Page 3 of 6

Re: [Yureikumo Aoi] Gözler Tamamen Kapalı

Posted: Wed May 28, 2025 11:48 pm
by Yureikumo Aoi
Takeshi, Aoi'nin benzetmesini duyunca pembeleşmiş suratını çimenlere indirerek çimenlerle daha da sert oynamaya başlamıştı. Aoi bu benzetme hoşuna mı gitmişti yoksa onu kızdırmış mıydı emin olamamıştı. Belki de yalnızca utanmıştı. Aoi onun bu halini görünce daha da çok gülmeye başladı. Molaları bittikten sonra Kaita kum saatini üç kere daha çevirmişti. Kum saati her başa sardığında farklı bir öğrenciyi hedefine almıştı. Kaita tüm öğrencilere yol gösterip jutsularını geliştirme fırsatı sunmuştu. Aoi ikinci kez denediğinde yeniden çuvallamıştı ancak en azından kartları daha hızlı döndürmeyi başarmıştı. Gün iyice ilerleyip güneş tepeden inmeye başladığında da Kaita eğitimin sona erdiğini duyurmuştu. Kum saatinin son taneciğini bırakması ile birlikte de serbest kalmışlardı.

Takeshi köyün meydanına geri dönerken adımlarını Aoi'nin yavaş ve temkinli adımlarına uydurarak ona yakın yürümüştü. Resmen annesini takip eden yavru köpek gibiydi işte! Aoi benzetmesinde hiç de haksız sayılmazdı. Köprüden geçtikleri esnada bir meyhaneyi işaret etmişti. Bu sefer Aoi onu takip etmeye başladı. Bu mekanın daha önce önünden geçmişti ancak hiç içeri girmemişti. Meyhaneler pek ona göre mekanlar değildi sonuçta. Kalabalık, gürültülü, içkili mekanlarda bir başına takılmaya çekinirdi. Takeshi'yi utandırmamak adına ona ayak uydurmaya karar verdi. Takeshi perdeyi aralayıp içeri girince mekanın sahibini neşeyle selamlamıştı. "Jun Amca" diye hitap ettiği yaşlı adam ona dönerek her zamankinden isteyip istemediğini sormuştu. Demek Takeshi bu mekana arada sırada gelen birisi de değildi, epey tanışıklardı. Aoi onun hakkında pek bir şey bilmediğini fark etti aniden. Çıktıkları görevde onun karakteri ve kişiliği üzerine pek çok yargıya varmış ve onu tanıdığına kanaat getirmişti ancak bugün yaşananlardan sonra bunun bir yanılsama olduğunu fark ediyordu.

Tezgahın bir köşesine geçtiler. İçerisi pek kalabalık değildi. Yalnızca birkaç masadan fısıldaşmalar duyuluyordu. Yaşlı adam onlara bir kupa içerisinde tatlı kokan bir içki vermişti. Aoi küçük bir yudum alınca bunun Soju olduğunu fark etti. Daha önce babasını içerken görünce biraz tadına bakmışlığı vardı ancak sıklıkla içtiği bir alkol çeşidi değildi. Tatlı oluşu hoşuna gitmişti. Aoi tatlı şeyleri çok severdi zaten. Kupasını kavrayarak kocaman bir yudum aldı. Takeshi, bakışları masada, düşünceli bir şekilde hemen söze girmişti. Amacının Sennashi'yi dağıtmak olduğunu, çifte ajan olduğunu, Sennashi'nin gerçekten de köylere düşman bir örgüt olduğunu söylemişti. Onun çifte ajan olduğunu da yalnızca Hokage ve Hari Hoca biliyordu. Hari de mi biliyordu? Görev esnasında öğrenmiş olmalıydı. Hari onu sorgulayınca Takeshi anlatmak zorunda kalmıştı belli ki. Uchiha ismine leke vermek istediklerini ve onlarla birlikte daha nice farklı grubu da suçlama altında bırakmayı hedeflediklerini söyledi Takeshi. Aoi duyduklarının şaşkınlığını atmak için bir süre duraksadı. Ne söylemesi geretkiğinden emin değildi. Takeshi'nin tek başına böyle bir operasyon yürüttüğünden ve böyle bir savaş verdiğinden hiç haberi yok. Tahmin dahi edemezdi. Günlük hayatında ne kadar gamsız görünüyordu oysa! Şimdi Hokage'nin onu neden yanlarına "grubun dahisi" olarak verdiğini anlayabiliyordu. Belki de görev esnasındaki uygunsuz davranışları da stresi ve sorumluluklarının ağırlığı yüzünden yaptığı ufak bir hataydı. Takeshi, Aoi'den bir cevap beklemeden devam etmişti. Kamigama Tünelleri'ne dair raporu kendisinin verdiğini, her şeyi planladığını ve kimseye zarar gelmeyeceğini, Toshio ile yaşanan şeyin beklemedikleri bir sızma girişimi olduğunu dile getirdi.

Takeshi başını kaldırıp gözlerine bakmıştı. O her zamanki vurdumduymaz ve alaycı bakış yoktu gözlerinde. Son derece ciddi, hatta biraz da endişeli görünüyordu. Aoi onun böyle bir tarafı da olduğunu bilmiyordu. Bunu yalnız başaramayacağını, Aoi yardım ederse Sennashi'nin planlarına daha fazla yaklaşabileceğini söylemişti. Demek fikrini değiştirmişti. Aoi'nin gitmesindense kalmasının daha fazla yarar sağlayabileceğine karar vermişti. Aoi'nin bunu kabul etmesi durumunda Hokage'nin bilgilendirilmesi gerekliydi. Takeshi sabırsızlıkla Aoi'nin vereceği kararı beklerken bir noktaya dikkat etmesi gerektiğini söylemişti. Uchiha adına leke sürülmesine izin vermemesi gerekiyordu. Bunun neden bu kadar önemli olduğunu anlamasa da Aoi'nin Takeshi'yi böyle zorlu bir görevin içinde tek başına bırakmaya niyeti yoktu. Hele ki her şeyi öğrendikten sonra. "Sana tabi ki de yardım etmek isterim. Bir arkadaşımı bu kadar zor durumda tek başına bırakmaya ne gönlüm ne de inancım izin verir. Üstelik köyümü koruyacağıma dair yemin ettim. Tehlike altındaysak her şeyimi ortaya koymaya varım. Hokage'yi hemen bilgilendirelim." dedi kararlı bir ses tonuyla. Hokage'nin neden sürekli yorgun olduğunu şimdi daha iyi anlıyordu. "Ancak anlamadığım bir şey var. Uchiha ismine leke sürülmesi riski varsa neden bu işin başındakilerden birisi Uchiha? Kendi klanının adına leke sürülmesini mi istiyor? Ya da güç mü talep ediyor? Yoksa Uchiha içinde yüksek rütbeli birisinin bu işlerle uğraşıyor olması mı Uchiha adına leke getirebilecek olan şey?" diye sordu Kaita'dan bahsettiğini ima ederek. "Ayrıca o kum saati ne? Neden sürekli onu çeviriyor? Bir çeşit jutsu mu? Bir de şu ışık habercisi mi nedir. Onun olayı gerçek mi? Çünkü ben Iwagakure'deyken gerçekten de zihnimin içinde onu bulmamı söyleyen bir ses duydum. Çok garipti. Genjutsuya mı alınmıştım?"

Re: [Yureikumo Aoi] Gözler Tamamen Kapalı

Posted: Thu May 29, 2025 12:04 pm
by GM - Shinsei
Kupasını bir parmak yukarı kaldırıp dudaklarına götürüyor Takeshi. Tatlı sojuyu ağır ağır yudumlarken gözlerini ayırmadan konuşuyor. "Tam olarak son dediğin." diyerek başlıyor. "Uchiha'ların ismine leke gelip gelmemesini umursayan bir adam olduğunu sanmıyorum. Uchiha olup da böyle bir işe kalkışması Konoha için büyük problem oluşturacak. Sennashi ile neden birlikte olduğunu net olarak bilmiyoruz ama ne köyü ne de klanını düşünüyor, orası kesin."

