Konohagakure
Konohagakure
Joined: Sat Nov 30, 2024 7:23 pm
Rütbe:  
  Image
User avatar
Konohagakure
Konohagakure
Re: Dönence

Post by Uchiha Izane »

Sanırım hayatının son raddelerinde, bir köhne kulübeye kapanıp ölümünü bekleyen bir adamdan nezaket veya içten bir dostluk ummam benim ham safdilliğimden öteye gidemezdi. Kendi yalnızlığıyla örülü bu inziva hayatında, Yamaki’nin içindeki derin karanlıkla her gün yüzleşmek zorunda kaldığını sezinliyordum. Kendi varlığını, yalnızlık ve geçmişin gölgeleriyle harmanlanmış bu dört duvar arasında yitirmiş gibiydi. Beni bağışlamazsa ne çıkar? Onun bu perişan hâle gelişini ve huysuz, dargın bir ihtiyara dönüşmesine sebebiyet veren vakaları öğrenmek istiyordum. İçimdeki bu merak tohumu filizlenmişti bile. Lakin bunun, bu anın meselesi olmadığını bilerek, zihnimin bir köşesine bu düşünceyi nakşettim. Daha sonra ortaya çıkmak üzere rafa kaldırılan bir hatıra gibi, sessizce geçip gittim bu konunun üzerinden.

Görünüşe bakılırsa, Yamaki klonumu bağlayan görünmez bağları çözmüş, bana zarar vermeye niyeti olmadığına kani olmuştu. Fakat bilmesi gereken bir hakikat vardı: Bu değerlendirme yanlıştı. Zararsız olduğuma kanaat getirmek, kendini ateşle çevrelenmiş bir şahin yuvasında güvenlikte sanmak kadar ahmakça bir varsayımdı. Eğer köye karşı en ufak bir ihanet kokusu sezersem, Uchiha’nın kutsal alevleriyle onun bu köhne kulübesini ve içindeki geçmişi cayır cayır küle döndürmekte tereddüt etmeyeceğimden emindim. Yamaki’nin kulübeye hapsolmuş bir adam gibi görünmesi, bu kararlılığımdan zerrece taviz vermeme neden olamazdı. Gölgenin karanlığı ne kadar derinse, gözlerin dikkat kesilmesi de o denli keskin olurdu.

Adamın sözlerinde farklı duyguların birbirine geçmiş izlerini görmemek imkânsızdı. Her kelimesinde biraz hüzün, bir nebze öfke ve derin bir hayal kırıklığı gizliydi. Bu duygular, sanki her harfi ince bir sancıyla dokunmuş eski bir ilahi gibi yankılanıyordu. İçimde, derinlerde bir yerde ona karşı anlık bir merhamet dalgası yükseldi. O, bizim bu çetin dünyamızın kâh ihanetle, kâh savaşla yoğurup kendi suretine soktuğu biriydi. Lakin bu dünyaya duyduğu hoşnutsuzluk, ona verilen şekilden hiç de razı olmadığını açıkça haykırıyordu. Onun bu hâline üzülmek, bir kayanın denizde aşınıp kum tanelerine dönüşmesine ağlamak kadar anlamsız bir lüks olsa da, insanın kalbi bazen aklının kontrolünden çıkar.

Klonum, dikkatli ve sessiz adımlarla Yamaki’ye doğru ilerlemeye devam ediyordu. Temkin, onun adımlarının her noktasına ince bir nakış gibi işlenmişti. Gölgelerin içinden süzülen bir yaprak kadar hafif, lakin bir şahin kadar dikkatliydi. Eğer Yamaki onu içeri davet etmezse, kulübeye adımını atmayacaktı. Ama ne olursa olsun, ağzından dökülecek şu sözlerin muhakkak Yamaki’nin kulaklarına ulaşmasını sağlamak bir mecburiyet hâline gelmişti: “Yamaki-san,” diye başladı klonum, sesi hem vakur hem de kibar bir tonda. “Size yük olmak niyetinde değilim, ne de size karşı bir ithamda bulunmak için buradayım. Lakin köyün sınırlarında dolanan bazı karanlık yüzler, bende derin şüpheler uyandırıyor. Bu yüzlerden birinin dudaklarından çıkan bir tek isim var: Yamaki. Köyümün iyiliği adına, sizden yalnızca bir ufak bilgi kırıntısı rica ediyorum. Gerçekten bu durumla bir ilginiz yoksa, bunu bilmek benim için en büyük kazanç olacaktır.”

