Page 4 of 5

Re: [Yureikumo Aoi] Çamur İzi

Posted: Sat Oct 04, 2025 1:53 pm
by GM - Shinsei
Masato kısa bir duraksamanın ardından senin önerine katıldığını söylüyor. Yüzündeki gergin ifade biraz yumuşuyor, sanki sonunda bir plana bağlanmış olmanın rahatlığını hissetmiş gibi. O sırada Kaizen sandalyeden doğruluyor, ellerini dizlerinden iterek kalkıyor. "O halde bana müsaade." Masato hemen kafasını kaldırıp şaşkınlıkla soruyor. "Nasıl yani? Bizi yalnız mı bırakacaksınız?" Kaizen, sakin ve hafif alaycı bir tonla açıklıyor. "Arkadaşlar, tüccar meselesi bu kadar iş gücü gerektirmiyor. Ben de sizin şimdilik oradan başlamanızı daha doğru buluyorum. A-rank olan arkadaşımızla ilgilenmeyi ben üstleneceğim. Size de Amegakure kaliteli bir jounin atayacaktır, bundan hiç şüphem yok."

O anda kapıdan içeriye masmavi saçlı, turuncumsu gözlere sahip genç bir kadın giriyor. Üzerinde Ame’nin resmi shinobi kıyafeti var ama hareketlerindeki zarafet dikkat çekici. Kaizen gülümseyerek elini kaldırıyor. "Bak lafın üstüne geldi. Nasılsın Yuri?" Kadın, Kaizen’e doğru elini uzatıyor, dudaklarında hafif bir tebessüm var. "Kaizen bey, sizi uzun zamandır görmüyordum. Umarım belinizin ağrısı geçmiştir." Kaizen, yüzünü buruşturup mahcup bir şekilde kafasını kaşıyor. "Onu nasıl hatırlıyorsun ya sen..."

Bu sırada Fuyuko araya giriyor. "Yuri, buraya neden geldin?" Yuri elindeki dosyaları masaya bırakıyor. "Bitmiş görevimin evraklarını bırakmak için uğramıştım." Fuyuko başını sallıyor, ardından ciddi bir sesle devam ediyor. "Eğer boştaysan sana ihtiyacımız olacak. Görevin detaylarını sana da anlatayım." Ardından Higura Sen meselesini Yuri’ye özetliyor, örgüte para aktardığından şüphelenilen tüccar, takip edilmesi gereken rota, bağlantıları. Yuri dikkatle dinliyor, gözleri ciddiyetle kısılmış.

Masato o sırada sana ve Kaizen’e doğru eğiliyor, sesini alçaltıyor. "Jounin dediniz. Yuri hanım kaç yaşında ki?" Kaizen dudaklarını büküyor, biraz keyifli bir ses tonuyla yanıtlıyor. "Sizinle yaşıttır muhtemelen. Ama Jounin. Neden olduğunu biriyle savaşmak zorunda kalırsanız görürsünüz. Ayrıca stratejik bir dehadır kendisi." Yuri Kaizen’in sözlerini duymuş gibi başını hafifçe çeviriyor ve size dönüyor. "Sizinle birlikte çalışmaktan gurur duyarım, Konohalı arkadaşlarım. Ben Shikigami Yuri." Elini uzatıyor, hem seninle hem Masato’yla tokalaşıyor. Parmaklarının soğukluğu dikkat çekici.

Fuyuko ayağa kalkıyor, sert ve net bir sesle açıklıyor. "Higura Sen’i bulmak için önce Doğu Çarşısı’na gideceksiniz. Onun en sık uğradığı mücevher pazarında adı geçiyor. Önce pazardaki gümüşçü Kitaro ile konuşun, size onun nerelerde göründüğünü söyleyebilir. Ardından Sen’in depolarından birine uğrayın, orada muhasebecisi Koga bulunur. O adamı konuşturabilirseniz, doğrudan bağlantıyı ortaya çıkarabilirsiniz. Ancak dikkat edin, Sen asla kendi pisliğe bulaşmaz, onun yerine başkalarını kullanır. Yani açık bir suç üstü yakalayana kadar işimizi kanıtlamak zor olur. Koga’yı yakalarsanız, Sen’in ipini çekmiş olursunuz." Sonra üçünüze bakarak bitiriyor. "Bu iş sırasında halkın dikkatini çekmeyin. Amegakure şatafatı sever ama dedikodusu da acımasızdır. Gizli hareket edin."

Toplantı sona eriyor. Kaizen ve Kaede odada kalırken, sen, Masato ve Yuri birlikte dışarı çıkıyorsunuz. Masato yürürken hafif gergin bir gülümsemeyle kendini tanıtıyor. "Ben Hyuuga Masato. Tanıştığımıza memnun oldum." Yuri kibarca başını sallıyor. "Memnuniyet bana ait. Shikigami klanı ile Hyuuga klanının eskiden diplomatik temasları olmuştu. İlginçtir, hala bazı belgelerde geçer." Masato’nun gözleri şaşkınlıkla büyüyor. Bu bilgiyi daha önce duymamış belli ki. Ardından Yuri sana dönüyor, gülümsemesi biraz daha sıcak. "Siz de Yureikumo klanındansınız sanırım. Konoha’ya geldiğimde çok fazla üyenizle karşılaşmıştım." O sırada gözün istemsizce onun koluna kayıyor. Kolunun kenarından dışarıya taşmış, sanki derisinin altına gizlenmiş gibi duran birkaç farklı kağıt parçası görüyorsun.