Kupanı iki elinle kavrıyorsun, içki boğazından ılık bir çizgi gibi süzülürken soruların aklında tek tek oturuyor. Takeshi masadaki yemek çubuklarını topluyor, küçük tabaktaki misoyu paylaşıyorsunuz. "Kum saati meselesine gelince, ne anlama geldiğini biz de bilmiyoruz, bir jutsu ile alakalı olup olmadığını anlamak için fazlasıyla araştırma yaptık ama saatin içinde herhangi bir çakra akışı olmadığı için doğrulayamadık. Muhtemelen kum saatlerine takık sadece. Obsesif derecede hem de."

Son soruna geçerken kaşlarını hafifçe çatıyor. "O adamın kimliğini hala araştırıyoruz. Evet, seni bir genjutsuya aldı muhtemelen. Ama kim olduğunu hala bilmiyoruz. Ben o kadar yüksek rütbe değilim örgütün içinde." diyor ve içkisini bitiriyor.

Hava aydınlanmaya yüz tuttuğunda sen de içtiğini bitiriyorsun, barın içi hafifçe boşalıyor. Takeshi hesap için elini kaldırıyor, Jun amca göz ucuyla onaylayıp fiyatı söylüyor. Takeshi hesabı ödedikten sonra dışarı çıkıyorsunuz. Sokak lambalarındaki yağ kandilleri titrek bir sarı yayıyor, rüzgar havanın serinliğini taşıyor. "Hokage’nin ofisine geçelim mi?" diye fısıldıyor Takeshi. Öne düşen saçlarını kulağının arkasına itiyor.

Yavaş yavaş Hokage'nin ofisine doğru yürüyorsunuz, çok uzak değildiniz zaten. Nöbetçi chuunin sizi görünce selam veriyor, Takeshi’nin tanımlayamadığın bir kimlik plağını gösterdiğini görüyorsun. Ofisin kapısı tıklattığınız anda içeriden davet sesi geliyor.

Hokage Shigure geniş masanın ardında evrak istifleri arasında kaybolmuş durumda. Göz altlarında yorgun gölgeler var ama bakışı hala keskin. Odada çıtırdayan tek şey, köşedeki küçük sobada yanan çam çırası. "Buyurun, ne istemiştiniz gençler?" diye soruyor, kalemi bırakıp size dönüyor. Takeshi bir adım öne çıkıyor, sesini olabildiğince sabit tutmaya çalışıyor. "Sennashi operasyonuna Yureikumo Aoi’yi de resmi olarak dahil etmek istiyorum efendim."

Shigure’nin bakışı bir anda sertleşiyor. Parmaklarını masaya dayıyor, oturduğu yerden hafifçe doğruluyor.
"Sır olarak saklaman gereken bir şeyi bu kadar kolayca paylaştın mı yani?" diye soruyor, tonu merakla karışık hafif bir kınama taşıyor.

Takeshi başını çevirip sana bakıyor, sessiz bir işaretle sözünü devrediyor. "Durumu kendi ağzından anlat Aoi. Neden dahil olduğunu, ne bildiğini ve nerede durduğunu Hokage’ye sen açıklarsan daha doğru olur." diyor. Sobadan çıtır çıtır sesler yükselirken odanın bütün dikkati sana çevriliyor. Shigure’nin gözlerinde hem temkin hem de açık bir dinleme isteği var. Takeshi sessizce bir adım geri çekiliyor, omuzlarının geriliminden sana güvendiğini anlıyorsun.

Re: [Yureikumo Aoi] Gözler Tamamen Kapalı

Posted: Thu May 29, 2025 12:40 pm
by Yureikumo Aoi
Takeshi, Kaita hakkındaki düşüncelerinden son dediğinin doğru olduğunu vurgulamıştı. Uchiha içerisinde bu kadar önemli bir ismin köylere karşı geliyor olması Uchiha ismine sonsuza dek leke sürebilirdi. Polis teşkilatının başında olan bir klan için bu hiç hoş sonuçlar doğurmazdı. Takeshi Kaita'nın neden Sennashi ile birlikte olduğunu bilmediğini ancak ne klanı ne de köyü önemseyen bir insan olduğunu söylemişti. Kum saati meselesini ise maalesef bilmiyordu. Herhangi bir çakra akışı tespit edemedikleri için yalnızca kum saatlerine takıntılı olduğu kanısına varmıştı. Işık habercisi dedikleri adamın ise bir Genjutsu olduğunu onaylamıştı. Ancak bunlar hakkında ayrıntılı bilgisi yoktu çünkü örgüt içerisinde yeterince yüksek mevkide değildi.

Takeshi içkisinin dibini yudumlarken Aoi de bardağını kafaya dikmişti. Tüm bu öğrendikleri hazmetmesi zor bilgilerdi. Ancak Takeshi'nin azmi ve kararlığı gerçekten de takdire şayandı. Takeshi her ikisi için de hesabı ödeyip dışarı çıktıklarında hava aydınlanmaya başlamıştı bile. Saat nasıl da hızlı geçmişti, Aoi farkına bile varamamıştı. Serin bir esinti çıkmış, hafifçe saçlarını savurmuştu. Aoi saç tokasını gevşeterek saçlarını açtı ve sonra yeniden topladı hızlıca. Takeshi bir an önce Hokage'nin ofisine geçmelerini teklif edince Aoi de bunu onaylayarak kabul etti.

Neyse ki meyhane ile Hokage binası arasındaki mesafe pek uzak değildi. Birkaç dakika içerisinde binaya giriş yapmışlardı. Takeshi görevlilere Aoi'nin daha önce görmediği cinsten bir kimlik kartı gösterince onlara hemen izin vermişlerdi. Kapıyı tıklattıkları anda da Hokage onları içeriye buyur etmişti. Shigure her zamanki gibi masasında oturuyordu. Önünde yığınla evrak vardı ve içlerinde adeta kaybolmuştu. Göz altlarındaki mor halkalar son günlerde uykusunu pek alamadığını belli ediyordu. Köşede minik bir soba yanıyor ve kömürlerin çıtırtı sesleri odada yankılanıyordu. İçeri girdiklerinde Hokage hemen ne istediklerini sormuştu. Takeshi de hiç beklemeden Aoi'yi Sennashi operasyonuna dahil etmek istediğini söylemişti. Bunu duyunca Hokage hafifçe kaşlarını çattı. Oturduğu yerden doğrularak hafif azarlayıcı hafif meraklı bir sesle sır olarak saklaması gereken bir şeyi neden bu kadar kolayca anlattığını sorgulamıştı Takeshi'ye.

Aoi bu yanlış anlaşılma karşısında gerilip ne diyeceğini bilemezken Takeshi ona dönmüştü. Gözlerinde kararlı ve kendinden emin bir bakış vardı. Aoi'ye güvendiği belli oluyordu. Hokage'ye olan biteni kendisinin anlatmasının daha sağlıklı olacağını söylemişti. Aoi bir an bocalasa da boğazını temizleyerek söze girdi. "Takeshi herhangi bir yanlış yapmadı, ben olaylara istemeden dahil olmuş oldum. Iwagakure'de Sennashi örgütüne baskın düzenlediğimiz esnada bir çeşit Genjutsu'ya alındım ve bir ses bana Uchiha Kaita'yı bulmam gerektiğini söyledi. Bunu Hari Hoca ile paylaştığımda bana Uchiha Kaita'nın polis teşkilatında bir üst rütbeli olduğunu söyledi ve bir randevu ayarladı. Uchiha Kaita ile tanışıp durumu anlattığımda köylerin geleceğini kurtaran, adaleti sağlayan bir ideası olduğundan ve buna katılabileceğimden bahsetti. Ben de bu örgütün niyetini çözmek için bana söylediği mekana gittim. Orada da Takeshi ile karşılaştım ve bana her şeyi anlatmak zorunda kaldı. Ben bu mesele ile ilgili kesinlikle kimseye bir şey anlatmam, buna emin olabilirsiniz. Ancak tüm bunları öğrendikten sonra Takeshi'yi bir başına bırakmak istemiyorum. Bu onun tek başına üstlenmesi için büyük bir sorumluluk. Ben bunu onunla paylaşmak ve ona yardımcı olmak istiyorum. Köyümün ve diğer köylerin huzuru için her şeyi yaparım. Kendimi riske atmaktan da çekinmem. Yüce Yuukon temiz niyetlilerin gözeticisi ve koruyucusudur."