Bu sözler rüzgârla birlikte kulübeye dolarken, içerideki sessizlik daha da derinleşmiş gibiydi. Yamaki’nin içinde fırtınalar kopuyor muydu, yoksa bu bir vakarın sükûneti miydi? Bunu anlamak zordu. Ancak klonumun her hareketi, her kelimesi ölçülü ve dikkatle seçilmişti; Yamaki’nin içine kapanmış surlarının ardına ulaşmak için bir anahtar misali işlev görüyordu. Onun karanlıklarla yoğrulmuş hikâyesine ışık tutmak, belki de bu yolculuğun gerçek sebebiydi.
Image
► Show Spoiler
Game Master
Game Master
Joined: Tue Nov 26, 2024 9:39 pm
User avatar
Game Master
Game Master
Re: Dönence

Post by GM - Shinsei »

Yamaki, klonunun ağzından dökülen sözleri dinlerken bir an duraksayıp iç geçiriyor. İlk başta kaşlarını çatmış, ruhunun derinlerinde beliren rahatsızlık ve öfkeyi zar zor bastırmaya çalışıyormuş gibi görünüyor. Kulübesinin içine dolan sessizlik, adeta ağır bir sis gibi ikinizin de üstüne çöküyor. Ne var ki, Yamaki bu sessizliği kendine has bir tarzda bozmayı tercih ediyor. Arkasını dönüyor, omuzları hafifçe kaskatı, adımlarında belirgin bir gerginlik var. "Hala beni şüpheli görüyor oluşunuz hoşuma gitmiyor." diye mırıldanıyor. Tekrar yüz yüze geldiğinizde, göz bebeklerinde yaşlı ve bitkin bir adamın bakışı seziliyor. "Zamanında öyle bir konuma yükselmiştim ki, her ninjanın basitçe ulaşabileceği, boy ölçüşebileceği biri değildim. Evet, gençliğimde çok kişiyi alt ettim. Lakin gözü kara olanların hepsini de etkisiz hale getiremezdim veya kendimi onlara düşman ilan edemezdim. Yaş ilerleyince ister istemez uzlaşmaya gitmeniz gerekir; çünkü kaybedecek zamanınız ve gücünüz kalmaz. Bu yüzden benim adımı vermiş olsalar gerek. Hala yer yer beni arayanlar, benden bir ‘iyilik’ dilenenler var. Biraz tatlı söz, biraz da tehditvari konuşma… Yani, en azından belli bir ölçüde başarılı oldum. Ne kadar yitik olsam da köye hizmet etmeyi hala sürdürdüğüm söylenebilir. Bazı alışkanlıklar, insanın canından zor çıkıyor."

Son cümlesinin ardından derin bir nefes alıyor. Solgun tenindeki çizgilerin belirginliği artıyor, dudakları kısmen büzülüyor. Gözlerini kaçırmadan devam ediyor. "Kısacası, Izane… Köy için çabalayan bir ‘eski’ olarak, istemesem de hala çeşitli işler dönüyor benim çevremde. Bıraktığım yerde kalsın istesem bile, geçmiş sürekli beni buluyor. Zaten bu kulübeye çekilmemin sebebi de biraz o. Hem köyün gözetimi altında olmak, hem de onların gözünde mümkün olduğunca az sorun çıkarmak…" İsmini duyduğun anda irkiliyorsun. Bir an için odanın köşesine iliştirilmiş, ahşaptan yapılma ufak bir dolabın başına geçerken, sinirli halinden sıyrılmaya çalışırmış gibi omuzlarını silkeliyor. Dolabı açtığında, içeriden tozlu bir sake şişesi ve iki küçük fincan çıkarıyor. Şişeyi yakından inceliyor, parmağıyla hafifçe tozunu siliyor. Ardından sana doğru başını çeviriyor.