Shikigami Yuri
► Show Spoiler

Re: [Yureikumo Aoi] Çamur İzi

Posted: Sat Oct 04, 2025 10:43 pm
by Yureikumo Aoi
Kaizen, tüccar meselesinin çok fazla insan gücü gerektirmediği gerekçesiyle A-rank kaçağın peşine önden düşeceğini söyleyerek ayrılacağını belirtmişti. Amegakure tarafından onlara tecrübeli bir Jounin atanacağını söylemişti. O esnada içeriye gözleri turuncuya çalan koyu mavi saçlı bir kadın girmişti. Oldukça genç görünüyordu ve hareketleri büyük bir zarafet içindeydi. Kaizen ile tanışıyorlardı. Kaizen ihtiyaçları olan Jounin'in o olduğunu ima etmişti. Epey genç görünüyordu üstelik, erkenden Jounin olabildiğine göre son derece yetenekli olmalıydı.

İsminin Yuri olduğunu öğrendikleri Jounin de böylece görevlerine dahil olmuştu. Fuyuko ona görevin detaylarını anlatırken Kaizen de onun çok yetenekli olduğunu söylüyordu Masato'ya. Yaşının çok genç olduğunu, muhtemelen kendileriyle yaşıt olduğunu da vurgulamıştı. Kız onlara dönerek birlikte çalışmaktan onur duyduğunu, isminin Shikigami Yuri olduğunu söyleyerek ikisiyle de tokalaşmıştı. Aoi bu klanı daha önce hiç duymamıştı. Turuncu gözler tipik bir özellikleri olsa gerekti. Kızın elleri de buz gibiydi, sanki insana ait bir sıcaklık yoktu.

Fuyuko onlara görevlerini açıklamıştı. İlk olarak Doğu Çarşısı’na gideceklerdi. Aradıkları adam mücevher pazarında çalışıyordu ancak kendini pis işlere bulaştıran birisi değildi, o yüzden net bir kanıt bulmak zor olacaktı. Muhasebecisi Koga daha önemli bir hedefti çünkü onun bildiği veya dahil olduğu daha fazla şey olabilirdi. Köy içerisinde dedikodular da çıkmasın diye dikkat çekmemeleri gerektiğine vurgu yapmıştı son kez. Bununla birlikte toplantı sona ermişti. Kage ile vedalaşarak odadan ayrıldılar. Yuri'ye ilk olarak Masato kendisini tanıttı. Kız kendi klanları ile Hyuuga arasında bağ olduğunu söylemişti ona. Masato'nun bunu ilk kez duyduğu yüzünden belli oluyordu. Yuri sonrasında kendisine dönerek onun Yureikumo olduğunu tahmin ettiğini, köylerini ziyaret ettiği vakit onlardan pek çokları ile karşılaştığını söylemişti. Aoi başını sallayarak onayladı. "İsmim Yureikumo Aoi. Çok memnun oldum Yuri Hanım. Sizinle çalışmak benim için onurdur." O esnada kızın koluna kaydı gözleri. Derisinin içinde sayfa sayfa kağıtlar var gibiydi. Buna dikkat çekip sorup sormamak arasında kaldı ancak belki özel bir şeydir diye kurcalamamaya karar verdi.

Re: [Yureikumo Aoi] Çamur İzi

Posted: Sun Oct 05, 2025 12:44 pm
by GM - Shinsei
Amegakure’nin yağmuru bu kez daha ince, ama keskin yağıyor. Sen, Masato ve Yuri, çarşı pazarın taş döşeli ana caddesine ulaştığınızda, çevredeki dükkanların parlak tabelaları ve ıslak taşlara yansıyan neon ışıkları göz kamaştırıyor. Doğu Çarşısı’nın gümüşçüsü Kitaro'nun dükkanı tam da o ışıkların arasında parlayan, küçük ama zevkli bir tezgah. Yolda yürürken, Kaede’nin gitmeden önce burada bir süre oyalanıp alışveriş yaptığını hatırlıyorsun, göz ucuyla o zaman elinde tuttuğu parıltılı broşları hatırlayıp gülümsüyorsun.

Kitaro’nun tezgahında o sırada küçük bir mücevherin kenarını törpüleyen kısa boylu, sevimli görünümlü bir adam duruyor. Yuri zarif bir eğilişle sesleniyor. "Kitaro bey, değil mi?" Adam başını bir anda kaldırıp telaşla ayağa fırlıyor. "Yuri efendim, merhaba efendim! Ne istemiştiniz, buyurun lütfen!" Yuri, tezgahtaki kolyeleri ve yüzükleri süzerek tatlı bir gülümsemeyle soruyor. "Gümüş mü bunlar?" Kitaro gururla göğsünü kabartıyor. "Hakiki, saf gümüş efendim! Gözlerinize çok yakışırlar vallahi." Yuri bir an kahkaha atar gibi gülümseyip karşılık veriyor. "Mücevherleriniz çok güzel, ama henüz hediye etmek istediğim biri yok hayatımda. Ben de mücevher tercih etmiyorum. Bugün yanınıza gelme sebebimiz Higura Sen."

Kitaro’nun ifadesi hemen değişiyor. "Oooo Sen abimiz demek! Nasıl, sağlığı sıhhati yerinde mi?" Yuri ses tonunu bir tık sertleştiriyor. "Aksine, ben sormalıyım. Sen nerede acaba?" Kitaro gözlerini kırpıştırıyor. "Ben... ben buradayım?" Yuri’nin kaşları çatılıyor. "Sen diyorum, Sen nerede?" Adam arkasına dönüp bir şey arar gibi yapıyor, sonra tedirgin bir sesle "Efendim iyi misiniz?" diye soruyor. Yuri bu kez buz gibi bir tonla tekrarlıyor. "Higura Sen diyorum, Higura Sen nerede?" Kitaro’nun eliyle alnını silip nefes verdiğini görüyorsun. "Haaa, ooo! Efendim, kendisini daha dün Yol Gelen Hanı’nda gördüm. Gece vakti, bira üstüne bira içiyordu. Muhtemelen bugün evindedir, akşama kadar uyur."