Re: [Yureikumo Aoi] Gözler Tamamen Kapalı

Posted: Thu May 29, 2025 5:41 pm
by GM - Shinsei
Shigure sandalyesinde hafifçe geriye yaslanıyor, izleyen bakışları önce sana sonra Takeshi’ye kayıyor. Parmaklarını birleştirip kısa bir süre sessiz kalıyor, yüzündeki ilk ifade korumacı bir gölge taşıyor.

"Yureikumo Aoi." diye yumuşak bir tonla başlıyor. "Annenle baban yıllar boyu bu köy için ter döktü. İkisini de dürüstlükleriyle hatırlarım. Bugün burada aynı inancı senden de alıyorum." Ellerini masaya indiriyor, sesi netleşiyor. "Sennashi dosyası artık sıradan bir saha görevi değil. Karşımızdaki ağ her yere kök salmış durumda ve nereye dokunsak başka bir dalı ortaya çıkıyor. Bu yolda zarar görmenden endişe ederim ama sözlerin gösteriyor ki geri durmayacaksın."

Bir nefes alıp dosya çekmecesinden üç harita çıkarıyor, sırayla önünüze seriyor.

Shigure haritaları biraz daha kendine çekiyor. Sırtını sandalyeye dayıyor ve dosyaları tek tek açarken konuşmaya başlıyor.

"Önce Tenchi Köprüsü." Haritadaki ince kalemi köprünün batı ayağına dokunduruyor. "Sennashi bu noktayı güvenli geçiş koduyla işaretlemiş. Elimizdeki kestirme kargo defterlerine göre tıbbi malzemeler, sahte çakra ampulleri ve patlayıcı mühimmat bekliyorlar. Malzemeyi alan devriyeler köprüyü aşar aşmaz Kusa sınırındaki bataklığa dağılıyor. Burada hedef açık. Tam buluşma anına sızıp kargoyu ele geçirmek, malı teslim almaya gelen bölük liderlerini canlı yakalamak ve köprüye yerleştirilen menfez patlayıcılarını etkisiz hale getirmek. Gereken ekip küçük, sessiz ve hızlı olmalı. Dört kişiyi geçmeyeceksiniz. Yakalamak öncelik, öldürmek ancak mecbur kalındığında. Çünkü kullandıkları malzemelerin formülü bizde yok, birebir ele geçirmek zorundayız. Sivil trafiği durduramayız, köprüyü havaya uçurmak Daimyou'ya savaş gerekçesi verir. Operasyon aralığınız iki saat. Kusanagi Jandarması sınırı baştan başa kapatmadan çekilmiş olmalısınız."

Kalemi ikinci haritaya kaydırıyor. Bu kez kuzeydeki taş köyünün sokak planı belirgin. "Ishigakure dosyası bambaşka ölçekte. Sennashi burada kalıcı lojistik kurmuş. Çakra bıçağı atölyesi, mühür mürekkebi imalathaneleri, kaçak doktorların işlettiği yeraltı klinikleri. Hedef çok, süre esnek. Plan üç kademeli." Dosyada ilk sayfayı çeviriyor. "Keşif ve tutuklama timi yerel yönetime yanaşır. Köy başkanının desteği var ama halk korku içinde. Önce depo yerlerini işaretleyip içeriye sabote timleri sokacaksınız, mühür atölyelerini patlayıcı kağıtla yakacaksınız. İkinci kademe, kliniğe baskın. Orada çakra drenajı ile bağımlı edilen gönüllüler var. Kurtarabildiğinizi alıp çekileceksiniz. Üçüncü kademe, kaçakların komuta hücresine gece baskını. Sennashi’nin bölge kuryesi orada barınıyor. Canlı istiyoruz. İçeride çocuk yaştakiler olabilir. Ekip on iki kişilik olacak. Tıbbi destek, patlayıcı uzmanı, sensör birliği ve köpek takımı hazır. Çatışmanın uzaması sorun değil, sınır uzak. Yalnız taş ocağının duvarlarına zarar verirseniz bütün vadi çökebilir, dikkat şart."

Hokage kalemi bırakıyor, iki dosyayı yan yana kapatıp bakışlarını senin ve Takeshi’nin yüzünde gezdiriyor. "Özet bu. Tenchi Köprüsü cerrah titizliği ister. Gir, vur, al, çık. Ishigakure ise uzun soluklu gerilla temizliği. İki görev de ölçek olarak farklı ama ikisinde de asıl değerli olan istihbarat ve canlı hedefler. Öldürmek ancak son çözüm. Hangisine yönelmek istiyorsanız ekibi o raya göre kurarım."

Üçüncü kağıdın köşesini tutuyor, sonra bakışını sana kilitliyor. "Üçüncü için ise Na…" diye başlayıp cümlesini havada bırakıyor. Senin yüzüne birkaç saniyeliğine bakıyor. Dudaklarında düşünceli bir çizgi oluşuyor. "Hayır, bugün iki seçenek yeter." Haritaları yan yana itiyor. "Hangi rotaya giderseniz oraya uygun takviye hazırlarım. Kararı siz verin."

Takeshi yanındaki sandalyeye yaslanıyor, göz ucuyla sana dönüp hafifçe başını eğiyor. "Seçim tamamen sende." diyor, sesinde açık bir güven duygusu. Hokage dosyaları sabırla bekletirken sobadan bir çıra daha düşüyor ve odada kuru çam kokusu yayılıyor.

Re: [Yureikumo Aoi] Gözler Tamamen Kapalı

Posted: Thu May 29, 2025 11:26 pm
by Yureikumo Aoi
Hokage ikna olmuş gibiydi. Duruşu kısmen rahatlamıştı. Bakışlarıyla ikisini de süzdükten sonra söze girmiş ve Aoi'nin de ailesi gibi köye hizmet etmek için elinden gelen her şeyi yapacağına inandığını söylemişti. Sennashi dosyasının sıradan bir saha görevinden farklı, çok daha dallı budaklı ve büyük çaplı bir görev olduğunu belirtmişti. Bu işe girişerek Aoi'nin hayatında yeni bir arc başlıyor olacaktı. Hokage çekmecesini açıp üç adet kağıt çıkartmıştı. Bunların birer harita olduğunu daha sonrasında fark etti. Kusagakure'nin haritasında sınırda bir yeri göstermişti. Tenchi Köprüsü'ydü. Bu köprüde Sennashi örgüt üyelerinin bir çeşit ticaret yapacağına dair ellerinde bir bilgi vardı. Bu ticareti durdurmak, malları ele geçirmek, önemli figürleri kaçırmak hedefleri olacaktı. Çok hızlı, sessiz ve keskin bir biçimde örgüte zarar vermek istiyorlardı. Bunun Daimyou'yu tetiklemeden büyük bir gizlilikle yönetilmesi gerekliydi.