"Şimdi… Gerilimli bir durum içerisindeyiz, farkındayım. Ama bundan sonrasını sert sözlerle yürütmek yerine biraz içkiyle hafifletmeyi tercih eder misin? Dışarıdan her ne kadar aksi ve bunak bir herif gibi görünsem de, hala insanım sonuçta. Öyle değil mi?" Basit bir ısrar değil bu; etrafa yorgun bir barış teklifi gibi yayılıyor. Sanki "Düşman değilsek, bunu daha fazla uzatmaya gerek yok" der gibi. Klonun veya sen, hanginiz olursa olsun, karşınızda duran adamın gözlerinde tuhaf bir hüzün ve inatçı bir gururun karışımını görebiliyorsunuz. Yamaki, toprak zeminli kulübesinin ufak masasına geçiyor ve sake şişesini oraya yerleştiriyor. Ufak fincanları yavaşça doldurduktan sonra, kadehlerden birini jestle sana doğru uzatıyor.

"Biraz olsun sakinleşelim. Hem belki birbirimizi daha iyi anlarız. Buraya bu kadar zahmet edip geldiğine göre, duyduklarını benden teyit etmek istiyorsun, öyle değil mi? Elbette öğrenmek istediğin her şeyi anlatmayabilirim. Ama şu an için yalnızca sakinleşmek ve seni de bu konu hakkında biraz rahatlatmak niyetindeyim. Bir de sen anlat, neyin nesisin? Hikayeni duymak isterim." Konuşmasını bitirdiğinde, elindeki fincanı dudaklarına doğru götürüp yudumluyor. Ardından derin bir nefes daha alıyor, sanki boğazına oturan geçmiş yüklerini bir parça sake yardımıyla yumuşatmaya uğraşıyor gibi. Dışarıdaki rüzgarın uğultusu kulübeye dolarken, Yamaki’nin teklif ettiği bu naif ateşkesin, belki çok uzun sürmeyecek olsa da kıymetli bir nefes alma fırsatı olduğu açık.
Konohagakure
Konohagakure
Joined: Sat Nov 30, 2024 7:23 pm
Rütbe:  
  Image
User avatar
Konohagakure
Konohagakure
Re: Dönence

Post by Uchiha Izane »

Bende oluşan güvensizlik hissi bir karabasan gibi zihnimi sarmıştı. Yamaki’nin tavırlarının bu kadar ani bir şekilde değişmesi, beni ısrarla bu köhne kulübenin içine davet etmesi, teklif ettiği sake ile sanki samimiyet kurmaya çalışması... Lakin tüm bunların ötesinde, asıl beni tetikleyen, dudaklarından dökülen ismimdi. Ona ismimi söylediğimi hatırlamıyorum. Bu durum zihnimde bir çan gibi çınlıyordu. Çok fazla dikkat çekiyorsun, Yamaki. Bu tavırların seni ele veriyor, farkında değil misin? Sanıyorum ki planı beni bu kulübenin içine çekmek, biraz sorgulayıp içimdeki bilgileri zorla söküp almak, ardından da bu sessiz topraklarda beni ortadan kaldırmak. Bu düşünce bile, kalbimdeki o körelmiş iyimserlik kırıntısını bıçak gibi kesip atmaya yetiyordu.

Fakat üzülmeden edemiyordum. Yamaki gibi biri, belli ki bir zamanlar köyüne canla başla hizmet etmiş, idealist bir ninja olmuştu. Şimdi ise, ihanetin karanlık gölgesiyle kuşatılmış bir adam olarak karşımdaki duruyordu. Bu kadar çetin bir adamın bu noktaya gelmiş olması, içimdeki insani duyguları zorlamaya yetiyordu. Onun böyle bir raddeye gelmiş olmasına kalbimin bir köşesi kırılıyordu. Ama bu kırıklık beni yolumdan alıkoymazdı; içimde bir umut kırıntısı kalmış olsa da bu tür durumlarda duygulara yer yoktu. Ya gerçek bir hainse? Bu düşünceyle, Yamaki’nin içten bir dostlukla yaklaştığını ummak sadece bir ahmaklık olurdu.

Klonum ise, planladığı gibi gardını biraz indirmiş bir tavır sergileyerek Yamaki’nin davetini kabul etti. Temkinli ve uyanık olsa da, bu fark edilmesi zor bir ihtiyatlıkla harmanlanmıştı. Kapıdan adımını atar atmaz, gözleri odayı taramaya başladı; her bir detayı, her bir ipucunu hafızasına kazıyarak. Kulübenin içindeki atmosfer, Yamaki’nin dışarıdaki kişiliği kadar karmaşıktı; hem sıradan hem de garip bir aura taşıyordu. Uzatılan sake kibarca alındı, dudaklara götürüldü ve ufak bir yudum alındı. Klon, sakin bir ses tonuyla konuşmaya başladı:

“Evet,” dedi, sözlerinde samimiyetin ince bir tınısı yankılanıyordu. “Sakinleşmek, şu durumda hepimiz için faydalı olacaktır. Bu alınbandına sahip olmayan kimseler, sizin dediğiniz gibi, demek ki sadece sizden iyilik isteyen kişiler. Yazık doğrusu, keşke köye sızmaya çalışmak yerine daha az şüphe çeken bir yöntem deneselermiş.”