Yuri kibarca başını sallıyor, kısa bir teşekkür edip senden ve Masato’dan yana dönüyor. "Bu iyi oldu. Ana deposu evinin hemen yanında onun. Bir taşla iki kuş yapabiliriz." Masato hemen atılıyor. "Yuri hanım, önceden tanıyor muydunuz kendisini? Bu bilgileri nereden edindiniz?" Yuri yan gözle bakıp sakince açıklıyor. "Bir veritabanı sistemimiz var. Amegakure’de herkesin adresi kayıtlıdır, tüm kıdemli Jouninler sisteme erişebilir." Masato sana dönüp fısıltıyla homurdanıyor. "Adamlardaki teknolojiye bakar mısın... Biz de gidip milleti sorguya çekip adres soralım anca."

Bir süre sonra köyün zengin kesiminin arka sokaklarından birine ulaşıyorsunuz. Burada yüksek binalar yerini taş duvarlı, geniş avlulu evlere bırakmış. Sen’in evi gri taşlardan yapılmış, köşeleri demirle güçlendirilmiş üç katlı bir yapı. Yanında, dıştan bakıldığında sanki şarap mahzeniymiş gibi görünen, ahşap çatılı küçük bir depo var. Evin camlarında kalın perdeler çekili, ama içeriden belli belirsiz bir müzik sesi geliyor. Depo kapısına vardığınızda Yuri size dönüyor. "Ben direkt evin kapısını çalıp kontrol edeceğim. Rica etsem siz de depoya bakar mısınız? Koga orada olabilir." Masato başını sallıyor, seninle kısa bir bakışmadan sonra ikiniz de depo tarafına ilerliyorsunuz.

Kapı yarı aralık. Masato önden giriyor, sen hemen arkasından adım atıyorsun. İçerisi yağ kokuyor, raflarda birkaç kasaya yığılmış mücevher parçaları ve bozuk demir parçaları var. Ortada bir at arabası, arabanın üstünde kısa boylu, esmer tenli genç bir adam bir şeyleri çekiçle işliyor. Zararsız görünüyor. Masato nazikçe seslenmeye çalışıyor. "Öhm..." Adam başını kaldırıyor, seni görünce gözleri büyüyor. "Aaa, karı!" Masato’nun yüzü bir anda kıpkırmızı kesiliyor. Yumruklarını sıkıp öne atılıyor. "BU NASIL SAYGISIZLIK LAN?! DİLİNİ KOPARIRIM SENİN HA!" Genç adam korkuyla zıplıyor, sesi çatlayarak bağırıyor. "ABEY NOLDU SİZ KİM?!" Arada sen kalıyorsun, bir yanda Masato çıldırıyor, diğer yanda problemli bir genç korku dolu gözlerle size bakıyor.

Re: [Yureikumo Aoi] Çamur İzi

Posted: Sun Oct 05, 2025 6:16 pm
by Yureikumo Aoi
Doğu Çarşısı'na girdikleri zaman, Kage'nin bahsettiği Kitaro'nun tezgahını bulmak çok zor olmamıştı. Parıl parıl mücevherler ve aksesuarlar satıyordu. Kaede'nin gitmeden evvel buradan broş aldığı hatırına gelmişti, belki de annesine yönelik halletmek istediği mesele ile ilgili hediyelik almıştı. Bunu düşünürken kendi kendine gülümsedi. Yuri tezgaha yaklaşınca adamı selamlamıştı. Adam saygılı, kısa boylu, tıknaz bir adamdı. Onu selamlamış ve ürünlerinin hepsinin hakiki saf gümüş olduklarını söyleyerek pazarlamaya çalışmıştı. Yuri ilk başta alıcı gibi davranarak adamı ürkütmemek için zekice çabalarken konuyu çok da fazla gevelemeden Higure Sen için geldiklerini söylemişti. Yuri onun nerede olduğunu sordukları zaman ikili arasında birkaç dakika süren mistik bir konuşma gerçekleşmişti. Aoi, Yuri'nin sabrının azaldığını buz gibi gözlerinden ve sesinden anlayabiliyordu ancak kendisini kontrol etmekte de iyiydi.

Aralarındaki yanlış anlaşılma çözüldükten sonra Kitaro da derin bir nefes alıp rahatlayarak Sen'in evinde dinleniyor olduğunu tahmin ettiğini söylemişti. Yuri onunla vedalaşıp yanlarına yaklaşarak Sen'in deposunun evinin yanında olduğunu, bu durumun onlar için avantajlı olduğunu söylemişti. Masato bu bilgiyi nereden bildiklerine şaşırınca da Yuri köydeki herkesin adreslerinin ve diğer bilgilerinin kayıt altında olduğunu, Jouninlerin buna erişimi olduğunu söylemişti. Masato kendisine yaklaşarak gelişmişliklerini kıskandığını fısıldamıştı. Aoi başını salladı katıldığını belli eder şekilde. Üstelik Amegakure böyle bir görev için köyde kıdemli bir Jounin'i görevlendirirken Konohagakure onları çok daha riskli bir göreve dört Chuunin olarak yollamıştı.