Hokage ikinci haritayı çıkarıp Ishigakure'yi işaret etti. Buradaki operasyonun ise bambaşka bir ölçüde olduğunu söyleyerek Sennashi'nin buraya yerleşke kurduklarını, lojistik oluşturduklarını söylemişti. Burada uzun soluklu ve detaylı bir operasyon yapılması ve Sennashi'nin buradaki yapılandırılmasının çökertilmesi gerekiyordu. Bu diğer göreve kıyasla çok daha detaylı ve çok daha uzun sürecekti. Muhtemelen Aoi köyü uzun bir süre yeniden görmeyecekti. Ancak buraya büyük bir ekiple birlikte gideceklerdi. Buradaki planın üç kademeli olduğunu söylemişti. Depo yerleri yok edilecek, mühür atölyeleri yok edilecek, yeraltı kliniklerine baskın yapılacak ve kaçakların komuta hücresine baskın yapılacaktı. Hokage bunları açıkladıktan sonra elindeki üçüncü kağıdı tutmuştu. Tam söze girmişti ki kendisini yarıda kesip uzun uzun Aoi'yi süzmüştü. Sonra vazgeçerek şimdilik bu iki seçeneğin yeterli olduğunu söylemişti. Aoi onun neden vazgeçtiğini ve ne söylemek istediğini merak etmişti ancak ayıp olacağı için sormadı. Kendisine bakıp tereddüt ettiğine göre vazgeçme sebebi Aoi ile ilgili olsa gerekti.

Karar vermeleri gerektiğinde Takeshi yandaki sandalyeye yaslanarak kararı tamamen ona bıraktığını söylemişti. Aoi bu işin içerisinde ondan daha uzun zamandır var olan birisi olarak Takeshi'nin biraz daha fikir belirtebileceğini ummuştu. Bu kadar büyük bir kararın tamamen Aoi'ye bırakılması onu biraz geriyordu. Onu test ediyor ve düşünce yapısını çözmeye çalışıyor da olabilirlerdi. Aoi sesli düşünmeye karar verdi. "İkisi de oldukça önemli görevler. Kusa'daki görev çok daha riskli ve çok daha temkinli olunması gereken bir görev ve Sennashi'nin malzeme zincirine doğrudan bir darbe vurabilir. Öte yandan Ishi görevi çok daha detaylı ve uzun soluklu bir görev ancak başarılı olunması durumunda örgüte çok derin bir darbe vuracaktır. Uzun süreli bir temizlik sağlar ve örgütün iç yüzüne dair çok daha fazla derin bilgi edinmemizi sağlar. Sanırım ben Ishigakure görevini tercih edeceğim. O zavallı Ishi halkının da daha fazla korku içinde yaşamasını istemiyorum. Esnek zamanı avantajımıza kullanabileceğimize inanıyorum. Ayrıca... ölülerle bir süreliğine iletişime geçebiliyorum. Daha önce Sennashi üyelerinden birisini bu şekilde sorgulamıştım. Ruhunu kendi bedenime bağlayıp bir dostumdan onu sorgulamasını rica etmiştim. Her zaman işe yaramasa da ölümle biten bir sonuç doğması durumunda bunu kullanarak bilgi edinebiliriz."

Re: [Yureikumo Aoi] Gözler Tamamen Kapalı

Posted: Fri May 30, 2025 6:15 pm
by GM - Shinsei
Hokage seni dikkatle dinledikten sonra hafifçe başını sallıyor. Gözlerindeki kararlılık belli ki hoşuna gitmiş. "Ishigakure doğru bir tercih." diyor. "Evet, daha uzun ve meşakkatli bir görev. Ancak sonuçları, yalnızca Taş Ülkesi'nde değil, komşu bölgelerde de uzun vadeli etkilere sahip olacaktır. Üstelik sahip olduğun özel yetenek de bu görevde son derece işimize yarayabilir." Takeshi'ye kısa bir bakış attıktan sonra sözlerine devam ediyor. "O halde bu konuda daha fazla vakit kaybetmeyelim. Yarın sabah burada olun. O zamana kadar göreve dair son ayrıntıları netleştirip ekibinizi tamamlayacağım. Bu gece iyi dinlenin, çünkü bir süre bunu yapmakta zorlanacaksınız."

Kendini hafifçe eğerek selam veriyorsun, Takeshi de seni taklit ederek başıyla onaylıyor. İkiniz de Hokage odasından çıkıyorsunuz. Kapı arkanızdan kapanırken koridorun sakinliği rahatlatıcı geliyor. Hokage binasından dışarıya doğru adım attığınızda Takeshi sana dönüyor, kafasını kaşıyor ve merakla soruyor. "Bu arada… Hokage üçüncü seçeneği söylerken durakladı, fark ettin mi? Acaba üçüncü seçenek neydi?" Omuz silkerek cevap vermediğini ima ettiğinde, hafifçe suratını buruşturuyor. Birkaç adım sonra tekrar mırıldanıyor. "Neyse, yarın tekrar görüşürüz o zaman. İyi dinlen, tamam mı?" Başını sallıyorsun ve kısa bir veda sonrası yollarınız ayrılıyor. Takeshi kendi evine doğru giderken sen de sakin ve sessiz sokaklardan geçerek kendi evine doğru ilerliyorsun.

Sabah erkenden uyanıp hazırlanıyorsun. Dün yaşadığın onca şey ve öğrendiğin bilgilerle dolu zihnini toparlamakta güçlük çeksen de, yorgunluğunu bir şekilde üzerinden atmayı başarıyorsun. Birkaç eşya ve gerekli ekipmanları çantana yerleştirdikten sonra evden çıkıp Hokage binasına doğru hızlı adımlarla yürümeye başlıyorsun. Hava serin ancak rahatsız edici değil. Gökyüzünde parçalı bulutlar var. Köy, yavaş yavaş güne uyanmaya başlamış bile. İnsanlar dükkanlarını açmaya, sokak satıcıları tezgahlarını kurmaya başlıyor. Kafanda ise sadece Ishigakure görevi var. Bu kadar kapsamlı bir görevin seni beklediğini düşününce içten içe heyecanlandığını hissediyorsun.

Hokage binasının kapısına vardığında Takeshi'yi seni beklerken buluyorsun. Onun da gözlerinde uykusuzluk belirtileri var ancak halinden memnun olduğu da belli. Seni görünce gülümseyip ayağa kalkıyor. "Hazır mısın bakalım?" Gülümsüyorsun ve birlikte Hokage'nin odasına yöneliyorsunuz.

Kapıyı hafifçe çalıp içeriye giriyorsunuz. İçeride, Hokage Shigure'nin masanın başında beklediğini görüyorsunuz. Bu kez yalnız değil. Odada dört kişi daha var ve onları daha önce hiç görmediğine eminsin. İçeri adım attığında herkesin bakışları size dönüyor. Hokage el işaretiyle sizi yanına çağırıyor. "Hoş geldiniz, herkes yerini alsın." diyor. Siz de uygun bir yere geçip ayakta beklemeye başlıyorsunuz. Hokage önce masanın üstüne yerleştirilmiş Ishigakure haritasını açarak herkesin görebileceği şekilde seriyor.

"Öncelikle görevinize katılacak ekibi tanıtayım." diyor ve ilk olarak odanın sağ tarafında duran kadını işaret ediyor. "Bu, Inuzuka Shiori. Köyümüzün en iyi iz sürücülerinden biridir. Yanında da ortağı Kenmaru var, onu göremediyseniz kokusunu mutlaka almışsınızdır." Shiori kısa, dalgalı koyu kahverengi saçlara sahip bir kadın. Gözleri derin ve koyu kahve. Yüzünde küçük, soluk bir yara izi var. Klasik Inuzuka işaretleri yanaklarını süslüyor. Yanında sakin, güçlü yapılı gri-beyaz bir köpek var. Shiori hafifçe gülümseyip sizi selamlıyor.