Bu cümlelerde hiçbir alaycılık izi yoktu; sözler, Yamaki’ye inanmış birinin dudaklarından dökülüyor gibiydi. Ardından klon duraksadı, bir an için sanki odadaki havayı tartarcasına. Gözlerini Yamaki’nin gözlerine kilitledi. Bu, dikkatlice tasarlanmış bir bakıştı; sarsılmaz, ama tehditkâr değil. Ardından son soruya bir cevap verdi:

“İsmimden daha fazlasını öğrenmişsinizdir diye düşünüyordum,” dedi, sakin ama derin bir tonda. “Yanılmış mıyım?”

Bu sırada, ben kulübenin dışında, gölgelerin içinde erketede bekliyordum. Zihnimde yankılanan her detay, her kelime, her tavır bir bulmacanın parçasıydı. Gözlerim adeta on dört olmuştu, her bir hareketi, her bir sesi izleyip dinliyordum. Yamaki’nin daha önce gösterdiği becerilerden biri olan sicim kullanma yeteneği aklımda bir uyarı gibi asılı duruyordu. Bu yüzden elimde sıkıca bir kunai tuttum, olası bir saldırı anında hayatımı kurtaracak bir anahtar gibiydi. Eğer Yamaki klonuma karşı herhangi bir tehditkâr hamle yaparsa, klonum kendini patlatacaktı. Bu durum, sadece bir önlem değil, aynı zamanda Yamaki’nin niyetini açığa çıkarmak için bir yemdi.
Image
► Show Spoiler
Game Master
Game Master
Joined: Tue Nov 26, 2024 9:39 pm
User avatar
Game Master
Game Master
Re: Dönence

Post by GM - Shinsei »

Yamaki sözlerinden sonra sakesini fondipliyor ve eşzamanlı olarak gülüyor.

"Anlaşılan köy yokluğumda geri durmamış. Güzel, bu beni mutlu ediyor. Senin ve senin ve senin gibi genç soylar adına tabii. Bizim zamanımızda en basit bilgi bile sır gibi saklanıyordu. En sıradan bilgiyi elde etmek için ölenler oluyordu. Bakıyorum da, şu günlerde direkt elinize yerleştiriyorlar bilgiyi. Sizde rahat rahat alttan laf koyma sanatı icra ediyorsunuz. Ne yazık ki, saygıyı öğretmemişler."

Yamaki bir kez daha dolduruyor sakesini ve son sözlerinin ardından sana olan dostane bakışlarını değiştiriyor. Saygısızlıktan kaynaklı soğuk bir sinir klonun tüylerini ürpertiyor. Yamaki yine tek atıyor sakesine.

"Bence bir özrü hak ediyorum. Özür dediğin de kuru kuruya gitmez, değil mi? Neden bana kendinden söz etmiyorsun? Seni tanırsam, sana daha yardımcı olabilirim. Bana biraz da olsa güvenmek gerek."