Köyün zengin kesimine ait olduğunu tahmin ettiği bir mahalle boyunca ilerlediler. Sağlı sollu müstakil, birkaç katlı evler mevcuttu. Sen'in evi de bunlardan birisiydi. Üç katlı, gri taşlardan inşa edilmiş, avlusunda şarap mahzeni gibi bir yapı bulunduran bir binaydı. Evin güneşlikleri çekilmişti ancak bir müzik uğultusu duyuluyordu. Yuri evin kapısını çalıp Sen'i kendisinin kontrol edeceğini, onların depoya giderek Koga'nın orada olup olmadığını kontrol etmelerini istemişti. Kabul ederek depoya doğru ilerlediler. Deponun kapısı aralık bırakılmıştı. Önden Masato, arkadan Aoi içeri girmişti. İçeride yoğun bir yağ kokusu alınıyordu. Yarım demir parçaları ve mücevher parçaları göze çarpıyordu. Deponun ortasında bir at arabası vardı. Arabanın üzerinde esmer bir çocuk çekiçle bir şeyler yapıyordu. Onları fark etmemişti bile. Masato içeride olduklarını fark ettirmek için sesli bir şekilde boğazını temizleyince çocuk başını kaldırıp onlara bakmıştı. Aoi ile göz göze gelmeleri ile birlikte de ağzından tuhaf bir kelime çıkmıştı.

Söylediği şey zararsız ancak kaba ve görgüsüz sayılabilecek bir şeydi. Tabi bu Masato'nun hoşuna gitmeyen bir durumdu ancak Aoi onun bir anda bu kadar patlamasını da beklemiyordu. Yüzü sinirden kıpkırmızı olan Masato bir anda bağırarak üslubuna dikkat etmesi konusunda çocuğu tehdit etmişti. Çocuk bu tepkiyi alınca korkuyla yerinden sıçrayarak kim olduklarını sormuştu. Belli ki pek eğitim almamış birisiydi. Aoi, Masato'yu kolundan çekerek sakinleştirmeye çalıştı. "Ç-Çocuk işte boşver. Kötü niyetle söylememiştir." Çocuğa yönelerek başıyla selamladı. "Merhaba, Koga sen misin? Buranın çalışanı mısın? Biz Shikigami Yuri hanımefendinin misafirleriyiz. Neler yaptığınızı görmek istemiştik. Sen Bey'in ürünleri fazlasıyla övülüyor, müşterisi de bolmuş." Sıcakkanlı bir gülümseme ile çocuğun güvenini kazanmaya çalıştı.

Re: [Yureikumo Aoi] Çamur İzi

Posted: Tue Oct 07, 2025 7:47 am
by GM - Shinsei
Koga bir anlık sessizlikten sonra seni ve Masato’yu kararsız bir ifadeyle süzüyor. Gözleri bir ileri bir geri gidiyor, sanki aklında bir kaçış planı kuruyormuş gibi. Dudaklarını büküp çekingen bir sesle soruyor. "Abla siz polis? Siz niye geldi, operasyon?" Ağzından çıkan kelimelerin ciddiyeti kadar telaşı da dikkat çekici. Ardından başını kapıya çevirip birden depar atıyor. Masato’nın refleksi saniyesinde devreye giriyor. Geçerken çocuğun ensesine bir şaplak indiriyor. "Otur oturduğun yerde!" Koga’nın dengesiz vücudu anında yere kapaklanıyor. Tahta zeminde yankılanan sesle birlikte boğuk bir feryat duyuluyor "ABİ SİZ ŞİDDET!"

Tam o anda depo kapısında Yuri beliriyor. Elinde kapı tokmağını tutuyor, yüzü soğukkanlı ama ses tonu sert. "Radyoyu açık bırakıp gitmiş, burada değil." Gözleri Koga’ya kayıyor. Ağır adımlarla yaklaşıyor, genç çocuğu kolundan tutup kaldırıyor. "Bizimle geliyorsun, genç adam." Koga’nın itiraz edecek hali kalmamış. Üçünüz Yuri’nin arkasına takılıp depodan çıkıyorsunuz. Gri taşlı avludan geçip ana binaya yöneliyorsunuz. Evin içi dışarıdan göründüğünden de daha zengin. Girişteki antrede büyük bir halı, ortasında Amegakure’nin sembolü işlenmiş. Duvarlarda mavi tonlu yağlı boya tablolar asılı. Cam masanın üzerinde içi boş üç şarap şişesi duruyor.

Salonun bir köşesinde siyah bir radyo duruyor. İçinden boğuk bir cızırtı sesi geliyor, kanalı sabit değil, arada bir kadın sesi duyulup kayboluyor. Yuri Koga’yı bir koltuğa itiyor gibi oturtuyor. "Bu radyo niye açık?" Koga hemen ellerini sallıyor. "Abla ben dinliyor depodan, o yüzden ben açık bıraktı." Yuri kaşlarını çatıyor. "Depodan duyulmuyor ki bu radyo." Koga gülünç bir ciddiyetle göğsünü geriyor. "Abla ben kedi gibi duyuyor, kulak fena." Yuri gözlerini deviriyor, eliyle şakaklarını ovuyor. "Sen nerede?" Koga başını yana eğiyor. "Abla ben bu-" Yuri dayanamayıp araya giriyor. "Of. Higura Sen nerede?"

Koga panikle başını iki yana sallıyor, kelimeler ağzından dökülüyor. "Abla vallahi işte dün gece çıktı taverna dedi gidecem dedi, sonra geldi dedi neredesin dedi, dedim buradayım dedi, ne bileyim neredesin dedi, sonra eve gitti yattı, içki alkol dedi, ben de anlamadı, sonra ben yattı depo gitti geldi uyandı adam yoktur." Yuri sabırla dinliyor, sonra kısa bir duraklamadan sonra soruyor. "Depoda mı yatıyorsun sen?" Koga evet anlamında başını usulca sallıyor. Yuri sana ve Masato’ya dönüyor. "Bu çocuğun bir şey bildiğine inanmıyorum. Ama köyden kendisine bir günlük nöbetçi atanmasını isteyeceğim. Böylece bizden önce tüccara ulaşırsa haberimiz olur." Sonra Koga’ya dönüp parmağını uzatıyor. "Sen burada bekliyorsun. Bir yere kıpırdama." Üçünüz evden ayrılıyorsunuz.