Hokage devam ediyor, odanın diğer köşesindeki genç adamı göstererek "Bu Hyuuga Masato. Görevde sensör görevini üstlenecek ve görüş açınızın her daim açık olmasını sağlayacak." diyor. Masato uzun boylu ve sakin görünümlü. Siyah, düzgün kesimli saçları var ve gözleri Hyuuga klanının simgesi beyaz tonunda. Yüzünde sakin ve dingin bir ifade var, size saygıyla hafifçe başını eğiyor.

Sonrasında orta kısımdaki genç, enerjik görünen shinobiyi tanıtıyor. "Nara Satoshi, taktiksel desteğiniz olacak. Bu görevin stratejik boyutu için kritik önemde. Hamlelerinizi onun yönlendirmeleriyle yapacaksınız." Satoshi siyah, dağınık saçlı bir genç. Gözlerinin altında belirgin bir uykusuzluk izi var. Yine de gözlerindeki keskin bakışlardan zekasının farkına varabiliyorsun. Size doğru başını hafifçe sallıyor, yüzünde rahat ve hafif alaycı bir gülümseme var.

Son olarak en soldaki genç kadına dönüyor. "Bu da Yamanaka Kaede. İstihbarat toplama ve sorgulama uzmanı. Özellikle operasyonda yakalayacağınız hedeflerden bilgi almak konusunda kritik bir rol oynayacak." Kaede uzun, düz sarı saçlara sahip bir genç kadın. Parlak mavi gözleri son derece dikkat çekici. Yüzündeki ciddi ve sakin ifade, işine olan profesyonel yaklaşımını belli ediyor. O da hafifçe başıyla selamlıyor sizi.

Shigure tekrar size dönüyor. "Takeshi'yi zaten biliyorsunuz. Operasyon lideriniz o. Ve ekibimize katılan en yeni üye, Yureikumo Aoi. Özel yetenekleri sayesinde kritik durumlarda benzersiz avantajlar sağlayacaktır." Herkes kısa bir selamla seni karşılıyor. Yamanaka olan kızın ismini duyduğunda sana tip tip baktığını görüyorsun. Hokage sonrasında haritaya işaret ediyor. "Şimdi göreve dönersek, Ishigakure'deki operasyon üç aşamalı. İlk aşamada Nara'nın öncülüğünde yerel yönetimle irtibat kuracaksınız. Köy halkının güvenini kazanın ve içeriden istihbarat alın. Sennashi'nin depo yerlerini ve mühür atölyelerinin konumlarını tam olarak tespit edin. İkinci aşama, atölye ve depolara yönelik sabotaj saldırıları. Hyuuga'nın Byakugan'ı ve Inuzuka'nın iz sürme yetenekleri, gizli ve korunaklı bölgelere sızmanızı sağlayacak. Yamanaka Kaede ile birlikte burada sorgulama ve bilgi toplama faaliyetleri yapacaksınız. Hedeflerinizden biri yakalanırsa doğrudan Kaede'ye teslim edin, size bilgi sağlayacak. Son aşama ise Sennashi'nin komuta hücresine yapılacak gece baskınıdır. Köyün kuzeyindeki eski taş ocağında barındıkları belirlendi. Lider kadroyu canlı olarak ele geçirmeniz gerekiyor. İçeride rehineler ve çocuk yaşta savaşçılar olabilir. Bu yüzden ölümcül gücü sadece mecbur kaldığınızda kullanın. Kaede ve Masato, içerideki rehine durumunu hızlıca belirleyip size bildirecek."

Shigure son olarak sizlere dönüyor. "Operasyon süresi esnek ancak ne kadar hızlı ilerlerseniz o kadar iyi. Herhangi bir sorunuz varsa şimdi sorun." Yamanaka Kaede hemen araya giriyor. "Bölgedeki köylülerin işbirliği yapacağından ne kadar eminiz?" Shigure cevap veriyor. "Şimdilik sadece köy başkanının bizim tarafımızda olduğunu biliyoruz. Geri kalanların ne durumda olduğunu operasyon sırasında anlayacaksınız." Kaede sessizce ekliyor. "Ele geçireceğimiz liderlerin zihinsel dirençleri ne durumda?" Shigure başını sallıyor. "Muhtemelen dirençlidirler, ancak Kaede, yeteneklerine güveniyorum."

Hokage son olarak size dönüyor ve soruyor.

"Sizin herhangi bir sorunuz var mı?"

Inuzuka Shiori
► Show Spoiler

Kenmaru
► Show Spoiler

Hyuuga Masato
► Show Spoiler

Nara Satoshi
► Show Spoiler

Yamanaka Kaede
► Show Spoiler

Re: [Yureikumo Aoi] Gözler Tamamen Kapalı

Posted: Fri May 30, 2025 11:22 pm
by Yureikumo Aoi
Hokage bilgi ve becerileri için doğru bir tercih yaptığını düşündüğünü onaylamıştı. Karar verildikten sonra Hokage ertesi sabah burada olmalarını ve bu zorlu göreve çıkmadan önce iyice dinlenmelerini tembih etmişti. Odadan çıktıktan sonra Takeshi, Hokage'nin üçüncü seçenekte neden duraksadığını sormuştu. Aoi omuz silkti. "Belki benim için henüz erken olduğunu düşündüğü bir şeydir." dedi kendi kendine mırıldanarak. Böylece Takeshi ile de vedalaştılar ve Aoi hızlıca evine dönerek erkenden yattı ve güzel bir uyku çekmeye çalıştı.

Sabah çok erken bir saatte açıldı gözleri yine. Zihni yirmi dört saate sığdırılamayacak kadar çok deneyimle meşgul olduğundan yorgunluğunu üzerinden atması zor olmuştu. Üzerini değiştirip saçlarını taradıktan sonra fal kartlarını açtı yeniden. Bugün onlara bakması gerekiyordu.
► Show Spoiler
Ölçülülük kartı çıkmıştı. Denge, uyum, sabır ve içsel dinginlik anlamına geliyordu. İç dünyayı ve dış dünyayı, ruhsal dünyayı ve fiziksel dünyayı, mantığı ve duyguları dengede tutması gerektiğine dair bir işaretti. Kart ona sabırlı olmasını tembih ediyor, insanlara karşı anlayışlı olmasını, hayatındaki dengesini korumasını istiyordu. Çok uzun zamandır bu kartı çektiği olmamıştı. Önceki Talih kartı hakikaten de talihinin değiştiği bir güne işaret ettiği için bunun da anlamının etkili olacağına inanıyordu. Son günlerde maneviyatının arttığını, iç güdülerinin ve sezilerinin güçlendiğini hissediyordu. Hızlıca hazırlanıp minik tapınağında sabah dualarını da ettikten sonra hemen Hokage binasına doğru yola çıktı.

Binaya vardığında Takeshi'nin çoktan orada kendisini beklemekte olduğunu fark etti. Erkenciydi demek bu sefer. Normalde her yere geç kalırdı. Son günlerde o her zamanki gamsız gülümsemesi yüzünden silinmişti. Çok daha tedirgin bakıyordu artık. Ya da onunla ilgili gerçekleri öğrendikten sonra Aoi'nin Takeshi'ye bakış açısı değişmişti. Aoi ona gülümsedi ve selam verdi. "Günaydın Takeshi." Hazır olduğunu belirtince hep birlikte Hokage'nin odasına girdiler. Shigure'nin odası doluydu. Daha önce hiç görmediği dört shinobi daha vardı odada. Onları başıyla kısaca selamladıktan sonra Hokage'nin emri üzerine yerini aldı. Shigure ilk olarak herkesi tanıtmakla başlamıştı. Dört shinobinin ikisi kadın ikisi erkekti. Kadınlardan birisi Inuzuka Klanı mensubuydu. İsmi Shiori'ydi. Hokage onun iyi bir iz sürücü olduğunu belirttikten sonra ortağının isminin de Kenmaru olduğunu söylemişti. Aoi'nin gözleri bunu duyduğu anda kocaman açıldı. Köpek... Yeniden bir köpekle göreve çıkıyordu. Shiori'ye hayranlıkla bakarken kızın onlara selam vermesi üzerine tebessümüne karşılık verip başını öne eğdi.

