İlerlemeye devam ettiğinizde köyün merkezine yakın, büyük bir tapınakla karşılaşıyorsunuz. Amegakure’nin zenginliğini ve gösterişini burada da görmek mümkün. Tapınağın ön cephesi yüksek taş sütunlarla desteklenmiş, giriş kapısı bronz işlemelerle kaplanmış. Altın kaplamalı çanlar rüzgarda çınlıyor, içeriye adım attığınızda rengârenk camlardan süzülen ışıklar zemine desenler bırakıyor. Ancak dikkatle bakınca bunun bir turist tuzağı havası taşıdığını fark ediyorsun. Yüksek giriş ücreti, içeride satılan kutsal hediyelikler ve rahiplerin fazla abartılı davranışları, buranın maneviyattan çok şatafat üzerine kurulu olduğunu gösteriyor.
İçeride dua edenler var, ama çoğunun elinde fotoğraf makineleri var, anı kaydediyorlar. Masato ise sessizleşiyor, kaşları hafif çatılmış. Bu gösterişli mekanın onu biraz rahatsız ettiği belli. Senin yanında yürürken altın işlemeli duvarlara, süslü tavanlara bakıyor ama içten içe bunun gerçek bir ibadet yeri değilmiş gibi hissettiğini seziyorsun.
Tam bu sırada alışılmadık bir dua işitiyorsun. "Ay Tanrım, cilt problemlerimi azaltabilirsin mesela ilk olarak, çünkü ben kafayı yemek üzereyim, cildimi nemlendiriyorum bir boka yaradığı da yok." Köşede kapüşonlu bir adam dizlerinin üzerine oturmuş, iki elini birleştirmiş. Sesini bastırmaya çalışsa da sana çok tanıdık geliyor. Yavaşça yaklaştığında adam devam ediyor. "Hani yılan falan kullanıyorum bari derimi onlar gibi atsam-" Sözünü kesip gözlerini kaldırıyor ve seni görüyor. Bir anlık sessizlikten sonra kulakları sağır eden bir çığlık atıyor. "AYYYYYY! AYYYYYYYY! AYYYYYYYYY! A-A AYYYYYYYY!" Çığlığı tapınağın loş kubbesinde yankılanıyor. Birkaç kişi dönüp şaşkın bakışlarla size odaklanıyor.
Adam kapüşonunu biraz indiriyor, yüzü görünüyor, Bokukichi'den başkası değil. Yerinde duramıyor, birkaç çığlık daha attıktan sonra koşarak sana sarılıyor. "Kız burada ne işin var? Salak mısın, niye Ame gibi bir yere geliyorsun? Ay keriz oldu bu da iyice." Sesinde korku ile kızgınlık birbirine karışmış. Arkanızdan Masato geliyor, gülümseyerek başını eğip selam veriyor. Bokukichi gözlerini kısıp Masato’ya bakıyor, ardından alaycı bir gülüşle "Almışsın yanına da ahlak bekçisini." diyor. Tapınağın içinde bir anlık sessizlik, insanların size dönük meraklı bakışları ve Bokukichi’nin gür sesiyle ortam iyice geriliyor.