Yamaki konuşmaya devam ediyor ancak klonun dediklerini duymuyor. Kasları iyice gevşiyor ve göz kapakları ağırlaşıyor. Dudakları hareket etmeye başlıyor ama henüz ses çıkmıyor. Klonunun sesi yavaş yavaş yükselmeye başlarken Yamaki klonuna bir çeşit genjutsu uyguluyor, klonunun buna yakalanıyor ve ağzından bütün bilgileri dökmeye başlıyor. Klonun bunu tehditkar hamle olarak tanımlayıp o an infilak ediyor. Patlamanın şiddeti ile kulübe havaya uçuyor, toz dumana katılıyor ve sert rüzgarlar yayılıyor etrafa. Patlama ile birlikte klonunun elde ettiği deneyimler beynine hücum ediyor. İçerisinin derme çatma sadeliği, sadece gereksinimleri karşılamak üzerine tasarlanmış olması, sakenin kuvvetli ve sert tadı ile boğazını yakışı, Yamaki'nin yumuşak sıcak bakıştan tüyler ürpertici soğuk bakışa geçişi, yanılsama tekniğine maruz kalmanın getirdiği garip duygu ve sonunda patlama. Sanki zamanı geriden yaşayıp günümüze sarmışsın gibi geliyor sana. Gölge klonu ne güzel bir nimet ama! Cayır cayır yanan ve kapkara dumanlar yükselten kalıntılara bakıyorsun. Ustalıkla saklandığın yerde bekliyorsun öyle. Buradayken müthiş bir avantajın var sonuçta. Yamaki'ye ne olduğu sorusu ise yanıtını patlamadan birkaç dakika sonra alıyor. Senin için uzun, Yamaki için kısa bir süre sonra. Kılıcın kınında çıkma sesi yok sayılamaz bir sestir ve kesinlikle hayra alamet değildir. Yamaki tek bir çiziği dahi olmadan yıkıntıların birkaç metre yanında gözüküyor. Bir elinde kılıcını aşağıda tutuyor, diğer elinde ise belindeki kını. Gerçekten öfkeli. Kılıcını doğrultuyor ve seni tehdit ediyor. Nerede olduğunu bilmese de olduğunu biliyor.

"Seni evime alıyorum, sana içki ikram ediyorum ve suratıma patlayıp kulübemi yerle yeksan ediyorsun? Uchiha İzane, bugün telafi edilmesi fazlasıyla zor bir yanlışta bulundun! Bunun bedelini ya kolay yoldan ödersin ya da zor yoldan. Seni temin ediyorum, zor yolu istemezsin. Ben seni aşarım!"
Game Master
Game Master
Joined: Tue Nov 26, 2024 9:39 pm
User avatar
Game Master
Game Master
Re: Dönence

Post by GM - Shinsei »

Off Topic
Uchiha Izane, ilk habersiz durağanlığını gerçekleştirmiştir.

Üç habersiz durağanlıkta ödül eksilir, dört habersiz durağanlıkta oyuncu konudan atılır. Aman dikkat!
Game Master
Game Master
Joined: Tue Nov 26, 2024 9:39 pm
User avatar
Game Master
Game Master
Re: Dönence

Post by GM - Shinsei »

Off Topic
Uchiha Izane, ikinci habersiz durağanlığını gerçekleştirmiştir.

Üç habersiz durağanlıkta ödül eksilir, dört habersiz durağanlıkta oyuncu konudan atılır. Aman dikkat!
Konohagakure
Konohagakure
Joined: Sat Nov 30, 2024 7:23 pm
Rütbe:  
  Image
User avatar
Konohagakure
Konohagakure
Re: Dönence

Post by Uchiha Izane »

Ne hazin bir manzara... Ne kadar iç karartıcı bir gerçek... Bir dost beklememiştim elbet, hatta dostluk kırıntılarından dahi yoksun, aksi ve huysuz bir ihtiyarın ağzından laf alabilmek için uzun bir çabaya girişeceğimi düşünmüştüm. Fakat kaderin bana sunduğu şey, bunun çok ötesinde bir hayal kırıklığıydı. Karşımda yalnızca huysuz bir adam yoktu, karşımda köyüne ihanet etmiş bir adam vardı. Bütün varlığımla inandığım ve uğruna nefes aldığım topraklara ihanet eden bir alçak… Kanımda dolaşan ateş bile bu ihaneti kabul edemezdi. İçimde yükselen öfkenin ateşi, sönmeyen bir alev gibi beni sarıyordu. Bir zamanlar köye hizmet eden bu adamın, şimdi bu duruma düşmüş olması, her şeyin ne kadar çarpık bir hâl alabildiğini gösteriyordu. Ne var ki, bunun artık benim için hiçbir önemi yoktu. Onun hikâyesi, geçmişte neler yaşadığı ya da bu ihanet yoluna nasıl düştüğü... Bunların hiçbirini umursamıyordum artık.

Zira artık benim bir görevim vardı. Tek bir amacım. Onun suçlarını açığa çıkarmak ve Uchiha'nın alevleriyle onu cayır cayır yakmak. Tereddüt etmeyeceğim, geri çekilmeyeceğim. Ne merhamet göstereceğim ne de zaafıma yenik düşeceğim. O andan itibaren, Yamaki benim için yalnızca bir hedef, köyümün varlığına yönelmiş bir tehdit, ortadan kaldırılması gereken bir leşten farksızdı.

