Re: [Yureikumo Aoi] Öbür Taraf
Posted: Fri Apr 18, 2025 6:08 pm
Kan kokusunun ağırlaştığını, çakra titreşimlerinin havayı ipeksi bir gerilimle doldurduğunu hissediyorsun. Takeshi kolunu bandajdan sıyırırken bir kelime mırıldanıyor, ilk kez yüksek sesle duyuyorsun. "Shindou‑ryuu: Chi‑ken Hasshou!" Açık deriden dökülen koyu kırmızıyı avuç içinde toplayıp sıçratarak öne savuruyor. Kan, havadayken bıçağa değil, ince, esnek bir kamçıya dönüşüyor, parlak, lacivertimsi bir çakra kılıfıyla sarılı. Kamçı sivrilirken kristal sisin liflerine kendini yapıştırıyor, bir kırbaç hışkırtısıyla tam karşıdaki dörtlünün ortasına dalıyor.
İlkine kamçı omzundan girip gövdeyi sarıyor, meridyenleri kilitleniyor. Bayılıyor. İkincisini kamçının ucundaki jilet inceliğindeki pıhtı, kalkan mührünü parçalıyor, bilincini yitiriyor. Üçüncü ve dördüncü direniyor, biri Suiton mühür dizisine başlıyor, diğeri topraktan kalkan yükseltiyor. Takeshi yorgun, kan akışı zayıflıyor, gözleri kararıyor.
İşte aradığın açıklık. Fuuton: Kazekiri no Jutsu’nun mühürlerini hızla uyguluyorsun. Kart destesini havaya salıyorsun, yırtıcı martı sürüsü gibi dönüyorlar. Rüzgar bıçağının merkezine Takeshi’nin kamçısından kopan damlalar karışıyor, kırçıllı, tiz bir uğultu. Bıçak kartlar kalkanı delip geçiyor, Suiton mührünü bölüyor. Son ikisi de bir çığlık, bir nefes, sonra sessizlik.
Honda’nın pulları çatırdıyor, artık tehdit kalmadığını hissedince Bokukichi boynuna hafifçe vuruyor. "Tamam güzelim, teşekkür ettim, hadi güle güle." Dev yılan usulca buhar olup gidiyor. Orman geride dağılan toz bulutunu yavaşça yutuyor, gün ışığı yeniden normale dönüyor.
Saya titrek bir nefes salıp yanına geliyor, tantosunu kınına sokarken etrafa bakınıyor. "Şu an ne yapacağız?" diye fısıldıyor. "Çoğu baygın, ama bazıları… nefes almıyor gibi görünüyor." Takeshi dizlerinin üzerine çökmüş, kamçıyı çekip kanı yeniden bedenine emdiriyor, bandajı sıkıca bağlıyor. Göz ucuyla sana bakıyor, seni yokluyor gibi.
Bokukichi gömleğinin tozunu silkerek beline sarılı kemerini düzeltiyor. "Ay, değerli vaktinizi çalmayayım artık, karar veriverin de ben tüyeyim, Ame’deki kızcağız ot bekliyor." Adamların arasında uğultu yok, pek çoğu bilinçsiz, kelepçesiz bile kıpırdayamayacak kadar sinirleri kopmuş. Sembollü maskeler hala bazılarının yüzlerinde, kimliklerini ele verecek tek ipucu, tuniklerinin iç astarında işlenmiş çalılı logolar.
Takeshi’nin kan kaybı var, uzun yol yürümek onu zora sokabilir. Başta anlamsız geliyor ama seni lider bellemişler gibi görünüyor. Şu an takımda bulunan kimse bir karar almıyor, daha çok senin ne dediğine bakıyorlar. On altı tane baygın veya ölü adam.
Ne yapacaksın?
İlkine kamçı omzundan girip gövdeyi sarıyor, meridyenleri kilitleniyor. Bayılıyor. İkincisini kamçının ucundaki jilet inceliğindeki pıhtı, kalkan mührünü parçalıyor, bilincini yitiriyor. Üçüncü ve dördüncü direniyor, biri Suiton mühür dizisine başlıyor, diğeri topraktan kalkan yükseltiyor. Takeshi yorgun, kan akışı zayıflıyor, gözleri kararıyor.
İşte aradığın açıklık. Fuuton: Kazekiri no Jutsu’nun mühürlerini hızla uyguluyorsun. Kart destesini havaya salıyorsun, yırtıcı martı sürüsü gibi dönüyorlar. Rüzgar bıçağının merkezine Takeshi’nin kamçısından kopan damlalar karışıyor, kırçıllı, tiz bir uğultu. Bıçak kartlar kalkanı delip geçiyor, Suiton mührünü bölüyor. Son ikisi de bir çığlık, bir nefes, sonra sessizlik.
Honda’nın pulları çatırdıyor, artık tehdit kalmadığını hissedince Bokukichi boynuna hafifçe vuruyor. "Tamam güzelim, teşekkür ettim, hadi güle güle." Dev yılan usulca buhar olup gidiyor. Orman geride dağılan toz bulutunu yavaşça yutuyor, gün ışığı yeniden normale dönüyor.
Saya titrek bir nefes salıp yanına geliyor, tantosunu kınına sokarken etrafa bakınıyor. "Şu an ne yapacağız?" diye fısıldıyor. "Çoğu baygın, ama bazıları… nefes almıyor gibi görünüyor." Takeshi dizlerinin üzerine çökmüş, kamçıyı çekip kanı yeniden bedenine emdiriyor, bandajı sıkıca bağlıyor. Göz ucuyla sana bakıyor, seni yokluyor gibi.
Bokukichi gömleğinin tozunu silkerek beline sarılı kemerini düzeltiyor. "Ay, değerli vaktinizi çalmayayım artık, karar veriverin de ben tüyeyim, Ame’deki kızcağız ot bekliyor." Adamların arasında uğultu yok, pek çoğu bilinçsiz, kelepçesiz bile kıpırdayamayacak kadar sinirleri kopmuş. Sembollü maskeler hala bazılarının yüzlerinde, kimliklerini ele verecek tek ipucu, tuniklerinin iç astarında işlenmiş çalılı logolar.
Takeshi’nin kan kaybı var, uzun yol yürümek onu zora sokabilir. Başta anlamsız geliyor ama seni lider bellemişler gibi görünüyor. Şu an takımda bulunan kimse bir karar almıyor, daha çok senin ne dediğine bakıyorlar. On altı tane baygın veya ölü adam.
Ne yapacaksın?