Fuyuko saksafonu iki eliyle tutuyor, dikkatlice inceliyor. Metalin üzerinde yankılanan titreşim hala duyulabiliyor. Gözleri ciddiyetle parlıyor, başını hafifçe eğerek söylüyor. "Bu cihaz radyo dalgası temelli bir sinyal yayıyor gibi görünüyor. Ame’deki iletişim ağları karmaşıktır, ama bu başka bir düzey. Şifreli sinyal kullanıyor olmalılar. İçinde frekans atlaması hissediyorum, çok usta bir mühendislik işi. Bunu çözmek için teknik analiz gerekiyor." Kısa bir sessizlik oluyor, ardından sana dönüyor. "Bugünlük dinlenin lütfen." diyor yumuşak ama kararlı bir sesle. "Yarın araştırma birimiyle birlikte bu saksafonu inceleyeceğiz. Hem senin hem Yuri’nin dinlenmesi şart. Gün ağardığında gerekli her şeyi yaparız. Sennashi’yi durdurmak için artık elimizde bir iz var."
Emrini verdikten sonra yanındaki genç bir shinobiye dönüyor. "Konohalı dostlarımızı misafirhaneye götür. Bugün için görevden muaflar." Shinobi başıyla onay veriyor, sessiz adımlarla sizi yönlendiriyor. Parkın arkasından, taş yolların arasından geçerek sizi küçük ama güzel bir misafirhaneye götürüyor. Loş ışıklı, huzurlu bir koridordan ilerliyorsunuz. Duvarlardaki lambalar titrek bir parıltıyla yanıyor. En sonunda geniş, üç yataklı bir odaya ulaşıyorsunuz. Shinobi kapıyı açıp içeri buyur ediyor. "Burası sizin. Dinlenin, efendim. Sabah Kage’nin emriyle rapor için haber vereceğiz." Ardından kapıyı kapatıp sizi yalnız bırakıyor.
Bokukichi hemen yatağın ucuna oturuyor, ellerini dizlerinin arasına alıp iç çekiyor. "Peki şimdi ne yapıyoruz bu gece gençler?" diyor, hafif alaycı ama yorgun bir tonda. Masato kollarını göğsünde birleştirip cevap veriyor. "Dinleneceğiz. Yarın uzun bir gün olacak." Bokukichi kaşlarını kaldırıyor. "Dinleneceğiz diyor ya... Ben Ame’yi kaç sene sonra ilk defa doğru düzgün görüyorum, biraz dolaşsak ölür müsün Masato?" Masato başını iki yana sallıyor. "Senin dolaşmak dediğin şey genelde bara gitmek olmuyor mu?" Bokukichi kahkaha atıyor. "E tabi kardeşim, burada barlar kutsal mekan gibidir. Hatta bir tanesi var, girişte sake kokusundan sarhoş oluyorsun. Hadi lan, Ame’ye gelmişken bunu kaçırmak günah, sen önemsersin böyle dini meseleleri." Masato sinirle elini alnına götürüyor. "Yarın öleceğiz belki, adam sake diyor."
İkisi kısa süreli bir tartışmaya giriyor. Masato disiplinli davranmaya çalışıyor, Bokukichi ise her şeyi oyun gibi görmeye devam ediyor. Sonunda ikisi de durup sana bakıyorlar. Masato soruyor. "Aoi, sen ne diyorsun? Dinlenelim mi, yoksa şu Ameliyi gezdirelim mi?" Bokukichi gülümseyerek ellerini açıyor. "Bak canım, istiyorsan birkaç yer biliyorum, Yureikumo hanımın hoşuna gidecek tarzda sessiz, biraz sisli, biraz da güzel sake’li yerler. Burası Ame, geceleri yaşar. Ama sen bilirsin." İkisi de gözlerini sana dikiyor, kararı senden bekliyorlar. Odanın penceresinden sisli Ame gecesinin ışıkları süzülüyor. Uzakta yağmur başlıyor, ince, sakin bir ritimle.
Emrini verdikten sonra yanındaki genç bir shinobiye dönüyor. "Konohalı dostlarımızı misafirhaneye götür. Bugün için görevden muaflar." Shinobi başıyla onay veriyor, sessiz adımlarla sizi yönlendiriyor. Parkın arkasından, taş yolların arasından geçerek sizi küçük ama güzel bir misafirhaneye götürüyor. Loş ışıklı, huzurlu bir koridordan ilerliyorsunuz. Duvarlardaki lambalar titrek bir parıltıyla yanıyor. En sonunda geniş, üç yataklı bir odaya ulaşıyorsunuz. Shinobi kapıyı açıp içeri buyur ediyor. "Burası sizin. Dinlenin, efendim. Sabah Kage’nin emriyle rapor için haber vereceğiz." Ardından kapıyı kapatıp sizi yalnız bırakıyor.
Bokukichi hemen yatağın ucuna oturuyor, ellerini dizlerinin arasına alıp iç çekiyor. "Peki şimdi ne yapıyoruz bu gece gençler?" diyor, hafif alaycı ama yorgun bir tonda. Masato kollarını göğsünde birleştirip cevap veriyor. "Dinleneceğiz. Yarın uzun bir gün olacak." Bokukichi kaşlarını kaldırıyor. "Dinleneceğiz diyor ya... Ben Ame’yi kaç sene sonra ilk defa doğru düzgün görüyorum, biraz dolaşsak ölür müsün Masato?" Masato başını iki yana sallıyor. "Senin dolaşmak dediğin şey genelde bara gitmek olmuyor mu?" Bokukichi kahkaha atıyor. "E tabi kardeşim, burada barlar kutsal mekan gibidir. Hatta bir tanesi var, girişte sake kokusundan sarhoş oluyorsun. Hadi lan, Ame’ye gelmişken bunu kaçırmak günah, sen önemsersin böyle dini meseleleri." Masato sinirle elini alnına götürüyor. "Yarın öleceğiz belki, adam sake diyor."
İkisi kısa süreli bir tartışmaya giriyor. Masato disiplinli davranmaya çalışıyor, Bokukichi ise her şeyi oyun gibi görmeye devam ediyor. Sonunda ikisi de durup sana bakıyorlar. Masato soruyor. "Aoi, sen ne diyorsun? Dinlenelim mi, yoksa şu Ameliyi gezdirelim mi?" Bokukichi gülümseyerek ellerini açıyor. "Bak canım, istiyorsan birkaç yer biliyorum, Yureikumo hanımın hoşuna gidecek tarzda sessiz, biraz sisli, biraz da güzel sake’li yerler. Burası Ame, geceleri yaşar. Ama sen bilirsin." İkisi de gözlerini sana dikiyor, kararı senden bekliyorlar. Odanın penceresinden sisli Ame gecesinin ışıkları süzülüyor. Uzakta yağmur başlıyor, ince, sakin bir ritimle.