Büyük bir avantajım vardı, benim yerimi bilmiyordu. Ve böyle kalmasını sağlamak tamamen benim elimdeydi. En ufak bir dikkatsizlik, üstünlüğümü elimden alabilirdi. Bunu göze alamazdım. Onun gözleri belki etrafı tarıyor, belki varlığımı hissetmeye çalışıyordu ama boşuna. Sharingan’ım çoktan aktif hale gelmişti ve bu savaşta bana en büyük rehber o olacaktı. Gözlerim onun her hareketini, her kas seğirmesini, her nefes alış verişini takip edecek, yapacağı en küçük hamleyi dahi önceden sezmemi sağlayacaktı.

İlk hamleyi benim yapmam gerekiyordu, ona düşünme fırsatı tanımamalıydım. O yüzden Kokuangyo no Jutsu'yu kullanacağım. Onun dünyasını zifiri bir karanlığa gömeceğim. O, ışığın tamamen söndüğünü, gözlerinin işlevini yitirdiğini sandığında, ben çoktan bir sonraki hamlemi hazırlıyor olacağım. O, korkunun ve bilinmezliğin içine hapsolduğunda, ben bir ölüm fermanı gibi Gouka Mekkyaku'nun cehennem alevlerini çağıracağım. Eğer yetişebilirsem, o alevler tüm bedenini saracak ve bir daha asla ihanete bulaşamayacak.

Yamaki’nin kaçacak yeri yoktu. Kendi ihanetinin pençesine düşmüş, Uchiha’nın gazabına çarpılmıştı. Bu, onun için bir sondu. Ve ben, bu sonu kendi ellerimle yazacaktım.
Image
► Show Spoiler
Game Master
Game Master
Joined: Tue Nov 26, 2024 9:39 pm
User avatar
Game Master
Game Master
Re: Dönence

Post by GM - Shinsei »

Ah, işte bir görev kadını. Büyük resme bakıldığında ne kadar küçük ve anlamsız ancak şu an bunları konuşmak için erken. Devam edelim biz.

Yanar döner kanının sana armağan ettiği güçleri çağırıyorsun ve karşı taraf için gerçekten korkunç bir senaryo yazıyorsun. Birisi önce karanlığa hapsetmek, sonra da yolun sonundaki ışık diye cehennem ateşi püskürtmek normalde travma nedeni. Ne yazık ki ya da ne iyi ki, Yamaki'nin planı seninkinden farklı. Bütün dünyası karanlığa çüktüğü anda kılıcını hızlı bir hareket ile kınını sokuyor ve çömerek bedenini geriye doğru geriyor. Küçülüyor gibi. Ardından gözlerini kapatıyor. "Sen beni karanlığa gömemezsin! Ben kendim gömülürüm!" der gibi. Cehennem ateşini onun üzerine salman bile hareket ettirmiyor onu. Taa ki, son ana kadar. Yaylım ateşinin bir insan elinin parmak uçlarıymışçasına onun burnuna değmesi ile Yamaki kılıcını kınından çıkararak savuruyor. Gözlerinin önünde, gerçekleştirdiğin o muhteşem kuvvetli ateş seli çok daha büyük bir kuvvet tarafından al aşağı ediliyor. Önce, kuvvetler arası bir çekişme meydana geliyor. İki tarafta fizikselliğe bürünüp birbirlerine giriyorlar. Sonra alevlerin feleği şaşıyor ve nereye gideceklerini bilmez biçimde her yöne doğru ilerliyorlar. Bunun sonucunda da bütün bozulup dağılıyor. Alevlerin adeta parçalanarak yok oluşunu izliyorsun. Tekniğin güçsüz değildi. Yanlış da değildi. Kusurlu veya eksik de değildi. Sadece yenildi. Hepsi bu. Yamaki saldırı sonrası taş kesiliyor. Öyle duruyor. Ardından oluşan rüzgarlar kadar gür konuşuyor.

"İşte tam olarak bu yüzden önyargılarımı ve bana denilenleri yok sayarak onlardan eğitim aldım. Ninjutsudan daha büyük jutsular var."

