Bu sırada sen, gözünde canlanan bir ihtimalle Fuuton tekniğine başvuruyorsun. Yoğun çakra akışıyla dar mekanda basınçlı rüzgar oluşturmaya çalıştığında, duvarda birkaç küçük çatlak ve taş kırığı dışında ciddi bir etki yapamadığını fark ediyorsun. Taştan ve balçıktan duvarlar, beklediğinden çok daha sağlam çıkıyor. Herkesin bakışları yeniden sana dönmüşken, çaresizce Mirai no Me tekniğine yöneliyorsun. İçinde bulunduğun koşullarda odaklanmak oldukça zor olsa da manevî bağını güçlendirip gözlerini kapatıyorsun.
Beliren ilk görüntü, siyah ve pürüzsüz bir maskeyle karşılaşıyorsun. Maskenin altından yoğun bir rüzgâr fışkırır gibi güçlü bir hava akımı hissediliyor. Bu rüzgâr, etrafındaki sisli görüntüleri savuruyor. Tam o anda, maskenin göz hizasında parlak yeşil bir çift iris beliriyor; bakışları keskin, sanki bir şeylere kararlılıkla odaklanmış. Sahne bir anda dağılırken, zihninden maskenin silueti kayboluyor.
Tekniğin bitiyor; gözlerini tekrar açtığında, hafif sersemlemiş bir halde etrafa bakıyorsun. Tam o an, maskeli adamın Bokukichi’nin yanına doğru eğilerek kulağına bir şeyler fısıldadığını fark ediyorsun. Bokukichi’nin yüzü kısa bir an ciddileşiyor, sonra çevresindekilere dönüp herkesi toplayacakmış gibi "Bir saniye, bana odaklanın hele!" diyerek dikkat çekmeye çalışıyor. Bir anda Ryuu’nun yanında belirip "Şöyle buyurun efendim!" der gibi üzerine eğiliyor, ama hareketiyle Ryuu’nun elindeki çakmağı düşürüyor. Çakmağın alevi sönüyor ve ortalık anında karanlığa gömülüyor.
O karanlık anın tam ortasında, kulakları sağır eden bir patlama sesi çınlıyor. Ani bir rüzgar dalgası hissediliyor, ardından boğuk bir uğultu. Patlamanın tesiriyle etraftaki toprak duvarlar sanki üstten kesilip kaldırılmış gibi görünüyor. Bir parça duvar ve tavan, büyük bir güçle fırlatılarak alandan uzağa savrulmuş. Geriye, tabandan yarıya kadar sağlam kalan toprak setler kalıyor. Çevredeki büyük toz bulutu dağılmaya başlarken, yukarıdan gün ışığı tekrar süzülüyor.
Dört Iwa shinobisinden sadece üçü orada duruyor; sanki biri ortadan kaybolmuş gibi. Bu üç ninja, hafif sendeleyerek duvarların üzerindeki konumlarından aşağı bakıyor. Birinin alnında derin bir çizik, diğerinin kolunda hafif yanık izleri var, üçüncü ise hiç zarar almamış görünümde. Üçü de seni ve diğerlerini görünce, avuçlarında tuttukları kunaileri dişlerinin arasına alıp, duvardan aşağı hızla atlıyorlar. Yaklaşık beş metre çaplı, yarım duvarlarla çevrelenmiş bir alanda sıkışmış durumdasınız. Patlama sonrası açılan boşluklardan dışarı çıkmak mümkün gibi dursa da ninjalar engel olmak için aşağı iniyorlar.
Şu an, üç Iwa ninjası yaklaşık altı-yedi metre uzağınızda, tozlu enkazın üzerinden sıçrayarak size yaklaşıyorlar. Tam ortalarında, kemiklerine kadar gerilmiş bir tetikte olma durumu var. Sol tarafta ıskartaya çıkmış yarım duvar parçaları, sağda ise enkazın saçıldığı toprak yığınları yer alıyor. Geride, Bokukichi ve ekibinin pozisyonu belli belirsiz; maskeli adamın en arkada olduğu seçiliyor. Ryuu, Keita, Haru ve Emi ise şaşkınlık içinde toparlanmaya uğraşıyor. Üç Iwa shinobisi, aynı hizaya düşmeye çalışarak aşağı atlıyor ve kunaileriyle hızla yaklaşmaya başlıyorlar.