Yağmur hızlanmış, gökyüzü griyle mor arası bir renge bürünmüş. Sokak lambalarının turuncu yansıması, ıslak taşlara büyülü bir hava veriyor. Şehir merkezine doğru yürürken kalabalık artıyor, tüccarlar çuvallarını taşıyor, pazar tezgahları toplanıyor. Uzakta bir sokak müzisyeni, metalik bir davulla ritim tutuyor. Yuri bir noktada adımlarını yavaşlatıyor. "Hangi tavernaya gitmiş olacağını tahmin edebiliyorum. Sen’in hep uğradığı bir yer var." Köşeyi döndüğünüzde tabelasında Mavi Lotus Taverna yazan bir bina beliriyor. Kapısı lacivert lake boyalı, pencerelerinden sıcak sarı bir ışık süzülüyor. İçeriden gülüşmeler, şarkı sesleri geliyor. Kapıdan içeri girince ahşap zeminin gıcırdayışı duyuluyor. Hava, alkol ve sıcak yemek kokusuyla dolu. Bir köşede sarhoş bir müzisyen saksafon çalıyor, birkaç masa dolu, bar tezgâhında parlayan bardaklar dikkat çekiyor. Yuri size dönüp kısa bir direktif veriyor. "Ayrılalım. Müşterilere ve çalışanlara soru sorun. Kim ne biliyorsa öğreneceğiz."

Tavernayı gözden geçirirken dikkatini dört farklı kişi çekiyor. İ,lki gri saçlı, kalın sakallı bir adam. Barın arkasında bardak siliyor. Sesi kısık ama çevresini dikkatle dinliyor gibi. Gözleri yılların yorgunluğunu taşıyor. İkincisi köşede saksafon çalan, uzun saçlı, ince yapılı bir adam. Arada çevresine bakıyor, sanki birini bekliyor gibi. Üstünde siyah deri ceket var. Üçüncüsü pencere kenarında oturuyor. Önünde boş bir kadeh, elleriyle oynuyor. Koyu makyajlı, bakışları dalgın ama dikkatli. Gözleriyle sürekli kapıya bakıyor. Dördüncüsü ise arka masada tek başına oturuyor. Önünde iki boş bira şişesi, biri elinde. Saçı sakalı karışmış, ama giydiği yelek lüks. Belki para kazanmış, belki kaybetmiş.

Re: [Yureikumo Aoi] Çamur İzi

Posted: Tue Oct 07, 2025 11:26 pm
by Yureikumo Aoi
Koga soruşturma için gelmiş olduklarını anlamıştı. Hızla kaçmaya çalışsa da Masato'nun darbesi ile birlikte yere çökmesi bir olmuştu. O esnada Yuri adamı bulamadığını söyleyerek girmişti depoya. Koga'yı alarak evin içerisine sokmuştu. Evin içerisi epey zevkli ve lüks döşenmişti. Bitmiş içki şişelerine bakılınca adamın alkolik olduğu izlenimi oluşuyordu. Köşede radyo açıktı. Yuri radyonun neden açık olduğunu sorgulamıştı ancak Koga kendisinin dinlediğini, kulaklarının iyi duyduğunu söylüyordu. "Madem dinliyorsun neden yanına almıyorsun ki?" Aoi söylendi kendi kendine. Yuri ona başka bir mistik konuşmanın yaşanmasına fırsat vermeden Higure Sen'in nerede olduğunu sorduğunda çocuk bir tavernada olduğunu düşündüğünü söylemişti. Yani en azından çocuğun ettiği laflardan Aoi bunu algılamıştı.

Yuri onlara dönerek çocuğun bir şey bildiğini düşünmediğini, yine de yanına nöbetçi koyacağını söyledi. Sonra da hep birlikte evden ayrıldılar. Yuri onun hangi tavernaya gitmiş olabileceğini tahmin ettiğini söyleyerek Amegakure sokakları boyunca onları yürütmüş ve "Mavi Lotus Taverna" isimli bir mekandan içeri sokmuştu. İçerisi inanılmaz alkol kokuyordu. Sarhoş da olsa canlı müzik vardı. Yuri ayrılmalarını ve müşterileri soruşturmalarını istemişti. Aoi içeriye göz gezdirdi. Sorgulayabileceğini düşündüğü dört kişi vardı. Bunlar içerisinden en aklı başında ve bir şeyler duymuş olabileceğini düşündüğü adama doğru ilerledi. Barda bardak silmekle meşguldü. Gür, kalın sakalları vardı ve saçları grileşmişti. "Merhaba." dedi sıcakkanlı bir gülümsemeyle adama yaklaşırken. "Buranın çalışanı mısınız? Higure Sen isminde bir tüccarı arıyordum da, buraya uğradı mı bir bilginiz var mı?"

Re: [Yureikumo Aoi] Çamur İzi

Posted: Sat Oct 11, 2025 12:16 pm
by GM - Shinsei
Barmen seni dikkatlice dinledikten sonra, elindeki bardağı bir kenara koyup uzun bir iç çekiyor. Yorgun sesiyle başlıyor konuşmaya. "Ha bu Sen’in ben bilmiyorum neden gelir buraya, gitmez bir türlü ha. Bak geliyor burada iç iç iç iç iç sabaha kadar yeter yav! Yeter yav, ben buraya tek başıma bakıyom, burada kimse bana yardım etmiyor. Sonra geliyor, burada ortalığı birbirine katıp sonra gidip gelip sürekli geliyor yani. Yeter artık yav, bu ne yav, of yav!" Adamın yüzündeki sinir ve çaresizlik karışımı ifade seni hem şaşırtıyor hem de eğlendiriyor biraz. Bu kadar dolu birini uzun zamandır görmemiştin.