Diğer shinobinin ismi Hyuuga Masato'ydu. Gözlerinden Hyuuga olduğu anlaşılıyordu. Hokage onun sensör görevinde olacağını belirtmişti. Masato oldukça uzun boyluydu. Hyuuga'lara has sakin aurası yayılıyordu tüm bedeninden. Siyah saçları açık renk gözleriyle garip bir tezat oluşturuyordu. Saygı dolu bir şekilde başını eğmişti. Aoi onu da selamladı. Erkek shinobilerden diğeri bir Nara'ydı. İsmi Satoshi'ydi. Stratejik ve taktiksel destek sağlayacaktı. Aoi daha önce bir Nara ile pek vakit geçirmemişti ancak onların zehir gibi keskin bir zekaları olduğunu biliyordu. Gözleri kocaman açılarak hayranlıkla selamladı onu da. Biraz uykusuz görünse de sıcakkanlı bir bakışı vardı. En soldaki kadın shinobi ise Yamanaka Klanındandı. İsmi Kaede'ydi. İstihbarat ve sorgulama üzerine uzmanlaşmıştı. Yamanaka'lar başka insanların bedenlerine girebildikleri için istihbarat işlerinde iyiydiler. Aoi onların namını çok duymuştu ancak hiç biriyle birebir tanışma fırsatı olmamıştı. Sahip oldukları yetilerin inanılmaz havalı ve gösterişli olduğunu düşünüyordu. Üstelik çok da güzeldi. Uzun sarı saçları ve pasparlak mavi gözleri vardı. Aoi adeta ona bakarken büyülenmişti. Odadakileri büyük bir ciddiyetle selamlamıştı ve gerçekten çok çok çok ama çok havalı görünüyordu.

Hokage son olarak Takeshi'yi takdim etmiş ve en yeni üye olarak da kendisini işaret etmişti. "Çok memnun oldum." dedi Aoi telaşla başıyla selamlamalara karşılık verirken. Bir dakika içerisinde ne kadar çok insana selam vermesi gerekmişti böyle?! İsmi açıklandıktan sonra güzel olan Kaede ona uzun uzun bakmıştı. Aoi kızaran suratıyla utanarak başını çevirdi. Onun gibi güzel ve gösterişli bir kadının kendisini böyle uzun uzun süzmesi onu utandırıyordu. Tanışma faslı bitince Hokage haritayı işaret ederek görevi daha detaylı bir şekilde anlatmaya başladı. Üç aşamalı görevin aşamalarından ve herkesin sorumluluklarından bahsetmeye başladı. Nara öncülüğünde yerel yönetimin güvenini kazanmaları ve bu şekilde istihbarat toplamaları gerekiyordu. Sennashi'nin depolarının ve mühür merkezlerinin konumlarını öğrenmeleri gerekiyordu bu şekilde. İkinci aşamada buralara Hyuuga'nın sensör yetenekleri ve Inuzuka'nın iz sürme yetenekleri ile baskın düzenleyeceklerdi. Yamanaka ile de sorgulamalar gerçekleştirilecekti. Canlı yakalanan herkes Kaede'ye teslim edilecekti sorgulaması için. Son aşamada ise Sennashi'nin komuta merkezine saldırı yapılacaktı. Eski taş ocaklarında barınıyorlardı. Bir gece baskını olacaktı. Liderlerini canlı olarak ele geçirmeleri gerekiyordu. İçerideki rehinelere karşı da dikkat etmeleri gerekliydi. En zor kısım kimseyi öldürmeden canlı ele geçirmekti.

Shigure her şeyi anlattıktan sonra başka soruları olup olmadığını sormuştu. Kaede söze girerek köylülerin iş birliği yapacaklarından ne kadar emin olduklarını sorgulamıştı. Shigure de yalnızca köy başkanının onların tarafında olduğundan emin olduklarını, geri kalanı için oraya gidince öğreneceklerini belirtmişti. Kaede sonrasında ele geçirecekleri hedeflerin zihinsel dirençlerini sormuştu. Shigure dirençli olduklarını tahmin etse de Kaede'ye güven verici sözler söylemişti. Anlaşılan Sennashi'ye ve konuşlanma biçimlerine dair pek de fazla bilgi yoktu. Her şey oraya gidip gözlem yaptıklarında rayına oturacaktı. Epey derin ve kökten bir temizlik yapmaları gerekiyordu. Aoi'nin başka sorusu yoktu. Yapılacaklar net ve direktti. Köye git, istihbarat edin, istihbarat aldığın bölgeleri temizle, hedefleri ele geçir. Oldukça netti. Aoi bunu yapabilirdi. Herkese gücü yettiğince destek olmak istiyordu. Hokage ona dönüp bir sorusu olup olmadığını sorduğunda Aoi'nin aklına yalnızca tek bir soru vardı. Görev için oldukça önemli, muhtemelen görevin gidişatını etkileyecek ve Aoi'nin önündeki günlerde moralini yüksek tutabilmesi için ihtiyaç duyduğu kaynakla ilgiliydi. Beklentiyle kocaman olmuş bakışlarını Inuzuka Shiori'ye çevirdi. Nefesini tuttu ve heyecanını bastırmaya çalışan bir sesle sorusunu dile getirdi. "Kenmaru'nun tüylerini okşayabilir miyim?"

Re: [Yureikumo Aoi] Gözler Tamamen Kapalı

Posted: Sat May 31, 2025 3:40 pm
by GM - Shinsei
Shiori, sorunu duyduğu anda hafifçe gülümsüyor ve gözlerinde sıcak bir ışıltıyla başını sallıyor. "Tabii ki sevebilirsin." diyor nazikçe. Yanında sakin bir şekilde oturan Kenmaru ise kafasını kaldırarak sana yandan bir bakış atıyor ve tek bir kez havlıyor. Bu, sanki sana izin verdiğini belirtir gibi bir havlama. Bu küçük, sıcak anın ardından Hokage hafifçe gülümsüyor ve tekrar size dönüyor. Yüzünde her zamankinden biraz daha sıcak bir ifade var. Ellerini masanın üzerine koyarak hafifçe doğruluyor ve konuşmasına başlıyor. "Bu takıma verdiğim isim Kagerou." diyor net bir sesle. "Gölgelerden ayrılmaması gereken genç yetenekler. Sizler, köyümüzün geleceği için çok değerli shinobilersiniz. Ancak unutmayın, başarınız gölgelerde hareket edebilme yeteneğinize bağlı. Kendinizi ifşa etmeyin ve görevinizi en iyi şekilde tamamlayın. Kagerou Ekibi olarak bundan sonra sizlerden büyük beklentilerimiz var."

Hokage'nin sözlerinin ardından tüm ekip yüksek sesle "Emredersiniz!" diyerek karşılık veriyor. Hokage başıyla hafifçe onaylıyor ve elini sallayarak çıkmanız için izin veriyor. Hep birlikte kapıya yöneliyorsunuz ve odadan çıkıyorsunuz. Koridora çıktığınızda hepiniz derin bir nefes alıyorsunuz. Görev heyecanının yanı sıra ekibin henüz birbirini tam olarak tanımaması da ortamı biraz garip hissettiriyor. Yine de birlikte dışarı doğru ilerliyorsunuz. Hokage binasının dış kapısına ulaştığınızda, önünde büyük bir at arabasının beklediğini fark ediyorsun. Araba oldukça geniş ve konforlu görünüyor. Aracın sürücüsü, sizi görünce ayağa kalkıyor ve şapkasını çıkartıp saygıyla eğiliyor.

