıp gittiklerini söylemişti. Aoi buna yüksek sesli bir şekilde güldü kendini tutamadan. Normalde böyle gergin anlarda pek gülmezdi o yüzden hemen utanarak ağzını kapattı. Satoshi öne çıkarak panik yapmamalarını, gruplara ayrılarak etrafı inceleyebileceklerini söylemişti. Sonra da ona dönerek fikrini almak istemişti. Aoi biraz düşündükten sonra şüphelendiği bir şeyi dile getirmek istedi. "Topluca bir genjutsuya alınmış olma ihtimalimiz var mı? Sennashilerin konuşlandığı bir bölgede daha önce başımıza gelmişti. Gerçi şimdiye dek fark ederdik sanırım ama..." Emin olamayarak dudaklarını ısırdı. "Gruplara ayrılma fikri iyi olabilir ama izninizle ruhların öngörüsüne danışmak istiyorum. Bazen önemli uyarılarda bulunabiliyorlar." Oturduğu yerde gözlerini kapatarak çakrasını yoğunlaştırdı ve Mirai no Me tekniğini kullandı. Buna göre ne yapacağına karar verecekti. Gruplara ayrılmalarında bir sakınca görmezse Satoshi ve Bokukichi ile kalmak istiyordu. Yoksa Bokukichi'yi Shiori ile mi göndermeliydi? Belki araları olurdu. Shiori bundan memnun kalır mıydı ki?

Re: [Yureikumo Aoi] Gözler Tamamen Kapalı

Posted: Mon Jun 23, 2025 3:08 pm
by GM - Shinsei
Satoshi, senin genjutsu teorini duyunca hafifçe kaşlarını çatıyor. Bir süre düşündükten sonra yavaşça başını sallayıp ciddiyetle konuşmaya başlıyor. "Haklı olabilirsin, Aoi. Bunu daha önce fark etmediysek, belki de hala farkında değilizdir. Dediğin tekniği hemen uygula. Eğer gerçekten böyle bir şey varsa, en azından bir ipucu bulabiliriz."

Bokukichi sessizce sizi izlerken, sen hemen olduğun yere bağdaş kurarak oturuyorsun ve derin bir nefesle çakranı yoğunlaştırıyorsun. Gözlerini yavaşça kapatarak Mirai no Me tekniğini uygulamaya başlıyorsun. Bilincinin arka perdesi hafifçe titriyor ve seni yavaş yavaş başka bir zamana ve mekâna çekiyor.

Görülerin ilk anlarında sadece belirsiz gölgeler ve bulanık silüetler beliriyor. Kısa süre sonra ise bu bulanıklık şekilleniyor. Sen ve ekibin, koyu renkli bir sisin içinde kaybolmuşsunuz. Sis, yoğun bir mürekkep gibi her tarafınızı sarmış, görüşünüzü tamamen kapatmış durumda. İçinden tuhaf fısıltılar yükseliyor. Fısıltılar ilk başta anlamsız olsa da bir süre sonra seni sarmalamaya başlayan sesler netleşmeye başlıyor.

"Aoi... burası senin bildiğin yer değil."

Daha sonra sisin içindeki figürleri fark ediyorsun, bunlar ekip arkadaşların ancak hepsi şaşkın, dehşete düşmüş ve bilinçlerini kaybetmek üzereler. Takeshi dizlerinin üzerine çökmüş, başını ellerinin arasına almış halde bir şeyler mırıldanıyor. Kaede ise etrafına dehşet içinde bakıp ağlıyor. Shiori yerde baygın yatıyor ve Satoshi çevresindeki karanlık duvara çaresizce yumruk atıyor. Masato, Byakugan'ı aktif halde çığlıklar atarak "Burada kimse yok! Burada hiçbir şey yok!" diye bağırıyor.

Son olarak duyduğun ses zihninde yankılanıyor.

"Gördüklerine inanma... bu karanlık sizin değil, onların yarattığı..."

Bir anda irkilerek, büyük bir şokla gözlerini açıyorsun. Nabzın hızlanmış, soluk soluğa kalmış durumdasın. Gözlerini açtığında karşında endişeli şekilde sana bakan Satoshi'yi görüyorsun. Ancak hemen fark ediyorsun ki, Masato ve Shiori etrafta yoklar.

"İyi misin?" diye soruyor Satoshi hafif panikle. "Bir anda çok garipleştin, ter içinde kaldın. Bu arada Masato ve Shiori bir ses duyduklarını söylediler ve hemen o yöne doğru ilerlediler. Seni uyarmak istedim ama tekniğin ortasındaydın ve bozmak istemedim. Ne gördün Aoi?"

Sen cevap vermeden önce, Bokukichi cebinden küçük bir yılan çıkararak yere bırakıyor. Yılan ince, zarifçe kıvrılarak çimenlerin arasında hızlıca kayboluyor. Bokukichi ise bu sırada ciddiyetle size dönerek, ondan hiç beklenmeyecek bir teoriyi dile getirmeye başlıyor.

"Benim de bir teorim var. Biz normalde aynı yolları tekrar tekrar geçtiğimizi sandık ama bence yollar hep değişiyordu. Fark ettirmeden, ufacık birer detay şeklinde değiştiler, her seferinde bizi biraz daha sapkın bir yola soktular. Eğer haklıysam, bizim zihinlerimizi en başından beri yönlendiren kişi veya kişiler, yolları manipüle etmek yerine algılarımızı manipüle ettiler. Çok güçlü ve kademeli bir şey bu. Fark edemeyelim diye adım adım inşa edildi. Eğer bu doğruysa, yolculuğun başından beri yönlendiriliyoruz. İstersek kilometrelerce ilerleyelim, gerçekte asla yerimizden kıpırdamadık."

Bokukichi'nin teorisi çok ürkütücü ama bir o kadar da mantıklı. Bu sizi ciddi şekilde düşündürüyor. Şimdi karar verme sırası tekrar sende. Bu bilgilerle ne yapacağını belirlemen gerekiyor. Satoshi ve Bokukichi, kararlılıkla senin cevabını bekliyorlar.