Barmen sonunda nefeslenip sana bakıyor. "Bacım, sabaha kadar buradaydı. Yeni gitti. Sola döndüğünü gördüm." Teşekkür etmek üzereyken refleksle arkanı dönüyorsun. Tam o anda köşede saksafon çalan müzisyen, enstrümanını yavaşça bırakıyor. Uzun saçları yüzüne düşmüş, gözlerinde yorgun ama keskin bir parıltı var. Adımlarını ölçülü ama kendinden emin bir biçimde atıyor. Yaklaşıp elini tutuyor, dudaklarını zarifçe dokunduruyor. "Matmazel, sizi masaya alayım." Boş bir masaya geçiyor. Sandalyeye yan oturuyor, bir bacağını diğerinin üstüne atıyor. Kolunu masaya koyuyor, dirseğiyle başını destekliyor, ardından yavaşça sana bakıp usulca gülümsüyor.

"Lütfen ama... yalvarmalı mıyım?" Sesi neredeyse fısıltı kadar kısık. Hafifçe öne eğiliyor, sesini daha da indiriyor. "Sennashi falan yani, anlatabiliyor muyum?" O kelimeyi duyar duymaz nabzın bir anlığına hızlanıyor. O kadar gevşek ve yayık konuşuyor ki, sanki ağzında kelimeler eriyor. Her heceyi uzata uzata söylüyor. "Ama diğerlerini uzak tutun, ben sizinle konuşacağım." Gözleri doğrudan seninkilere kilitlenmiş durumda. Yuri’nin ve Masato’nun bakışlarının arkandan üzerindeymiş gibi hissediyorsun.

Adamın yayık konuşmaları arasında zihninde birkaç olasılık beliriyor. Masaya oturup onun ağzından çıkacak her kelimeyi dikkatle dinleyebilirsin, ya da Yuri ve Masato’ya belli belirsiz bir işaret gönderip destek isteyebilirsin. Belki de bu tuhaf müzisyeni önce küçük bir sınava tabi tutmalı, gerçekten Sennashi’den mi veya Sennashi hakkında bilgi sahibi mi, yoksa sadece sarhoş bir palavracı mı olduğunu anlamalısın. Ya da en mantıklısı, hiç müdahale etmeden biraz daha izlemek olabilir, bazen kelimelerden çok davranışlar gerçeği ele verir. Ama kim bilir, belki başka bir planın vardır.

Re: [Yureikumo Aoi] Çamur İzi

Posted: Thu Oct 23, 2025 8:44 pm
by Yureikumo Aoi
Barmen olduğunu tahmin ettiği adam bir anda hayattan bunalmış gibi Sen hakkında yakınmaya başlamıştı Aoi'ye. Sanki bunca zamandır onu soracak birisini bekliyordu da aradığı fırsat ayağına gelmişti. Adamın yakınmalarına bakılırsa Sen epey problemli birisiydi. Buraya gelip saatlerce içiyor ve sonra da problem yaratıyordu. Barmen komik de bir aksanla konuşuyordu. Aoi onu ciddiye almakta zorlanmıştı. Profesyonelliğini elden bıraksa kahkaha bile atabilirdi. Adam yakınmasını bitirince sorusuna cevap vermeye karar vermişti. Sen'in sabaha kadar orada olduğunu, yeni ayrıldığını söylemişti. Tam teşekkür edip diğerlerinin yanına dönecekti ki arkasında bir hareketlenme hissetti.

Biraz evvel müzik çalan sanatçı üzerine doğru gelmekteydi. Yanına yaklaştıktan sonra büyük bir saygı ve beyefendilikle eğilerek elini tutmuş ve nezaketle öpmüştü. Bu beklenmedik etkileşim Aoi'yi hem şaşırtmış hem de biraz utandırmıştı. Garip kelimeler kullanan bir adamdı. Onu masaya davet etmişti. Aoi sırf merak ettiği için adamın teklifini kabul etmeye karar verdi. Adam oturduktan sonra bacak bacak üzerine atarak yan bir şekilde oturmuş ve kolunu masaya koyarak yumruğuna dayadığı başıyla hafifçe gülümsemişti. Yalvarmak falan gibi bir şeyler söylüyordu. "Pardon?" Adamın Sennashi dediğini işitince hafifçe panikledi, oturduğu yerde dikleşti. Diğerlerini uzak tutmasını, yalnızca kendisiyle konuşacağını söylemişti. Bu adam ne biliyordu ki?

Aoi başını kaldırıp Yuri ve Masato'ya doğru imalı bir bakış atacaktı. Anlayacaklarını umuyordu. "Peki... Konuşalım o zaman. Baş başa." dedi Aoi ciddi ve temkinli bir ses tonuyla. "Ne biliyorsunuz?" Adamın söyleyecekleri meraklı birer dedikodudan fazlası olmaya da bilirdi. İşe yarayıp yaramayacağından emin olmak için öncelikle onu dinlemeye karar verdi.

Re: [Yureikumo Aoi] Çamur İzi

Posted: Fri Oct 24, 2025 7:00 pm
by GM - Shinsei
Masanın üzerine eğiliyor, gözlerini hafifçe kıstığın halde müzisyenin yüzündeki ifadeyi okumaya çalışıyorsun. Adam derin bir nefes alıyor, saksafonun paslı ağızlığını masanın köşesine bıraktıktan sonra biraz sarkıntı, biraz içten bir sesle anlatmaya başlıyor.