"Merhaba genç shinobiler." diyor tok bir sesle. "Ben Ichiro, bugün sizi belli bir noktaya kadar götüreceğim. Yolculuğumuz yaklaşık 24 saat sürecek ve yol boyunca iki kez mola vereceğiz. Normal şartlarda at arabasıyla Ishigakure'ye varmamız yaklaşık 50 günü bulurdu. Ancak belirli bir menzile girdikten sonra özel bir ışınlanma tekniğiyle hedefinize hızla ulaşacaksınız. Biz sizi o noktaya ulaştıracağız, gerisini köyümüzün özel ışınlama birimi halledecek." Herkes başıyla onaylayarak arabaya binmeye başlıyor. Takeshi ve sen arabanın içine adım atıyorsunuz, ardından diğerleri de sırayla içeri giriyorlar. Araba beklediğinden çok daha geniş. Karşılıklı iki uzun koltuk bulunuyor. Herkes rahatça yerleşiyor.

Shiori en köşeye oturuyor ve Kenmaru hızla onun kucağına atlıyor. Kenmaru, Shiori'nin kucağında rahat bir şekilde uzanarak gözlerini kapatıyor ve sakin bir ifade takınıyor. Sen ise tam Shiori'nin yanına geçerken Kaede'nin dikkatini çektiğini fark ediyorsun. Kaede yüzünde soğuk bir ifadeyle seni uzun uzun süzmeye devam ediyor. Tam bu sırada Takeshi araya giriyor ve Shiori'ye doğru hafifçe eğilerek elini uzatıyor. "Bu arada ben Takeshi." diyor gülümseyerek. "Daha önce seninle görev yapmadık sanırım. Tanıştığıma sevindim." Shiori sıcak bir gülümsemeyle elini sıkıyor ve kibarca başını sallıyor. "Ben de memnun oldum Takeshi."

Kısa bir sessizliğin ardından araba hareket ediyor ve siz yola koyuluyorsunuz. Arabanın sallantısı hafif ama rahatsız etmiyor. Birkaç dakika boyunca herkes sessiz kalıyor, yalnızca arabanın tekerleklerinin çıkardığı ses duyuluyor. Tam ortam rahatlamaya başlamışken Kaede'nin soğuk ve alaycı sesi yankılanıyor içeride. "Şimdi görevimiz bitince ruhlar mı dadanacak bize?" Bir anda herkes susuyor ve dikkatler aniden sana yöneliyor. Senin tepki vermene bile fırsat kalmadan Masato aniden öfkeyle Kaede'ye bağırıyor.

"Kaede! Ne demek oluyor bu?!" Kaede ise hiç altta kalmayarak hızlı ve sert bir tonla cevap veriyor. "Kapa çeneni beyaz göz." Ortam bir anda daha da gerginleşiyor. Kimse bir şey söylemeye cesaret edemiyor. Derin bir iç çekiş duyuluyor, hemen ardından Nara Satoshi seni rahatlatmak ister gibi dönüp doğrudan sana bakıyor. "Siktir et onu." diyor sakin ama net bir şekilde. "Böyle davranmak zorunda değil ama işte, Yamanakalar böyledir bazen." Bu sözleri duyan Kaede keskin bakışlarını Satoshi'ye yönlendiriyor ancak o umursamadan pencereden dışarı bakmaya devam ediyor. Takeshi ise ortamı yumuşatmak için hafifçe gülüyor ve omuzlarını silkerek sana hafif bir tebessüm ediyor.

Hava içeride hala biraz gergin, ancak senin ne diyeceğin herkes tarafından merakla bekleniyor.

Re: [Yureikumo Aoi] Gözler Tamamen Kapalı

Posted: Sat May 31, 2025 10:21 pm
by Yureikumo Aoi
Aoi nefesini tutmuş Shiori'nin ne diyeceğini beklerken kızın ona tebessüm ettiğini fark etti. Sonra da izin vermişti. Aoi resmen mutluluktan havalara uçuyordu ancak bunu belli etmemek için elinden gelen her şeyi yaptı. Kenarda oturan Kenmaru da kısa ve tok bir şekilde havlamıştı. Onay veriyor olmalıydı. Çok asil görünümlü bir köpekti. Aoi Ishigakure'ye kadar sürecek olan yolculukta bunun mutluluğu ile yetinebilirdi. Şu anda ondan daha mesut kimse yoktu bu odada. Hiçbir şey de tadını kaçıramazdı. Ciddi havanın dağılışı Hokage'ye de iyi gelmiş olacaktı ki Aoi onun bile gülümsediğini fark etmişti. Takımlarına Kagerou ismini verdiğini söylemişti. Gölgelerde gezip kimliklerini belli etmeyecek ancak köy için çok büyük fedakarlık yapacak, büyük şeyler beklediği bir takımdı bu. Aoi o anda çok uzun bir süre boyunca bu ekiple olacağını ve evine dönemeyeceğini bir kez daha idrak etti. Iwagakure'den daha yeni gelmişti hem de...

Hokage'nin onları yollaması ile birlikte hep birlikte kapının önüne çıktılar. Kimse birbirini tanımıyor olduğundan olsa gerek, havada tatlı bir gerginlik vardı. Aoi için böyle şeyler sorun değildi. Genelde tanımadığı shinobilerle göreve çıkıyordu zaten. Üstelik her ne kadar sosyalleşme konusunda çekinceleri olsa da yeni insanları tanımayı severdi. Hokage binasından çıktıklarında kocaman bir at arabasının onları beklediğini fark ettiler. Arabada altı kişiye de yetecek kadar geniş bir alan vardı. Aracın sürücüsü onları selamladıktan sonra isminin Ichiro olduğunu söylemişti. Onları belli bir noktaya kadar götürecekti ve o noktadan sonra Ishigakure'ye ışınlanacaklardı. Ancak o noktaya gitmek yirmi dört saat sürecekti ve iki kere mola vermeleri gerekecekti. Molalarla birlikte bir buçuk iki güne anca varırlardı. Neyse ki ışınlanma sayesinde elli günlük yol zahmetinden ciddi anlamda kurtulmuşlardı.

Sırayla arabaya binmeye başladılar. Birbirine bakan iki uzun koltuk vardı. Aoi arabanın ilerlediği yöndeki koltuğa geçti, ters binemezdi midesi bulanıyordu. Shiori en köşeye geçmişti ve Kenmaru da hemen onun kucağına atlamıştı. Epey iri yarı bir köpekti ama kıvrılınca kızın kucağına sığmıştı. Aoi bütün yol boyunca bu tüylü manzarayı izleyeceğinin heyecanı ile dolup taşıyordu. O kadar tatlıydı ki! Aoi tam ona daha yakın olmak için Shiori'nin yanına geçecekti ki Kaede'nin hala ona bakmakta olduğunu fark etti. Yeniden utanarak başını çevirdi. Çok keskin bakıyordu, fazlasıyla utanç vericiydi. Bu esnada Takeshi araya girerek Shiori'ye elini uzatmış ve kızla tanışmıştı. Diğerleri ile göreve çıkmış olmalıydı o halde. Yalnızca Shiori'yi tanımıyordu. Aoi son çıktıkları görevde Saya ve Takeshi arasında yaşananları düşününce Shiori ve Kaede'yi aynı kaderden koruma güdüsünü hissetmişti kendinde aniden. Aynı hatayı iki kere yapar mıydı? Takeshi'ye bu konuda pek güvenmiyordu. Saya ile ilişkilerinin ne olduğu da meçhuldü.