Kılıcını bir kez daha kınına koyuyor ve tekrar aynı duruşu sergiliyor. Bir anda gözden kaybolup sana daha yakın bir yerde beliriyor ve kılıcını arkasından çıkarıp göğe yükselterek yere doğru kas gücüyle savuruyor. O kadar şiddetli rüzgarlar esiyor ki, ağaçların yaprakları kopuyor, dalları kırılıyor ve kökleri sallanıyor. Seni açığa çıkarmak için; sana saklanacak yer bırakmamak için yapıyor bunu. Rüzgarın şiddeti ile üzerinde bulunduğun dala tutunmak zorunda kalıyorsun. Kolunla gözlerini siper etmen gerekiyor. Esen rüzgarların şiddeti azalırken kolunu çekiyorsun ve Yamaki ile göz göze geliyorsun. Sana kaşlarını çatıyor. Kılıcını tekrar kınına sokup bedenini öne doğru bükmüş biçimde bulunduğun ağaca doğru koşuyor. Ağacın dibine vardığında ise sadece kılıcını kınından çıkarıp bakışlarını sana kitlediğini görebiliyorsun çünkü hemen ardından görüşünü bembeyaz bir ışık kaplıyor. Kör edici, can yakıcı bir ışık patlıyor. Saldırının tam olarak ne olduğunu göremesen de, hedefin sen olduğunu biliyorsun.
Konohagakure
Konohagakure
Joined: Sat Nov 30, 2024 7:23 pm
Rütbe:  
  Image
User avatar
Konohagakure
Konohagakure
Re: Dönence

Post by Uchiha Izane »

Seni adi pislik… Seni alçak dönek…

Öfkem, kanımda dolaşan ateş gibi içimi kavuruyordu. Fakat bu öfke, dizginlenemez bir hiddet değildi. Buz gibi soğuk, keskin ve bilinçli bir öfkeydi bu. Bir hainin varlığına duyulan tiksinti, bir döneğin nefes alıyor olmasına tahammül edemeyen bir nefret… Fakat ne yazık ki öfkem, işimi bitirmeme yetmemişti. Yamaki, kurnaz ve hünerliydi. Karanlığımdan kaçmayı başardı. Gözlerini mutlak bir boşluğa hapsetmek isterken, o bu boşluğun içinde yönünü bulmuştu. Cehennem alevlerimle kavurmayı umarken, o bir yolunu bulup alevlerimi söndürmeyi başarmıştı.

Bunu beklemeliydim. Yaşlı, terk edilmiş bir adam gibi görünse de köyün eski günlerinde nam salmış bir shinobiydi sonuçta. Yıllar, ona yalnızca kır saçlar ve derin kırışıklıklar bırakmamıştı. O hâlâ kurnazdı, hâlâ hünerliydi. Ve en kötüsü, hâlâ savaşıyordu.

Öfkeli sözleri kulağıma çarpıyordu. Bağırıyor, lanetler savuruyordu. Fakat sesinin altında başka bir şey saklıydı. Hayal kırıklığı mıydı? Acı mıydı? Yoksa yalnızca geçmişe duyduğu bir özlem mi? Bilmiyordum, bilmek de istemiyordum. Onun ruhunda kopan fırtınalar, benim umurumda değildi. Tek bir şeyi hissediyordum… Acımayı. Bundan başka hiçbir duygu barındıramıyordum içimde. Yamaki’nin bana hissettirdiği tek şey, içimi kaplayan derin bir merhamet ve tiksinti karışımıydı.

Ne yazık… O, kendi yolunu seçmişti. Kendi ihanetinin gölgesinde yürümüş, kendi elleriyle geçmişini ve onurunu yıkmıştı. Şimdi de bu yıkıntılar içinde, kendi sonuyla yüzleşmek zorundaydı. Eğer ölüm benim ellerimden gelecekse, bunu onurlu bir savaşçı olarak kabul etmeliydi. Zira bir hain, bundan fazlasını hak etmiyordu.

Yamaki adım adım saklandığım yere doğru yaklaşıyordu. O, avını köşeye sıkıştırdığını sanıyordu belki. Ama farkında değildi; asıl avlanan kendisiydi. Her adımı, kendi sonuna atılmış birer mühür gibiydi. İhanetin ağır yükünü sırtında taşıyan bu yaşlı kurt, sonunu da kendi elleriyle getirecekti.