"Bak matmazel, Sennashi’yi ben bile az çok tanırım. Bizim gibi yerlerde öyle üç beş delinin kurup dağıttığı darı tarlası değil bu. Parayla, işlerle, adam devşirmekle uğraşan bir ağ. Çoğu periferideki gençlerden, azıcık dertli olanlardan, bazı daimyoların alt çepeçevresinde ezilen çocuklardan kurulur. Ama kulaktan kulağa yayılan bir disiplinleri var, herkes kendine bir rol seçiyor. Size söylesem ha? Bak, kulağını aç."

Adam iyice odaklanıyor, her şeyin farkında olduğunu iliklerine kadar hissediyorsun. "İlk olarak, işaretleri var. İnsanların üzerinde, dükkan malında, şemsiyelerde bulunan üç iç içe daire ve çizgi resmi tesadüf değil. Bunu görenler anlar işaretin ait olduğu ağı, uyarı, buluşma ya da finans akışı üçgeni olabiliyor. İkinci, haberleşme, radyo, eski ama iş gören yöntem. Rütbeli olanlar kısa kodlarla konuşuyor, sabah yayınlarında çalan bir melodiyle belirli bir pazar noktasına işaret bırakıyorlar. O radyo açık kaldıysa, ya biri dinlemiş ya da biri torpillenmiş. Üçüncü, lojistik, para genelde zavallı tüccarlarla, içki kağıdıyla, gizli kasa hesaplarıyla akar. Bazı dükkanlar bazen istemeden akışa kanallık eder, herkesin elinde bir gram pay var. Dördüncü ise taktik, Sennashi düğmelerine basmadan önce kaos yaratıri, gece baskınları, panik çıkarma, görevli gözü düşürme. Milleti şaşkına döndürüyorlar, işte o şaşkınlık onların işine yarıyor."

Adam gülümsüyor ve hafif bir kahkaha atıp doğruluyor. "Beni merak ettin ya hani, nereden bilirim bunları? Ben buranın kulağıyım, yıllardır insan dinler, laf toplarım. Herkes konuşur. Sarhoş, borçlu, sevdalı... bazıları istemeden de olsa bilgi verir. Higura Sen mi? O, daha çok parayı çevirecek biri. Gece apar topar tavernaya iner, parayı tutuşturur, sonra kaybolur. Depoları evinin yanında, dediğiniz gibi. Koga mı? O çocuk depoda yatıyor olabilir, ama Koga bilmez gözüktüğü kadarını, asıl muhasebeci ise Koga’dan daha akıllı biri. Adını söyleyemem, ama K harfiyle başlayan biri var diyebilirim."

Adam sana iyice yaklaşıyor. "Ve son olarak, eğer siz ciddiyseniz, ben size yol gösterebilirim. Nerede beklediklerini, kim aracı olur, hangi tezgahta kim görevli diye sunulur, bunu söyleyebilirim. Ama bir şartım var." Adam bir an durup gözlerini kapatıyor, sanki anlatırken keyif alıyor. Küçük bir tebessüm çalıyor dudaklarına, sonra birden ciddileşiyor.

"Elinizi uzatın lütfen efendim."

Sen isteksizce ama temkinli bir hareketle elini uzatıyorsun. Parmağını avucuna bırakır bırakmaz adam bir anda fırlıyor, sandalyeyi ters itiyor, ayağa kalkıyor ve yüzünü bütün o saçma teatral haliyle havaya çeviriyor. Önce bir bağırış, sonra ritim tutan bir melodi, etraftakiler şaşkın, bazıları kıkırdıyor. Adamın sesi kabareye dönüyor, eski aşk filmlerinden fırlamış gibi tatlı-acı bir tınıyla seni hedef alan bir şarkıya başlıyor.

"Ah beyazım benim, yağmurun prensesi,
Şemsiye var cebinde, ama kalbi serseri,
Köşede bakıyor, gözleri ıslak ıslak,
Hyuuga’nın ıslak çocuğu çapkın bak!
Ay senin broşun parıldar, ama sakın düşürme,
Şarkım geçsin dillerde, dünya işte böyle!
Ha! Ha! Ha! beyazım, yağmur altında titrer,
Arar haydutları, ama şemsiyesi ile övünür!
Aha, bakın bakın hanımlar beyler durun,
Kadınım gelir, adamlar sapar, onları bulur!"


Şarkının nakaratını birkaç kere tekrar ediyor, melodiyi arada saksafonuyla süslüyor, hareketleri abartılı ve sahneye uygun. Şarkı mizahı bulaştırıyor, mısralar seni küçük düşürecek kadar cilveli ve alaycı. Masadaki birkaç izleyici önce şaşırıyor, sonra kıkırdamaya başlıyor. Masato’nın yüzü kıpkırmızı bir gülümsemeye, sonra da bir süredir tutamadığı kahkaha nöbetine dönüşüyor, bir anda tüm göğsüyle kahkahayı patlatıyor. Etrafın uğultuya, bir iki mırıltıya karışırken müzisyen son bir yüksek notayla bitiriyor ve sahnevari bir reverans yapıyor.

Masato’nın gülme krizi gittikçe büyürken, senin kulaklarında şarkının son dizesi yankılanıyor. "Beyazım, şemsiyenin altında kal, ama gözünü dört aç, Sennashi gelir mi gitmez mi, e o zaman aşk da gelir!"