Herkes yerleştikten sonra araba hiç beklemeden hareket etmişti. Tıngır tıngır ilerliyorlardı. Araba yolculukları Aoi'nin hep uykusunu getirirdi. Beşik gibi sallanıyorlardı resmen. Neyse ki önünde dikkatini dağıtacak bir Kenmaru vardı. O esnada Kaede'nin sesini duydu. Görev bitince ruhlar mı musallat olacak diye soruyordu. Ha? Niye musallat olsunlardı ki? Ayrıca ruhlar musallat olmazdı ki. Zavallı ölmüş ruhlardı onlar. Bir zamanlar birilerinin yakınları olan insancıklardı. Onlardan zarar gelmezdi, onlara kötülük etmedikçe. Aoi neler olduğunu anlamamış bir şekilde başını kaldırıp Kaede'ye baktığında bakışların kendisine döndüğünü fark etti. Oh... Kaede ona laf mı çarpmıştı? Köydekilerin uğursuzluk dedikodularından olsa gerekti. Aoi daha ne diyeceğini bilemezken Masato öfkeli bir sesle çıkışarak Kaede'ye kızmıştı. Kaede ona da laf çarpmıştı. Beyaz göz demişti. Komik bir laftı bu. Sarışın birisine sarı saçlı demek gibi bir şeydi. Adam Hyuuga'ydı sonuçta. Tabi ki de beyaz gözlü olacaktı.

Aoi ortamın biraz gerildiğini hissetmişti. Satoshi ona dönerek çok ayıplı küfürlü bir şekilde Kaede'nin söylediklerini umursamaması gerektiğini söylemişti. Yamanakaların böyle olduğunu söyleyerek o da Kaede'ye laf çarpmıştı. Aoi omuz silkti. Gözleri Kenmaru'dan başkasını görmüyordu. O güzel gri gölgeli beyaz tüyler... Yumuşacık... Araba da tıngır mıngır gidiyordu. Ona sarılıp, başını çenesine dayayıp, tüylerinin arasında kaybolarak uyumak... Ne güzel bir yastık olurdu. Aoi gözlerini Kenmaru'dan alamayarak istemsizce sesli düşündü. "Pofur pofur... Yumuşacık görünüyor..." Gözlerin hala kendisinde olduğunu fark edince irkilerek kendine geldi. "Hm? Ah!" Telaşla Kaede'ye döndü. "Dadanacaklarını sanmıyorum. O tarz söylentiler safsatadan ibaret. Üstelik göreve çıktığım arkadaşların hiçbirinden öyle bir geri dönüt almadım." Düşünceli bir şekilde kafasını kaşıdı hatırlamak için. Yok, kimseye ruh musallat olduğunu hatırlamıyordu. "Ama isterseniz falınıza bakabilirim. Son günlerde kendimi bu konuda iyice geliştirdim. Hatta dün sabah kendi falıma baktığımda talihimin döneceği ve beklenmedik bir şeyle karşılaşacağımı görmüştüm. Sonuç olarak bugün buradayım. Bu sabah da ölçülü ve dengeli olmam gerektiğini gördüm. Tam ne anlama geliyor bilmiyorum ama göreceğim artık. Öyle yani." Halinden ve bulunduğu konumdan inanılmaz mutlu bir şekilde gülümsedi. Bugün keyfi o kadar yerindeydi ki böyle ufak tefek gerginlikler onu bozamazdı. "Kenmaru çok sevimli değil mi ama?" Dikkati yeniden köpeğin varlığı ile dağılmıştı.

Re: [Yureikumo Aoi] Gözler Tamamen Kapalı

Posted: Mon Jun 02, 2025 5:32 pm
by GM - Shinsei
Senin söylediklerin üzerine arabadaki gergin hava biraz dağılmaya başlıyor. Özellikle "pofur pofur" diye içinden geçenleri sesli düşününce, Kaede hariç herkes hafifçe gülmeye başlıyor. Takeshi ilk olarak gülüyor, ardından Masato hafifçe tebessüm ediyor ve Shiori tatlı bir kahkaha atıyor. Kucağındaki Kenmaru bile hafifçe kulaklarını oynatarak sana bakıyor.

Kaede ise ifadesini hiç değiştirmeden sana ters ters bakarak "Fal gerçek değil, istemiyorum." diye soğuk bir şekilde seni reddediyor. Bu sırada Satoshi araya giriyor, omuzlarını hafifçe silkip tebessüm ederek sana bakıyor. "İlk dinlenme tesisine varınca benim falıma bakarsın." diyor hafif bir gülüşle. "Belki bana güzel bir uyku vaat eder kartların."

Bunun üzerine herkes tekrar sakinleşiyor ve yolculuk sessiz bir tempoda devam ediyor. Araba ilerledikçe içerideki yorgunluk kendini göstermeye başlıyor. Yol yaklaşık iki saat daha ilerliyor. Bu süre içerisinde, Shiori bir süre sonra koltuğun kenarına yaslanarak hafifçe uyuklamaya başlıyor. Kucağında yatan Kenmaru da çoktan uykuya dalmış durumda, ritmik bir şekilde nefes alıp veriyor.

Hemen onların yanında Satoshi ise koltuğun arkasına yaslanmış, kollarını göğsünde birleştirip başını hafifçe eğerek derin bir uykuya dalmış gibi görünüyor. Kaede ve Masato ise dikkatlerini yolun iki yanına vermişler, her türlü tehlikeye karşı hazırlıklı bir şekilde etrafı kolaçan ediyorlar. Takeshi ise ara sıra camdan dışarıya bakıyor, ara sıra da düşünceli bir şekilde sana doğru bakışlarını çeviriyor.

Bir noktada Takeshi hafifçe boğazını temizleyerek sana dönüyor ve düşük sesle konuşmaya başlıyor. "Kaita yanlış tarafta olsa da jutsu geliştirme ve üretme konusunda söylediği şeyler gerçekten önemliydi. Ona katılmasam da, adamın bu konudaki yeteneğini inkar edemem." diyor ve sonra biraz daha yakınlaşarak devam ediyor. "O Fuuton tekniğini geliştirirsen, nasıl bir isim koymak istiyorsun? Var mı aklında bir şey?"

Daha cevabını vermeye fırsat bulamadan Kaede'nin sesi keskin bir şekilde ortamı bölüyor. "Çalılardan bir süredir ses geliyor. Sennashi olabilir mi?"

Bunun üzerine herkesin dikkati bir anda Kaede’ye yöneliyor. Masato hiç beklemeden harekete geçiyor, "Bakıyorum." diyor ciddi bir sesle. Ellerini mühürleyerek "Byakugan!" diye fısıldıyor. Masato'nun gözlerinin kenarlarında anında damarlar beliriyor ve beyaz gözleri iyice belirginleşiyor. Bu hali biraz ürkütücü görünse de, ona daha da güçlü ve odaklanmış bir hava katıyor. Masato sessizce birkaç saniye boyunca çevreyi tarıyor ve sonra rahat bir nefes alıyor.

"Hayır." diyor sakin ve net bir sesle. "Sadece birkaç tavşan var. Endişelenmene gerek yok."

Kaede hafifçe yüzünü buruşturarak başını çeviriyor ve sessizce tekrar dışarı bakmaya devam ediyor. Takeshi yeniden sana dönüyor, yüzünde meraklı bir ifade var, cevabını hala bekliyor. Bu sırada Masato yüzüne sakin ve nazik bir tebessüm yerleştirerek sana dönüyor ve sessizliği bozuyor.

"Ben de fal bakmanızı isterim, Aoi hanım. Hatta isterseniz şimdi bakabilirsiniz." diyor sıcak bir tonla.

Arabada uyanık olan herkesin dikkati yeniden senin üzerine çevriliyor. Takeshi tekniğin adını beklerken, Masato da falına bakmanı istiyor. Kaede ise dikkatini vermiyormuş gibi yapmaya çalışıyor ama sohbetinizi dinlediği belli oluyor.