Nefesimi kontrol altına aldım. Ağaç dallarının arasında, geceyle bir olmuş bir avcı gibi hareketsiz bekledim. Gölge klonumu oluşturduğum anda, savaş başlamış olacaktı. Ben yukarıdan, Yamaki’nin tepesine doğru yıldırım gibi inecektim. Klonum ise doğrudan Yamaki’ye saldıracaktı. Onun tek bir amacı vardı: Kılıcı çekmesini engellemek. Gerekirse koluna yapışacak, gerekirse bir kunaiyle bıçak bıçağa çarpışacaktı ama ne olursa olsun, o kılıcı Yamaki’nin elinden almak zorundaydı.

Ben ise boş durmayacaktım. Kunaim elimde sımsıkı duruyordu. Yamaki’nin arkasına geçeceğim. O, bizim köyümüzü sırtımızdan vurduysa, ben de onu sırtından vuracağım.

Gözlerim sharingan’ın keskin görüşüyle onun her kas hareketini takip ediyordu. Omuzlarının gerilmesi, parmaklarının kılıç kabzasına hafifçe kayması, bacaklarının ağırlığını değiştirmesi… Hepsi benim için birer ipucuydu. Hareketlerini okuyabilirim. Hangi anda saldıracağını, hangi anda savunmaya geçeceğini, hangi anda kaçmaya çalışacağını bilebilirim. Ve tam ihtiyacım olan anı bekleyeceğim.

Eğer klonum yok olma aşamasına gelirse, son hamlesi belli. Kendisini Yamaki’nin dibine sokup patlayacak! O patlama anında bir saniyelik bile olsa bir boşluk oluşacak ve işte o saniyede, ben hamlemi yapacağım.

Bu ihanetin sonu gelmeli. Yamaki’nin sonu, gecenin içinde mühürlenmeli.
Image
► Show Spoiler
Game Master
Game Master
Joined: Tue Nov 26, 2024 9:39 pm
User avatar
Game Master
Game Master
Re: Dönence

Post by GM - Shinsei »

Derler ki, kişi kendi kaderini tayin edermiş.
Derler ki, kişi kararları ile yaşamına yön verirmiş.
Derler ki, başa gelen her şey başın altından çıkarmış.
Derler ki, kaderi değiştirecek kararlar her zaman anlık olanlarmış.

Sadece bir an,
Göz açıp kapatıncaya kadar,
Ölçülemeyecek kadar kısa,
Görülemeyecek kadar küçük,
Kaderin göz kırpması adeta.

Yamaki'nin ustalık dolu ışık patlaması her yeri aydınlatıyor. Oluşturduğun klon kendisini bu ışığa atıyor. Kendin ise aşağı doğru dalışa geçiyorsun. Yamaki'ye arkadan saldırmak için Üç farklı eylem, üç farklı biçimde gerçekleşiyor ama aynı anda ve tek bir sonuca bağlı olarak. Işığın patlaması beraberinde klonun patlamasını getiriyor. Yamaki'nin acı dolu çığlığı beraberinde senin acı dolu inlemeni getiriyor. Aynı kısacık süre içinde hem klonun patlıyor, hem sen Yamaki'yi sırtından yaralıyorsun hem de Yamaki klonu ortadan kaldırıp seni yaralayabiliyor. Patlamanın etkisi ikinizi de iki karşıt yöne doğru savuruyor. Kendine ayıracak zamanın olmadığını biliyorsun. Hemen doğrulmaya çalışıyorsun. Doğrulurken soğuk bir ürperti geliyor sana. Ardından sıcaklık kaplıyor bedenini. Başından akan kanı hissedebiliyorsun. Yaranı kontrol etmeye zamanın yok. Bunu iyi biliyorsun. En küçük dikkat dağınıklığı işinin bitmesine neden olacak. Önünde yanan ağaçlar ve çalılar var. Küçük bir yangın ama git gide büyüyecek. Alevlerin içerisinden Yamaki fırlıyor. Sana doğru havadan inerken, alev alev kılıcını yukarıdan aşağıya doğru savurduğu bir saldırı gerçekleştiriyor. Yanan kılıcını önüne doğru getirdiğinden ve bedeni iki ışık kaynağı arasında kaldığından onu göremiyorsun. Sadece sana doğru gelen alaz kılıç görüşünü kaplıyor, o kadar.
Post Reply