Re: [Yureikumo Aoi] Çamur İzi

Posted: Tue Oct 28, 2025 11:35 pm
by Yureikumo Aoi
Adam Sennashi'yi tanıdığını söylediğinde Aoi meraklanmıştı. Anlattığı her şeyi oradan buradan biraz duyduğu bilgilerden yola çıkarak komple üfürüyor da olabilirdi ancak yine de zihnin bir köşesinde not almaya değerdi. Bu önyargısı adamın iç içe geçmiş halkalardan oluşan Sennashi işaretini dile getirmesi ile birlikte dağıldı. Bunu nereden biliyordu ki? Masada öne doğru yaklaşarak iyice adama odaklandı. Adamın gözlerinde kurnaz bir parıltı vardı. Bilgisi ile yarı gösteriş yapıyor gibiydi. Haberleşme ağı olarak radyo ağlarını kullandıklarını söylemişti. Sen'in evindeki açık radyonun bununla bir ilgisi olabilirdi. Sabahları birbirlerine kısa işaretler yolluyorlardı. Lojistik olarak da tüccarlardan, içkilerden, gizli yollardan ve karaborsadan kendilerine para akıttıklarını söylemişti. Bunu pekala biraz biliyorlardı. Yine de ister istemez hemen her tüccarın bu işe karışması fikri ürkütücüydü. Herkesi bir nebze bu işe bulaştırdıkları zaman hem kendilerini gizleme olanağı elde ediyorlardı hem de görünmez bir koruma ve duvar elde ediyorlardı. Eğer bu işe öyle ya da böyle bir şekilde dahil olduysan açığa çıkmaz istemezdin sonuçta, değil mi? Adam Sennashi'nin taktik olarak da kaos çıkararak dikkat dağıtmayı kullandıklarını söylemişti. Bu karışıklıktan yararlanarak başka işler yapıyorlardı. Şimdiye kadar olan her şeyle örtüşüyordu. Sennashi'nin dağınık ve tutarsız, görünüşte amaçsız hamleleri tamamen köylerin kuvvetlerinin dikkatlerini dağıtmak içindi. Biraz evvel çarşıda yaşananlar bile bundan ibaretti. Onları parmaklarında oynatırken kendilerine kaçış ve hazırlanma oluşturuyorlardı. Bu esnada gözden çıkarttıkları birkaç küçük piyonu da fare gibi kedilerin önüne sürüyorlardı. Kedileri de yorup güçlerini kullandırıyorlardı böylece. Oldukça kurnaz bir taktikti.

Bu adam tüm bunları nereden biliyordu ki? Onların içinden miydi? İstihbaratçı mıydı? Adam mesleği sayesinde olduğunu iddia etmişti. Gelen giden herkes konuşuyordu ve o da dinliyordu. Peki neden bu bilgileri şimdi onunla paylaşıyordu? Nihayet işine yarayacağını ve onu dinleyecek birini bulduğu için miydi? Sennashi bu taktiklerinin kolayca dışarı yayılmasına izin vermezdi halbuki. Belki bu bile bir oyalama ve dikkat dağıtma unsuruydu. Müzisyen adam Sen'in örgüte finans sağlamakla uğraştığını, Koga'nın pek bir şey bilmediğini ancak ismi K ile başlayan esas muhasebecinin işin içinde olduğunu iddia etmişti. Aoi kaşlarını kaldırdı. Niye adını söylemiyordu? Adam iyice ona doğru yaklaşarak isterlerse çok daha fazla bilgi verebileceğini ancak bir şartı olduğunu dile getirmişti. Aoi heyecanla başını salladı. Adam elini uzatmıştı yine gözlerindeki o kurnaz parıltıyla. Bu sefer gülümsüyordu da. Aoi başta biraz tereddüt etse de ne olacak ki diye düşünerek uzattı elini adama doğru.

Parmakları adamın avucu ile buluşur buluşmaz bir şey oldu. Aoi kendini bir müzikalin içerisinde buldu. Adamın yerinden kalkması ile teatral bir moda girmesi bir olmuştu. Bu ona bir yerden tanıdık geliyordu... İsmi Bokukichi ile başlayan bir adamın hal ve tavırlarını anımsatmıştı ona. Belki de tüm Amegakure halkı biraz böyleydi. Adam bir anda yanık bir şekilde bir aşk hikayesi anlatmaya başlamıştı ancak ana karakteri kendisiydi. Açıkçası pek güzel sözleri yoktu, Aoi çok anlamamıştı ancak adamın sesi iyiydi. Nakarat tekrar ediyordu, aralarda enstrümanla giriyordu. Şarkının sözleri sanki kendisi ile alay ediyor gibiydi ancak Aoi bu gibi tavırlara Bokukichi'den fazlasıyla alışkın olduğu için bu konuda pek bir şey hissetmedi. Hatta tam tersine, bu durum onu eğlendirmişti. Amegakure halkının kendilerini ifade biçimi ve mizah anlayışı böyle olsa gerekti. Gerçekten de istedikleri zaman eğlenceli olabiliyorlardı. Etraftan gelen kıkırdaları duyunca başını çevirdi ve gülmekten patlamak üzere yüzü kızarmış bir Hyuuga ile göz göze geldi. Normalde oldukça stoik davranan Masato'yu kahkahadan gözlerinden yaş gelinceye kadar patlarken görünce Aoi de şen bir kahkaha atarak etraftakilere katıldı. Şarkı bitmeye yaklaşırken Aoi ellerini çırparak kendi etrafında ve müzisyenin etrafında dönerek melodiye uygun bir dans tutturdu. Kimonosunun eteklerini kaldırarak şarkı sözlerine uygun bakışlar atarak etrafı daha çok güldürmeye çalıştı.

Şarkı biterken ve adam reverans yaparken Aoi de selam verdi ve alkış tuttu. "Bu çok eğlenceliydi!" dedi oldukça heyecanlanmış bir ses tonuyla. Daha önce hiç böyle bir şey yaşamamıştı. Çok farklı bir deneyimdi, her zaman elde edemeyeceği tarzdaydı. "Ne alakaydı anlamadım ama eğlenceliydi. Teşekkürler müzisyen bey."